This study aimed to synthesize and characterize juglone-entrapped poly(d,l-lactic-co-glycolic acid) (PLGA) nanoparticles and compare the antifungal properties of free juglone with its PLGA ...nanoparticle formulation for the first time. The juglone-loaded nanoparticles prepared using the oil-in-water (o/w) single-emulsion solvent evaporation method were characterized by the reaction yield (RY), encapsulation efficiency (EE), polydispersity index (PDI), particle size, zeta potential (ZP), FT-IR, and in vitro release properties and evaluated for their morphological features using SEM. The nanoparticle formulation had size, RY, ZP, EE, and PDI values of 212 nm, 66.91 ± 2.4%, −16.3 ± 0.7 mV, 70.66 ± 3.1%, and 0.083 ± 0.024, respectively. In vitro release showed a triphasic pattern with initial burst followed by sustained release and dormant phase over the study period, releasing about 72.8% in total after 42 days. The antifungal studies against Aspergillus flavus, Candida albicans, and Fusarium spp. using agar dilution and top agar dilution methods indicated that the juglone-encapsulated nanoparticle was more effective than free juglone. This study showed that the top agar method, which was applied for the first time on antifungal activity, is more suitable for the nanoparticular system based on sustained release. Therefore, PLGA nanoparticle formulations may be an important tool for application in many areas for the effective and beneficial use of hydrophobic compounds such as juglone.
Full text
Available for:
IJS, KILJ, NUK, PNG, UL, UM, UPUK
•Juglone loaded nanoparticles and free juglone inhibit biofilm formation and pre-established biofilms of Candida albicans.•The use of nanoparticulate systems increases the antibiofilm activity due to ...the controlled release of the active substance.•Juglone and juglone nanoparticles are effective on the membrane structure of Candida albicans.•Juglone and juglone nanoparticles have fluorescence quenching effect on DiSC3(5).
In this study, juglone nanoparticles were prepared by single emulsion solvent evaporation method and their effect against Candida albicans biofilm was investigated in comparison with the free juglone and Fluconazole by performing XTT, crystal violet, standard plate count, confocal microscopy and membrane depolarization analyses. Juglone nanoparticles and free juglone were found to inhibit biofilm formation and pre-established biofilms (98-100%) at all doses tested, whereas Fluconazole did not cause a significant inhibition, even at the highest dose applied, especially against pre-established biofilms. Membrane depolarization analysis showed that free juglone and juglone loaded nanoparticles were effective on C. albicans membrane structure and have fluorescence quenching effect on DiSC3(5). It is extremely important that the antibiofilm activity of the juglone nanoparticles is similar to that of the juglone used at the same concentration, since similar effect is provided by using less active substance due to controlled release. Accordingly, it can easily be said that juglone loaded nanoparticles are much more effective in the formation and elimination of C. albicans biofilm than the free juglone and Fluconazole.
Full text
Available for:
GEOZS, IJS, IMTLJ, KILJ, KISLJ, NLZOH, NUK, OILJ, PNG, SAZU, SBCE, SBJE, UILJ, UL, UM, UPCLJ, UPUK, ZAGLJ, ZRSKP
Linç, suçüstü yakalanan suçluları anında cezalandıran, alarma geçen halk tarafından
suçluyu öldüren bir sistem olarak tanımlanabilir. Linç olayı, bireylerin veya canlıların
yaşamlarının sona ...ermesiyle sonuçlanan fiziksel saldırı ve şiddet eylemleriyle sınırlı değildir.
İnsanların temel haklarının, düşünce ve inanç özgürlüklerinden kaynaklanan tercih ve
tutumlarının marjinalleştirilmesine ve yok edilmesine yönelik yasak ve kısıtlamalar da diğer
linç biçimleri olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir. Linç ve linç kültürü her alanda
etkilidir. Bu anlamda, bu çalışmada, lincin son hali olan sosyal medyada linç ele alınacaktır.
İnsanlar ve hayvanlar geçmiş dönemlerden günümüze kadar yaşamlarını birlikte sürdürmeye devam etmektedirler. İnsanoğlunun hayvanla olan ilişkisi zaman zaman bir dostluğa dayanırken bazen de hayvanlar ...avlanarak besin kaynağı olarak tüketilmiştir. Sanatın ortaya çıkışı ile birlikte, geçmiş çağlardan günümüze insanların sanata aktarmak için en çok tercih ettikleri konunun hayvanlar olduğu görülmektedir. Mağara duvarlarına yapılan resimlerde ve heykellerde de hayvanların varlığının baskınlığı hissedilmektedir.Hayvan figürleri bazen bir amfora ya da bir çanak üzerine yapılmış bezemeler şeklinde, bezen de üç boyutlu bir figüratif heykel olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağdaş seramik sanatında ise hayvan figürünün kullanımı uzunca bir geçmişe sahiptir. Seramiğin buradaki yeri incelendiğinde artık bir heykel olarak evrildiği görülür. İlk zamanlar sadece kullanım eşyası, daha sonra endüstriyel ürünler ve hediyelik eşya olarak gerçekleşen üretim, günümüzde endüstriyel kısmının yanında artık sanatsal bir boyut kazanmıştır. Yapılmış olan çalışmalarda sanatçının her zaman izleyiciye iletmek istediği bir mesaj bulunmaktadır. Bazı sanatçılar bu mesajı iletirken hayvan figürlerini kullanmayı tercih etmişlerdir. Sanatçıların bir kısmı bu figürleri realist bir şekilde uygulamayı tercih ederken bir kısmı hayvan anatomisine çok bağlı kalmadan çalışmakta bir kısmı da insan ve hayvanı birleştirerek çalışmalarına farklı bir yorum getirmişlerdir.Bu tez çalışmasında tarihsel süreç içerisinde hayvan figürünün kullanımı ile ilgili kapsamlı bir literatür taraması yapılmış, ulaşılan bilgiler doğrultusunda hayvan figürü kullanımının yeri ve önemi tarihsel örnekler üzerinden aktarılmaya çalışılmıştır. Hayvan figürü çalışan çağdaş seramik sanatçılarından örnekler sunulmuştur. Son bölümde ise ilk çağlardan itibaren hayvan ve insanın aynı yaşam alanlarını paylaşması, günümüzde bazı hayvanların evcilleştirilip insanlaştırılması ve hayvan doğasına aykırı davranış biçimleri uygulamalar kısmının konusunu oluşturmaktadır.
Tarihi kent bölgeleri ve geleneksel yapılar kenti kullanan geçmiş uygarlıkların yaşamları hakkında günümüze bilgi sağlayan en önemli kaynaklardır. Kentte varlığını sürdüren bu bölgelerin ve yapıların ...incelenmesi toplumların döneme ait kültürel, ekonomik, teknolojik ve sosyal hayatları hakkında fikir edinmek; ayrıca dönemin yapı tasarım kararlarını ortaya çıkarmak bakımından oldukça önemlidir. Bu nedenle kentsel çevrede geniş yere sahip olması ve insan hayatının yansıması olması nedeniyle çalışmanın materyali geleneksel konut yapıları olarak belirlenmiştir. Türk evi olarak adlandırılan geleneksel konut yapıları geleneksel Türk şehirlerinin kimliğini yansıtmaktadır. Bu geleneksel değerlerin korunması ve canlandırılması günümüzde kültürel devamlılığın bir göstergesidir. Toplumların yaşam biçimi, gelenek, görenekleri, inançları, yaşadıkları bölgenin iklim şartları gibi özelliklerin konut tasarımlarını etkileyen başlıca unsurlar olduğu düşünüldüğünde bu özelliklerin konut cephelerine belirgin şekilde yansıması beklenmektedir. Bu bağlamda yapı cepheleri kentsel çevre kalitesini etkileyerek kent karakteristiğini oluşturmaktadır.Çalışmada 1900lü yıllardan günümüze ulaşan mimari eserleri ve geleneksel sokak dokusuyla zengin bir mirasa sahip Afyonkarahisar kenti örneklem alan olarak seçilmiştir. Kent merkezinde bulunan geleneksel sokak örneklerinden seçilen konut cepheleri ise çalışmanın özgün materyalini oluşturmaktadır. Çalışmada öncelikle çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntemi ortaya konmuş, konu ile ilgili kavramlar irdelenmiş ve cephe değerlendirme modeli ortaya çıkarılmıştır. Bu bağlamda konut cepheleri, kişisel fikirler doğrultusunda değişiklik göstermemesi bakımından nesnel değerlendirme yapmayı sağlayan tasar ögeleri, tasar ilkeleri ve Gestalt ilkeleri arasından belirlenen kriterler doğrultusunda analiz edilmiştir. Bu görsel analiz sistemi örneklem alandan seçilen 24 özgün konut cephesi bağlamında test edilmiş ve analizlerden elde edilen veriler değerlendirilerek ortaya çıkan sonuçlar yorumlanmıştır. Bu cephelerin estetik bağlamda değerlendirilmesi ise geleneksel konuta ait görsel algılamada oluşturulan estetik anlayışın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu sayede geleneksel kent ve konut dokusunda tasarımı oluşturan verilere ve tasarımın nasıl oluştuğu hakkında sonuçlara ulaşılmıştır.Bu tez çalışması; cephelerden görsel analizler yapılarak, mimari detaylardan ve mimari eserlerin bütününden, ayrıca daha üst ölçek olan kentsel dokudan veriler elde edilmesi ve bu verilerin hepsinin bütüncül olarak görülmesini sağlaması açısından oldukça önemlidir. Ayrıca çalışmada izlenen yolun farklı yapılara ait cepheler üzerinde sistematik bir okuma yöntemi olarak uygulanabilecek olması açısından da önem taşımaktadır.
The purpose of this study is to adapt "Student Engagement in Mathematics Scale", developed by Rimm-Kauffman (2010), into Turkish and to determine validity and reliability of the scale in Turkish ...form. The study group is consisted of 602 secondary school students. The original scale consisted of 13 items with three factors (social, emotional and cognitive). Adapted scale's test-retest reliability coefficient was found .591 and Cronbach alpha value was found .872. Item-total correlations of scale items ranged between .30 to .66. First order and second order confirmatory factor analyses were executed for construct validity. As a result of confirmatory factor analyses, the scale was confirmed consisting of three factors namely "social", "cognitive" and "emotional" as in original scale. These results showed that Turkish form of the scale, being reliable and valid, can be used in studies related to mathematics engagement.