Giriş ve Amaç: Üst GİS maligniteleri dünyada ve ülkemizde sık görülen kanserlerdendir ve poliplerden gelişebilmektedirler. Bizde poliplerin ünitemizdeki prevalansını, endoskopik ve histolojik ...özelliklerini ortaya koymayı amaçladık Materyal metod: Tek merkezli retrospektif çalışmamıza, mart 2016 ile nisan 2022 tarihleri arasında hastanemiz genel cerrahi endoskopi ünitesinde yapılan gastroskopi işleminde polip saptanan 18 yaş ve üzerindeki erişkin hastalar dahil edildi, Hastaların gastroskopi raporları incelenerek yaş, cinsiyet, gastroskopi yapılma nedeni, polip sayısı, poliplerin midedeki lokalizasyonu, polipektomi yöntemleri kaydedildi. Bulgular Çalışmamıza mart 2016 ile nisan 2022 tarihleri arasında yapılan toplam 11.643 üst GİS endoskopisinde, polip saptanan 262 hasta dahil edildi. Hastaların 180 (%68,7)’inde tek bir polip, 82 (%31,3)’sinde ise multiple polipler saptandı. Yaşları 21 ve 86 aralığında olan toplam 262 hastanın yaş ortalaması 57.6 ± 13.1 idi. Hastaların 152’si (%58) kadın ve 110’u (%42) erkekti, yaş ortalamaları arasında anlamlı farklılık yoktu . Toplam 230 (%87,8) hastada forceps tekniği ile polipektomi yapılırken, 32 (%12,2) hastada ise snare polipektomi yapıldı. Snare tekniğinin, forceps tekniğine kıyasla daha büyük boyutlu poliplerin çıkarılmasında tercih edildiği gözlendi. Sonuç: Çalışmamızda değerlendirilen üst GIS endoskopilerindeki polip saptanma oranı literatür ile uyumlu olarak yaklaşık %2 idi. En sık saptanan türler hiperplastik polip ve fundik gland polipiydi. Endoskopik olarak bazen poliplerin birbirinden ayırt edilmesi zor olabildiğinden özellikle boyutları büyük olan polipler güvenli bir şekilde polipektomi ile alınmalıdır.
Amaç: Bu çalışma, çocuklarda gastrointestinal sistem (GİS) kanama sıklığını, kanamanın etiyolojik nedenlerini ve sosyodemografik değişkenlere göre dağılımını ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür. ...Gereç ve Yöntemler: Aralık 2013-Kasım 2015 tarihleri arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji Bölümüne GİS kanaması nedeni ile başvuran ve endoskopik inceleme (özefagogastroduodenoskopi ve kolonoskopi) yapılan 70 çocuk hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların (35 kız, 35 erkek) ortalama yaşları 11±4.8 yıl (2-17 yıl) idi, 43 hastada (%61.4) üst GİS kanaması, 27 hastada (%38.6) alt GİS kanaması bulundu. Üst GİS kanaması olan hastaların 16’sının (% 37.3) nonsteroidantiinflamatuar ilaç (NSAİİ) veya aspirin kullandığı ve bu hastaların 8’inin 2-5 yaş arasında olduğu saptandı. Hastaların ortalama hemoglobin değeri 11.4±2.3 (4.8-16.9) g/dL, ortalama hematokrit değeri 34.6±7.0 (15-52) idi. Üst GİS kanamalı 16 hastada (% 37.2) histopatolojik inceleme sonucunda H. pylori pozitifliği saptandı. Alt GİS kanamalı 7 hasta (% 25.9) inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı aldı. Karaciğer sirozu olan 1 hasta özefagus varis kanaması nedeniyle kaybedildi. Sonuç: Çocukluk çağında sık kullanılan NSAİİ’ler tedavi dozlarında bile üst GİS kanamalarına neden olabilir. Gereksiz NSAİİ kullanımından kaçınılmalıdır. Adölesan dönemdeki alt GİS kanamalarının önemli nedenlerinden birisinin inflamatuar bağırsak hastalıkları olduğu unutulmamalıdır.
Gastrointestinal Yabancı Cisimler Sayın Editör; Erkent ve arkadaşları tarafından hazırlanan “Nadir Bir Akut Karın Sebebi Yabancı Cisime Bağlı Perforasyon” başlıklı olgu sunumunu büyük bir ilgi ile ...okuduk (1). Yazarlara acil servise başvuru nedenlerinden biri olan yabancı cisim yutulmasının takibinin önemini vurgulayan bu yazıdan dolayı teşekkür ederiz. Bununla birlikte olgunun tartışmasına katkı sunabilecek birkaç noktaya değinmek isteriz. Gastrointestinal sistemde yabancı cisimler acil servise sık başvuru nedenlerindendir. Çocuklarda, yaşlılarda, alkoliklerde, mahkumlarda, uyuşturucu madde kaçakçılarında ve psikiyatrik rahatsızlığı olanda artan sıklıkla görülmekle birlikte bu grupların dışında da görülebilmektedir (2). Yutulan cisimler yazarların da belirttiği gibi sıklıkla kemik, kılçık, kürdan veya takma diş gibi yeme eylemi ile ilişkili yabancı cisimlerdir (1). Klinik veya radyografik bulgulara dayalı şüpheli perforasyon bulgusu varlığında, narkotik veya diğer ilaç paketlerini yuttuğundan şüphelenilen olgularda bilgisayarlı tomografi tercih edilen görüntüleme yöntemi olmalıdır. Aspirasyon riskini en aza indirmek için oral kontrast madde kullanımı önerilmemektedir. Bununla birlikte yutulan cismin radyolosent olduğu durumlarda bilgisayarlı tomografi sonuçlarının yanlış negatif olabilmektedir (3). Yabancı cisim veya anamnez doğrulandıktan sonra klinisyenin kararına rehberlik eden iki önemli kılavuz Amerikan Gastrointestinal Endoskopi Derneğinin 2011 yılında yayınladığı “Management of ingested foreign bodies and food impactions” ve Avrupa Gastrointestinal Endoskopi Derneğinin 2016 yılında yayınladığı “Removal of foreign bodies in the upper gastrointestinal tract in adults: European Society of Gastrointestinal Endoscopy (ESGE) Clinical Guideline” isimli kılavuzlardır. Bu klavuzlarda endoskopik prosödürler ve endikasyonları tanımlanmıştır (4,5). Özevagial yabancı cisimlerde; tam obstrüksüyon nedeni ile ağızdan salya akmasına neden olan olgularda, düğme piller ve mukozaya saplanmış izlenen keskin cisimlerde erken endoskopi (2 saat içinde) önerilirken, komplikasyon riskini en aza indirmek için bütün özevagial yabancı cisimlere acil endoskopik müdahale (24 saat içinde) önerilmektedir (5). Mide ve proksimal duedonum yabancı cisimlerin 2-2,5 cm’ den geniş olanları pilor ve ilioçekel valci geçemeyeceği, boyu 5-6 cm’den fazla olanları duedonumu geçemeyeceği ön görüldüğünden endoskopik yöntemler ile çıkarılmalıdır. Bununla birlikte yine mide proksimal duedonum yerleşimli düğme ve silindirik piller ile birden fazla miktarda olan mıknatıslar endoskopik olarak çıkarılmadır (4,5). Treitiz ligamentinin distalindeki yabancı cisimler radyolojik muayene ile takip edilmesi önerilmektedir (4,5).
Latar belakang. Esofagogastroduodenoskopi (EGD) penting dilakukan pada anak dengan hipertensi portal untuk mendeteksi varises esofagus signifikan (derajat II, III, atau stigmata perdarahan), tetapi ...prosedur ini invasif dan traumatik.Tujuan. Mengetahui kemampuan metode noninvasif dibandingkan EGD dalam menentukan varises esofagus signifikan pada anak dengan hipertensi portal.Metode. Penelusuran literatur melalui Pubmed, Scopus, dan Cochrane Library dilakukan pada tanggal 25 Juni 2019. Kriteria inklusi adalah subyek anak hingga berusia 18 tahun, dipublikasi dalam 5 tahun terakhir, berbahasa Inggris, dan tersedia full text. Kriteria eksklusi adalah subyek pascaoperasi atau tidak membahas metode noninvasif. Artikel terpilih kemudian dinilai secara kritis.Hasil. Tiga buah artikel penelitian ditemukan, terdiri atas sebuah telaah sistematik dan dua buah penelitian observasional. Metode noninvasif yang memiliki sensitivitas tinggi adalah clinical prediction rule (80%), varices prediction rule (80%), dan risk score (85,7%). Metode yang memiliki spesifisitas tinggi adalah King’s variceal prediction score (72,7%).Kesimpulan. Metode noninvasif dapat digunakan untuk memilih prioritas pasien anak dengan hipertensi portal yang perlu dilakukan EGD untuk menentukan varises esofagus signifikan.
Latar belakang. Prevalensi infeksi Helicobacter pylori (H. pylori) di berbagai wilayah bervariasi. Infeksi H. pylori pada anak umumnya tidak menunjukkan gejala khas, tetapi dapat mengakibatkan ...berbagai komplikasi. Tujuan. Melihat prevalensi dan gejala infeksi H. pylori pada anak dengan gejala gastrointestinal di Yogyakarta.Metode. Data dikumpulkan dari pasien anak dengan keluhan dispepsia, nyeri perut berulang, muntah berulang, dan buang air besar disertai darah yang dicurigai mengalami infeksi H. pylori di RSUP. Dr. Sardjito, Yogyakarta. Diagnosis infeksi H. pylori ditegakkan dengan pemeriksaan endoskopi dan histologi.Hasil. Didapatkan 138 subyek yang memenuhi kriteria kemungkinan terinfeksi oleh kuman H. pylori didapatkan pada 16,7% (23/138) pasien anak. Prevalensi infeksi menurut usia pada 3-5 tahun sebesar 14,3% (3/21), usia 6-11 tahun sebesar 16,7% (10/60), dan usia 12-18 tahun sebesar 17,5% (10/57). Tidak ada hubungan bermakna antara infeksi H. pylori dengan gejala spesifik tertentu.Kesimpulan. Prevalensi infeksi H. pylori pada anak yang bergejala klinis di Yogyakarta, Indonesia lebih rendah daripada dari wilayah lain di dunia.
Penatalaksanaan utama perdarahan intraserebral di daerah supratentorial adalah manajemen konservatif dengan penatalaksanaan optimal tekanan darah, penatalaksanaan komplikasi seperti pencegahan ...kejang, tromboemboli dan peningkatan tekanan intrakranial. Pembedahan untuk evakuasi perdarahan dilakukan bila terjadi penambahan bermakna volume perdarahan intraserebral yang meningkatkan morbiditas dan mortalitas. Prosedur neuroendoskopi saat ini menjadi pilihan karena pendekatan yang invasif minimal dan tingkat keberhasilan yang tinggi, insiden komplikasi lebih rendah, proteksi jaringan otak lebih baik, dan cedera yang berhubungan dengan teknik pembedahan lebih rendah dibanding kraniotomi terbuka. Pasien laki-laki, 44 tahun, obesitas dengan indeks massa tubuh 36,73 kg/m2, riwayat hipertensi, mengalami penurunan kesadaran dan lumpuh separo badan yang terjadi secara tiba-tiba. Pasien dirawat secara konservatif dan mengalami perbaikan sampai kesadaran pulih penuh, dengan gejala sisa hemiparese sinistra dan paresis nervus VII supranuklear sinistra. Pada hari keempatbelas perawatan, pasien didapatkan mengalami penambahan volume perdarahan intraserebral yang bermakna dan dilakukan operasi endoskopi evakuasi perdarahan intraserebral. Manajemen anestesi untuk pasien stroke hemoragik dengan riwayat hipertensi yang menjalani pembedahan neuroendoskopi merupakan tantangan untuk dokter anestesi selama periode perioperatif untuk mampu menyediakan kondisi operasi yang optimal, melakukan upaya proteksi jaringan otak dan menjamin pasien pulih segera dengan baik. Anesthetics Management for Endoscopic Evacuation of Intracerebral Hemorrhage due to Hemorrhagic Stroke Abstract Medical conservative treatment is a mainstay of supratentorial intracerebral hemorrhage management, which include blood pressure and increased intracranial pressure management, as well as seizure and thromboembolic prevention. Surgical intervention is an option if the intracerebral hematoma is expanding significantly and increase morbidity and mortality. Neuroendoscopic procedure is an attractive option which is less invasive and also provides high hemorrhage evacuation rate, low incidence of complication, better protection of brain tissue, and fever surgery-related injuries compared to open craniotomy. In this report, we presented a case of a man 44 years old, obese with body mass index of 36.73 kg/m2, hypertensive, who suffered from intracerebral hemorrhage and underwent endoscopic intracerebral blood clot evacuation. Medical management was done and the patient regained full consciousness, with left hemiparesis and the left supranuclear nerve VII sequelae. Due to the expanding volume of the hematoma, the patient underwent endoscopic surgical blood clot evacuation. Minimally invasive intracerebral blood clot evacuation of expanding hemorrhagic stroke in patient gives the anesthesiologist enormous challenge during the perioperative periods to provide optimal surgical conditions, performing brain protection, and ensure patients have early excellent recovery.
Amaç: Şırnak’ta yapılan üst gastrointestinal endoskopi bulguları ve histopatoloji sonuçlarının değerlendirilerek, saptanan bulguların sıklığının belirlenmesi ve literatür verileri ile ...karşılaştırarak, bölgesel farklılıkların gösterilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Ekim 2019 ve Ağustos 2021 tarihleri arasında Şırnak Devlet Hastanesi gastroenteroloji kliniği endoskopi ünitesinde yapılan üst gastrointestinal endoskopi raporları ve histopatoloji sonuçları hastane online datası ve hasta dosyalarından retrospektif olarak tarandı. Endikasyon nedenleri, endoskopik bulgular, histopatopatoloji sonuçları, hastaların demografik özelikleri kayıt altına alınarak SPPS 25 istatistik programı yardımı ile analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 1842 hastanın %51 (n:940)’ i erkek; yaş ortalaması 42,57±18,14 (dağılım 18-120) yıl idi ve bu hastaların %70,1 (n:1292)’ inden biyopsi alındı. En sık endikasyon dispepsi ve reflü semptomları (%63,9) idi. En sık rastlanan bulgular özofagusta özofajit (%39,8), midede eritemli/antral gastrit (%63,1) ve duodenumda duodenit (%14,3) idi. Üst gastrointestinal sistem kanseri, Barrett özofagusu, üst gastrointestinal sistem polibi, çölyak hastalığı sıklıkları, sırasıyla, %2,2 (n:40), %0,8 (n: 14); %3,3 (n:61); % 1,1 (n:20) idi. Helicobacter pylori, kronik inflamasyon, nötrofil aktivitesi, glandüler atrofi ve intestinal metaplazi sıklığı sırasıyla, %63,8, %86,1, %64,7, %4,2 ve %6,6 idi. 5 (%0,4) hastada endoskopi ve biyopsi bulguları otoimmun gastrit ile uyumlu saptandı. Sonuç: Bu çalışma ile Şırnak ilinde üst gastrointestinal endoskopi ve patoloji verileri, bilindiği kadarıyla, ilk kez ve güncel olarak değerlendirildi. Bulguların sıklığında zamanla değişim olduğu ve bölgesel farklılıklar olduğu tespit edildi. Bu bulguların gelecekte yapılacak epidemiyolojik çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Objective A novel coronavirus, which is termed COVID-19 or SARS-CoV-2, was declared a pandemic by the WHO since March 2020. Endoscopy is a potential route for infection. Because of this reason, ...gastroenterology associations around the world recommended the suspension of non-emergency endoscopy. The aim of our study was to investigate the characteristics of the emergency endoscopic procedures performed during the pandemic period and compare with the same period of the previous year. Material and Methods Our endoscopy unit is the only center in the city where emergency endoscopic intervention and therapeutic endoscopic procedures are performed on adult patients. Only emergency and urgent endoscopic procedures performed between March 16 and May 18, the period when the pandemic was most intense, were evaluated. The staff in the endoscopy room used full personal protective equipment all endoscopic procedures irrespective of whether or not to test for COVID-19. Results 96 upper endoscopic (56 of them GI bleeding), 26 lower endoscopic (14 of them GI bleeding, mostly malignancy) and 27 ERCP procedures were carried out. Only one patient that 62 years old male, with a negative typical symptom query, was detected PCR positive for COVID-19 on the same day after the procedure. In the same period in 2019, we had performed 98 upper and 25 lower endoscopies and 99 ERCP for emergency indications. Conclusion COVID-19 pandemic process caused extreme changes in endoscopy procedure practice and also indications. All endoscopy units should always be accoutered for the management of emergency endoscopy procedures such as gastrointestinal bleeding.