Son yıllarda artan yapılaşma ihtiyacı beraberinde beton ve çelik yapı malzemelerinin kullanımı gittikçe artmaktadır. Çevresel açıdan zararlı ve üretimde çok fazla enerji gerektiren bu yapı ...malzemelerine bir alternatif olabilecek ahşap ve lamine ahşap elemanlar ülkemizde pek tercih edilmemektedir. Özellikle büyük yapıların inşaatında lamine ahşap elemanların kullanımı hem çevresel açıdan hem de teknik açıdan oldukça avantaj sağlamaktadır. Orman bakımından oldukça zengin olan ülkemizde ahşap ve lamine ahşap elemanların tercihi yerel ekonomileri desteklediği gibi aynı zamanda ülke ekonomisine, çevre sağlığına ve mimari açıdan çeşitlilik yaratılmasına katkı sağlayacaktır.Bu tez kapsamında lamine ahşap elemanın en çok tercih edildiği eleman türü olarak kullanıldığı kiriş elemanlar araştırılmıştır. Bu elemanların hasar alma durumunda güçlendirilme alternatifleri veya üretimi sırasında daha iyi dayanım özelliklerine sahip olabilmesi için lifli polimerler ile takviyeleri incelenmiştir. Tez konusu ile ilgili araştırmaların yapıldığı çalışmanın ilk bölümlerinde farklı alternatifler sunularak güçlendirme yöntemleri ve çeşitleri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir. Çalışmanın devamında ise lamine ahşap kirişlerin lifli polimerler ile güçlendirildiği iki grup kiriş üzerinde lifli polimerin alanındaki artışın kirişlerin taşıyabileceği maksimum yük, yük taşıma kapasitelerindeki artış ve eğilme rijitlikleri üzerindeki etkileri analitik bir model ile hesaplanmıştır. Sonlu elemanlar yönteminin esas alındığı ABAQUS programı ile de elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır.
Bu çalışmada dolgu malzemesi olarak ağaç talaşı, matris malzemesi olarak ise geri dönüşümden gelen polipropilen kullanılarak çevreye duyarlı bir yeşil kompozit üretimi hedeflenmiştir. Matris ...malzemesi olarak endüstride yoğun kullanımı olması sebebiyle geri dönüşüm polipropilen kullanılmıştır. Ağaç talaşı olarak Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaygın bulunması sebebiyle sarıçam ağaç talaşı tercih edilmiştir. Ağaç talaşı farklı oranlarda polipropilene ilave edilerek kompozit numuneler elde edilmiştir. Öncelikle talaş elek kullanılarak belli boyutta hazırlanmıştır (0-500 mikrometre). Enjeksiyon kalıplama yapılarak polipropilene ağırlıkça %10 oranından başlayarak %20, 30 ve 40 doyuma ulaştığı orana kadar devam edilmiştir. Kompozit numunelerin çekme, eğilme, darbe, sertlik gibi mekanik özellikleri üzerinde etkisi incelenmiştir. Kompozit numunelerin kırık yüzey görüntüsü incelemesi de yapılmıştır. Bu çalışmada ahşap talaşı kullanımıyla kompozit üretim maliyetinin düşürülmesi, sentetik dolgu üretiminin azaltılması, maliyetin düşürülmesi, gaz emisyonunun azaltılması, doğal kaynakların korunması hedeflenmiştir.
Here, we propose a novel technique that combines lignin nanoparticles and clay minerals into transparent, non-flammable and moisture-permeable UV protection films without requiring a petroleum-based ...component. The preparation process is entirely free of hazardous chemicals. The film's function can be tuned by varying the botanical origin of lignin.
Bu çalışmada vanilin, maltodekstrin (MM), kazeinat (KM) ve jelatinin (JM) ayrı ayrı kullanıldığı ve maltodektrin-kazeinat (MKM), maltodektrin-jelatin (MJM), kazeinat-jelatin (KJM), ...maltodektrin-kazeinat-jelatin (MKJM) olmak üzere kombine halde kullanıldığı kaplama materyalleri ile 7 farklı formulasyon kullanılarak dondurarak kurutma yöntemi ile mikroenkapsüle edilmiştir. Mikroenkapsüle vanilin örneklerinin nem miktarı, su aktivitesi, renk ölçümü, parçacık büyüklüğü dağılımı, yığın yoğunluğu, sıkıştırılmış yoğunluk, parçacık yoğunluğu, porozite, akıcılık, yapışkanlık, higroskopisite, ıslanabilirlik, çözünürlük ve parçacık morfolojisi (SEM) gibi analizlerle karakteristik özellikleri incelenmiştir. Vanilin mikroenkapsülleri bisküvi üretiminde kullanılarak fiziksel, tekstürel ve duyusal özellikleri belirlenmiştir. KM örneğinde yüksek nem, porozite ve higroskopisite değerleri tespit edilirken, akıcılık düşük bulunmuştur. JM düşük nem, su aktivitesi, higroskopisite, ıslanabilirlik ve çözünürlük sonuçlarına ulaşılması ve aynı zamanda partikül morfolojisinde gözlemlenen pürüzlü, aglomere ve büyük yapılar düşük mikroenkapsülasyon başarısına sebep olmuştur. JM'nin diğer tozlara kıyasla yüksek parlaklık ve sarılık değerleri verdiği belirlenmiştir. Maltodekstrin içeren MM örneğinde yüksek higroskopisite ve çözünürlük özelliği ile optimum ve stabil mikroenkapsüle toz olduğu tespit edilmiştir. Mikroenkapsüle vanilinlerle hazırlanmış olan bisküvilerin çap, kalınlık ve yayılma oranı sonuçlarında istatistiki olarak bir farklılık gözlemlenmemiştir (p>0.05). Kontrol grubu bisküviler en yüksek sertlik ve kırılganlık değerleri verirken, KM ilaveli bisküvilerin en düşük sertlik ve kırılganlık değerleri verdiği tespit edilmiştir.Duyusal analizlerde MM örneği tat, koku, renk, aroma ve genel kabul edilebilirlik olmak üzere tüm kategorilerde en yüksek skoru almış ve panelistler tarafından da bisküvide tercih edilen örnek olmuştur. Bu çalışma ile vanilinin maltodekstrin ile mikroenkapsüle edilerek bisküvi üretiminde kullanılması önerilmektedir.
Bu çalışmada, farklı etilen oksit/propilen oksit (EO/PO) esaslı hava sürükleyici yüzey aktif içerikli su azaltıcı katkıların beton karışımların taze hal, geçirgenlik özelliğine, basınç dayanımına ve ...donma-çözülme direncine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla, ilk olarak silikon içeriği %20, 33 ve 38,5 olan hibrid silikon hava sürükleyici yüzey aktifler sentezlenmiştir. Daha sonra, ikame ve sentez metodu kullanılarak 7 farklı hava sürükleyici yüzey aktif içerikli su azaltıcı katkı üretilmiştir. İkame metodu ile üretilen su azaltıcı katkılarda, polikarboksilat eter esaslı su azaltıcı katkı yerine ağırlıkça %3 ve 5 oranında EO/PO esaslı hibrid silikon hava sürükleyici yüzey aktifler ikame edilmiştir. Diğer metotta ise su azaltıcı katkı sentezi sırasında ağırlıkça %1, 3 ve 5 oranlarında EO/PO esaslı hibrid silikon hava sürükleyici makromonomerler katkıya bağlanmıştır. Deney sonuçlarına göre, hibrid silikon yüzey aktiflerin su azaltıcı katkı ile ikame edilmesi beton karışımlarında hedef çökmeyi değerini sağlamak için katkı gereksinimini arttırmıştır. %20 ve %33 silikon içeren hava sürükleyici yüzey aktiflerin su azaltıcı katkılarda ikame metoduyla kullanılması beton karışımların geçirgenlik özelliklerini ve basınç dayanımını olumlu etkilerken, bu oranının %38,5’e artması ve sentez yönteminin kullanılması söz konusu özellikleri önemli mertebede etkilememiştir. Silikon içeriği %20 olan yüzey aktiflerin %3 ve 5 oranında ve %33 olan yüzey aktiflerin %5 oranında su azaltıcı katkılarda bulunması ile beton karışımların donma-çözülme direnci olumlu etkilenmiştir. Ancak, silikon içeriği %33 olan yüzey aktiflerin %3 oranında ve %38,5 olan yüzey aktiflerin %1, 3 ve 5 oranlarında su azaltıcı katkılarda kullanılması karışımların donma-çözülme performansını olumsuz etkilemiştir.
La première partie de ce projet à consisté à isoler la lignine à partir de liqueurs industrielles et à la purifier pour s’affranchir des sucres, des minéraux et autres constituants. Pour cela, un ...protocole efficace en trois étapes a été proposé pour obtenir des échantillons de lignine avec une pureté satisfaisante (95%) et pour récupérer 68% de la lignine initialement présente dans la liqueur alcaline de départ. La lignine alcaline purifiée a ensuite été caractérisée d’un point de vue moléculaire et par analyses thermiques. L’élucidation de la structure de la lignine alcaline a permis d’appréhender sa fonctionnalisation par oxydation. Les analyses par chromatographie d’exclusion stérique de la lignine après oxydation ont montré une diminution de la masse molaire confirmant ainsi le clivage. Trois fractions différentes ont été isolées après l’oxydation de la lignine selon le solvant d’extraction ; d’une part des oligomères (plus ou moins fonctionnalisés) et d’autre part des molécules aromatiques (dont15% de vanilline). Ce travail de thèse aura abouti à la synthèse de composés aromatiques à haute valeur ajoutée (vanilline) et d’oligomères de lignine fonctionnalisés par des fonctions acide carboxylique. Les applications envisageables de ces « polyacides » issus de lignine sont nombreuses pour la formation de nouveaux polymères bio-sourcés tels que des polyesters, polyamides ou encore polyuréthanes.
A valorization of alkaline lignin from an industrial pulping liquor has been proposed for this project. Before considering any chemical modification or potential applications, the lignin structure has been elucidated. An efficient three-steps protocol for extraction and purification of lignin from industrial liquor has been established. This protocol leads to high purity sample of lignin (95%) and allows the recovery (68%) of the lignin initially present in the alkaline liquor. Alkaline lignin has been characterized utilizing analytical methods and thermogravimetric analysis. This precise structure elucidation was critical for proceeding to chemical modification of alkaline lignin. Chemical modification of alkaline lignin has been done by oxidation in alkaline media. Three major oxidized products have been isolated depending on the extraction solvent: oligomers bearing carboxylic groups and aromatic molecules. This thesis work led to the synthesis of value-added bio-sourced chemicals and functionalized oligomers. The polyacids from lignin obtained should be studied to form new biobased polymers such as polyesters, polyamids or polyurethanes.
Description of the subject. Extracellular enzymes from filamentous fungi are increasingly used in eco-friendly biotransformation processes. Their relevant technological role and their stability ...towards extreme process conditions make of them the first sustainable solution for the elaboration of bio-based products from biomass conversion. Objectives. This paper describes the isolation of filamentous fungi from decaying plant material in the region of Meknes (northern central Morocco) and the assessment of their ability to breakdown lignocellulose. The objective is to select performant fungi with enzymatic machinery adapted to local environment and with potential for the breakdown of the regional specific lignocellulosic by-products into potentially high-value molecules. Method. Cereals, decaying wood, olive-pomace and -pulp and their composts were used to isolate lignocellulolytic fungi. One hundred twenty-seven pure strains were isolated and screened at 25 °C on selective media with cellulose or lignin as the sole carbon source. Performant strains were validated for the production of ligno-cellulolytic enzymes and identified using molecular technique. Results. Twenty-eight fungi had mycelial diameter on cellulose ≥ 6 cm and cellulolytic index ≥ 0.9. Twenty-two strains had the same profile on lignin medium. The production of endoglucanase, lignin peroxidase and manganese peroxidase enzymes was confirmed in performant strains using qualitative assay and molecular identification revealed that the best performing fungi were Mucor circinelloides, Mucor racemosus, Penicillium brasilianum, Penicillium crustosum, Paecilomyces sp., Fusarium oxysporum, Fusarium solani, Aspergillus fischeri, Curvularia spicifera, Humicola grisea, Trichoderma atroviride and Cosmospora viridescens. Measurement of ligno-cellulolytic activities revealed that Penicillium and Fusarium strains mainly from wood decay and compost had the best profiles among performing strains. Conclusions. Isolated fungi are high decomposers of biomass and represent a prominent solution to develop green bioprocesses in the region.
Isolement, criblage et identification de souches ligno-cellulolytiques fongiques de la région nord-centre du Maroc Description du sujet. Les enzymes extracellulaires des champignons filamenteux sont de plus en plus utilisées dans la biotransformation respectueuse de l'environnement. Leur rôle technologique pertinent et leur stabilité vis-à-vis des procédés limites en font la première solution durable pour élaborer des produits biosourcés issus de la conversion de la biomasse. Objectifs. Cet article traite de l'isolement de champignons filamenteux dans la région de Meknès (centre du Maroc) et de l'évaluation de leur capacité à décomposer la ligno-cellulose. L'objectif est de sélectionner des champignons performants dotés d’une machinerie enzymatique adaptée à l'environnement local et présentant un potentiel pour la décomposition des sous-produits ligno-cellulosiques spécifiques de la région en molécules à haute valeur ajoutée. Méthode. Céréales, bois pourri, grignons/pulpe d'olive et leurs composts ont été utilisés pour isoler les champignons ligno-cellulolytiques. Cent vingt-sept souches pures ont été isolées et criblées à 25 °C sur milieux sélectifs avec cellulose ou lignine comme uniques sources de carbone. Les souches performantes ont été validées pour produire les enzymes ligno-cellulolytiques et identifiées avec les techniques moléculaires. Résultats. Vingt-huit champignons avaient un diamètre mycélien sur cellulose ≥ 6 cm et un indice cellulolytique ≥ 0,9. Vingt-deux avaient le même profil sur lignine. La production d'endoglucanase, lignine peroxydase et manganèse peroxydase a été qualitativement confirmée chez les souches performantes et leur identification moléculaire a révélé que ces champignons étaient Mucor circinelloides, Mucor racemosus, Penicillium brasilianum, Penicillium crustosum, Paecilomyces sp., Fusarium oxysporum, Fusarium solani, Aspergillus fischeri, Curvularia spicifera, Humicola grisea, Trichoderma atroviride et Cosmospora viridescens. La mesure des activités ligno-cellulolytiques a révélé que les souches de Penicillium et de Fusarium provenant principalement du bois pourri et du compost présentaient les meilleurs profils parmi les souches performantes. Conclusions. Les champignons isolés sont des décomposeurs actifs de biomasse et représentent une solution pertinente pour développer les bioprocédés verts dans la région.
Bu çalışmada, lignin sülfonat esaslı yapı kimyasalların betonun taze ve sertleşmiş özelliklerine olan etkileri kimyasal katkı maddelerin bir kıyaslaması yapılarak incelenmiştir. C25/30 ve C20/25 ...hedef beton sınıfı için çimento ve kimyasal katkı miktarı sabit; su ve agrega miktarında değişiklik yapılmıştır. Betonların basınç dayanım değerleri 1., 7. ve 28. günlerde alınmıştır. Bütün beton numunelerinin 1., 7. ve 28 günlük basınç dayanımlarında önemli artış gözlemlenmiştir. 1. Grup çalışma ÇF1 firmasından temin edilen Cem I 42.5 R tipi çimento ile C25/30 ve 2. Grup çalışma ise ÇF2 firmasından temin edilen Cem II 32.5 N tipi çimento ile C20/25 dayanım sınıfı hedeflenmiştir. 1. Grup çalışmada karma su miktarı en az %10.8 düzeyinde bir azaltmanın 2. Grup çalışmada ise en az %8.1 azaltmanın olabileceği ortaya konulmuştur. Sonuç olarak, lignin sülfonat esaslı yapı kimyasalı kullanımının taze betonun kıvam, sıcaklık ve birim ağırlık gibi özelliklerde meydana gelen değişikliklerin betonun basınç dayanımı gelişimini olumsuz yönde etkilemediği anlaşılmıştır.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK