In Petronius, Sat. 46, during the cena Trimalchionis, the freedman Echion tells the rhetorician Agamemnon about the education of the little boy Primigenius. This article addresses the textual and ...exegetical problems of the passage concerning the two teachers of the boy (46.5). It deals in particular with the vexata quaestio of the reading sed venit dem litteras (H), for which it proposes a minimal correction (velit) and a new interpretation. KEYWORDS: Petronius, Satyricon, education, financial language, textual conjectures.
Bu çalışmada, aynı kökene dayanan çok anlamlı ve aynı kökene dayanan
sözcüklerin tarihsel yolculukları içinde anlam genişlemelerinden kaynaklı sözlük
birimlerinin birbirinden uzaklaşmasıyla eş adlı ...duruma gelme süreçleri
incelenmiştir. Eş adlılar; sesleri ve yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcükler
olarak tanımlanmaktadır. Çok anlamlılık ise bir sözcüğün birden fazla anlamı
karşılamasıdır. Çok anlamlı sözcüklerde tek kök, birden fazla, birbiriyle ilintili
anlam(lar), söz konusuyken eş adlı sözcüklerdeyse birbirinden farklı en az iki kök
ve anlamlar söz konusudur. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’ten genel tarama
modeliyle elde edilen fişlenen acımak, ağıl, ağız, ağmak, altıparmak, basılmak,
biçim, bir bir, bitmek, boy, bozuk, çakmak, çil, çöğür, dayak, dikilmek, dikmek,
dil, dokunma, dokunmak, dokunuş, el, gen, güç, günlük, öz, sağ, sormak, ters,
terslemek, uçuk, uğur, uz, yaş, yaşlı, yazı, yazmak, yordurmak, yormak,
yorulmak sözcüklerinin çok anlamlılıktan eş adlığa doğru tarihsel bir yolculuk
yaptıkları tespit edilmiştir. Sözlükte eş adlı sözcükler, (I) (II) (III) Romen rakamlarıyla birden fazla madde
başında gösterilmiştir. Çok anlamlı sözcüklerin genişlemiş anlamları ise tek
madde başında 1, 2, 3 rakamlarıyla gösterilmiştir. Türkçe Sözlük’ten tespit edilen
40 eş adlı sözcüğün -etimolojik ve tarihî sözlüklerden yola çıkılarak- aslında
kökeni aynı olan çok anlamlı sözcükler olduğu ve anlam genişlemeleri yoluyla
sözlük birimlerinin birbirinden uzaklaşarak tarihsel yolculukları içinde eş adlı
duruma geldiği belirlenmiştir.
Dünya genelinde iş yapma usulleri deǧiştikçe işletmelerin faaliyetlerine ve mevcut durumlarına ilişkin bilgilerin sunumu ve açıklanmasını saǧlayan muhasebe standartları da deǧişim göstermektedir. Söz ...konusu standartlar, işletmelerin finansal raporlama faaliyetlerinin kalitesini ortaya koymakta ve dünya çapında farklılıklar göstermekle birlikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de 2017 yılında Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama Standardım (BOBİ FRS) uygulama zorunluluǧu getirilmiştir. Bu durum, işletmelerin yeni standarda göre finansal tablolar hazırlamasını ve finansal bilgiye ihtiyaç duyan paydaşlara net ve doǧru bilgiler aktarmasını beraberinde getirmiştir. Bu doǧrultuda bu çalışmada, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliǧine (MSUGT) ve BOBİ FRS'ye göre hazırlanmış olan finansal tablolar arasındaki farklılıkları tespit etmek ve her iki uygulamaya göre hazırlanmış finansal tabloların finansal analizlere olan etkisini belirlemek amaçlanmıştır. İşletmenin finansal durum tabloları rasyo yöntemi ile analiz edilmiş ve BOBİ FRS'nin finansal oranların sonuçlarına etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak, likidite oranlarına ilişkin MSUGT ve BOBİ FRS arasında bir farklılık olmadıǧı, finansal yapı oranlarından sadece borçlanma katsayısı oranı bakımından MSUGT ve BOBİ FRS arasında bir farklılıǧın olduǧu belirlenmiştir. Çalışmada incelenen tüm oranlar dikkate alındıǧında, MSUGT ve BOBİ FRS arasında en büyük farklılık net çalışma sermayesi devir hızı oranında ortaya çıkmıştır.
Objective: Only a limited number of studies have evaluated sexual functions in patients with bipolar disorder (BD) and their spouses. The aim of the present study was to compare the sexual functions ...of male patients with BD and their healthy spouses with those of healthy couples and to investigate potential factors that predict sexual problems. Methods: Sixty male outpatients with BD in remission and their healthy female spouses were included in the study. All patients were under medication. Randomly selected forty healthy couples were included as the control group. All participants were assessed with sociodemographic data form, Golombok Rust Inventory of Sexual Satisfaction (GRISS), Hamilton Depression Rating Scale (HDRS) and Marital Adjustment Scale (MAS). Results: Problem rates according to GRISS total, communication, frequency and impotence scores were higher for patients than male controls. Problem rates according to GRISS communication and frequency scores were higher for patients' spouses than female controls. Logistic regression analyses for males revealed that sexual problems were associated with depressive symptoms and marital adjustment, but were not associated with the presence of BD. Analyses for females showed that sexual problems were associated with marital adjustment and age, whereas no association was found with being spouse of a patient. Conclusions: Treating the subsyndromal depressive symptoms of patients and interventions to increase marital adjustment may improve sexual functions of patients and their spouses. After controlling confounding factors, presence of sexual problem was not associated with having BD for males and being a spouse of a patient for females. (Anatolian Journal of Psychiatry 2019; 20(3):245-252) Keywords: bipolar disorder, sexual satisfaction, sexuality, marital adjustment Amac: Bipolar bozukluk (BB) hastalarinda ve eslerinde cinsel islevleri degerlendiren az sayida calisma vardir. Bu calismanin amaci, erkek BB hastalari ve saglikli eslerini cinsel islevler acisindan saglikli ciftlerle karsilastirmak ve cinsel sorunlari ongorduren olasi etkenleri belirlemektir. Yontem: Calismaya BB hastasi, remisyonda olan, ayaktan izlenen 60 erkek hasta ve saglikli esleri alindi. Tum hastalar psikiyatrik tedavi goruyordu. Kontrol grubu olarak rastgele secilen 40 saglikli cift alindi. Tum katilimcilara Sosyodemografik Veri Formu, Golombok Rust Cinsel Doyum Olcegi (GRCDO), Hamilton Depresyon Derecelendirme Olcegi (HDDO), Evlilik Uyumu Olcegi (EUO) uygulandi. Bulgular: Erkek BB hastalarinda GRCDO toplam, iletisim, siklik ve empotans puanlarina gore cinsel sorun gorulme orani, erkek kontrol grubundan yuksek saptandi. Hasta eslerinde GRCDO siklik ve iletisim puanlarina gore cinsel sorun gorulme orani, kadin kontrollerden yuksek saptandi. Erkekler icin yapilan lojistik regresyon analizinde cinsel sorunlarin, depresif belirtiler ve evlilik uyumu ile iliskili oldugu; ancak BB varligi ile iliskili olmadigi saptandi. Kadinlar icin yapilan analizde cinsel sorunlarin evlilik uyumu ve yas ile iliskili oldugu, hasta esi olmakla iliskili olmadigi saptandi. Sonuc: Hastalarin esik alti depresif belirtilerinin tedavi edilmesi ve evlilik uyumunu artirmaya yonelik girisimlerde bulunulmasi hem hastalarin, hem de eslerinin cinsel islevlerinde iyilesme saglayabilir. Karistirici etkenler kontrol edildikten sonra, erkekler icin BB hastasi olmanin, kadinlar icin ise hasta esi olmanin cinsel sorun varligi ile iliskili olmadigi bulunmustur. (Anadolu Psikiyatri Derg 2019; 20(3):245-252) Anahtar sozcukler: Bipolar bozukluk, cinsel doyum, cinsellik, evlilik uyumu
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
The word "dellek" can mean barber, circumcisionist, and dentist, and can even refer to male servants who would wash and massage male customers in Turkish bath houses. Delleks would draw blood, cut ...for jaundice, and cut palates, as well as treat grapes and warts. The word comes to us from an earlier form, "tellak", carrying the same set of meanings. One might infer that delleks treated and beautified the human body, and were masters in their own right. Their female counterparts were referred to as "natır." Like delleks, natırs engaged in a wide range of activities, including scrubbing, massaging, make-up, eyebrow trimming, waxing, manicuring, pedicuring, tattooing, piercing, preparing nose and earrings, and assembling bridal head gear for weddings. Both terms not only are commonplace throughout many aspects of society, but they also refer to a collection of occupations whose lexical roots are self-explanatory. This study will look at their usage in the context of the Azerbaijani language, with a particular focus on their various meanings.
Full text
Available for:
DOBA, IZUM, KILJ, NUK, ODKLJ, PILJ, PNG, SAZU, UILJ, UKNU, UL, UM, UPUK
This study was conducted between October 2015 and March 2016 in Özlüce Dam Lake located between Elazığ and Bingöl. A total of 376 (153 male, 223 female) Capoeta umbla (Heckel, 1843) samples were ...examined in the study and it was determined that the samples were distributed among the I-XII age groups and female/male ratio was determined as 1:1.46. Total lengths were determined as 15.90-39.70 cm in males and 18.10-46.70 cm in females. Total weights were measured as 35.0-592.9 g for males and 48.0-1190.0 g for females; the condition factors were computed as 0.672-1.544 for males and 0.541-1.494 for females. Length-weight relationship equations were estimated as W= 0.0066*TL3.0928 (R2=0.95) for males, W= 0.0072*TL3.0644 (R2=0.89) for females and W= 0.0071*TL3.0702 (R2=0.94) for all population. The von Bertalanffy growth equation (VBGE) parameters were calculated as L∞ =47.12 cm, K=0.12, t0 =-2.78, W∞ =987.26 g for males, L∞ =50.59 cm, K=0.14, t0 =-1.99, W∞ =1200.24 g for females and L∞ =49.83 cm, K=0.13, t0 =-2.13, W∞ =1155.83 g for all population.
İlgili yazındaki ilk dönem araştırmalarda, başarılı yöneticilik özellikleri ile ilişkili özelliklerin kadınlardan daha çok erkeklere atfedildiği görülmektedir. Başarılı yönetici özellikleri genelde ...erkeğe-özgü olarak ele alınmakta ve yönetici ise erkektir şeklinde kavramsallaştırılmaktadır. Ancak, yönetsel pozisyonlarda yer alan kadın sayısının artmasıyla birlikte yönetsel özelliklerin yalnızca erkeğe özgü olmadığı anlaşılmış ve cinsiyet rolleri ile yöneticilik özelliklerini araştıran çalışmalar hız kazanmıştır. Mevcut çalışmada başarılı yöneticilik özelliklerine ilişkin unsurların belirlenmesi ve yöneticilik özellikleri açısından kültürlerarası bağlamda cinsiyete dayalı farklılaşmanın var olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda araştırmada Schein (1973)’ın Betimleyici İndeksinin kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde kadın ve erkek katılımcılar açısından başarılı yönetici algısının kadına özgü özellikler ile örtüştüğü tespit edilmiştir.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
Araştırma, örgütsel stres algısının ve stres faktörlerinin cinsiyet temelinde farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla, literatürde talepkontrol-destek modeli olarak ...ifade edilen yapı esas alınmış, modelde yer alan üç alt boyuta (iş yükü, karar verme ve sosyal destek) ilişkin veriler toplanmış ve bu çerçevede analizler yürütülmüştür. Veriler, yüz yüze anket yöntemiyle toplanmıştır. Çalışma, 2467 çalışan üzerinde başlatılmış, 1922 kişiden geri dönüş sağlanmıştır. Araştırmada öne çıkan ilk temel bulgu, çalışanların önemli bir kısmının "yüksek iş stresi" bölgesinde faaliyetlerini yürütüyor olmalarıdır. Diğer taraftan, iş yükü ve karar verme alt boyutları itibariyle kadın ve erkek çalışanlar arasında algı farklılıklarının olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın, sosyal destek boyutunda cinsiyet yönüyle herhangi bir anlamlı farklılığa rastlanmamıştır. Stres kaynakları açısından, ücret ve sosyal haklar, yönetici tutum ve davranışları ile fiziksel çalışma koşullarındaki olumsuzlukların, hem erkek hem de kadın çalışanlarda en belirgin stres faktörleri olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Özellikle, kadın çalışanların, erkek çalışanlara göre fiziksel çalışma koşullarındaki olumsuzluklardan, iş yükü dengesizliklerinden, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerindeki eksikliklerden, çalışma molalarındaki uygulamalardan ve yıllık izin kullanımındaki olumsuzluklardan daha fazla negatif yönde etkilendiği sonucuna varılmıştır.
Bakış sadece bakma eylemini değil erkek egemen toplumsal söylemin kadınları kontrol etmesini ve onları belli bir şekilde temsil etmesini simgeler. Kültür tarihinde, mitolojide ve edebiyatta kadın ...sıkça yılanla (örn. Medusa, Lamia, Lilith) özdeşleştirilmiştir ve kötülük, cazibe ve büyü kaynağı olarak görülmüştür. Mitolojide ve kültür tarihinde yılansı kadının yaptığı kötülükler kem göz ile anlatılır ve koruyucu mavi göz (Türkçe’de nazarlık) veya bakış eril dünyayı bu kötülüklerden korumak için kullanılır. İngiliz Romantik şairi John Keats’in mitolojide üst tarafı kadın alt tarafı yılan olan Lamia’nın haberci tanrı Hermes tarafından insana dönüştürüldükten sonra Lycius adındaki genç bir adamla yaşadığı aşkı anlatan Lamia adlı şiiri, Corinth’in eril dünyasında Lamia’nın yokedilmesi konusunda kolektif bakışın işlevini yansıtmaktadır. Şiirde, bilge Apollonius’un öğrencisi Lycius’u yılanın kötülüklerinden koruma işlevi gören ‘mavi bakışı’ bu çalışmanın amacı bağlamında önemlidir. Yaşar Kemal’in Yılanı Öldürseler romanında eril/toplumsal bakış bu sefer kocası eski sevgilisi tarafından öldürülen ve çok güzel bir kadın olan Esme’ye odaklanmıştır. Roman başlığının gösterdiği gibi eril bakışın amacı yılanı ezmektir ve birçok karakter, özellikle de Esme’nin kaynanası, Hasan’ı annesini öldürmeğe ikna etmek için bir köy ortamındaki eril toplumsal söylemin bütün araçlarını kullanır. Makale, bakışın tarihi, dini ve mitolojik önemini, eril yönünü ve dişil olanla bağı veya mitik/tarihi çatışmasını ele almayı amaçlamaktadır. Makale, bu konuları Keats’in Lamia şiiri ve Yaşar Kemal’in Yılanı Öldürseler romanı bağlamında ele almaktadır.
İşgücüne katılma, ücret ve gelir, istihdam yapısı, eğitim düzeyi ve siyasete katılım gibi pek çok sosyo-ekonomik göstergede ortaya çıkan farklılıklar cinsiyet ayrımcılığıyla ilişkilidir. Son yıllarda ...eğitim düzeyindeki artışın kadınların istihdam yapısına olumlu yansımasıyla çevresel sorunlara duyarlılığı etkilemesi mümkündür. Bu çalışmada Türkiye’de eğitim harcamaları, kadın istihdamı, erkek istihdamı, yenilenebilir enerji tüketimi ve CO2 emisyonu arasındaki ilişki ampirik olarak incelenmiştir. Bu ilişkinin araştırılmasında birim kök testi, Johansen eşbütünleşme, FMOLS tahmincisi ve Granger nedensellik yöntemlerinden yararlanılmıştır. Johansen eşbütünleşme testi sonuçları analizde yer alan değişkenler arasında uzun dönem ilişkisini göstermiştir. FMOLS tahmincisine göre kadın istihdamı CO2 emisyonunu negatif ve anlamlı etkilerken, erkek istihdamı CO2 emisyonunu pozitif ve anlamlı etkilemiştir. Dolayısıyla, Türkiye’de kadın istihdamındaki artışın uzun dönemde CO2 emisyonunun azaltılmasına yardımcı olması beklenebilir. Ayrıca eğitim harcamaları ve yenilenebilir enerji tüketiminden CO2 emisyonuna tek yönlü nedensellik ve kadın istihdamı, erkek istihdamı ve CO2 emisyonu arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Bu bulgular ışığında, eğitim harcamaları bir taraftan kadınların eğitim düzeyinin artırılmasına diğer taraftan teknolojik yeniliklerle birlikte yenilenebilir enerjiyi destekleyebilir ve çevre kirliliğinin azaltılmasına katkı sunabilir.