Bu çalışmada, trafik kazası geçirerek ağır yaralanan kardeşinin bakımını üstlenen M.D’ nin, travma ile nasıl baş ettiği, travmanın M.D.’nin hayatında ne gibi değişikliklere yol açtığı sorularına ...cevap bulmak amaçlanmaktadır. Çalışmanın amacı doğrultusunda M.D. ile iki görüşme gerçekleştirilmiştir. İlk görüşme, kazadan 115 gün sonra gerçekleştirilmiştir. İlk görüşmede, kaza haberini aldığı günden, kardeşinin fizik tedavi görmeye başladığı günlere kadar olan süreç hakkında bilgi alınmıştır. İkinci görüşme ise kazanın üzerinden 263 gün geçtikten sonra gerçekleştirilmiştir. İkinci görüşmede ise daha çok M.D.’nin baş etme stratejileri ve kazadan sonraki yaşamı ile ilgili bilgiler alınmıştır. M.D. travma sonrası büyümenin alt boyutları olan kişisel güç, yeni fırsatlar, başkalarıyla ilişki ve manevi gelişim konularında gelişim göstermiştir. Aynı zamanda yaşadığı olayı anlamlandırdığı ifadelerinden anlaşılmaktadır. Sonuç olarak travma, kişilerin yaşamlarına sadece olumsuz yönde etki etmemekte, kişilere travma öncesine göre gelişme ve yeni anlamlar keşfetme fırsatı da sunmaktadır.
Ön bölge dişleri kafa travmaları sırasında darbeye en sık maruz kalabilen diş grubudur. Yaygın bir dental sağlık sorunu olan ve yaşam standartlarını düşüren travmatik diş yaralanmaları, diş ve ...periradiküler yapılara zarar verebilen, fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar ile ağrıya neden olabilen bir durumdur. Travmanın etkileri klinik ve radyolojik muayenede dikkatle kontrol edilmelidir. Travma sonucu, pulpası açılmamış kuron kırığı bulunan dişlerde tedavi yöntemi olarak, kırık parçanın rezin içerikli bondingle yapıştırılması yöntemi uygulanabilir. Bu sayede asitle pürüzlendirme haricinde diş yapısından madde kaybı olmaksızın, minimal invaziv restoratif yaklaşımlar uygulanabilmektedir. Yaptığımız olgu sunumunun amacı: orijinal parçasıyla restore edilen dişlere uygulanan tedavi sonucunun estetik ve fonksiyonel parametrelerle takiplerini değerlendirmek ve bu tekniğin avantajlarını ortaya koyabilmektir.
AMAÇ Dentoalveolar ve perioral yumuşak doku yaralanmaları çeşitli travmalara bağlı olarak genellikle kavga, düşme, trafik kazası ve spor yaralanmaları sonucunda meydana gelir. Diş yaralanmalarının ...çoğu ön dişleri, özellikle de maksiller santral dişleri etkiler. Konküzyon, sublüksasyon ve lüksasyon süt dişlerinde en sık görülen yaralanmalar iken, daimi dişlerde en sık komplike olmayan kron kırıkları görülür. Üç olgu içeren bu serinin amacı çocuklarda görülebilen travmatik yaralanmalara erken müdahale edildiğinde dentoalveolar yapılarda gözlenen olumlu iyileşme sürecinin aktarılması bununla beraber müdahaleye geç kalındığında dentoalveolar yapı kayıplarının gösterilmesidir. OLGU İlk iki olguda benzer yaştaki çocuk hastalarda görülen dentoalveolar yaralanmalara, hastaların kliniğimize erken başvurması sonucu uyguladığımız tedavilerin olumlu sonuçlar verdiği yapılan takipler sonrasında gözlemlenmiştir. Bir diğer olguda ise travma alan hasta aradan uzun zaman geçtikten sonra kliniğimize ağrı ve şişlik şikayetiyle başvurmuştur. Gelişen olumsuz durum hastada diş ve kemik kayıplarına neden olmuştur. BULGU Bahsedilen olgulardaki travma hastalarından kliniğimize erken başvuranlar için tedavi süreci olumlu sonuçlanmış ve uzun dönemde başarı sağlanmıştır. Ancak üzerinden zaman geçen olguda hastada kemik ve diş kaybıyla sonuçlanan, hastayı estetik, psikolojik ve de fonksiyonel olarak etkileyen bir süreç ortaya çıkmıştır. SONUÇ Dental travmalar genellikle komplikedir ve yaralanmaların erken tedavisi uzun vadeli sonuç elde etmek için oldukça önemlidir. Hekimin bilgisi ve tedaviye yaklaşımı aynı zamanda hasta ve ailesinin yaralanma konusunda bilinç düzeyi, travma sonrası sağlık kuruluşuna başvurma süresi gibi birçok faktör prognozu önemli ölçüde etkilemektedir. Anahtar Kelimeler: Dentoalveolar yapı, erken tedavi, travma
Amaç: Yaşam süresinin uzaması, travmatik yaralanmayla başvuran yaşlı hasta sayısında artışa neden olmuştur. Geriatrik hastalarda sık görülen kronik hastalıkların, travma tablosunu ağırlaştıracağı, ...morbidite ve mortalite artışına sebep olacağı akla yatkın görünmektedir. Çalışmamızda göğüs travması ile takip edilen geriatrik hastalar, genç travma popülasyonu ile mukayese edildi. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2018-Eylül 2018 tarihleri arasında, toraks travması nedeniyle, iki farklı eğitim ve araştırma hastanesine başvuran, tamamı göğüs bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilen ve iki göğüs cerrahı tarafından takip edilen hastaların verileri incelendi. Altmış beş yaşından küçük hastalar Grup I, 65 yaş ve üzeri olan hastalar ise Grup II olarak belirlendi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 277 hastanın 209'u (%75,5) Grup I, 68'i (%24,5) Grup II olarak belirlendi. Grup-I' de en sık travma nedeni yüksekten düşme iken 70 (%33,5), Grup II' de 36 hasta (%52,94) ile basit düşme idi ve basit düşme oranı Grup II' de anlamlı oranda yüksek saptandı (p lt;0,001). Grup I hastalarında daha yüksek oranda pnömotoraks izlendiği (p=0,013) ve daha yüksek oranda cilt altı amfizemin bulunduğu görüldü (p lt;0,001). Grup II' de kot fraktürü olan hasta sayısı sayısı Grup I’e göre anlamlı olarak daha fazla idi (p lt;0,001). Grup II' de kafa yaralanması anlamlı oranda yüksek saptandı (p=0,019). Sonuç: Geriatrik ve genç popülasyonda, torasik travma etiyolojileri önemli farklılıklar göstermektedir. Yaşlı hastalar sıklıkla basit düşme gibi düşük enerjili travmalar ile başvurmakta buna rağmen daha yüksek oranda kot fraktürü ve kranio-fasial kemik kırığı ile karşılaşılmaktadır. Bu hasta grubunda düşük enerjili travmalar dahi, genç hasta nüfusu ile benzer sürede tedavi edilebilmektedir.
Introduction: Trauma is a significant health problem today. Also, it is the foremost reason for death among people ages 1-45; for this reason, the economic and social effect is more articulated. The ...whole-body CT scans have become a standard procedure in managing trauma patients in many trauma centers. We think that whole body CT will be beneficial in patients with blunt trauma. Thus, we aimed to examine patients with blunt trauma who applied to the emergency department and had whole-body CT scans. Methods: Patient who applied to blunt trauma and had whole-body CT scans to the emergency department of a tertiary training and research hospital between Jan 1, 2021, and Jan 1, 2022, were examined in this single-center, retrospective study. The study population was established based on inclusion and exclusion criteria. ISS, GCS, and whole-body CT scans were compared for mortality. Results: Cranial bone fracture (p= 0.001), epidural hemorrhage (p= 0.001), traumatic subarachnoid hemorrhage (p= 0.001), cerebral edema (p= 0.003), and thoracic contusion (p= 0.046) were significant for mortality. Also, the number of pathological regions in whole-body CT scans was not associated with mortality (p= 0.587). ISS (p=0.001) and GCS (p= 0.001) predicted mortality in patients who experienced whole-body CT scans. Conclusion: Based on our findings, we can detect organ and tissue injuries quickly and in detail using whole-body CT scanning after major blunt trauma. In addition, various protocols are needed in multiple trauma patients to reduce the number of unnecessary WBCT scans. Therefore, whole-body CT scans may be helpful for selection, as ISS and GCS are markers of mortality. Keywords: Whole-body Tomography, Trauma, Trauma Imaging
Giriş: Travma günümüzde önemli bir sağlık sorunudur. Ayrıca 1-45 yaş arası kişilerde en önde gelen ölüm nedenidir; bu nedenle ekonomik ve sosyal etkisi daha belirgindir. Tüm vücut BT taramaları, birçok travma merkezinde travma hastalarının tedavisinde standart bir prosedür haline geldi. Künt travmalı hastalarda tüm vücut BT'nin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle acil servise künt travma ile başvuran ve tüm vücut BT çekilen hastaları incelemeyi amaçladık. Yöntem: Bu tek merkezli, retrospektif çalışmada, üçüncü basamak bir eğitim ve araştırma hastanesinin acil servisine 1 Ocak 2021-1 Ocak 2022 tarihleri arasında künt travma nedeniyle başvuran ve tüm vücut BT görüntüleri çekilen hasta incelendi. Çalışma popülasyonu, dahil etme ve hariç tutma kriterlerine göre oluşturulmuştur. ISS, GKS ve tüm vücut BT taramaları mortalite açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Kafa kemiği kırığı (p= 0,001), epidural kanama (p= 0,001), travmatik subaraknoid kanama (p= 0,001), beyin ödemi (p= 0,003) ve toraks kontüzyonu (p= 0,046) mortalite açısından anlamlıydı. Ayrıca tüm vücut BT taramalarında, patolojik bölge sayısı mortalite ile ilişkili bulunmadı (p= 0,587). ISS (p=0,001) ve GKS (p= 0,001)mortalite ilişkiliydi. Sonuç: Bulgularımıza dayanarak, major künt travma sonrası tüm vücut BT taraması kullanarak organ ve doku yaralanmalarını hızlı ve ayrıntılı bir şekilde tespit edebiliriz. Buna ek olarak gereksiz WBCT taramasının sayısını azaltmak için çoklu travma hastalarında çeşitli protokellere ihtiyaç vardır. Bu nedenle, ISS ve GKS mortalite belirteçleri olduğundan, tüm vücut BT taraması seçimi için yardımcı olabilir. Anahtar Kelimeler: Tüm vücut tomografisi, travma, travma görüntülemesi
Henoch-schönlein purpurası (HSP), çocukluk çağının non-trombositopenik palpabl purpura ile seyreden ve en sık görülen sistemik vaskülitidir. HSP cilt tutulumu, artrit, renal ve gastrointestinal ...sistem tutulumu ile karakterizedir. Böbrekler, kolon, eklemler gibi bazı organlarda gelişen vaskülit sonucu palpe edilebilen purpura, karın ağrısı, artrit ve böbrek hastalığı (proteinüri) görülür. Hastalar döküntü (palpable purpura), karın ağrısı, eklem şişliği ve/ya ağrısı (artrit) şikayetleri ile başvurur. HSP genellikle viral enfeksiyonlar, ilaçlar ve böcek ısırığı gibi antijenik bir stimulus ile tetiklenir. Burada purpurik döküntü ile seyreden hastalıklarla kolaylıkla karışabilen ve farklı tanılar konulabilen HSP’ li beş yaşında bir kız olgu sunulmaktadır. Purpurik döküntü ile başvuran hastalarda travma öyküsü varlığında, travmaya sekonder purpura vs. düşünülsede vaskülit benzeri değişik hastalıklarla karşılaşılabileceği akılda tutulmalıdır.
Özet Amaç: Toraks travmaları tüm travma türleri arasında üçüncü sıklıkta görülmektedir. Bu çalışmada, acil servise toraks travması ile başvuran hastaların demografik özellikleri, travma nedenleri, ...gelişen patolojiler, tedavi yaklaşımları ve mortalite nedenlerinin analizlerini yapmak amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: 2018 Ocak ile 2019 Aralık arasında travmatik pnömotoraks nedeniyle acil serviste değerlendirilen 127 hastanın hastane kayıtları geriye dönük olarak değerlendirildi ve analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 127 hastanın ortalama yaş 53,49 ±16.96 ve ortalama yatış süresi 7.63 ±3.65 idi. Travmatik pnömotoraks oluşturan künt travmalarda en sık sebebi trafik kazaları iken penetran travmalarda delici kesici alet yaralanması olarak tespit edildi. Kontüzyon şiddeti, kot kırığı sayısı ve yaş ile yatış süreleri arasında anlamlı ilişki tespit edildi (p=0,045, p=0,045 ve P
Bu çalışmada Peritravmatik Stres Envanterinin (PDI) Türkçeye çevrilerek geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 18-65 yaş grubunda yer alan 377 kişi ...oluşturmaktadır. Ölçeğin Türkçe formunun geçerlilik ve güvenirlik analizleri travmatik olay yaşadığını belirten 224 katılımcı üzerinden, karşılaştırma analizleri ise tüm katılımcılar (377) dahil edilerek yapılmıştır. Katılımcılara, PDI Türkçe versiyonunun yanı sıra Demografik Bilgi Formu ve Olayların Etkisi Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan analizler neticesinde ölçeğin tümü için Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı .88 olarak belirlenirken olumsuz duygular alt boyutu iç tutarlılık katsayısı .84, algılanan yaşam tehdidi ve fiziksel uyarılma alt boyutu iç tutarlılık katsayısı .80 olarak saptanmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda CMIN/DF=2.54, GFI=.91, CFI=.91, SRMR=.07 ve RMSEA=.08 olarak hesaplanmıştır. Peritravmatik Stres Ölçeği ile Olayların Etkisi Ölçeği arasında orta düzeyde olumlu yönde (r=46, p<.001) ilişki bulunmuştur. Ölçeğin toplam puanı ve alt boyutları arasındaki ilişki incelendiğinde toplam ölçek puanı ile olumsuz duygular arasında r=.92, p<.001; algılanan yaşam tehdidi ve fiziksel uyarılma r=.88, p<.001 düzeyinde olumlu yönde yüksek ilişkinin olduğu görülmektedir. Ayrıca iki alt boyut olan olumsuz duygular ile algılanan yaşam tehdidi ve fiziksel uyarılma r=.62, p<.001 düzeyinde olumlu yönde orta düzeyde ilişki bulunmuştur. PDI Türkçe formunun iç tutarlılığının yüksek bulunması, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarının ölçeğin Türkçe formunun yetişkinlik dönemindeki bireyler (18-65 yaş) için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak yorumlanmıştır. Veriler, ölçeğin peritravmatik stres belirtilerini değerlendirme konusundaki geçerliliğini destekleyen kanıtlar olarak belirlenmiştir.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
Amaç: Bu çalışmanın amacı, avülsiyonun acil müdahalesinde Türkçe YouTube™ videolarının hasta bilgi kaynağı olarak, içerik ve kalitesinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: YouTube™ ...videolarının değerlendirilmesi için ‘avülsiyon, diş travması, diş yaralanmaları ve dişin yerinden çıkması’ anahtar kelimeleri kullanıldı. Videolar dahil edilme ve hariç tutulma kriterlerine göre titizlikle incelendi. Seçilen videoların içerikleri, Uluslararası Dental Travmatoloji Derneği’nin son tedavi rehberinin avülsiyon yaralanmalarında uygulanması gereken önermelere göre, 9 puanlık bir yararlılık skoru ile puanlandı. Yararlılık skoruna göre video içeriği; zayıf (0-3), orta (4-6) ve mükemmel (7-9) şeklinde üç gruba ayrıldı. Videoların kalitesinin değerlendirilmesinde, videoların genel kalitesini derecelendiren Küresel Kalite Ölçeği (GQS) kullanıldı. Videoların güvenilirliği DISCERN güvenirlik aracına göre puanlandı. İstatistiksel analizler yapıldı. Bulgular: Toplam 240 video analiz edildi ve dahil edilme kriterlerine uyan 33 video çalışmaya dahil edildi. Video yükleme kaynağının en çok özel klinik/özel hastaneler olduğu (% 36.4; n=12), fakat bu kuruluşlar tarafından yüklenen videoların çoğunun zayıf içerikli olduğu görüldü (% 66.7; n=8). Videoların hedef kitlesinin çoğunlukla hastalar (% 78.8; n=26) olduğu görüldü. Videoların yararlılık skoruna göre, % 45.5’i zayıf, % 30.3’ü orta ve % 24.2’si mükemmel olarak sınıflandırıldı. Sonuç: YouTube™ genellikle avülse dişlerin yönetimi ile ilgili düşük yararlılığa sahip videolar sunmaktadır. Bu nedenle, diş hekimleri bu kaynağın farkında olmalı ve hastaları/ebeveynleri YouTube™ videolarındaki bilgilerin güvenilirliği ve yanıltıcı içerik barındırabileceği konusunda uyarmalıdır. Anahtar Kelimeler: Acil Müdahale, Avülsiyon, Travma, YouTube™
Objectives: The objective of the research was to create the "Small ‘t’ Traumatic Experiences Identification Scale" for the purpose of identifying small ‘t’ traumatics experiences and to investigate ...the influence of psychological needs on small ‘t’ traumatic occurrences. Method: The study participants consisted of 549 individuals for the exploratory factor analysis, 307 for the confirmatory factor analysis, and 89 for the testretest analysis, all over the age of 18. Exploratory and confirmatory factor analyses were employed to assess the construct validity of the newly developed scale. Reliability analyses of the scale were performed using test-retest and internal consistency coefficients. Following the creation of the scale, multiple linear regression analyses (MLRA) were conducted using data from 806 university students to ascertain the extent to which psychological needs, along with their sub-dimensions, predict small ‘t’ traumatic experiences. Findings: The goodness of fit indices were χ2/sd (3102.59/942) =3.29, p=.001, SRMR: .064; NNFI:96; IFI=.96; CFI=.96; RMSEA=.087. The internal consistency coefficients were .96 for ‘Small ‘t’ Trauma Related to Family Relationships’, .92 for ‘Small ‘t’ Trauma Related to Social Relationships’, and .76 for ‘Small ‘t’ Trauma Related to Physiological Needs’, and .96 for the total scale. Result: The findings of the study indicated that the developed scale exhibited a three-factor structure and demonstrated satisfactory levels of validity and reliability, supporting its suitability for application. Additionally, the study revealed that psychological needs emerged as a significant predictor of small ‘t’ traumatic experiences based on the obtained results.
Amaç: Bu araştırmanın amacı küçük ‘t’ travmatik yaşantıları ortaya koymak için “Küçük t Travmatik Yaşantıları Belirleme” ölçeğinin geliştirilmesi ve psikolojik ihtiyaçların küçük ‘t’ travmatik yaşantıların yordayıcı rolünün incelenmesidir. Yöntem: Araştırma örneklemini açımlayıcı faktör analizi on sekiz yaş üstü olan 549 kişiden, doğrulayıcı faktör analizi 307 kişiden, test-tekrar test analizi ise 89 kişiden oluşmaktadır. Ölçek geliştirilirken kapsam, yapı ve ölçüt geçerliğine bakılmış olup, güvenirlik analizleri de yapılmıştır. Psikolojik ihtiyaçlar ve alt boyutlarının küçük ‘t’ travmatik yaşantıları yordama düzeyini ortaya koymak için ise 806 kişilik farklı bir örneklem grubu üzerinde Çoklu Doğrusal Regresyon Analizleri gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Ölçeğin uyum iyiliği değerleri χ2/sd (3102.59/942) =3.29, p=.001, SRMR: .064; NNFI:96; IFI=.96; CFI=.96; RMSEA=.087 şeklinde olduğu gözlenmiştir. İç tutarlılık katsayıları ‘Aile İlişkilerinden Kaynaklı Küçük t Travmalar’ için .96, ‘Sosyal İlişkilerden Kaynaklı Küçük t Travmalar’ için .92, ‘Fizyolojik İhtiyaçlardan Kaynaklı Küçük t Travmalar’ için .76 ve ölçeğin tamamı için ise .96 olarak bulunmuştur. Sonuç: Elde edilen bulgular sonucunda geliştirilen ölçeğin üç faktörlü bir yapı sergilediği, geçerlilik ve güvenirlik düzeylerinin kullanım için yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Ayrıca psikolojik ihtiyaçların küçük ‘t’ travma yaşantılarını anlamlı bir şekilde yordadığı saptanmıştır.