Giriş:Travmatik ekstrahepatik safra yolu yaralanması oldukça nadir bir yaralanma olup tedavisi yaralanmanın seviyesine, hastanın komorbiditesine göre primer onarımdan biliyoenterik anastomoza kadar ...değişkenlik göstermektedir. Bu olguda sol ana hepatik kanalda travmatik yaralanma olan hastanın feeding kateteri üzerinden yapılan primer onarımdan bahsedilmiştir. Olgu Sunumu:Yüksekten düşme sonrası dış merkezden tarafımıza yönlendirilen hasta pelvik alanda ve subhepatik alanda serbest sıvı ile uyumlu görünüm izlenmesi üzerine acil olarak laparotomiye alındı. Laparotomide safralı hemorajik vasıfta serbest mayii ve karaciğerde grade 2-3 laserasyon izlendi. Karaciğer yaralanması primer sütüre edilip hemostaz sağlandıktan sonra kolesistektomi kararı alındı. Kolesistektomi sonrası düşük debide safra sızıntısının devam ettiği görüldü ancak eksplorasyonda hastanın koledok ve ekstrahepatik safra yollarında akut patoloji izlenmedi. Diğer solid organlar doğal olarak izlendi. Kaynağı belirlenemeyen safranın eksternal drenajı için kolesistektomi lojuna 20F sump dren yerleştirildi. İşleme son verildi. İşlem sonrası postoperatif 2.günde kolesistektomi lojundaki drenin çıkması üzerine hastaya yeniden laparotomi yapıldı. Yapılan laparotomide sol ana safra kanalında laserasyon olduğu ve bu alandan safranın batın içerisine drene olduğu izlendi (Figür 1A). Koledok üzerinden yapılan insizyon ile koledoktan sol ana safra kanalına feeding kateteri yerleştirildikten sonra lasere kanal kateter üzerinden primer sütürasyon ile onarıldı ve eksternal drenaj sağlandı (Figür 1B). Hasta üreter yaralanması, pelvis fraktürü ve lomber vertebra faktürü nedeniyle ilgili bölümlerce opere edildikten sonra postoperatif 27. günde kateter ile taburcu edildi. Hasta ilk operasyondan 2,5 ay sonra yeniden yatırıldı ve daha önce yerleştirilmiş olan kateter vasıtasıyla çekilen kolanjiografi sonucunda onarım hattında sızıntı görülmemesi üzerine koledoktan sol ana safra kanalına uzanan kateter çekilerek hasta şifa ile taburcu edildi. Tartışma ve Sonuç:Ekstrahepatik safra yolu yaralanmaları travma hastalarında nadirdir ve anatomik konumlarından dolayı yandaş yaralanmalar çok yaygındır. Mortalite öncelikle yandaş yaralanmalar sonucu olur; ancak morbidite izole yaralanmalarda bile yüksek seyreder. Travma sonrası safra yolu yaralanmaların optimal tedavisi hemodinamik stabilite, klinik görünüm ve yaralanmanın lokalizasyonuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Endoskopik girişimler bu yaralanmaları ameliyat dışı yöntemlerle tedavi imkânı sağlamıştır. Orta ve şiddetli ekstrahepatik biliyer yaralanmalarda, yandaş yaralanmalar sık olduğu ve hemodinamik instabilite veya peritonit ile sık karşılaşıldığı için acil cerrahi müdahale tercih edilir. Cerrahi yöntem primer onarımdan biliyoenterik anastomoza kadar değişkenlik göstermektedir. Literatürde; orta-uzun dönemde staz, portal hipertansiyon, tekrarlayan kolanjit atakları görülme sıklığında artış nedeniyle primer onarım yerine Roux-en-Y anastomoz önerilmektedir. Bu olguda feeding kateteri yardımı ile yapılan primer onarım sonrası hasta şifa ile taburcu edilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, psikolojik travmalara neden olabilen deprem ve COVID-19 afetlerini yaşayan bireylerin gruplar arası tehdit algısı ve dini tutumlarının Suriyeli sığınmacılara yönelik ön ...yargılarındaki rolünü anlamak ve afetlerin bu konuda nasıl bir değişime neden olduğunu betimlemektir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu, 10 (%40) kadın ve 15 (%60) erkek katılımcı oluşturmaktadır. Veri elde etmek için yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmıştır. Veriler NVIVO-12 programı ile analiz edilmiştir. Çalışmada elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi ile çözümlenmiştir. Çalışmanın en önemli sonuçlar arasında aynı dine mensup olmanın, Suriyeli sığınmacılara yönelik bireylerin tehdit algılarında ve ön yargılarının azalmasında önemli bir rolü olduğudur. Bununla birlikte deprem ve COVID-19 afetlerine maruz kalmak, bireylerin sığınmacılara yönelik ön yargısal tutumlarında değişimler yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Böylece, katılımcıların onlara yönelik tutumlarında empatik bir yaklaşımın oluştuğu anlaşılmıştır. Bu durumun nedeni, yaşanılan afetlerle birlikte bireylerin Suriyeli sığınmacılar ile aynı sıkıntıları yaşamalarının oluşturduğu benzerlik algısı ve maruz kalınan afete yönelik dini anlamlandırmalar olduğu söylenebilir.
Full text
Available for:
DOBA, IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UILJ, UKNU, UL, UM, UPUK
Amaç: Araştırmanın amacı bir yıllık dönemde acil servise başvuran travmalı çocukların özelliklerinin ve acilservis hemşirelerinin girişimlerinin tanımlanmasıdır.Yöntem: Bu araştırma retrospektif ...yöntemle yapılmıştır. Araştırma kapsamında 01.01.2018-31.12.2018 tarihleriarasında üçüncü basamak bir üniversite hastanesi acil servisinde travma tanısı koyulmuş 700 çocuğun dokümanıincelenmiştir. Dokümanlardan toplanan veriler Hemşirelik Girişimleri Sistemi, Hemşirelik Yönetmeliği ve AcilHemşireliği Derneği güncel kılavuzları ışığında sınıflandırılmıştır. İstatiksel analiz sonuçları kategorik verileriçin frekans ve yüzde olarak sunulmuştur.Bulgular: Çocuk travmalarında en önemli etyolojik faktörlerin yüksekten düşme (%38,3) ve trafik kazaları(%24,9) olduğu bulunmuştur. Çocukların ergenlik (%28,7) döneminde travmalara karşı daha savunmasızoldukları tespit edilmiştir. Erkek çocukların (%65,6) kız çocuklardan (%34,4) iki kat daha fazla travmaya maruzkalma riskine sahip olduğu belirlenmiştir. Acil servise travmalı çocukların başvuru sıklığı akşam saatlerinde(%57) ve yaz mevsiminde (%41,6) artış göstermektedir. Hemşirelik bakımına ilişkin kayıtların içeriğini en çokvital bulgulara ilişkin bilgiler (%83,3) oluşturmaktadır. İkinci sırada en sık uygulanan hemşirelik aktiviteleridolaşım problemlerine (%55,6) yöneliktir. Acil servis hemşirelerinin hasta tanısı koyma, nörolojik takip ve hastaöyküsünü alma (%0,7) girişimlerini neredeyse hiç uygulamadıkları veya kayıt etmedikleri bulunmuştur.Sonuç: Acil servis hemşirelerinin travmalı çocuklara yapılan uygulamalarda Acil Hemşireliği Derneği güncelkılavuzlarına ve Hemşirelik Yönetmeliği’ne yeterli uyumunun olmadığı bulunmuştur. Travmalı çocuklardamortalite ve morbidite oranının azalması için acil uygulamalar ve bakım, acil hemşireliği ve travma hemşireliğikonularında hemşirelerin yeterli donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Ergenlik problemlerine yöneliksavunma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve ailelerin bu konuda desteklenmesi travmalı çocuk sayısınınazalmasına katkı sağlayabilir.
Bu vaka raporunun amacı sabit ortodontik tedavi sırasında dental travmaya maruz kalan hastanın tedavisini sunmaktır. Kliniğimizde beş aydır sabit ortodontik tedavi görmekte olan 16 yaşında bayan ...hasta travma geçirmiş ve travmadan iki gün sonra kliniğimize gelmiştir. Hasta evinde senkop geçirdiğini ve düştüğünü belirtmişti. Ekstraoral olarak alt dudakta laserasyon intraoral olarak alt sanral keserlerde lateral lüksasyonla birlikte ekstrüzyon gözlenmiştir. Travmadan hemen sonra pulpanın vitalitesinin net olarak değerlendirilememesinden dolayı kök kanal tedavisi ertelenmiştir. Travmadan sonra her iki travmaya uğramış diş üzerindeki aktif ortodontik kuvvet kaldırılmıştır. 7 ay sonra travmaya maruz kalan dişlerin pulpalarının vital olduğu tespit edilmiştir. Daha sonra hafif ortodontik kuvvetlerle sıralama ve seviyeleme yapılmış, başlangıçta planlandığı gibi estetik bir gülüş ve ideal bir okluzyon elde edilmiştir. Aktif ortodontik tedavinin bitiminden on iki ay sonra alınan periapikal radyografta madibular keser dişlerin pulpasında kısmi obliterasyon tespit edilmiştir. Her altı ayda bir rutin klinik ve radyografik değerlendirme gerekmektedir.Anahtar kelimeler: sabit ortodontik tedavi, travma, mandibuler kesiciler
Aim: Cigarette smoking is a common addictive manner and one of the greatest threats to health. Nicotine is one of the main components of cigarette. The aim of this study was to reveal the effect of ...cotinine which is an active metabolite of nicotine, on peripheral nerve injury in rats. Material and Methods: We studied 42 male adult albino-Wistar rats that were divided into three groups with simple randomization method. Group 1 were given Cotinine® (C-5923-sigma) intraperitoneally, at a dose of 0.3 mg/kg/day for 21 days. Group 2 were given ethyl alcohol, the solvent of Cotinine in the same way, dose and period. Group 3 were subjected to sciatic nerve compression injury by a clip, which has a closing pressure of 50 gr/cm2. Group 1 and 2 were subjected to the same type of injury at the end of 21 days. Four weeks later after trauma, both three groups were sacrificed and injured sciatic nerve sections are taken for histopathological analysis. Results: It was observed that cotinine aggravated the traumatic degeneration and as privileged caused to fibrosis. In the Schwann cells of thick-myelinated fibers exhibited higher grades of degeneration and mitochondrial augmentation. According to the multiple comparison results, the number of Wallerian degenerations in the trauma group was significantly lower than in both the drug-control (p=0.016) and drug (p<0.001) groups. This situation was estimated as a response to oxidative stress. Conclusion: This study reveals that peripheral nerve regeneration after traumatic injury may be affected negatively in smokers.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
Erektil disfonksiyon, cinsel ilişki için gerekli olan penil sertleşmeyi sağlayamamak veya ereksiyonu yeterince sürdürememek olarak tanımlanır. Erektil disfonksiyon ile ilgili tedavi seçenekleri ...sınırlı olmakla birlikte en sık başvurulan cerrahi tedavi yöntemi penil protez implantasyonudur. Bunun yanında vasküler hastalık olmaksızın perineal travma sonrası, başta pudental arter oklüzyonu olmak üzere farklı vaskulojenik sebeplerle gelişen erektil disfonksiyon tedavisinde, penisin yeniden kanlandırılması için yapılan penil revaskülarizasyon ameliyatı oldukça etkilidir. İnferior epigastrik arterin penil dorsal vene anastomozunu içeren Modifiye Furlow Fisher tekniği revaskularizasyon teknikleri içerisinde başarılı bir tedavi seçeneğidir. Revaskularizasyon cerrahisi, dubleks Doppler ultrason, dinamik kavernosometri ve selektif internal pudendal arteriyografi gibi ön değerlendirmelere, cerrahi işlemin uzun ve zorluğuna rağmen özellikle uygun seçilmiş genç hastalarda oldukça etkilidir.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
Amaç:Bu çalışmanın amacı Cukurova University Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi tarafından 2015-2017 yılları arasında tedavi edilen mandibula kırıklarının prevalansı, tedavisi ve ...komplikasyonlarını incelemektir. Gereç ve Yöntem:Mandibula kırıkları etiyolojiye ve kırıkların lokalizasyonuna göre sınıflandırıldı. Açık redüksiyon ve internal fiksasyon 2.0mm veya 2.4mm fiksasyon sistemleri kullanılarak yapıldı. Kapalı redüksiyonda ark-bar, intermaksiller fiksasyon vidaları veya tel-kompozit splint kullanıldı. Aşağıdaki komplikasyonlar kaydedildi: Geçici parestezi, kalıcı parestezi, maloklüzyon, enfeksiyon, temporomandibular eklem bozukluğu,fiksasyon materyalinin açığa çıkması ve kök hasarı.Bulgular:Ortalama hasta yaşı 32,8±(13,8) idi. Erkekler, çalışmaya dahil edilen vakaların %77.4(n = 65), kadınlar ise % 22.6(n=19) 'sını oluşturdu. Bu çalışmada mandibula kırıklarının nedenleri sırasıyla kişilerarası şiddet(27 olgu,%32,1), trafik kazaları(22 olgu,%26,2) ve düşme (21 olgu,% 25) olarak bulundu. Kırıkların en nadir nedeni spor kazasıydı (6 olgu,% 7,1). En yaygın kırık lokalizasyonu sırasıyla kondil(27,%24.5), ardından angulus (24,% 21,8), korpus (19,%17.3), simfiz / parasimfiz (18,% 16,4) ve alveolar kemik (17, %15,5) idi. Elli hasta açık redüksiyon (% 59,5) ile tedavi edilirken, 29 hasta kapalı redüksiyon (%34.5) ile tedavi edildi. Üç hasta (%3,6) tedavi görmedi. Hastaların 25'inde (%29,7) değişen derecelerde komplikasyonlar gözlendi. Bu çalışmada en sık rastlanan komplikasyon geçici parestezi (%13,1) olmuştur. Bunu temporomandibular eklem rahatsızlığı (%6,0) izlemiştir. Diğer komplikasyonlar seyrek görülmüştür.Sonuç:Farklı merkezlerin hastalarını farklı sosyo-ekonomik bölgelerde ve farklı klinik imkan / kaynak düzeylerinde nasıl yönettiğini anlamak ve güncel tedavi yöntemlerini takip etmek önemlidir. Mandibular kırıkların görülme sıklığı ve nedenleri, toplum içindeki travma modellerini yansıtması açısından daha iyi sağlık politikası stratejileri yürütmek için yol gösterici olabilir.
Alveol proses kırıkları künt veya penetran travma sonucu oluşabilmektedir. Yetişkinlerde künt travmaların en yaygın etyolojileri yumruk kavgaları ve motorlu taşıt kazalarıdır. Yüz travmasının diğer ...nedenleri arasında atletik yaralanmalar, düşmeler ve endüstriyel kazalar bulunur. Alveol kret fraktürü olan bir hasta pratikte en kısa sürede tedavi edilmelidir. Alveolar proses kırıklarında kırığın redüksiyonu ve immobilizasyonu zorunludur. Bu olgu sunumunda mandibula anterior bölgede meydana gelen alveolar segmental kırığın redüksiyonu ve Ribbond ile tedavisi anlatılmaktadır
Bireylerin kendilerinin yahut yakınlarının yaşadığı sağlık sorunu, kaza, ölüm,
boşanma, aldatılma, taciz, tecavüz vb. travmatik olaylar bireylerde olumlu veya olumsuz
etkilere yol açabilmektedir. ...Travma sonrası büyüme, bireylerin başlarından geçen travmatik
olaylar sonrası kişilerarası ilişkilerinde, kendilik algılarında, yaşam felsefelerinde
yaşadıkları olumlu değişim ve dönüşümleri ele alan bir kavramdır. Bireylerin travmatik olay
sonrası yaşayacakları dönüşüm kişilik özellikleri, manevi duygular, hayata bakış açısı, kültür
vb. unsurlardan etkilenmektedir. Bu bağlamda bireylerin hayatı anlamlandırmasında ve
geliştirdiği davranışlarda etkili olan, bireyin değer yargıları üzerinde rol oynayan spiritüel
iyi oluş kavramının travma sonrası büyüme üzerinde etkisinin olup olmadığı merak
uyandıran bir konu olmuştur. Çalışma kapsamında travmatik bir olay yaşamış bireylerin
travma sonrası büyüme ve spiritüel iyi oluş düzeyleri tespit edilerek, bireylerin spiritüel iyi
oluşlarının travma sonrası büyümeleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma
sonucunda spiritüel iyi oluş düzeyinin bireylerin travma sonrası büyümeleri üzerinde etkili
olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin doğaya saygı duyma, uyumla yaşama ve aşkın bir gücün
varlığına inanma durumlarının yaşadıkları travmatik olay sonrası gelişim gösterme
düzeyleri üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu neticesine varılmıştır. Yine çalışma
sonucunda sağlık problemi yaşayan bireylerin diğer travmatik olaylara maruz kalan
bireylere kıyasla duygularını ifade etme, kişilerarası ilişkilerinde olumlu tavırlar sergileme
ve yaşamın kıymetini anlama noktalarında daha fazla gelişme gösterdiği tespit edilmiştir.
Son olarak, bireylerin yaşadıkları travma sonrasında en çok inanç sistemlerinde değişim ve
gelişim gösterdikleri çalışma kapsamında ortaya konulmuştur.
Full text
Available for:
IZUM, KILJ, NUK, ODKLJ, PILJ, PNG, SAZU, UL, UM, UPUK
Amaç: Koksikse yayılan ağrıya koksidini denilir. Direk aksiyel travma sonrası oluşan subluksasyon, dislokasyon veya hipermobilite nedeni ile ağrı oluşabilir. Ağrı günlük aktiviteleri bozacak kadar ...rahatsız edici olabilir. Manual terapi ve kas egzersiz teknikleri etkili tedavi metodlarıdır. Biz çalışmamızda akut travmatik koksidinili hastalarımızda manuel tedavi ve kas tekniklerinin etkinliğini araştırdık. Gereç ve Yöntem: 2017-2018 yılları arasında 19 travmatik koksidinili hasta (15 kadın, 4 erkek; ort yaş 37, (27–47)) çalışmaya alındı. Sakrokoksigeal manipülasyon ve levator ani kas egzersiz tekniği tüm hastalara intrarektal olarak uygulandı. Bir aylık izlemde, hastalar numerik ağrı skalası ve memnuniyet düzeylerideğerlendirildi. Bulgular: Oniki hasta tam rahatlama tarif ederken, 5 hasta orta ve 2 hastada ağrılarında rahatlama olmadığını bildirdi. Numerik Analog Skala skorlarında anlamlı düzelme gözlendi.Sonuç: Manuel terapi teknikleri akut travmatik koksidini tedavisinde etkili tedavi metodudur.