Günümüzde insanlar günlerinin önemli bir kısmını televizyon izleyerek ve internette vakit geçirerek harcamaktadır. Televizyonlarda ve diğer ortamlarda gösterime giren filmler ise izleyiciler üzerinde ...etki bırakma gücüne sahiptir. Özellikle gençler ve çocuklar izledikleri film ve dizilerdeki kahramanları kendilerine rol model almaya ve onların her halini taklit etmeye çalışmaktadır. Filmler ve diziler kısa sürede geniş kitlelere ulaşma imkânı sunması açısından da oldukça önemlidir. Dolayısıyla filmler bazı değerlerin aktarılması amacıyla kullanılabilecek etkin araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma eğitim temalı Türk filmlerinde yer alan değerlerin incelenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Araştırma kapsamında eğitim temalı filmlerin seçilmesindeki ana amaç bu filmlerin aktarmaya çalıştığı mesajların eğitime ve eğitim sürecine yönelik olmasıdır. Karma yöntemin kullanıldığı araştırmada örneklem grubunu eğitim temalı sekiz Türk filmi oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan filmlerin seçiminde amaçlı örneklem yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında doküman analizi yöntemi, verilerin analiz edilmesinde ise betimsel analiz kullanılmıştır. Filmlerde yer alan değerler tablolar halinde sunulmuş ve değer ifadeleri doğrudan alıntılarla örneklendirilmiştir. Araştırma sonucunda filmlerde en çok yer alan değerlerin; sevgi, yardımseverlik, saygı, dayanışma ve çalışkanlık değerleri olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen filmlerin hepsinde çalışkanlık, dayanışma, duyarlılık, saygı, sevgi, sorumluluk ve yardımseverlik değerlerini geliştirici ögelerin yer aldığı bulgulanmıştır. Ayrıca filmlerin tamamında ana karakter olan öğretmenlerin olumlu karakter özelliklerine sahip olduğu görülmüştür. Son aşamada araştırma sonuçları alanyazında yapılan benzer çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılmıştır.
The article studies the history of the creation of the Soviet-Finnish co-production film Sampo (1958), which is an adaptation of the Karelian-Finnish epic Kalevala. The film was the first joint ...cinematographic project of Finland and the Soviet Union; moreover, it was an example of cooperation between the film-makers of two countries belonging to different ideologies and economies — capitalism and socialism. The author analyzes the history of Sampo’s creation in the context of those ideological tasks that Finland and the USSR tried to tackle by means of cinema. For the USSR, this was a politically important step that demonstrated to both Soviet citizens and the whole world that peaceful coexistence between capitalism and socialism was possible and beneficial for both countries. The article also explores other important themes such as the participation of Otto V. Kuusinen, a major political figure and researcher of Kalevala, in advising the film and influencing the concept of the project, and the cooperation of the Sovexportfilm and Suomi-Filmi companies. The author concludes that Sampo played an important role in promoting a positive image of Finland, its culture, historical heritage, and the Finnish nation for both the USSR and the Finnish film audience.
Cilj naše študije je bil razviti več različnih formulacij biokompozitnih in bionanokompozitnih filmov na osnovi polivinil alkohola (PVA) z dodatkom ojačitvene komponente – celuloznih nanofibril (CNF) ...in različnih tipov biološko aktivnih taninov – taninske kisline (TA), galne kisline (GA) in kostanjevega tanina (KT). CNF smo dodali v utežnem deležu 2 %; TA, GA in KT pa v utežnem deležu 4 % glede na PVA. S 4 % dodatkom TA v PVA matrico smo pripravili biokompozitni film, ki je izkazoval več kot 25 % višjo natezno trdnost v primerjavi z osnovnim PVA filmom. Z dodatkom 2 % CNF in 4 % TA v PVA matrico smo pridobili bionanokompozitni film (P2C4T) z izboljšanim modulom elastičnosti in natezno trdnostjo, hkrati pa smo z omenjenima dodatkoma povečali tudi fleksibilnost pripravljenega nanokompozita, saj je bila vrednost raztezka pri pretrgu za končni formulirani film (P2C4T) več kot 50 % višja od raztezka pri pretrgu za osnovni PVA film. Hidrofilnost površine dvokomponentnih PVA filmov je bila nižja, trikomponentnih pa višja.
Bu makalede, Mustafa Akkad’ın yönetmenliğini üstlendiği orijinal adı The Message olan Çağrı (1976) filminde Hristiyan ve Yahudilerin ele alınış biçimi, İslam tarihi kaynaklarıyla ayrıntılı bir ...şekilde karşılaştırma yapılarak analiz edilmektedir. Bu amaca uygun olarak makalede tarihsel film eleştirisi yöntemi üzerinden sorgulamalarda bulunulmaktadır. Bu çerçevede makalede üçlü bir sırayla konular araştırılmaktadır: İlk olarak, Müslüman-Hristiyan ve Müslüman-Yahudi ilişkilerinin İslam tarihi kaynaklarında nasıl geçtiği genel olarak ortaya çıkarılmaktadır. İkinci olarak, Hristiyan ve Yahudilerin filmde nasıl gösterildiği içerik analizi yapılarak betimlenmektedir. Daha sonra bu iki durum arasında karşılaştırmalar yapılarak tarihi kaynaklar ile film arasındaki uyum analiz edilmektedir. Son olarak tarihi gerçeklikler ile film arasındaki farklılıklar tespit edilerek bu farklılıklar söylem analizi ve göstergebilimsel yöntemler üzerinden değerlendirilmektedir. Böylece filmde ne tür anlamların inşa edildiği irdelenmeye çalışılmaktadır. Bu kapsama bağlı olarak sorgulanan konular neticesinde, Çağrı filminde Hristiyan ve Yahudilerin İslam tarihi kaynaklarıyla uyuşmayan bir içerikle sunulduğu görülmektedir. Dikkatli bir şekilde incelendiğinde söz konusu bu farklılıkların dinler arası diyalog yaklaşımını destekleyen bir içerikle seyirciye sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde bir yaklaşım sunulmasının sebebini ise Yahudi lobisinin ve Hristiyan çevrenin ağır bastığı Hollywood sinema endüstrisine ve filmi izleyecek Batılı seyircilerin tepkilerine bağlamak mümkün görünmektedir.
Sözlü kültür ürünü olan masalların kuşaktan kuşağa aktarılmasında yeniden üretim
biçimleri önemlidir. Yeniden üretim sırasında masallarda yapısal, ideolojik değişikliklerin
yaşanması kaçınılmazdır. ...Bu değişikliklerin bariz şekilde hissedildiği masal örneklerinden
biri de Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’dir. Çalışmanın konusunu, Pamuk Prenses ve
Yedi Cüceler masalının yeniden üretim biçimi oluşturmaktadır. Pamuk Prenses ve
Yedi Cüceler masalının yeniden üretiminde, ne tür değişiklerin yapıldığı ve bunların
hangi ideolojik, ekonomik ve kültürel kaygılarla yapıldığını ortaya koymak çalışmanın
sorunsalıdır. Bu sorunsal ışığında, ilk önce masalın, 1812 yılında Alman Grimm Kardeşler
tarafından yazılı eser haline getirilmesine değinilmiş, ikinci olarak 1937’de Disney’in,
Grimmler’in masalının çizgi film uyarlaması ve son olarak da Disney’in çizgi filminden
1970’de Ertem Göreç’in uyarlaması ele alınmıştır. Sonuçta ise, Pamuk Prenses ve Yedi
Cüceler masalının sözlü anlatıdan yazılı anlatıya, animasyon anlatısına ve sinema film
anlatısına her üretildiğinde, ideolojik kaygılarla yapısal değişiklikler yaşamış olduğunu
söylemek mümkündür.
Around the world, cities and regions are welcoming tourists after being in the spotlight of popular movies, games, novels, TV series or other forms of popular media culture. Popular Hindi cinema ...(Bollywood) too has long impacted destination imaginaries and the ensuing travels. What remains scarce in existing research is how its crucial component – Filmi-songs – impacts tourists’ imaginaries of a destination, and consequently how they perform their travels. This study investigates the role and significance of filmi-songs in tourism practices, by focussing on the case-study of ‘Gerua’ from the film ‘Dilwale’ (2015), after which Iceland experienced a rise in Indian tourism. Employing 18 in-depth interviews with tourists, but also various local stakeholders in the business of media-tourism, this study attempts to understand what impact Bollywood songs have on travel motivations of its audiences, how tourists experience the filmi-song location on-site, and finally how the phenomenon is perceived and evaluated by local stakeholders in Iceland. Results show that filmi-song tourists are actively engaged in reconstructing scenes from their beloved filmi-songs by indulging in shot re-creations and song re-enactments. By drawing links between Bollywoodized narratives and locations in Iceland, and by sharing these performances online, these tourist practices contribute to the imaginative heritage of Iceland in the global imagination.
Bu çalışma kapsamında ekolojik sistem kuramının kavramları ve sunduğu fikirler bağlamında System Crasher (Nora Fingschdeith, 2019) filminin başkahramanı olan 9 yaşındaki Benni isimli koruyucu bakım ...hizmetinden yararlanan çocuğun gelişim sürecine etki eden çevresel faktörlerin detaylı bir şekilde ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Buna ek olarak System Crasher filminin ekolojik sistem kuramı bağlamında değerlendirilmesinin sosyal hizmet eğitiminde kuramsal bilginin öğretilmesinde nasıl kullanılabileceği sorusuna da cevap aranmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak film incelenmiş ve içerik analizi uygulanmıştır. Filmdeki sahnelerin canlandırılmasına yardımcı olacak veriler betimsel anlatım yolu ile aktarılmıştır. Ekolojik sistem kuramı Benni’nin gelişim sürecini, yaşadığı problemlerin kaynaklarını ve bu doğrultuda yapılacak müdahalelerin neler olabileceğini daha geniş bir perspektiften anlama imkânı sunmuştur. Benni özelinde yapılan bu araştırma; ekolojik sistem kuramının sunduğu bilgi zemininden yararlanarak korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik biyopsikososyal değerlendirme ve müdahalelerin gerekli olduğu temel argümanını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda System Crasher filmi örneğinde yapılan bu değerlendirme, sosyal hizmet eğitiminde kuramsal bilginin öğretilmesinde filmlerin kullanımının nasıl olacağına dair fikir vermektedir.
An absorber-based metamaterial sensor is developed for detecting the relative humidity of the environment by monitoring the reflection spectrum. Considering C band used in air radar systems as a ...basis, a metamaterial sensor that responds at a frequency of 7.0 GHz is designed. As the relative humidity of the environment increases, the resonance frequency changes linearly. The impact of the width of the region, where the electric field is intensively concentrated, on the sensitivity of the sensor is investigated. The developed and optimized sensor shows a frequency shift of 4.07 MHz against every 1% change in the relative humidity. It was concluded that the thickness of the humidity-sensitive polymer band does not remarkably affect the relative humidity sensitivity of the metamaterial sensor. The proposed sensor can be used for tracking climate and environmental conditions.
Uluslararası turizm hareketliliğinden yararlanarak turist sayısını ve turizm gelirini artırmak isteyen ülkeler için tanıtım faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Tanıtım faaliyetleri içerisinde yer ...alan tanıtım filmleri, kültürel varlıkların kullanımı ve ziyaretçiler tarafından nasıl algılandığının ortaya konulması açısından etkili bir seçenek olarak görülmektedir. Tanıtım filmleri, ülkelerin dış pazarda talep bulmasını kolaylaştırmakta ve kullanılan kültürel varlıkların taşıdığı değerler, turistik tüketiciye rahatlıkla aktarılabilmektedir. Temel ilkelerinin özellikle devlet tarafından belirlendiği turizm tanıtımı, beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde şekillenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yönteminde durum analizi deseni kullanılarak 1963- 2023 beş yıllık kalkınma planlarında turizm tanıtımında ele alınan ilke ve politikalar irdelenmiştir. Aynı zamanda 2020 yılında çok sayıda ülkede yayınlanacak olan Turizm Tanıtım Filmi, içerik analizi ve göstergebilim yöntemleri ile çözümlenmiştir. Çözümleme sonucunda Türkiye’nin tarihi, kültürel ve doğal çevresi ile güvenli bir destinasyon olduğuna vurgu yapıldığı; deneyim odaklı ve yenilikçi yaklaşımla Türkiye’nin çeşitli noktalarındaki doğa, tarih, kültürel, inanç, gastronomi, eğlence gibi güzellikleri gözler önüne serildiği görülmüştür.
Bu çalışmada, Abbas Kiarostami’nin yönetmenliğini yaptığı Yakın Çekim (1990) filminin, sinema ve gerçekçilik bağlamında analizi yapılmıştır. Analiz yapılırken nokta metaforundan yararlanılmıştır. ...Nokta metaforu, gerçeğin bir nüvesi, gerçekliğe ulaşma çabasının bir izdüşümü ve kendinden hareketle gerçeğin çoğaltılması bakımından önem taşımaktadır. Bu bakımdan nokta metaforunun sağladığı anlam zenginliğinden yararlanılarak filmin sinematografik ögeleri olan yakın çekim kullanımı, senografik ögelerin tercihi ve ses kullanımı gibi unsurlar üzerinden analizi yapılmıştır. Yakın Çekim filminde yönetmen Abbas Kiarostami, nokta olan bir gerçeğin peşine düşmektedir. Kiarostami, bu gerçeğin üzerini örten perdelerin aralanmasını istemektedir. Gerçekçi film kuramcıları, gerçeğin çok boyutlu olduğunu ve ortaya çıkarılmasının gerektiğini ifade ederler. Filmde gerçeğin ortaya çıkarılması için yakın çekim, diyalog, ses ve çeşitli senografik unsurlardan yararlanılmıştır. Filmde nokta metaforunun bir uzantısı olarak gerçeğe ulaşma adına yakın plan çekim yönteminin sıklıkla kullanıldığı görülmüştür. Kurmaca ve gerçek arasındaki ince sınırda ilerleyen filmde, gerçeklik yanılsaması da yer almaktadır. Ses unsuru da yine gerçekliği tamamlayan bir öge olarak kullanılmıştır. Son olarak senografik ögelerin nokta metaforuyla bir arada düşünüldüğünde gerçeğe ulaşma adına işlevsel bir rolü olduğu görülmüştür.