Hemoptiza je iskašljavanje krvi, odnosno pojava krvi u iskašljaju. Ishodište krvarenja može biti larings, dušnik, bronhi, te parenhim pluća. Iskašljavanje krvi traži hitan pregled specijaliste ...pulmologa, te
zbrinjavanje pacijenta. Tijekom 2010. godine na hitnom prijmu Klinike za plućne bolesti KBC-a Split su obrađena ukupno 123 pacijenta s krvi u iskašljaju. Analizirajući podatke koje smo prikupili iz povijesti bolesti, došli smo do određenih rezultata. Hemoptize su bile učestalije kod muškaraca u starijoj životnoj dobi i to u mjesecu svibnju. Kod 80% bolesnika je rađen standardni radiogram torakalnih organa. Kod 5 pacijenata su izmjerene vrijednosti arterijskoga tlaka više ili jednake 180 mmHg.
Kod pacijenata kod kojih je rađena mikrobiološka obrada, u 83,3% slučajeva rezultati su bili uredni. Što se tiče bronhoskopskog nalaza, u 57% hospitaliziranih se vidio uzrok, odnosno mjesto krvarenja. Kao uzrok krvi u iskašljaju na prvom mjestu se nalazi upala pluća s udjelom od 31% u ukupnoj etiologiji, slijede tumori na koje otpada 15%, a sve ostalo su bili sporadični uzroci krvarenja iz respiratornog trakta.
Goodpastureov sindrom rijedak je klinički entitet karakteriziran brzoprogresivnim glomerulonefritisom (BPGN), difuznim plućnim hemoragijama i prisutnošću cirkulirajućih autoprotutijela na ...glomerularnu bazalnu membranu (GBM). Autoprotutijela se vežu na reaktivne epitope nekolagene domene a-3 lanca kolagena tipa IV, sastavnog dijela alveolarne i glomerularne bazalne membrane, te aktiviraju kaskadu komplementa, što rezultira oštećenjem tkiva po tipu II reakcije preosjetljivosti prema Coombsu i Gellu. Prognostički faktori uključuju patohistološke promjene i promjene ekskrecijske funkcije bubrega te stupanj plućnog oštećenja u trenutku očitovanja bolesti. Brzo postavljena dijagnoza i što ranije provedeno adekvatno liječenje osobito su važni za bolesnike. Agresivno liječenje kombinacijom imunosupresivne terapije i plazmafereze ima najbolje izglede za uspjeh. U ovom radu prikazano je troje bolesnika koji su se klinički očitovali renopulmonalnim sindromom: bubrežnim zatajenjem, hematurijom, proteinurijom i hemoptizama. Histološki u tkivu bubrega dobivenom biopsijom u svih bolesnika radilo se o glomerulonefritisu s polumjesecima uzrokovanom protutijelima na GBM. U sve troje bolesnika provedeno je liječenje glukokortikoidima, ciklofosfamidom i plazmaferezom. Svi bolesnici preživjeli su uz remisiju plućne bolesti. U dva bolesnika koja su u trenutku kliničke prezentacije imala znatno sniženu ekskrecijsku bubrežnu funkciju i visok postotak polumjeseca u tkivu bubrega dobivenog biopsijom došlo je do trajnoga gubitka bubrežne funkcije. U jednog bolesnika koji je u trenutku očitovanja bolesti pokazivao lakše bubrežno oštećenje te manji postotak polumjeseca došlo je do potpunog oporavka bubrežne funkcije.
Amaç: Hemoptizi yakınması ile Göğüs Hastalıkları polikliniği ve Acil polikliniğine başvuran hastalarda altta yatan etiyolojik faktörlerin dağılımını değerlendirmek. Gereç ve Yöntemler: 01.01.2018 / ...30.06.2018 tarihleri arasında hastanemize hemoptizi yakınması ile başvuran 101 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Kayıtları incelenen 101 hastanın %50.50’si (n=51) kadın, %49.50’si (n=50) erkek idi. Hastaların ortanca yaşı 51 (IQR 34-64) saptandı. Hemoptizi miktarına göre değerlendirildiğinde 99 hastada minör hemoptizi gözlenmiş olup, 2 hastada masif hemoptizi görülmüştür. Hastaların akciğer grafilerinde en sık gözlenen patolojik bulgular; infiltrasyon (%22.70), KOAH (%7.90) ve bronşiektazi (%6.90) idi. Toraks bilgisayarlı tomografilerinde en sık gözlenen patolojik bulgular ise infiltrasyon (%21.70), bronşiektazi (%10.10) ve pulmoner tromboemboli (%8.60) idi. Tanısal değerlendirme amaçlı 16 (%17.80) hastaya fiberoptik bronkoskopi uygulandı. 9 hastada kanama odağı saptanırken, 7 hastada kanama bulgusuna rastlanılmadı. Hastalarda saptanan en sık hemoptizi nedenleri; akut bronşit (%36.60), idiopatik hemoptizi (%21.80) ve pnömoni (%20.80) idi. Göğüs Hastalıkları polikliniğine başvuran hastalarda akut bronşit, idiopatik hemoptizi ve pnömoni daha sık izlenirken, Acil polikliniği başvurularında bronşiektazi ve pulmoner tromboemboli tanılarının daha sık izlendiği görüldü. Sonuç: İkinci basamak sağlık kuruluşlarına hemoptizi yakınması ile başvurularda olguların çoğunluğunu enfeksiyoz nedenler ve idiopatik hemoptizi oluşturmaktadır. Zaman içerisinde hemoptizi etiyolojisinde yer alan hastalıkların sıklığında değişiklik gözlenmiş ve daha benign hastalıklara bağlı oluşan hemoptiziler ön plana çıkmıştır.
Takayasu arteriti, etyolojisi tam olarak bilinmeyen aorta ve ana dalları olmak üzere büyük damarları etkileyen kronik granülomatöz büyük damar vaskülitidir. Takayasu arteritinin başlangıç yaşı 10-40 ...yaş olup %80-90 oranında kadınlarda görülür. Takayasu arteritinin klinik bulguları değişkendir. Takayasu arteriti kan akımı azalmasına bağlı baş dönmesi, kol ve bacaklarda ağrı, siyanoz, nabızsızlık ve nonspesifik konstitüsyonel semptomlar ile klinik bulgular verebilir. Takayasu arteritinin seyrinde alveolar hemoraji nadir olarak gözlenir. Bu olgu immünsüpresif tedavi ile akciğerde kaviter lezyonun progrese olması ve aspergilloma saptanması nedeniyle sunulmuştur.
Normal bronşial arterler direkt olarak inen torasik aortadan köken alan ve havayolları, özefagus ve lenf nodalarının beslenmesini sağlayan küçük çaplı damarlardır. Bronşial arterler orjinlerine, ...dallanma paternlerine ve seyirlerine göre farklı anatomik varyasyonlar gösterebilirler.Anormal yerleşimli bir bronşial arterin en önemli komplikasyonu rüptür ve hemoptizidir. Bu tip hastaların tedavisi için akciğerin anormal vasküler yapılarının anlaşılması önem arz etmektedir.
Bu olgu sunumunda, öksürüğü, hırıltılı solunumu ve iki kez hemoptizi hikâyesi olan 21 yaşındaki öğrenci bayan hastamızı sunmak istedik. Hastanın balgam materyali incelendiğinde, sarımtırak kahverengi ...yumurtalar tespit edilmiştir.
Bronşial arter ve pulmoner arter veya pulmoner ven arasındaki bağlantı gibi primer vasküler malformasyonlar olukça nadirdir. İlk kez olan masif hemoptizi ile başvuran 18 yaşındaki bir erkek hastada ...selektif bronşial anjiografide nadir bir vasküler anomali olan bronşial arter-pulmoner arter fistülü saptandı. Öyküde hiç bir kazanılmış neden bulunmadığı için konjenital olarak düşünüldü. Olguya bronşial arter embolizasyonu uygulandı ve hemoptizisi endovasküler tedaviden sonra tamamen düzeldi. Masif hemoptizili hastalarda böyle vasküler anomalilerden şüphelenilmelidir. Bronşial arter embolizasyonu bu hastalarda güvenli ve etkili cerrahi olmayan bir tedavi yöntemidir.
Articolul trece în revistă semiologia clinică a aparatului respirator la copil. Se trec în revistă: • Tusea, simptom extrem de comun în afecțiunile aparatului respirator, cu diversele sale aspecte, ...utile pentru diagnosticul etiologic • Expectorația, mai puțin prezentă la copil, care, de obicei, își „înghite“ secrețiile • Hemoptizia • Stridorul • Cianoza, considerată totdeauna un element de gravitate în cursul unei afecțiuni respiratorii acute • Dispneea • Apneea
Dev mediastinal teratom VURALOĞLU, Sadık; AYAN, Erhan; DURAN, Mehmet ...
Toraks Dergisi,
2006, Letnik:
7, Številka:
2
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Hemoptizi yakınması ile başvuran bir hastada tespit ettiğimiz dev mediastinal
teratom ile ilgili deneyimimizi paylaşmak. 26 yaşında erkek hasta
öksürük, nefes darlığı ve son 20 gündür devam eden ...yaklaşık 100ml/gün
hemoptizi şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. Bilgisayarlı toraks tomografisinde
sağ hemitoraksın alt ve orta zonlarına uyan bölgede anterior
mediastenden köken alan heterojen dansitede düzgün, lobule kontürlü,
yer yer yağ dokusu içeren bir kitle saptandı. Posterolateral torakotomi ile
6. interkostal aralıktan toraksa girildi. Eksplorasyonda üstte azygos ven
düzeyinden başlayıp aşağıda diafragmaya kadar uzanım gösteren, sağ
akciğerde üst lob anterior, orta lob ve alt lob da kompresyon nedeniyle
atelektazi oluşturan 12x14 cm ebadında mediasten kitlesi tespit edildi.
Histopatolojik incelemede geniş yağ dokusu alanları yanında kas dokusu,
immatür kıkırdak dokusu alanları ve sinir dokusu tespit edilen kitle immatür
teratom olarak değerlendirildi. Mediasten teratomu klasik bilgilerden
farklı olarak bronş ağacıyla ilişkisi olmaksızın da hemoptiziye yol açabilir.
Ayrıca kompresyona bağlı atelektazi gelişebilir. Geç saptanması ve dev
boyutuna karşın operasyon başarılı sonuç verir.
We want to share our experience on a giant mediastinal teratoma diagnosed
in a patient who applied with hemoptysis. A 26 years old male patient
applied to our clinic with complaints of cough, shortness of breath
and hemoptysis of approximately 100 ml/day for the last 20 days. A
smoothly lobulated mass with heterogen density suggesting fat tissue,
which originated from the right anterior mediastinum was documented
at thoracic CT scan. The thorax was explorated from the 6th intercostal
space with a posterolateral thoracotomy incision. A 12x14 cm dimension
of mediastinal mass reaching from the azygos vein level on the above to
the dome of diaphragm on the below, becoming atelectasis because of
compression on to the right lung's upper, middle and lower lobes in the
exploration. The result of the pathophysiologic examination was reported
as immature teratoma containing muscle, immature cartilage, nervous
and fat tissues. It is different from classical suggestions, mediastinal
teratoma is a possible cause of hemoptysis despite of no relationship
with bronchial tree. It can also make way to compression atelectasis.
The mass was removed successfully despite late diagnosis and giant
dimensions with surgical intervention.
Pulmoner sekestrasyon kronik öksürük, yinelenen infeksiyonlar ve hemoptiziyle karakterize konjenital bir akciğer hastalığıdır. Bu makalede hemoptizi şikâyetiyle gelen, intralobar sekestrasyon (İS) ...saptanan ve ameliyat edilen bir olgu sunulmuş, tanı ve tedavi yöntemleri literatür bilgileri eşliğinde tartışılmıştır. Olguda sekestrasyonun intralobar ve sağ akciğer alt lobda yerleşmiş olması, ayrıca damarlanmasının da abdominal aortadan olması ilginçti.
Pulmonary sequestration is a congenital lung disease which is characterized by recurrence infections, chronic cough and hemoptysis. We presented a patient with hemoptysis due to intralobar sequestration. The patient underwent operation, diagnosis and treatment methods were discussed in light of the literature. It is interesting that, the sequestration is placed in the inferior lobe of the right lung and the vascularization is from the abdominal aorta.