Küresel iklim değişikliğinin ve artan çevresel bozulmanın büyük bir bölümü insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Dolaysıyla insanoğlunun küresel geleceği ve toplumsal refahının korunup ...geliştirilebilmesi için ekolojik ayak izinin küçültülmesi gerekmektedir. Ekonomik yapılarda meydana gelen dönüşümün çevresel kalite üzerinde etkileri bulunuyor olsa da bu konu yeterince araştırılmamıştır. Bu amaçla E7 ülkelerinin ekonomik yapılarında meydana gelen yapısal dönüşümün ekolojik ayak izi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada 1992-2017 yıllarını içeren panel veri kullanılmıştır. Veriler arasındaki ilişkinin test edilmesi için sırasıyla homojenlik testi Durbin-Hausman eş bütünleşme testi, yapısal kırılmalı eşbütünleşme testi yapılmıştır. Uzun dönem eş bütünleşme katsayıları AMG tahmincisi ve CCE-MG tahmincisi ile tahmin edilmiştir. Yapılan eşbütünleşme testleri serilerin birlikte hareket ettiklerini yani uzun dönemde eşbütünleşik olduklarını göstermiştir. Elde edilen uzun dönem katsayıları ise E7 ülkelerinde meydana gelen yapısal dönüşümün ekolojik ayak izini küçülterek sürdürülebilir kalkınmayı desteklediğini ortaya koymaktadır.
İnsanların üretim ve tüketim faaliyetleri sonucunda dünya üzerinde bıraktığı olumsuz etkinin her geçen gün artması ile birlikte çevre sorunlarının oluşması kaçınılmaz hale gelmiştir. Hızla artan ...nüfus, gelişen teknoloji, kentleşme oranının yükselmesi gibi nedenler insanların hayat standartlarının değişmesi ile birlikte doğadaki kaynakların bilinçsiz bir şekilde tüketilmesine, doğada sanayi ve evsel atıkların çoğalmasına, tarım arazilerinin, ormanların ve canlı türlerinin yok olması gibi ekolojik sorunlara neden olmaktadır. Ekolojik ayak izi, bu olumsuz etkileri sayısal verilerle belirlemek amacıyla geliştirilen bir metodolojidir ve ekolojik ayak izinin azaltılması konusundaki eğilim giderek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, ekolojik ayak izini etkileyen faktörlerin yapısal eşitlik modeliyle istatistiksel olarak belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın örneklemini Gümüşhane ilindeki 18 yaş ve üzeri 425 kişi oluşturmaktadır. Analiz sonuçlarına göre gıda, enerji ve su tüketimi faktörlerinin ekolojik ayak izi faktörünü negatif yönde etkilerken, atık faktörü ve barınma-ulaşım faktörünün ise ekolojik ayak izi faktörü üzerinde bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ekonomik büyüme ile çevresel bozulma ilişkisi literatürde genellikle Çevresel Kuznets Eğrisi (EKC) hipotezi ile araştırılırken son yıllarda malzeme kullanımını merkezine alan Malzeme Kuznets Eğrisi ...(MKC) hipotezine dayalı çalışmalara da ilginin arttığı görülmektedir. Bu ilginin odağındaki temel gerekçe çevresel bozulmayı ölçmede malzeme kullanımının CO2 emisyonlarına kıyasla daha kapsamlı veri içermesidir. EKC hipotezinden türetilen MKC hipotezi de ekonomik büyüme ile çevresel bozulma arasındaki ilişkinin kuadratik formda olduğunu ve ekonomik büyüme ile malzeme kullanımı arasında önce pozitif daha sonra ise negatif yönlü bir ilişkinin bulunduğunu ileri sürmektedir. Bu çalışmada son yıllarda büyüme performanslarıyla gelişen piyasalar olarak öne çıkan CIVETS ülkelerinde MKC hipotezinin geçerliliğinin test edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla diğer çalışmalardan farklı olarak malzeme kullanımını temsilen malzeme ayak izi değişkeni kullanılmıştır. 1975-2019 dönemi için panel eşbütünleşme analizinin gerçekleştirildiği çalışmada elde edilen bulgulara göre i) panel için MKC hipotezi geçerlidir; ii) ülkeler bazında Kolombiya haricinde Endonezya, Güney Afrika, Mısır, Türkiye ve Vietnam’da MKC hipotezi geçerlidir. Ayrıca çalışmada malzeme ayak izini maksimum yapan kişi başı gelir düzeyleri de hesaplanmıştır.
The Environmental Kuznets Curve (EKC) hypothesis is generally employed in the literature to examine the relationship between economic growth and environmental degradation, however there is also growing attraction to studies based on the Material Kuznets Curve (MKC) hypothesis, which focuses on material use. This interest is mainly driven by the fact that considering environmental degradation with more comprehensive information by material use instead of CO2 emissions. The MKC hypothesis, which was derived from the EKC hypothesis, also claims a quadratic relationship between economic growth and environmental degradation, suggesting that there is initially a positive and then a negative link between economic growth and material use. This study aims to examine the MKC hypothesis' validity for CIVETS countries, which are known as emerging markets thanks to their recent growth performances. Unlike earlier research, this study measures material usage via the material footprint variable. By employing panel cointegration analysis for the period 1975-2019, findings show that i) the MKC hypothesis is valid for the panel; ii) individual basis of countries, the MKC hypothesis is valid for Indonesia, South Africa, Egypt, Turkey, and Vietnam, except for Colombia. Additionally, the study assessed the per capita income levels that maximize the material footprint.
The tourism sector influences the Turkish economy both directly and indirectly. However, the progress in the tourism sector in Turkey influences the environment negatively. In this study,different ...from the literature, ecologic footprint variant is used representing the environmental degradation in order to analyze the effects of tourism demand on the environment. The aim of the study is to analyze the effects of ecologic footprint on the Turkish economy with FMOLS and DOLS methods. The effects of tourism on environment are assessed with the data between the years 1990-2016. Empirical findings show that the progress in the tourism sector in Turkey increased the CO2 emissions leading to environmental degradation. This environmental degradation negatively influences the sustainable economic progress. Thus, it is stated that the tourism sector must progress taking into account the problem of carbon footprint. In this way,providing foreign currency inflow to the economy, both the economic dependency on external resources can be reduced and environmental problems can be eliminated.
Amaç: Bu çalışmanın amacı 1980-2017 yılları arası Katar’da ekolojik ayak izi ve alt bileşenlerinin durağanlığını incelemektir. Yöntem: Katar’da ekolojik ayak izi ve alt bileşenlerinin durağanlığı ...kesirli frekanslı Fourier ADF ve ADF birim kök testleri ile analiz edilmiştir. Bulgular: Kesirli frekanslı Fourier ADF test bulgularına göre inşaat alanları ayak izi, karbon salımı ayak izi ve toplam ekolojik ayak izi değişkenlerinin durağan olduğu tespit edilmiştir. ADF test bulgularına göre tarım alanı ve otlak alan ayak izi değişkenlerinin durağan olduğu, balıkçılık alanları ve orman ürünleri ayak izi değişkenlerinin ise birim köklü olduğu belirlenmiştir. Özgünlük: Ekolojik ayak izi ve alt bileşenlerinin durağanlığının araştırıldığı çalışmalarda elde edilen sonuçlar bu alanda bir uzlaşı olmadığını göstermektedir. Ayrıca literatürde Katar için doğrudan ekolojik ayak izinin durağanlığının incelendiği herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Katar için ekolojik ayak izi ve alt bileşenlerinin durağanlıklarının güncel analiz yöntemleri ile test edildiği ilk araştırma olarak bu çalışmanın literatüre katkı sunması beklenmektedir.
Küresel düzeyde mücadele edilen çevre kirliliği sorunu, tüm canlıları tehdit
eden boyutlara ulaşmıştır. Bu bağlamda, çevre kirliliğine neden olan
faktörlerin incelenmesi ve sınırlandırılmasına ...yönelik politikaların
geliştirilmesi kritik öneme sahiptir. Diğer yandan, yapılan analizlerde çevre
kirliliğinin hangi değişken üzerinden temsil edildiği de sonuçları
etkilemektedir. Çalışmada çevre kirliliğini temsilen, yoğun olarak kullanılan
karbon emisyonu değişkeni yerine daha kapsayıcı olan ekolojik ayak izi
göstergesi tercih edilmektedir.
Çalışmanın amacı, 1998-2016 dönemi için seçilmiş G20 ülkelerinde çevre
vergilerinin çevre kirliliği üzerindeki etkisini panel veri analizi ile
incelemektir. Ampirik bölümde, Westerlund (2007) tarafından geliştirilen
ikinci nesil panel eşbütünleşme testi ile Emirmahmutoğlu-Köse (2011)
panel nedensellik testi uygulanmaktadır. Elde edilen bulgulara göre, çevre
vergileri ile ekolojik ayak izi arasında eşbütünleşme ilişkisi
bulunmamaktadır. Ayrıca çevre vergilerinden ekolojik ayak izine doğru ve
ekolojik ayak izinden çevre vergilerine doğru nedensellik olmadığı tespit
edilmektedir. Ancak kesit bazlı nedensellik sonuçları, Japonya ile
Türkiye’de çevre vergilerinden ekolojik ayak izine ve Almanya ile
Avustralya’da ekolojik ayak izinden çevre vergilerine doğru tek yönlü
nedensellik olduğuna dair kanıtlar sunmaktadır. Sonuçlar, çevre
vergilerinin çevre kirliliği üzerinde etkili olmadığına işaret etmektedir.
Dolayısıyla çalışma, incelenen ülkelerde çevre vergilerinde çevre kalitesini
artıracak reformlara ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır.
“İz” romanı çağdaş Uygur edebiyatının en başarılı eserlerinden birisidir. Bu
roman 20. Yüzyılın başlarında Doğu Türkistan’ın Kumul bölgesinde meydana
gelen çiftçi ayaklanmasını anlatır. Romanda ...anlatılan kahramanların bir
kısmı gerçek tarihi şahısların isimlerini taşır. Roman dil ve anlatım yönünde de
çok başarılıdır. Bütün bunların yanı sıra bizim dikkatimizi çeken nokta,
romanda kullanılan folklorik unsurların yoğunluğudur. Romanda halk
kültürü, halk edebiyatı, halk inanışları, örf-âdetlerle ilgili çok sayıda unsur söz
konusudur. Bize göre, romanın başarısında bu unsurların da önemli payı
vardır. Bu makalede romandan tespit ettiğimiz folklorik unsurlar
değerlendirilecek be tahlil edilecektir.
Bu çalışmada gelir, enerji tüketimi ve finansal kalkınma gibi kontrol değişkenlerinin yanında küreselleşme, küreselleşmenin alt-göstergeleri (iktisadi, ticari ve finansal küreselleşme), sanayileşme ...ve şehirleşmenin Türkiye’deki Ekolojik Ayak İzi’ni (EAİ) nasıl etkilediği, genişletilmiş otoregresif dağıtılmış gecikme (genişletilmiş ARDL) sınır testi yöntemiyle incelenmiştir. 1980-2016 dönemini temel alan bu çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular şunlardır: (i) Türkiye’de EAİ için çevresel Kuznets eğrisi hipotezi (ÇKEH) geçerli değildir, (ii) enerji tüketimi, EAİ’yi kısa dönemde arttırmaktadır, (iii) sanayileşme ve şehirleşme, çevresel bozulmayı arttırmaktadır, (iv) küreselleşmenin yanında iktisadi, ticari ve finansal küreselleşme de uzun dönemde EAİ’yi azaltmaktadır, (v) kısa dönemde finansal kalkınma, EAİ’yi arttırmaktadır. Bu bulgular çerçevesinde alternatif politika önerileri sunulmuştur.
Bu çalışmada askeri harcamalar, ekonomik büyüme ve çevre kirliliği arasındaki ilişki Türkiye için 1961-2016 dönemi verileri kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada değişkenlerin durağanlık dereceleri ...yumuşak yapısal kırılmalara izin veren Fourier Augmented Dickey-Fuller birim kök testi kullanılarak incelenmiştir. Birim kök sonuçları değişkenlerin seviyelerinde birim köklü iken birinci farklarında farklı anlamlılık düzeylerinde durağan olduğunu göstermektedir. Çalışmada değişkenler arasındaki nedensellik ise Toda-Yamamoto nedensellik testinin yanında literatüre yeni kazandırılmış yapısal kırılmalara izin veren Fourier Toda-Yamamoto nedensellik testi kullanılarak incelenmiştir. Nedensellik testi sonuçlarına göre yalnızca ekonomik büyüme ile askeri harcamalar arasında bir nedensellik tespit edilmiştir. Tespit edilen nedenselliğin yönü ise ekonomik büyümeden askeri harcamalara doğrudur. Diğer değişkenler arasında ise bir nedensellik tespit edilememiştir. Tespit edilen nedensel ilişkinin yapısal kırılmalara izin veren Fourier Toda-Yamamoto nedensellik testi kullanılarak tespit edilmiş olması yapısal kırılmaların nedensel ilişkilerdeki önemini ortaya koymaktadır. Çalışmanın genel sonuçlarına göre sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin askeri harcamalara kaynak olması bakımından önemli olduğu görülmektedir. Bu sonuçların politika yapıcılar için yol gösterici olması beklenmektedir.
Doğu Toroslar’da yer alan Keban Metamorfitleri, yeşilşist fasiyesinde bölgesel metamorfizmaya uğramış platform tipi karbonat ve kırıntılı kayaçlardan oluşur. Keban metamorfitlerinin yaşı, ...Zeryanderedeki tek bir lokasyonda gözlenen ve Permiyen yaşlı olduğu tahmin edilen, türleri saptanamamış mikroorganizmalara ait iki fosil (Glomospira ve Ammodiscus familyasına ait fosiller) bulgusuna dayandırılmıştır. Metamorfik istifteki diğer formasyonlar da bu seviyeyle korele edilerek, Keban metamorfitleri için Permo-Triyas/Permo-Karbonifer yaşları önerilmiş ve şimdiye kadar kullanılmıştır. Bölgenin bütün jeolojik değerlendirmeleri de bu yaşlara göre yapılmıştır. İlk defa bu çalışmada, çok yaygın bir şekilde Planolites, Rhizocorallium ve Thalassinoides gibi iz fosiller gözlenmiştir. Bu iz fosiller, Keban metamorfitlerinin orta seviyelerini temsil eden Nimri formasyonuna ait Gogodere tabakalı dolomitik-kristalize kireçtaşı üyesinin tabaka üst yüzeylerinde tespit edilmiştir. Bu iz fosilleri içeren kireçtaşı seviyeleri, Toroslar’da Erken-Orta Triyas’ı (Skitiyen-Anisiyen) temsil eden tipik “vermiküler kireçtaşı fasiyesi”ne karşılık gelmektedir. Allokton konumlu Keban metamorfitleri, birbirlerini üzerleyen birkaç naptan oluşmaktadır. Çalışma alanı içinde üç nap vardır; en alt napı Erken Triyas-Jura yaşlı Nimri formasyonu oluşturur, orta napı Orta-Geç Devoniyen yaşlı Keban mermerleri ile Geç Devoniyen yaşlı Delimehmet formasyonu ve en üstteki napı ise Erken Karbonifer yaşlı Süleymanlı formasyonu oluşturmaktadır. Ayrıca orta ve üst nap içinde yeşil renkli metadiyabazlardan oluşan Triyas öncesi yaşlı metabazik arakatkılar da gözlenmiştir. Bölgesel deneştirmeler Keban metamorfitlerinin Bolkardağı Birliği’nin eşdeğeri olabileceğini göstermektedir.