Koronavirüs hastalığı 2019 (coronavirüs disease 2019, COVID-19) salgını, dünyanın dört bir yanında, toplumlarda sağlık sistemini nerdeyse çökertmiştir. Vaka sayısının çok hızlı bir şekilde artışı bu ...virüsü gündemin en üstüne taşımış ve virüsün bulaş şekli, ne kadar süre canlı kaldığı, nasıl korunulması gerektiği gibi birçok konu son bir yılın en çok araştırılan konuları olmuştur. Özellikle kronik hastalıkları olan ve ileri yaştaki hastalarda mortalitenin yüksek olduğu gözlenmektedir. Kronik hastalıklardan biri olan diyabetes mellitusta da COVID-19 nedeni ile morbidite ve mortalite riski yüksektir. Olgu sunumumuz, COVID-19 enfeksiyonu nedeni ile hastaneye yatırılan diyabetes mellitus tanılı hastaların takiplerinde kan şekeri regülasyonunda bozulmalar olduğunu ve bunlarla baş edilmesi gerektiğini ve COVID-19 enfeksiyonunun kötü prognozla gidişatını göstermektedir.
COVID-19 ve Ruh Sağlığı Mustafa Arı; Taşkın Duman
Duzce medical journal,
11/2020, Letnik:
22, Številka:
S1
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Salgın doğaları nedeniyle; koronavirüs hastalığı 2019 (coronavirus disease 2019, COVID-19) pandemisi gibi enfeksiyonlar, bilinen diğer enfeksiyonlardan önemli ölçüde farklı olan nöropsikolojik ve ...sosyal sorunlara neden olur. COVID-19 pandemisi ile ilgili birçok çalışma, özellikle hastalarda ve risk grubunda yer alan bireylerde anksiyete, depresyon, panik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi zihinsel problemlerin daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermiştir. İnsanın biyopsikososyal özelliklere sahip olmasından dolayı; enfeksiyonlar, özellikle salgın enfeksiyonlar, kişinin biyoloji, psikoloji ve sosyal yaşam kalitesi olmak üzere, bu üç yapıyı da sarsıcı derecede etkileyerek yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir. Çok sayıda çalışmanın gösterdiği gibi, insan doğal ve adaptif bağışıklık sisteminin bütünü ve bir bireyin psikolojik ve zihinsel durumu doğrudan bağlantı içindedir. Karantina ve sosyal kısıtlamaların anksiyete, takıntı ve anhedoni gibi depresif belirtileri tetikleyebileceği birçok çalışmada bildirilmiştir. Bazı araştırmacılar, sosyal medyadan elde edilen kaynağı belirsiz bilgilerin obsesyon, kaygı ve ölüm korkusunun psikolojik ve psikososyal belirtilerini artırdığını iddia etmişlerdir. Sonuç olarak, koronavirüs pandemisinin tedavisinde ve önlenmesinde multidisipliner çalışma gereklidir.
Various crises occur from time to time on the world and the tourism industry is highly affected by these crises. Finally, the current COVID-19 outbreak has had a serious impact that can change and/or ...transform people's attitudes and behaviors towards tourism. In this context, the aim of the present study is to determine the effects of COVID-19 on potential local tourists' attitudes and behaviors and travel trends. In the study, data were collected from 731 people by utilized the survey technique, which is one of the quantitative research methods. As a result of the study, it was determined that the majority of people reduced and/or postponed their travel plans, the touristic products preferred by individuals began to differentiate and their hygiene sensitivity increased to a large extent.
Giriş: Çocukların dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ya da otizm spektrum bozukluğu hastalıkları olduğunda annelerinin yaşam kalitelerinin azaldığı, bakım veren yüklerinin arttığı ...bildirilmiştir. Biz koronavirüs pandemisi boyunca otizm spektrum bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanılı çocuklar ile ruhsal açıdan sağlıklı çocukların annelerindeki psikososyal etkilenme, yaşam kalitesi ve bakım veren yükü değişikliklerini araştırmayı amaçladık.
Yöntem: Dahil edilme kriterlerine uygun annelere, araştırmacılar tarafından hazırlanmış olan veri ve anket formları https://docs.google.com/forms linki ile gönderildi.
Bulgular: Çalışmamıza 139 anne dahil edildi. Bunlardan 59’u sağlıklı, 32 si dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanılı ve 48’i otizm spektrum bozukluğu tanılı çocuğa sahipti. Üç grupta da pandemi sürecinde yaklaşık her üç anneden biri çocuklarının bakımları ile ilişkili kendisini daha fazla yük altında ve her beş anneden biri çocukları ile birlikte iken kendisini daha fazla kısıtlanmış hissettiğini bildirmiştir. Tüm grupların yaşam kalitelerinin önemli oranlarda (%44,1, %46,9 ve %37,5) azaldığı bulunmuştur.
Sonuç: Biz pandemi döneminde otizm spektrum bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanılı çocukların annelerinin sağlıklı çocuk annelerinden daha fazla etkilenmemiş olmalarını, pandemi öncesi maruz kaldıkları stresin oluşturmuş olabileceği sistemik duyarsızlaştırmaya bağlı olabileceğini düşündük. Bulgularımız yaşamları daima pandemidekine benzer kısıtlılıklar ve izolasyon ile geçen, psikiyatrik hastalığı olan çocuk annelerinin yaşadıkları zorluklara dikkat çekerek, çocukların tedavileri aşamasında annelere de destek verilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Amaç: Araştırma Sars-Coronavirus-2 salgınında bireylerde nomofobi ve psikolojik sağlamlığın bazı değişkenlere göre incelenebilmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte ...yapılan araştırma, Ağustos- Eylül 2020 tarihleri arasında, kartopu örnekleme yöntemi ile ulaşılabilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 1047 kişi ile yürütülmüştür. Veriler “Sosyodemografik Bilgi Formu”, “Nomofobi Ölçeği” ve “Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi SPSS-25 paket programında yapılmıştır. Bulgular: Sars-Coronavirus-2 salgınında katılımcıların %69.5’inin telefon kullanımının önceye oranla artığı tespit edilmiştir (p<0.05). Cinsiyet, aile tipi, ekonomik durum, vücut ağırlığı, telefon kullanım süresi değişkenlerinin psikolojik sağlamlıkla; yaş, telefon kullanım süresi, vücut ağırlığı değişkenlerinin ise nomofobi ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Nomofobi ile psikolojik sağlamlık arasında düşük düzeyde negatif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç ve Öneriler: Katılımcıların Covid-19 salgınında telefon kullanma sürelerinin değiştiği, nomofobinin düşük düzeyde arttığı, bu durumun psikolojik sağlamlığı etkilediği saptanmıştır. Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını korumak için teknoloji kullanımına ilişkin farkındalık eğitimlerinin verilmesi önerilmektedir.
Bu çalışmanın amacı koronavirüs (covid-19) salgınında gerçekleştirilen uzaktan eğitim sürecinin öğretmen rollerine yansımalarının neler olduğu ve bu süreçte öğretmenlerin toplum tarafından nasıl ...algılandığını tespit etmektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden temel nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırma verileri yapılandırılmış görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu tipik durum örneklemesi ile seçilen 12 öğretmen oluşturmuştur. Araştırma verileri tematik içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Öğretmenler, derslerinde aktif olarak teknolojiyi kullanabiliyor olmalarının uzaktan eğitim sürecinin olumlu tarafı olduğunu belirtmişlerdir. Her öğrenciye ulaşamamalarını, alt yapı yetersizliklerinin fırsat eşitsizliğine neden olmasını sürecin olumsuz yönleri olarak belirtmişlerdir. Ayrıca toplum tarafından genel olarak iş yapmıyor şeklinde algılandıklarını ifade etmişlerdir.
Bu çalışmanın amacı, akademisyenlerin koronavirüs kaygı düzeyinin mesleklerine yabancılaşmaya olan etkisini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini, Harran Üniversitesinde farklı unvanlarda görev ...yapan, 224 akademisyen oluşturmaktadır. Araştırma için ihtiyaç duyulan veriler, yüz yüze ve online anket tekniği ve kolayda örnekleme yöntemi ile toplanmış olup elde edilen veriler, SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda, Pearson korelasyon analizi, hata terimleri arasında otokorelasyon olup olmadığını belirlemek amacıyla, Durbin Watson testi analizi ve öne sürülen hipotezleri test etmek için regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda koronavirüs kaygı düzeyinin, akademisyenliğe yabancılaşma alt boyutlarından bilimsel araştırmaya yabancılaşma, yalıtılmışlık ve güçsüzlük üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilirken kendine yabancılaşma ve öğretime yabancılaşma üzerinde ise herhangi bir anlamlı etkisi bulunamamıştır. Elde edilen sonuçlar, literatür çerçevesinde tartışılmış ve bu doğrultuda öneriler sunulmuştur.
Abstract
This study aimed to determine the effect of academics' coronavirus anxiety levels on alienation from their profession. The research sample consisted of 224 academics working at different titles at Harran University. The data were collected using face-to-face and online survey techniques and convenience sampling methods, and the obtained data were analyzed using the SPSS package program. Pearson correlation analysis and Durbin-Watson test analysis were performed to determine whether there was autocorrelation between error terms, and regression analysis was conducted to test the hypotheses. The analysis revealed that coronavirus anxiety had a positive and significant effect on alienation from scientific research, isolation, and powerlessness, which are sub-dimensions of alienation from academics, whereas no significant effect was found on self-alienation and alienation from teaching. The findings are discussed within the literature framework, and suggestions are provided.
Koronavirüs hastalığı, dünyada pek çok ülkede halk sağlığını tehdit eden ve ölümle sonuçlanabilen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Pandeminin başından itibaren hastalığın risk faktörleri, ...belirtileri ve destek tedavi yöntemleri araştırılmaktadır. Araştırmalarda D vitamini eksikliğinin ve obezitenin birbiri ile ilişkisi ve Koronavirüs hastalığında etkileri sıklıkla belirtilmektedir. D vitaminin, virüslere karşı fiziksel bariyeri güçlendirme ve hiperinflamatuar yanıtları durdurmadaki üstünlüğü kanıtlanmıştır. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında etkin bir immünomodülatör hormondur. D vitamini eksikliğinin eşlik ettiği Koronavirüs hastalığı hastalarında, hastalığın şiddetini ve yoğun bakımda yatma durumunu olumsuz etkilendiği pek çok çalışma ile desteklenmiştir. Öte yandan obezite genel sağlığı olumsuz etkileyen, çeşitli mekanik ve tıbbi sorunlara yol açarak Koronavirüs hastalığında morbidite ve mortaliteyi etkilemektedir. Obezite ve D vitamini eksikliği birbirini etkileyen bir durumdur ve her iki durumun bir arada görülmesi, enflamasyon cevabı ve hastalığın seyrinde önemli bir yere sahiptir.Bu derlemede, obezite ve D vitamini eksikliğinin Koronavirüs hastalığının seyrindeki etkilerinden bahsedilecektir. Konu gelecekte Koronavirüs hastalığı tedavi stratejilerine rehberlik edecektir.
Amaç: Yeni tip Koronavirüs (COVID-19) 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmıştır. 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan ve hızla yayılan koronavirüs, milyonlarca kişinin ...hayatını kaybetmesinin yanı sıra ekonomik ve psiko-sosyal sorunlara neden olmuştur. Ülkeler ve organizasyonlar bir yandan virüsün yayılmasını ve insanlara olan etkilerini azaltmak için tedbirler alırken, bir yandan da ani bir şekilde ortaya çıkan ve hızla yayılan bir pandemi karşısında hazırlıksız yakalanmışlardır. İnsanlar pandemi nedeniyle bu süreçte kendilerini ve ailelerini korumak amacıyla genel tedbirlere uymaya özen gösterirken, bir yandan da dünya genelinde gerek sosyal yaşamda gerek ekonomik yaşamda gerçekleşen değişikliklere şahitlik etmektedir. Bu nedenle insanların yeni tip koronavirüs ve kaynağı hakkındaki düşünceleri, maske ve sosyal mesafe gibi virüsten korunmaya yönelik tedbirler hakkındaki düşünceleri ve aşıya karşı yaklaşımlarına ilişkin düşünceleri önem arz etmektedir. Bu çalışmada Çorum ilinde yaşayan bireylerin koronavirüsün biyolojik bir silah olup olmadığı teorisi hakkındaki düşüncelerinin kapsamlı bir analizinin yapılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Çorum ilinde yaşayan bireylerin konu hakkındaki düşünceleri anket yöntemiyle elde edilmiş ve veriler istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya toplam 640 kişi katılmıştır. Katılımcıların yaklaşık %61’i koronovirüsün biyolojik bir silah olduğunu düşünmektedir. Araştırmaya katılanların eğitim durumu, meslekleri ve gelir durumu ile COVID-19’un biyolojik silah olup olmadığı düşünceleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (P=0,001; P=0,004; P lt;0,001; P=0,001; P lt;0,001; P=0,022). Katılımcıların cinsiyeti, medeni durumu ve yaşadığı yer ile COVID-19’un biyolojik silah olup olmadığı düşünceleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunamamıştır (p gt;0,05). Sonuç: Koronavirüs Ebola, MERS ve SARS gibi ciddi salgın hastalıklara neden olan virüs ailelerine benzemektedir.
Solunum sistemine etki eden ve ileri vakalarda ölüme neden olan korona virüs salgını yaklaşık iki yıldır devam etmektedir. Her ülkenin salgın ile mücadele yöntemi farklı olmasına rağmen ortak izlenen ...metot ise hastalığın tespiti ve izolasyonudur. Tespit ve izolasyon için en kritik adım ise COVID-19 tanısının doğru ve hızlı konulmasıdır. Akciğer X-Ray görüntülerinde virüse özgü bulgulara rastlanılması, bu verilerin hastalık teşhisinde kullanılabileceğini göstermektedir. İlgili çalışmanın amacı, makine öğrenmesi yöntemleri ile COVID-19 ve diğer akciğer hastalıklarına ait X-Ray görüntülerini işleyerek çoklu sınıflandırma yapmaktır. Bu sayede kriz anında tanı koyma ve izolasyon için yardım alınacak alanında uzman olmayan personele mobil cihazlar vasıtasıyla karar aşamasında destek sağlanması hedeflenmektedir. Bu amaçla: COVID-19, Normal, Akciğer Opasitesi, Diğer Pnömoni etiketlerine ait 11,293 X-Ray görüntüsünden oluşan veri seti MobileNetV2, NASNetMobile, Xception ve DenseNet121 CNN ağları kullanılarak sınıflandırılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. En başarılı sonuçlar DenseNet121 ve MobileNet ağları ile elde edilmiş olup sırası ile %92,16 ve %91,78 doğruluk oranıyla sınıflandırma gerçekleştirilmiştir.