Günümüz toplumlarında güzellik ve fiziksel cazibe kadınlar için her zaman önemli bir durum olarak sunulmuştur. Bu süreç içinde kadın dergileri de bir öneri kaynağı olarak ticari ürünler aracılığıyla ...ideal güzellik standartlarının oluşumunda yol gösterici bir rol üstlenmiştir. Reklamlar ideal güzelliğin nasıl yapılandırıldığının önemli bir göstergesidir. Bu çalışmanın amacı kadın dergilerindeki kozmetik reklamlarında ideal güzellik standartlarının nasıl yapılandırıldığını ve bunun nasıl vaade dönüştüğünü betimlemektir. Bu bağlamda, Elle ve Cosmopolitan dergilerinin 2008 yılında yayınlanan tüm sayıları içinden mevsimsel özellikler ölçüt alınarak seçilen sayılarındaki 200 kozmetik reklamı Eleştirel Söylem Analizi yaklaşımı temel alınarak incelenmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlar, toplumda var olan ataerkil söylemin bu reklamlar aracılığıyla yeniden yapılandırıldığı yönündedir.
Beden dismorfikbozukluğu, görünümde var olan küçük yada hayali bir kusur ile aşırı derecede zihinsel uğraşı ile karakterize, obsesif kompulsif bozukluk ile ilişkili bir bozukluktur. Zihinsel uğraşı ...en sık cilt, saç ve burun ile ilişkilidir. Yaşam kalitesinde azalma, sık psikiyatrik ve kişilik bozuklukları beden dismorfik bozukluğu ile ilişkilidir. Günümüzde, özellikle kadınlar arasında kozmetik işlemler oldukça popüler hale gelmiştir. Dermatoloji veya cerrahi kliniklerine kozmetik tedavi için başvuran hastalarda beden dismorfik bozukluğu sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Beden dismorfik bozukluğu olan hastaların çoğu ameliyat sonrası cerrahi işlemden memnun kalmadığından dermatolog ve cerrahların Arşiv Kaynak Tarama Dergisi . Archives Medical Review Journal 2015; 24(3):324-338 Altıntaş 325 beden dismorfik bozukluğu konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Bu derlemenin amacı kozmetik işlemlerde beden dismorfik bozukluğunun sıklığı, klinik özellikler ve motivasyonel faktörleri gözden geçirmektir.
Body dysmorphic disorder is an obsessive-compulsive related psychiatric disorder characterized by excessive preoccupation about an imagined or slight defect in appearance. Preoccupation of the appearance with the skin, hair and nose are most common. Impairment of the quality of life, comorbidity of the psychiatric and personality disorder are related with body dysmorphic disorder. Nowadays, cosmetic procedure has become increasingly popular especially among women. The prevalence of body dysmorphic disorder among patients seeking cosmetic treatment in surgery or dermatology clinics is higher than general population. As postoperatively some patients dissatisfied with the surgery, dermatologists and surgeons should be informed about body dysmorphic disorder. Thisaim of this review was to assess prevalance, clinical features, motivational factorsofpatients with body dysmorphic disorder presenting for cosmetic medical treatments.
Are animals being tortured at an empty length or are animal experiments necessary for product safety? the EU's new Cosmetic Regulation came into force today. So what does the regulation include?
...Hayvanlara boşu boyuna işkence mi ediliyor yoksa ürün güvenliği için hayvan deneyleri gerekli mi? AB'nin yeni Kozmetik Tüzüğü bugün yürürlüğe girdi. Peki yasal düzenleme neleri içeriyor?
Deri kanserlerinin çoğu iyonizan radyasyona duyarlı olup, çevre normal doku tarafından iyi tolere edilebilen dozlarla tedavi sağlanabilmektedir. Yüzeyel x ışını tedavisi doğru şekilde uygulandığında ...büyük tümörlerde bile şekil ve fonksiyon bozukluğu oluşturmaksızın ve sonradan rekonstrüktif cerrahi girişim gerektirmeksizin seçici hasar oluşturabilmektedir. Bu çalışma yüzeyel x ışını tedavisinden sonra kozmetik sonuçları değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya toplam 121 lezyonlu 100 hasta dahil edilmiştir. Histopatolojik olarak lezyonların 89'u bazal hücreli, 26'sı skuamöz hücreli, 4'ü intraepidermik epitelyomalı, 2'si de bazoskuamöz hücreli karsinom yapısındaydı. Tüm lezyonlar yüzeyel bir x ışını cihazı ile ışınlandılar (voltaj:100 kV, şiddet:10 mA). Total doz 4200-6000 cGy arasında değişmekteydi. Hastalar toplam 5 yıl süre için klinik şifa yanısıra şekil ve fonksiyon bozukluğu ile radyodermatit açısından değerlendirildiler. Tedavi sonunda 3 lezyon alopesi, 6 lezyonda gelişen kronik radyodermatit bulguları nedeniyle olmak üzere toplam 9 lezyon (%7,7) kötü kozmetik sonuç olarak değerlendirildi. Diğer lezyonlarda (%92,3) tedavi sonucu iyileşme, kozmetik olarak kabul edilebilir özellikte bulundu. Sonuç olarak yüzeyel x ışını tedavisi deri kanserlerinde uygun ve kozmetik bir tedavi yöntemi olarak değerlendirildi.
Background and design: Most cutaneous cancers are sensitive to ionizing radiation and can be treated by doses that are well tolerated by the surrounding normal tissue. Superficial x-ray therapy, when skillfully applied, can result in the selective destruction of even large tumors without mutilation or dysfunction and without the need for subsequent reconstructive surgical procedures. The purpose of this study was to evaluate the cosmetic results after superficial x-ray therapy. Material and methods: A total of 100 patients with 121 skin cancers were included in this study. AlI the lesions were irradiated with a superficial x-ray device (voltage:100 kV, intensity:10 mA). Total dose of radiation changed between 4200 and 6000 cGy. Patients were examined clinically for mutilation, dysfunction, recurrence, radiodermatitis and clinical cure for a period of five years. Results: Histopathologically, of all the lesions, 89 were basal cell carcinomas, 26 were squamous cell carcinomas, 4 were intraepidermal epitheliomas and two were basosquamous cell carcinomas. While 6 lesions revealed radiodermatitis findings, 3 lesions had hair loss after radiotherapy. As a result, these nine lesions (7,7%) were accepted as bad long-term cosmetic outcome. Cosmetic results were found highly acceptable for most of the lesions (92,3%) at the end of the treatment. Conclusion: Superficial x-ray therapy is a suitable and cosmetic modality for skin carcinomas
Ultraviyole ışınlarına maruz kalan ciltte oluşan kırışıklıklar ve pigmentasyon artışları ile geçirilmiş akne nedbeleri yüz cildi
yenilemeyi gerektiren sebeplerdendir. Yüz cildi yenilenmesinde ...dermabrazyon, lazer ve kimyasal asitle soyma işlemleri kullanılır.
Bu çalışmada Er: YAG lazer kullanarak sağaltımı amaçladığımız 28 olgu ile dermabrazyon uyguladığımız 10 olguyu gözden geçirerek
alınan sonuçların etkinliğini sorguladık. Eylül 1999 tarihinden Ocak 2004 tarihine kadar gecen sürede 28 olguya tüm
yüze lazer uygulaması, 10 olguya ise dermabrazyon uygulaması yapıldı. Yaş ortalaması 32 ± 2.3 ( 6 - 49 ) olan olguların 26'sı
kadın 12'si erkekti. Cilt tiplemesi Fitzpatrick tip II ile V arasına uyan olguların 18'i yüzde mevcut kırışıklıklar nedeniyle, 14'ü
geçirilmiş akneler sonucu kalan nedbe çukurları nedeniyle ve 6 olgu ise hiperpigmente alanlar nedeniyle yüz cildi yenilenmesine
alındı. Kullanılan lazer cihazı Er: YAG lazer olup 8-20 j / cm2 arasında değişen güçlerde ve 2,5 mm nokta boyutu ile uygulandı.
Dermabrazyon uygulaması mekanik olarak motorla veya steril edilmiş su zımparası ile uygulandı. Açık tenli ve ince kırışıklıklara
sahip olgularda Er: YAG lazer uygulaması tatmin ediciydi. Ancak derin kırışıklık ve çukur şeklinde akne nedbelerinde Er: YAG
lazer uygulaması memnun edici sonuçlar vermedi. Derin akne nedbelerinde dermabrazyonun daha etkili ve güvenilir bir uygulama
olduğu kanaatine vardık.
The facial wrinkles, hyperpigmentation and post-acne scars are the most common causes of facial rejuvenation. Facial
rejuvenation can be done with dermabrasion, laser or chemical peeling. Thirty-eight cases were included in this study. Between
September 1999 and January 2004, full face Er: YAG laser was performed in 28 cases and dermabrasion was performed in 10
cases. Mean age of cases was 32 ± 2.3 ( 6 - 49 ). Twenty-six cases were female, other 12 were male. Laser treatment was
performed due to facial wrinkles in 18 cases which had Fitzpatrick skin type between II and V, due to acne scars in 14 cases
and in 6 cases had hiperpigmentation areas on their faces. Er: YAG laser was used with a 2,5 mm handpiece at the setting of
8-20 J / cm2. Dermabrasion was performed with motor or sterilized sandpaper. Although the results of Er: YAG application were
satisfied in cases with fine wrinkles in lighter type skin, it was not effective in cases that had deep wrinkles and post-acne scars.
Hyperpigmented skins which were treated Er: YAG laser have been shown some recurrence. We concluded that dermabrasion
was more effective tool for surgeons in facial rejuvenation, because depth of skin abrasion was easily controlled. Benlier E, Top
H, Aygıt C. A.
Kil ve türevlerinin hammadde olarak kullanım alanları hızla artmaktadır. Bu çalışmada, kendisine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle endüstriyel kullanımı gün geçtikçe önem kazanan ...sepiyolit mineralinin ayçiçek yağı ağartma özellikleri incelenmiştir. Elde edilen sonuçların kıyaslanabilmesi açısından deneysel çalışmalar, endüstriyel olarak kullanılan ağartma toprağı Tonsil optimum 210 FF ile de aynı şartlar altında tekrarlanmıştır. Deneysel çalışmalarda değişken parametre olarak iki farklı ağartma sıcaklığı (90 ve 100 °C), dört farklı ağartma süresi (15,30,45 ve 60 dak) ve 7 farklı yağ/kil oranı (% 0.5, 0.65, 0.8, 0.95, 1.1, 1.25 ve 1.4) ile çalışılmıştır. Deneyler sonucunda ağarmış yağa ait kalite parametresi olarak yağın rengi ve % FFA (Serbest yağ asidi) değeri incelenmiştir. Deneysel çalışmalar, ham sepiyolit ve Tonsil'in birbirlerine yakın ağartma verimi sağladığım ancak sepiyolitte adsorbsiyon hızının daha yavaş olduğunu göstermiştir. Ayrıca sepiyolit ile çalışıldığında, artan ağartma süresi ve toprak oranı ile birlikte yağın % FFA değeri azalırken, tonsil ile çalışıldığında belirli bir süre ve toprak oranından sonra % FFA değerlerinin artma eğilimine girdiği tespit edilmiştir.
The uses of clay and its derivatives as raw material increase rapidly. The sunflower oil bleaching properties of sepiolite mineral were investigated in this study since sepiolite gains importance in terms of its industrial utilization in time due to its distinctive physical and chemical characteristics. Experimental studies were re-performed under the same conditions that carried out for industrially used Tonsile optimum 210 FF and the obtained results were compared with each other . Two different bleaching temperatures (90 and 100°C), four different bleaching times (15, 30, 45 and 60 min.) and seven different oil/clay rations (0.5, 0.65, 0.8, 0.95,1.1,1.25 and 1.4 %) have been used as variable parameters in the experimental study. At the end of the tests, the color of oil and FFA (Free fatty acid) % values as quality parameter fort he bleached oil have been examined. Experimantal studies showed that raw sepiolite and Tonsile provide close belaching values, however the adsorbtion rate for sepiolite was slower. In addition, it was determined that FFA values obtained with sepiolite decreased with increasing bleaching time and earth ratio. However, these values for Tonsile started to increase after a particular bleaching time and earth ratio.