Bu çalışmada; farklı form, miktar ve kombinasyonlarda kireçleme materyalleri (granül ve toz) ile şeker fabrikası
atığı şlam uygulamalarının asit reaksiyonlu bir toprağın pH, mineral madde içeriği ile ...biber bitkisinin verim ve
besin madde içeriği üzerine etkisi araştırılmıştır. Araştırma saksı denemesi şeklinde serada yürütülmüştür.
Araştırma materyali toprağın pH’sını bir birim yükseltmek için (pH 5.50’den pH 6.50’e) gerekli olan kireç ihtiyacı
hesaplandıktan sonra deneme konuları oluşturulmuştur. Deneme konuları K (Kontrol), TK (Toz Kireç; %90
CaCO3, %5 MgCO3), GK (Granül Kireç; %90 CaO), ŞL (Şlam), ¼ TK+¾ ŞL, ½ TK+½ ŞL, ¾ TK+¼ ŞL, ¼
GK+¾ ŞL, ½ GK+½ ŞL ve ¾ GK+¼ ŞL şeklinde saptanmıştır. Araştırmada toprak pH’sını bir birim yükseltmek
için yapılan hesaplama sonucunda saksılara 300 kg. da-1 hesabı ile kireç uygulanmış ve saksılar bir ay süre ile
inkübasyona bırakılmıştır. Saksılara biber fidesi dikiminden önce temel gübreleme (N, P, K) yapılmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; toprak pH’sının yükselmesinde en fazla etkili uygulama toz kireç olmuş,
granül kirecin ise şlam ile aynı etkiyi gösterdiği saptanmıştır. pH’sı 5.50 olan kontrol toprağının pH’sı TK
uygulaması ile 6.42’ye, ½ TK+½ ŞL uygulaması ile de 6.41’e kadar çıkarılması sağlanmıştır. Uygulamalar gerek
toprağın makro ve mikro (toplam N, faydalı P, Ca, Fe ve Zn ) gerekse bitkinin makro ve mikro besin element
(toplam N, P, Fe, Cu, Zn ve Mn) içeriklerini kontrole oranla önemli oranlarda artırmıştır. Biber verimini artıran
ilk üç uygulama ise TK > ŞL > GK şeklinde bir sıralama göstermiştir. Araştırma sonucunda asit reaksiyonlu
topraklarda kireç uygulamalarının yanı sıra, şlamın da alternatif bir kireç materyali olarak tarımsal alanlarda
kullanılabilme potansiyeli bulunduğunu göstermiştir.
Günümüzde, çeşitli amaçlarla gerçekleştirilen deniz tarama uygulaması sonucunda elde edilen malzemeler artık atık olarak görülmemekte ve farklı alanlarda yeniden kullanım potansiyelleri ...araştırılmaktadır. Bu çalışmada, denizlerde yürütülen tarama işlemleri sonucunda elde edilen malzemelerin çimento ve kireç katkısı ile iyileştirilerek, mühendislik özelliklerinde ki değişimler incelenmiş ve bu iyileştirme sonucunda dip tarama malzemesinin yol altyapı tabakalarında yeniden kullanım potansiyeli irdelenmiştir. Saf halde bulunan ve hazırlanan karışımlar üzerinde Kıvam limit deneyleri, minyatür kompaksiyon ve serbest basınç deneyleri uygulanmıştır. Serbest basınç deneyi 1,7 ve 28 gün gün kür koşulları için tekrarlanmıştır. Yapılan deneyler sonucunda, eklenen çimento ve kireç oranının artmasıyla numunelerin plastik limitlerinin arttığı ile buna bağlı olarak plastisite indislerinin azaldığı tespit edilmiştir. Tüm oranlardaki çimento ve kireç katkıları ve artan kür süresi, malzemenin serbest basınç dayanımını arttırmıştır. Yapılan çimento ve kireç katkısı ile zemin özelliklerinin iyileştiği ve yol altyapı tabakalarında kullanıma uygun olduğu tespit edilmiştir.
Klasik Basit Montaj Hattı Dengeleme Problemi (BMHDP), son yıllarda birçok gerçek hayat uygulamaları ile farklılaştırılmaktadır. Bunlardan biri Sıra Bağımlı Hazırlık Süreli Montaj Hattı Dengeleme ...Problemidir (HMHDP). Bu çalışmada HMHDP, her iş istasyonunda birden fazla kaynak bulunması ile farklılaştırılmaktadır. İşlem, iş istasyonunda herhangi bir kaynak ile yapılır. Her iş istasyonunda birden fazla kaynak bulunması hazırlık sayısını azaltabilir, böylece hatta gerekli olan toplam iş istasyonu sayısı azalabilir. Problem, Kaynak ve Sıra Bağımlı Hazırlık Süreli Montaj Hattı Dengeleme Problemi (KHMHDP) olarak tanımlanmıştır. KHMHDP, eş zamanlı olarak, işlemin iş istasyonuna atanması, işlemin kaynağa atanması ve aynı kaynak kullanılarak yapılan işlemlerin sıralanmasıdır. Problemin çözümü için matematiksel model ve genetik algoritma geliştirilmiştir. KHMHDP için veri seti oluşturulmuş, sunulan matematiksel model ve genetik algoritma veri seti kullanılarak test edilmiştir. Sonuçlar önerilen yöntemlerin etkinliğini ve her iş istasyonunda birden fazla kaynak kullanımının birçok test probleminde toplam iş istasyonu sayısında azalışlar sağladığını göstermektedir.
Amaç: Bu çalışmada glomerül yapısındaki nefrin ve hipoksi indüklenebilir faktör-1alfa ekspresyonları aracılığıyla karbontetraklorid (CCl4) toksisitesi sonrası L-karnitin’in etkilerinin gösterilmesini ...amaçladık. Gereç ve Yöntem: 40 adet Sprague dawley erkek sıçan 5 gruba (n=8) ayrıldı. Grup I: Kontrol grubu; 0.2 ml zeytinyağı intraperitoneal (ip) haftada 2 kez, Grup II: L-karnitin grubu; 200 mg/kg L-karnitin (ip) haftada 2 kez, Grup III: CCl4 group; 0.2 ml CCl4 (ip) haftada 2 kez 6 hafta boyunca, Grup IV: L-karnitin + CCl4 grubu, haftada 2 kez CCl4 uygulamasından önce 200 mg/kg ip L-karnitin, Grup V: CCl4 + L-karnitin grubu, haftada 2 kez CCl4 uygulamasından 1 saat sonra 200 mg/kg ip L-karnitin. Böbrek doku kesitlerine nefrin ve HIF-1α ekspresyonunu göstermek için immunohistokimya boyama uygulandı. Proteinlerin ekspresyon yoğunlukları ImageJ programında ölçüldü.Bulgular: Nefrin ekspresyonu diğer gruplar ile kıyaslandığında Grup III’de anlamlı olarak arttı. HIF-1α ekspresyonu yalnızca Grup I ve Grup III arasında anlamlı şekilde arttı. Proteinlerin ekspresyon yoğunlukları L-karnitin-tedavili gruplarda kontrol grubuna benzerdi.Sonuç: L-karnitin böbrek glomerulusunda CCl4 toksisitesine karşı hem koruyucu hem tedavi edici etkilere sahiptir.
Kafkas Hattı, Çarlık Rusya’nın Kafkasya’da yayılmasında ve uzun süreli bir hâkimiyet kurmasında önemli bir yere sahiptir. Bu çalışmada, tahkim edilmiş yerleşim yerleriyle (stanitsa) birbirine ...bağlanan hattın yapısı, özellikleri ve bölgedeki Rus hâkimiyeti için sağladığı avantajlar incelenmektedir. Kuban ile Terek boylarında uygulanan Rus Kazaklarının iskânı ve hat üzerinde kurulan kaleler, bölgede oluşturulmak istenilen idari-askerî düzen için oldukça önemlidir. Rusların bu faaliyetleri aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım Hanlığı üzerinden Kuzey Kafkasya ile kurduğu irtibatı koparmaya yönelik adımlardır. Zaten XVI. yüzyılda Rusların Terek’te kurduğu kalelerin Osmanlı ve Rusya arasında diplomatik krize dönüşmesi de buradan kaynaklanmaktadır. Vladikavkaz’dan Tiflis’e kadar uzanan Gürcü Askerî Yolu’nun inşası da Rusların Güney Kafkasya’ya inmelerinde büyük rol oynamıştır. Bu yol aynı zamanda Çarlık Rusya’nın dağlık bölgelerdeki hâkimiyeti sağlamak için itaat altına almak istediği halklar üzerine askerî operasyonlar düzenlediği ana güzergâhtır. Haberleşme ve askerî sevkiyatın yapıldığı bu yolun ve aynı zamanda sınır hattının güvenliği için Kafkasya’nın dağlık bölgelerine çok sayıda sefer düzenlenmiştir. Bu amaçla uzun yıllar hattın komutanlığını yapan General Velyaminov ve Kafkasya Orduları Başkomutanı Baron Rozen’in 1831-1832 yılları arasında düzenlediği seferler de bu makalede incelenmektedir.
Şişen zeminlerin kireç kolonu tekniği ile iyileştirilmesi çok uzun yıllardır araştırılmakta olup, literatürde
bu konu ile ilgili pek çok çalışma mevcuttur. Bu çalışmalardaki yaygın görüş kireç kolonu ...tekniğinin iyileştirme
mekanizmasının kireç içerisindeki Ca+2 ve OH-
iyonlarının kolonu çevreleyen zemine göç etmesi sonucu oluşan
fiziko-kimyasal reaksiyonlara dayandığıdır. Buna rağmen çok az sayıda çalışmada iyileştirmenin temelini oluşturan
iyon göçünden ve iyon göçünü etkileyen faktörlerden bahsedilmiştir. Bu çalışma derleme türü bir çalışma olup
çalışmanın amacı kireç kolonu uygulamalarında iyon göçü mekanizmasının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır.
Çalışma kapsamında öncelikle iyonların genel olarak zemin ortamındaki hareketinden bahsedilmiştir. Ardından
zeminlerin kireç kolonu tekniği ile iyileştirilmesi sırasında oluşan iyon göçü mekanizması ve son olarak iyon
göçünü etkileyen faktörler bu konuda yapılan çalışmalara değinilerek açıklanmıştır. Çalışma sonucunda literatürde
iyon göçünü açıklayan tek ve kesin bir mekanizmanın bulunmadığı görülmüştür. Ancak yapılan çalışmalardan yola
çıkılarak kireç içerisindeki iyonların zemin içerisine olan göçünün genel olarak iyon difüzyonu ve su akışına bağlı
kütle iletiminin bir fonksiyonu olduğu söylenebilir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, aromatik bitkilerden infüzyon tekniği ile ekstraktlar elde ederek farklı formülasyonlarda elma suyu ile karıştırılarak fonksiyonel olarak zenginleştirilmiş bir ürün ...geliştirilmesi ve ürünün fizikokimyasal analizlerinin yapılmasıdır. Materyal ve Yöntem: Ihlamur çiçeği (Tilia cordata), kekik (Thymus collinus), kasnı otu (Ferula galbaniflua) ve yarpuz (Mentha pulegium) bitkilerinden infüzyon tekniği ile ekstraktlardan farklı oranlarda alınarak, elma suyuna ilave edilmiş ve fonksiyonel elma suyu üretimi gerçekleştirilmiştir. Farklı ekstraktların etkinliğini belirlemek amacıyla, elde edilen meyve sularına suda çözünür kuru madde, pH değeri, renk, berraklık, hidroksimetil furfural (HMF), toplam şeker, fenolik madde, antioksidan kapasite, askorbik asit analizleri yapılarak sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Araştırma Bulguları: Farklı formülasyonlarla üretilen elma sularında artan bitkisel ekstrakt miktarına bağlı olarak HMF ve toplam şeker miktarları azalırken, ekstraktların içerdiği biyoaktif bileşenler sebebiyle toplam fenolik madde, antioksidan kapasite ve askorbik asit miktarlarında artış tespit edilmiştir. Sonuç: Elde edilen bulgular, bitkisel ekstraktların elma sularının içeriğini etkin bir şekilde zenginleştirdiğini ve fonksiyonel özelliklerini arttırdığını göstermiştir.
Bu çalışmada içeriden beslemeli X bandında çalışan yeni bir dikdörtgen yama anten yapısı önerilmiştir. Üzerinde yapılan tasarım işlemleri ile antenin, tek bantta çalışan geleneksel mikroşerit yama ...antenden X bandı ve Ku bandında çalışan bir çoklu frekans antene dönüştürülmesi anlatılmıştır. Önerilen yapı dielektrik sabiti 2,2 olan RT5880 ve dielektrik sabiti 4,3 olan FR4 alt tabakalar üzerinde tasarlanmış ve farklı malzemelerde tasarımın geçerliliği gösterilmiştir. Ayrıca önerilen yapının farklı malzemeler için nasıl cevap verdiği araştırılmış, FR4 malzemesi için 8 GHz bandında 183 MHz’lik bir band genişliği artışına ilaveten daha yüksek frekans bölgelerinde ek rezonanslar ile uyarıldığı görülürken, RT5880 malzemesi için ise sadece 8 GHz bandına ek rezonansların uyarıldığı bulunmuş fakat bütün frekans bölgesi için anten kazancı bakımından daha kararlı bir çalışma sergilediği sonucuna varılmıştır. Yeni anten modeli FR4 tabanı ile tasarlandığında 8,52 GHz, 11,42 GHz ve 13,44 GHz frekanslarında rezonansa sahipken RT5880 tabanı ile tasarım yapıldığında rezonansların 8,51 GHz, 10,53 GHz ve 11,57 GHz frekanslarında sadece X bandında kaldığı görülmüştür. Ayrıca bu çalışma frekansları için anten kazançları FR4 tabanı için 8,52 GHz’de 7,16 dBi, 11,42 GHz’de 3,70 dBi ve 13,44 GHz’de 7,09 dBi; RT5880 tabanı için 8,51 GHz’de 8,07 dBi, 10,53 GHz’de 7,55 dBi ve 11,57 GHz’de 7,38 dBi olarak bulunmuştur.