Mimarlığı yeniden düşünmeye dair toplumsallık eleştirileri 2000’li yıllarda alan içerisinde görünür olmuştur. Faillik kavramının söz konusu eleştirilerde öne çıkışı, mimarlıktan toplumbilimine uzanan ...güncel bir açılım olarak değerlendirilebilmektedir. Çalışma, dile getirilen disiplinlerarası açılımı tamamlayıcı bir çift yönlülük sağlamayı amaçlamakta ve bakış yönünü tersine çevirerek “toplum bilimsel bir perspektiften mimarlığa nasıl yaklaşılabilir?” sorusunu sormaktadır. Faillik bu yön için de kavramsal bir zemin olarak görülüp ilgili toplum bilimsel literatürde incelenmektedir. Böylelikle, varılan düaliteler sorunsalına ilişkin makro/mikro, yapı/faillik düşüncelerine dayalı teorik-eleştirel bir çerçeve oluşturularak mimarlığın toplumsallığına odaklanılmaktadır. Çalışmada düaliteleri aşmaya yönelik iki tür toplumsal çözümleme yaklaşımı ileri sürülmekte ve bu doğrultuda nitel araştırma izlenerek metin analizi yöntemi kullanılmaktadır. Metinsel veriler, toplumbilimi ile bağlantılı düşünürlerin mimarlığa değindiği yazılardan derlenmektedir. Bunun üzerine, araştırma önce mimarlığın makro bir yapı olarak kavranışını ortaya koymakta ve ardından bu kavrayışın çözünmesinde mimarlık pratiğini yorumlayarak tartışmaktadır. Çalışma; mimarlığın makro olgular karşısındaki yeterliğini sorgulayan eleştirel eşiğin ötesine geçen ve ona çeşitli faillikler, ilişkiler ağı olarak yaklaşan disiplinler arası bir bakış açısı geliştirmekte ve böylelikle güncel eleştiri alanına düşünsel bir katkıda bulunmaktadır.
Küreselleşme sonucu ulus devleti sınırlarının ortadan kalkmasıyla birlikte ülkeler arasındaki etkileşim hızlanmıştır. Covid-19, 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde bir akut solunum yolu ...rahatsızlığı şeklinde ortaya çıkmış olup kısa süre içerisinde tüm dünya ülkelerine yayılmıştır. Türkiye’de ilk vaka 11 Mart 2020 tarihinde görülmüştür. Dünya sağlık örgütü (WHO) 11 Mart 2020 tarihinde “pandemi” ilan etmiş ve ülkeler virüs vakalarına son verebilmek adına çeşitli tedbirler almışlardır. Alınan tedbirler ülke ekonomilerinin makroekonomik değişkenlerinde çeşitli sıkıntılara sebebiyet vermiştir. Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemisinin Dünya ve Türkiye ekonomisi üzerindeki ekonomik etkilerinin araştırılmasıdır. Sonuç itibariyle Covid-19 salgınının Çin’de ortaya çıkmasına rağmen etki derecesini en az hisseden ülke yine Çin olmuştur. Gelişmiş ekonomiler nezdinde en fazla hisseden ülke ise İngiltere olmuştur. Türkiye için makroekonomik göstergeler ile Covid-19 salgını arasındaki bağlantısının incelenmesi sonucunda, ekonomik büyüme ve dış ticaret, salgından ciddi anlamda hasar almıştır. Ancak 2021 yılında serbestleşmenin gerçekleşmesi ile durum eski seyrine dönmüştür. Diğer makroekonomik göstergelerde yaşanan sorunların ise Covid-19 salgınından kaynaklı olmadığı Türkiye’nin temel ekonomik problemlerinden kaynaklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Türkiye'de 1930'lardan beri kullanılmakta olan iç borçlanma özellikle 1980'li'yılların ikinci yarısından itibaren önemli bir finansman kaynağı haline gelmiştir. Bu dönemde iç borçlanma sistemimiz hem ...kantitatif hem de kalitatif açıdan dereceli olarak gelişmiştir. Süreklilik gösteren bütçe açıklarının finansmanında iç borçlanmanın ağırlıklı kullanılması, ekonomi üzerinde önemli etkilere sebep olmuştur. Bu makalenin amacı, "Türkiye'de İç Borçlanmanın Makro Ekonomik Etkileri" hakkında genel bir tartışma ortaya koymaktır. Bu makalede iç borçlanma kavramı ve nedenleri, ve iç borçlanmanın makro ekonomik etkileri ele alınmaktadır.
İnternete yönelik literatürde yer alan özgürlük–baskı ikilemine baskı tarafından bakan
bu çalışma, benzer çalışmaların internet özgürlüğünü genellikle baskıcı hükümetlerin
kısıtlaması üzerinden ...algılamasını sorunsallaştırmaktadır. İnternet özgürlüğünün iki
boyutta tartışılması gerektiğini ileri süren çalışmaya göre makro doğrudan uygulanan bir
kapatılmayken mikro dolaylı, bireyin kendisine uyguladığı bir kapatılmadır. Çalışmanın
sorunsalı, baskı tarafındaki yaklaşımların makro düzeydeki yapılara olan vurgusunun
aşırı düzeyde olduğu ve makro düzeydeki kapatılmaların aşılabildiği ve yine bu makro
yapıların ve bireylerin kendilerinin de katkılarıyla yaratılan internet ortamının mikro
düzeyde özgürlüğü talep etmeyen bir tip oluşmasına katkı sağladığıdır. Yönetim açısından
tahakküm yerine rızayla oluşan konsensüs evla olduğu gibi makro düzeyde interneti
kapatmak yerine mikro düzeyde bireyleri özgürlüğü talep etmeyecek bir konuma
indirgemek de daha tercih edilebilirdir. Buradaki özne büyük kapatılma içinde yaşayan,
interneti de bir kültür endüstrisi aracı olarak kullanan, kendisi bu endüstrinin ürünlerini
tükettiği gibi kendisinin de tüketilmesine izin veren ve internet özgürlüğüne aldığı
hazdan daha az değer veren bir durumdadır. Hükümetler ne kadar baskıcı olursa olsun
internetin doğası gereği özgürlüğe daha açık olan yapısı da düşünüldüğünde, bu durum
bireylerin internet ve teknoloji ile olan ilişkisinin daha fazla sorgulanması gerekliliğini
ortaya koyar. Bu tespit literatürde internet özgürlüğünün genellikle tartışıldığı alan
olan hükümet baskısından ziyade, kullanıcıların eylemlilikleri üzerinden tartışılmasının
önemini vurgular.
Bu çalışmada, küçük hücre kullanıcı yoğunluğunun güç tüketimi ve makro ve küçük hücreler tarafından servis verilen kullanıcı sayısı üzerindeki etkisi analiz edilmektedir. Kullanıcıların tüm kapsama ...alanında düzgün dağılımlı olarak konumlandığı ve küçük hücre kullanıcı yoğunluğunun makro hücre kullanıcı yoğunluğu ile doğrusal olarak ilişkili olduğu varsayılmıştır. Benzetimlerde, üç farklı ortalama değer seçilmiş ve bu değerlere göre güç tüketimi ve makro hücre ve küçük hücreler tarafından servis verilen kullanıcı sayısı incelenmiştir. Benzetim sonuçları, düşük ortalama değere sahip küçük hücrelerin yüksek tasarruf gücü sağladığını göstermektedir. Makro hücrenin kullanıcı yoğunluğu ve küçük hücre kullanıcı yoğunluğunun ortalama değeri 15 olduğunda, küçük hücre uyutma tekniği kullanılarak elde edilen kazanç 695 Watt’tır. olduğunda ise 372 Watt’a düşmektedir. Benzer olarak küçük hücre kullanıcı yoğunluğunun ortalama değeri arttıkça algoritma ile elde edilen güç kazancı azalmaktadır.
İnsanların bir arada yaşaması ile birlikte toplumlar oluşmuş ve bunun sonucunda bireyler arası ile toplumsal ilişkileri düzenleyen devlet örgütüne ihtiyaç duyulmuştur. Toplumların bir arada yaşaması ...ile birlikte de devletler toplumların ortak ihtiyaçlarını karşılamakta, bunun içinde çeşitli kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Devletler, bu ihtiyaçları karşılarken çeşitli gelirlere sahip olmaktadırlar. Vergi, resim, harç, şerefiye, özelleştirme gelirleri, devlet işletmeciliğinden doğan gelirler, parafiskal gelirler vb. gelirler devletin gelir kaynaklarını oluşturmaktadır. Sayılan kaynakların bir kısmı vergi, resim, harç gibi devletlerin sürekli gelir kaynağını oluştururken bir kısmı da devletlerin geçici gelir kaynaklarını oluşturmaktadır özelleştirme gelirleri, devlet işletmeciliğinden doğan gelirler gibi . Bu kaynaklar içinde en büyük paya sahip olan şüphesiz vergi gelirleridir. Vergiler öncelikli olarak mali amacı gereği kamu harcamalarının finansmanını sağlamak için toplanmaktaydı. Devletin ekonomideki rolünün değişime uğraması ile birlikte vergiler mali amacı dışında mali olmayan amaç içinde kullanılmaya başlanmıştır. Vergiler mali amacı ile mali olmayan amaç içinde kullanılmaya başlanması ile birlikte devletlere, ekonomide ve sosyal alanda bazı düzenlemelerin yapılmasına imkan sağlamaktadır. Müdahaleci devlet anlayışı gelişmeden önce vergilerin sadece kamu harcamalarını finanse etmek olan mali amacı için alınması savunulmaktaydı. Müdahaleci devlet anlayışı ile birlikte vergilere, ekonomik ve sosyal amaçlarda eklenmiştir. Ayrıca günümüzde çevre politikaları belirlenirken vergiler kullanılmak istenmektedir. Vergilerin müdahaleci devlet anlayışı ile birlikte yeni bir görünüm kazanması sonucunda; ülkeler çeşitli mali, ekonomik ve sosyal amaçları gerçekleştirmek için vergileri kullanmaktadırlar. Vergilerin çeşitli amaçlar için kullanılması sonucunda; vergilerin mali alanda ve mali alan dışında ekonomik, sosyal, çevresel amaçlar içinde kullanılması ile birlikte çeşitli ekonomik değişkenler üzerinde etkiler oluşturdukları söylenebilir. Vergiler bir ekonomide tasarruflar kanalıyla sermaye birikimi yoluyla yatırım hacmini etkileyebilmektedirler. Yatırımların etkilenmesi ile birlikte ülkelerin ekonomik büyüme ve kalkınması üzerinde çeşitli etkiler meydana gelebilmektedir. Diğer yandan tüm bu gelişmelere bağlı olarak istihdam ile gelir dağılımı faktörleri de bu durumlardan etkilenebilmektedirler. Buradan hareketle vergilerin makroekonomik etkilerinin değerlendirilmesi önemli olmaktadır. Bu çalışmada vergilerin makroekonomik etkileri tasarruflar, yatırımlar, ekonomik büyüme, ekonomik kalkınma, istihdam ve gelir dağılımı üzerindeki teorik açıdan değerlendirilmiş ve vergilerin makroekonomik etkilerinin incelendiği ampirik çalışmalara yer verilerek genel bir yargıya ulaşılmıştır.
INTERNET VE EKONOMİ Ahmet Ay; Hakan Acet; Zeynep Karaçor
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi,
05/2014, Letnik:
8, Številka:
1-2
Journal Article
Odprti dostop
Elektronik ticaretin birkaç yılda ulaştığı büyüklük, tüm zamanlar içinde ekonomik anlamda belki de en hızlı değişimin gerçekleşmekte olduğunun ispatıdır. Bugün Ticaretin tanımı yeniden yapılmış ve ...pazar kavramına değişik boyutlardan yaklaşılmak zorunda kalınmıştır. Bunun sebebi sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte geleneksel ticaretin yerini elektronik ticaretin almış olmasıdır. Ayrıca elektronik ticaretin diğer gelişen ekonomilerde olduğu gibi Türkiye Ekonomisi üzerine de etkileri olduğu açıkça fark edilmektedir. Bu çalışmada, elektronik ticaretin temel ekonomik etkileri incelenirken Türkiye Ekonomisi üzerindeki etkilerine de değinilecektir.
İnşaat sektöründeki gelişmelerle birlikte çok yüksek katlı betonarme binaların yaygınlaşması, altyapıya verilen önemin artması, nükleer enerji alanındaki yatırımların söz konusu olması gibi ...gelişmelerden dolayı beton teknolojisinde lif kullanımı büyük bir önem kazanmıştır. Dolayısıyla, bu lif takviyeli kompozitin özellikle, süneklik özelliğine sahip olması gerektiği açıktır. Lif takviyeli kompozitler yapısal elemanların sünekliğini arttırarak, deprem, roket darbeleri ve patlamalar gibi aşırı deplasman oluşturan olayları esnasında büyük miktarda enerji yutarak ileri düzeyde yapısal göçmeyi engellemek için tasarlanmaktadır. Bu kompozitlerin inşaat sektöründe kullanılmasıyla birlikte, çok yüksek betonarme binaların inşa edilebilmesi, önemli altyapı elemanlarının dayanıklılığının ve ekonomik ömrünün arttırılabilmesi, nükleer enerji santrallerinin güvenliği açısından büyük önem arz eden korunak binalarının daha güvenli yapılabilmesi, betonarme taşıyıcı elemanların kesit ve donatı oranlarında azalmalara gidilebilmesi çok daha mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, beton teknolojisinde yukarıda belirtilen kompozit özelliklerinin sağlanması açısından lif kullanımının önemi artmaktadır. Değişik malzeme özelliklerine sahip lif türlerinin tek veya farklı lif kombinasyonlarıyla birlikte karma olarak kullanımıyla daha gelişmiş kompozitler üretmenin mümkün olduğu yapılan incelemeler sonucunda tespit edilmiştir. Bu makalede, çimento esaslı kompozit üretiminde lif kullanımının önemi, lif tipleri ve kullanım şekilleri (tek lif ve karma lif) ve makro ve mikro lif türlerinin karma lif takviyeli kompozitlerin mühendislik özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta, çoklu çatlak oluşumu ve yüksek çekme dayanımı gibi avantajları nedeniyle inşaat sektöründe karma lif takviyeli kompozit kullanımı büyük önem kazanmaktadır.
İnşaat sektöründeki gelişmelerle birlikte çok yüksek katlı betonarme binaların yaygınlaşması, altyapıya verilen önemin artması, nükleer enerji alanındaki yatırımların söz konusu olması gibi ...gelişmelerden dolayı beton teknolojisinde lif kullanımı büyük bir önem kazanmıştır. Dolayısıyla, bu lif takviyeli kompozitin özellikle, süneklik özelliğine sahip olması gerektiği açıktır. Lif takviyeli kompozitler yapısal elemanların sünekliğini arttırarak, deprem, roket darbeleri ve patlamalar gibi aşırı deplasman oluşturan olayları esnasında büyük miktarda enerji yutarak ileri düzeyde yapısal göçmeyi engellemek için tasarlanmaktadır. Bu kompozitlerin inşaat sektöründe kullanılmasıyla birlikte, çok yüksek betonarme binaların inşa edilebilmesi, önemli altyapı elemanlarının dayanıklılığının ve ekonomik ömrünün arttırılabilmesi, nükleer enerji santrallerinin güvenliği açısından büyük önem arz eden korunak binalarının daha güvenli yapılabilmesi, betonarme taşıyıcı elemanların kesit ve donatı oranlarında azalmalara gidilebilmesi çok daha mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, beton teknolojisinde yukarıda belirtilen kompozit özelliklerinin sağlanması açısından lif kullanımının önemi artmaktadır. Değişik malzeme özelliklerine sahip lif türlerinin tek veya farklı lif kombinasyonlarıyla birlikte karma olarak kullanımıyla daha gelişmiş kompozitler üretmenin mümkün olduğu yapılan incelemeler sonucunda tespit edilmiştir. Bu makalede, çimento esaslı kompozit üretiminde lif kullanımının önemi, lif tipleri ve kullanım şekilleri (tek lif ve karma lif) ve makro ve mikro lif türlerinin karma lif takviyeli kompozitlerin mühendislik özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta, çoklu çatlak oluşumu ve yüksek çekme dayanımı gibi avantajları nedeniyle inşaat sektöründe karma lif takviyeli kompozit kullanımı büyük önem kazanmaktadır.
İnşaat sektöründeki gelişmelerle birlikte çok yüksek katlı betonarme binaların yaygınlaşması, altyapıya verilen önemin artması, nükleer enerji alanındaki yatırımların söz konusu olması gibi ...gelişmelerden dolayı beton teknolojisinde lif kullanımı büyük bir önem kazanmıştır. Dolayısıyla, bu lif takviyeli kompozitin özellikle, süneklik özelliğine sahip olması gerektiği açıktır. Lif takviyeli kompozitler yapısal elemanların sünekliğini arttırarak, deprem, roket darbeleri ve patlamalar gibi aşırı deplasman oluşturan olayları esnasında büyük miktarda enerji yutarak ileri düzeyde yapısal göçmeyi engellemek için tasarlanmaktadır. Bu kompozitlerin inşaat sektöründe kullanılmasıyla birlikte, çok yüksek betonarme binaların inşa edilebilmesi, önemli altyapı elemanlarının dayanıklılığının ve ekonomik ömrünün arttırılabilmesi, nükleer enerji santrallerinin güvenliği açısından büyük önem arz eden korunak binalarının daha güvenli yapılabilmesi, betonarme taşıyıcı elemanların kesit ve donatı oranlarında azalmalara gidilebilmesi çok daha mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, beton teknolojisinde yukarıda belirtilen kompozit özelliklerinin sağlanması açısından lif kullanımının önemi artmaktadır. Değişik malzeme özelliklerine sahip lif türlerinin tek veya farklı lif kombinasyonlarıyla birlikte karma olarak kullanımıyla daha gelişmiş kompozitler üretmenin mümkün olduğu yapılan incelemeler sonucunda tespit edilmiştir. Bu makalede, çimento esaslı kompozit üretiminde lif kullanımının önemi, lif tipleri ve kullanım şekilleri (tek lif ve karma lif) ve makro ve mikro lif türlerinin karma lif takviyeli kompozitlerin mühendislik özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta, çoklu çatlak oluşumu ve yüksek çekme dayanımı gibi avantajları nedeniyle inşaat sektöründe karma lif takviyeli kompozit kullanımı büyük önem kazanmaktadır.