Krugovi parnjaci Kalafatić, Hrvoje; Šiljeg, Bartul
Prilozi Instituta za arheologiju u Zagrebu,
2018, Letnik:
35, Številka:
-
Journal Article, Paper
Recenzirano
Odprti dostop
Neolitička naselja (6./5. tisućljeće pr. Kr.) okružena opkopom rasprostiru se širom Europe, pa i na prostoru istočne Hrvatske o čemu postoji opsežna bibliografija. Istraživanja provedena posljednjih ...nekoliko godina utvrdila su postojanje do sada nezabilježenoga načina formiranja i organizacije takvih naselja na području istočne Hrvatske – naselja u parovima. Novi tip naselja utvrđen je daljinskim istraživanjima snimanjem iz aviona kao i drona, u kombinaciji sa serijama satelitskih i avionskih vertikalnih snimaka, a rezultati terenskih pregleda tako otkrivenih nalazišta potvrdili su kako su navedena naselja uglavnom višeslojna, dugotrajna te pripadaju sopotskoj kulturi, pri čemu se okvirno mogu datirati u 5. tisućljeće pr. Kr.
Neolithic settlements (6th/5th millennium BC) encircled by moats were widespread throughout Europe, including eastern Croatia, on which there is an extensive bibliography. Excavations conducted over the last several years have confirmed the existence of thus far unrecorded methods for the formation and organization of such settlements in eastern Croatia – twin settlements. This new type of settlement was ascertained by means of remote sensing from aircraft and by means of drones, in combination with a series of satellite and aerial vertical photographs, while the results of field surveys of the sites so discovered have confirmed that they were generally multi-layered, long-term and attributed to the Sopot culture, so that they may be generally dated to the 5th millennium BC.
Öz: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Arkeologlara göre burası insanlığın en eski tapınaklarından biridir. ...Göbeklitepe, yerleşik hayattan ve tarımsal üretimden yoksun olan avcı-toplayıcı toplulukların dinsel inanışları hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bu tapınak, arkaik insanların dinden ve inançtan yoksun ilkel bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olduklarını, inançlarını yaşamak için tapınak inşa ettiklerini ve zengin bir dinî sembol kullandıklarını göstermektedir. Göbeklitepe, insanların yerleşik hayata geçip kendisi için konut yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden ve tarımsal üretime başlamadan önce dinî ihtiyaçlarını karşılamak için tapınak yaptığının bir göstergesidir. Özet: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Şanlıurfa yakınlarında 1995 yılında başlatılan arkeolojik kazılar, insanlık tarihine bakış açımızı değiştirmiş ve geçmiş hakkında sahip olduğumuz bilgilerin doğruluğunu test etme imkânı sunmuştur. Göbeklitepe, arkaik insanın inanç ve düşünce dünyası hakkındaki bilgilerimizin gerçeği yansıtmadığını göstermiştir. Yaşamını avcı-toplayıcı olarak sağlamaya çalışan, din ve soyut düşünceden yoksun olduğu düşünülen, çanak-çömlek yapmasını bile bilmeyen, tarımı ve yerleşik hayatı keşfetmemiş insanların yoğun ve zengin bir sembolik anlatıma sahip tapınaklar yapması, bilim adamlarını derinden etkilemiştir. Toplamda 20 adet olan ve çapı 10 -30 metre arasında değişen dairesel yapılardan oluşan Göbeklitepe tapınaklarının en ilgi çekici unsuru, T biçiminde olan ve üzerinde soyut sembol ve hayvan kabartmalarını bulunduran dikili taşlardır. Dairesel yapının merkezinde iki adet ve çevresinde 10 ile 12 adet arasında T biçiminde yaklaşık 200 tane dikili taş bulunmaktadır. Bu T biçimindeki dikili taşlar üzerinde kapsamlı bir inceleme yapıldığında ve kadim Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının dinsel inanışları ve tapınak kültü göz önünde bulundurulduğunda, bu dikili taşların tanrıları sembolize ettiği anlaşılmaktadır. Göbeklitepe, çocukları veya daha küçük dereceli tanrılar tarafından çevrelenen ve bu tanrıların oluşturduğu çemberin merkezinde yer alan tanrı ve tanrıça çiftinin oluşturduğu tanrılar panteonunun kutsal alanıdır. Göbeklitepe bir tapınak olmanın ötesinde karanlıkta kalmış bir inanç sisteminin en önemli temsilcisi olarak karşımızda durmaktadır. Yazılı kaynakların bulunmadığı ve sınırlı arkeolojik verilerin elde edilebildiği Neolitik Dönemin erken evresine ait olan Göbeklitepe, bu dönemde yaşamış arkaik insanın inanç ve düşünce dünyasını bize göstermektedir. Bu megalitik yapının yapısal ve biçimsel özellikleri, arkaik insanın sanıldığı gibi ilkel olmadığını kanıtlamaktadır. Göbeklitepe, dinin doğuşu ve gelişimi konusunda çok önemli bilgiler sunmaktadır. Özellikle evrimci ve pozitivist bakış açılarıyla oluşturulmuş ve dinin büyü, ruh, korku, atalara tapma gibi basit ve asılsız yapılardan doğup zamanla karmaşık ve kurumsal inançlar biçimine dönüştüğünü öne süren teorilerin gerçeği yansıtmadığını göstermiştir. Araştırmacılar, avcı-toplayıcı toplulukların yerleşik hayata ve tarımsal üretime geçtikten sonra toplumsal yaşamla birlikte bazı sorunlarla karşılaştıklarını ve bu sorunlara çözüm arayışının dinlerin doğuşunu hazırladığını düşünüyorlardı. Diğer bir ifade ile kurumsal dinler, karmaşık toplumsal yaşamın bir ürünü ve sonucu olarak görülüyordu. Fakat Göbeklitepe dinsel inanışların düşünülenden çok daha eski dönemlerde, kurumsal olarak ve basit olmayan formlarda bulunduğunu göstermiştir. Göbeklitepe’nin, bilinen en eski ve ilk tapınak yapısı olduğu iddia edilmektedir. Kendisinden önce bilinen antik tapınaklardan en az 5000 yıl eski olan bu megalitik yapı, uygarlığın gelişiminde dinsel inanışların ne kadar etkili ve önemli olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Uzun yıllar kazı başkanlığını yapmış olan arkeolog Klaus Schmidt, Göbeklitepe’nin ortaya çıkmasıyla birlikte “..önce tapınak kuruldu sonra şehir.” sözleriyle, insanoğlunun genlerinde bulunan inanma ihtiyacının ne kadar öncelikli olduğunu ifade etmiştir. Göbeklitepe insanoğlunun konut, tarım ve çanak çömlek gibi temel ihtiyaçlardan önce görkemli ve karmaşık tapınaklar yaptığını ve bunun arkaik insan topluluklarının güçlü inanç duygusundan kaynaklandığını göstermiştir. İnsanın genlerinde bulunan inanma ihtiyacı insana her şeyden önce tapınak yapmayı ilham etmiştir. Göbeklitepe ile temsil edilen inanç sistemi ve düşünce dünyasının ne kadar zengin ve etkili olduğunu, aynı bölgede en az 5000 yıl sonra ortaya çıkan Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları üzerindeki etkisinden anlayabiliriz. Bu uygarlıkların tapınak yapıları ve dinsel inanışları, bu megalitik yapı ile dikkate değer bir biçimde uyuşmaktadır. Bu uygarlıkların karanlıkta kalmış yönlerini ortaya çıkarmada, Göbeklitepe kaçırılmayacak bir fırsat sunmaktadır. Bu megalitik yapı ortaya çıktığında büyük ses getirmiş ve bilim insanlarının ilgisini çekmiştir. Hakkında yazılı ve görsel basında çok sayıda haberin çıktığı bu tapınak kompleksinin, Aden bahçesi, Babil Asma Bahçelerinin kalıntısı, Şaman tapınağı ve uzaylıların merkezi olduğu iddiaları ortaya atılmıştır. Göbeklitepe üzerinde yapılan arkeolojik kazıların ilerlemesi ve onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşılması, onun bir ritüel merkezi olarak tapınak olduğunu göstermiştir. Göbeklitepe’nin yapısal ve biçimsel özellikleri, bu yapının her şeyden önce bir tapınak olduğunu göstermiştir. Gerek dikili taşlardan oluşan dairesel yapıları ve gerekse yerleşim yerlerinden uzak yüksek bir tepede bulunması bu düşünceyi güçlendirmektedir. Göbeklitepe’yi avcı-toplayıcı toplulukların ibadet ettikleri, tanrılara kurbanlar sundukları, yılın belirli dönemlerinde dinî festival ve şölenler gerçekleştirdikleri, tanrıların yaşadığı kutsal mekânlar olarak gördükleri ve kutsalı tecrübe ettikleri bir tapınak olarak düşünmek daha doğru bir yaklaşımdır. Göbeklitepe’nin, tarih boyunca inanç merkezi olarak kalmış ve peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da ortaya çıkması ülkemiz için önemli bir ekonomik ve kültürel fırsat oluşturmuştur. Anadolu’nun ne kadar kadim ve zengin bir kültürel dokuya sahip olduğunu kanıtlayan bu megalitik yapı, ortaya çıktığı günden beri birçok yerli ve yabancı araştırmacının akınına uğramıştır. Bilimsel literatürün en eski ve ilk tapınağı olan Göbeklitepe, arkaik insanın günümüz insanına miras olarak bıraktığı ve insanlığın ilk dönem sırlarını taşıyan gizemli bir tapınak kompleksidir.
Minijatura iz Smilčića Marijanović, Brunislav
Archaeologia Adriatica,
11/2017, Letnik:
9, Številka:
1
Journal Article, Paper
Recenzirano
Odprti dostop
U članku se raspravlja o dva keramička ulomka koja pripadaju keramičkom predmetu pronađenom prilikom istraživanja neolitičkog nalazišta u Smilčiću. Zahvaljujući njihovu međusobnom fizičkom ...povezivanju bilo je moguće predložiti rekonstrukciju koja prikazuje pročelje objekta koji posve odgovara predodžbi jedne neolitičke nastambe sa stiliziranim prikazom rogova postavljenim iznad ulaza. Minimalno sačuvana bočna strana na desnom ulomku pročelja vrlo uvjerljivo sugerira zaključak kako nije riječ samo o prikazu pročelja, nego o čitavom modelu objekta koji nalikuje neolitičkoj nastambi. Ipak, autor je mišljenja kako se ne radi o predočavanju neolitičke nastambe, nego neolitičkog svetišta u funkciji žrtvenika.
Spoznaje o prvim plovnim ekspedicijama Mediteranom u posljednjih su petnaestak godina značajno porasle, kako uglavnom indirektnim dokazima o plovidbi tako i saznanjima kada su one najranije ...poduzimane. U ovome se radu donosi pregled dosadašnjih spoznaja o najranijoj plovidbi Mediteranom te razmatra kada je do prvih takvih poduhvata moglo doći na Jadranu kao specifičnom dijelu Sredozemnog prostora. Naglašena je problematika plovidbe između italske i hrvatske obale u okvirima pretpostavki kako su te maritimne ekspedicije mogle biti ostvarivane u neolitičkom razdoblju temeljem distribucije opsidijana s Eolskih otoka. Također, navedena su praktična razmišljanja o pitanju uporabe plovila pogonjenih na vjetar u doba kasnog neolitika.
Glačano kameno oruđe vrlo je važna vrsta pokretnoga arheološkog materijala s prapovijesnih lokaliteta. U fundusu Arheološkoga muzeja u Zagrebu čuva se oko 220 neobjavljenih predmeta te vrste s ...područja sjeverozapadne Hrvatske. U ovome radu ti će predmeti biti tipološki, kronološki i prostorno analizirani, s ciljem proširenja spoznaja o razdobljima neolitika i eneolitika na spomenutome području. Iako su nalazi u muzej stizali odvojeno i bez podataka o kontekstu pronalaska, i
to početkom 20. stoljeća, njegova brojnost i tipološka raznolikost svjedoče o intenzivnom naseljavanju toga prostora u spomenutim razdobljima. Nalazi potječu sa 71 lokacije, a podijeljeni su u osam tipoloških cjelina koje su zatim kronološki određene. Prema tipološkim obilježjima i usporedbama s drugim, dobro datiranim nalazima, dio analiziranih nalaza pripisan je neolitičkima starčevačkoj, linearnotrakastoj i sopotskoj kulturi ili bakrenodobnima lasinjskoj, retzgajarskoj i vučedolskoj kulturi, s napomenom da prema nekim obilježjima dio nalaza može biti datiran u brončano te rano željezno doba. Osim tipološke analize glačanih kamenih izrađevina, cilj ovog rada
jest i utvrđivanje arheološke topografije proučavanoga prostora te izrada plana za buduće terenske preglede i arheološka istraživanja.
Polished stone tools are a highly important kind of movable archaeological material from prehistoric sites. The Archaeological Museum in Zagreb keeps about 220 unpublished finds of this kind from the
territory of northwestern Croatia. This paper brings the typological, chronological and spatial analysis of these finds, with the aim of expanding knowledge on the Neolithic and Copper Age periods on the discussed territory. Although the material made its way to the Museum on
different occasions at the beginning of the 20th century, with no data on the context of discovery, the number of finds and their typological diversity testify to the intensive settling of the area in the aforementioned periods. The material originated from 71 locations and was divided into eight typological groups that were then chronologically
defined. Based on the typological characteristics and comparisons to other, well-dated finds, some of these finds were ascribed to the Neolithic Starčevo, Linear Pottery and Sopot, the Copper Age Lasinja, Retz-Gajary and Vučedol cultures, noting that some of the traits indicate a part of the material could be dated to the Bronze and the Early Iron Age. In addition to the typological analysis of polished stone tools, the aim was to establish the archaeological topography of the studied area and to create a plan for future field surveys and archaeological research.
Arheološko nalazište Vrbjanska Čuka je nalazište tipa tel kakvo je uobičajeno na području Pelagonije. Nalazi se oko 1,3 km južno od Slaveja, a toliko je udaljeno i od Vrbjana (Republika Sjeverna ...Makedonija). Nalazište je istraživano od 1979. do 1989. godine, a nova multidisciplinarna istraživanja na ovom telu počela su 2016. godine. U nedavnim arheološkim istraživanjima otvorena je sonda veličine 15 x 10 m u kojoj su otkrivene dvije kuće s pećima, jamama za otpatke, ogradama i platformama. Materijalna kultura je obilježena tipičnim značajkama pelagonijskog neolitika, ali zabilježeni su i ostaci iz antičkog i srednjovjekovnog razdoblja. Osim iskopavanja i dokumentiranja arheološkog materijala, istraživanja iz 2016. su obuhvatila i arheobotaničku analizu organskih uzoraka, geomagnetsku prospekciju cijele površine istraživanja, digitalno topografsko modeliranje tela i trodimenzionalnu rekonstrukciju njegovog izgeda kao i rekognosciranje prapovijesnih nalazišta oko Vrbjanske Čuke. Ovaj multidisciplinarni pristup rezulturao je novim podacima i sveobuhvatnijim razumijevanjem procesa razvoja ovog nalazišta.
U članku su predstavljeni rezultati arheološkog iskopavanja neolitičkog nalazišta Rašinovac kod Ždrapnja u Piramatovačkom polju (zaleđe grada Skradina, sjeverna Dalmacija). Na dotad nepoznatom ...nalazištu je 2013. godine otvorena probna sonda dimenzija 2x2 m s ciljem utvrđivanja stratigrafije te određivanja njegove kronološke pripadnosti. Rašinovac je jednoslojno naselje na otvorenom iz impreso faze što je potvrđeno analizom materijalne kulture (pretežito lončarije i litike). Sudeći po dvama radiokarbonskim datumima, Rašinovac pripada najranijim dosada poznatim nalazištima ranog neolitika na ovom području (prvo stoljeće 6. tisućljeća pr. Kr.).
Možda još nedovoljno iscrpno valoriziran, prikaz znanstvenog i stručnog opusa arheologa dr. sc. Šime Batovića, red. prof. prezentiran je arheološkoj i široj javnosti u više navrata. Ovaj predgovor ...tek je vrlo kratki sažetak njegovog znanstvenog karaktera, s ponekim odabranim biografskim i bibliografskim podacima. Trebao bi predočiti bitnosti njegovog slojevitog opusa, ono što ga je odredilo i oblikovalo, učinilo temeljnim i trajnim u hrvatskoj prapovijesnoj arheologiji.
Approximately 200 meters to the southeast of the village of Garbina in the immediate vicinity of Porec, Croatia, the existence of a heretofore unknown cave was confirmed as a result of trial ...archaeological explorations in September and October of 2013. Eight probes yielded fragments from the early and late modern era, the period of antiquity, the Bronze Age, as well as Eneolithic and Neolithic pottery, flint utensils, and the remains of human and animal bones, seashells and snails. This paper is based on a typological study of the most characteristic fragments of prehistoric pottery. Publication Abstract
Godine 1973. proveo je Stojan Dimitrijević iskopavanje na neolitičkom nalazištu u Brezovljanima istraživši dio naselja za koji je pretpostavio da je služio kao središte za proizvodnju keramičkog ...posuđa. Iskopavanja su rezultirala izdvajanjem posebnog brezovljanskog tipa sopotske kulture koji odražava utjecaje lenđelskih kultura i ubodnotrakaste keramike iz srednjoeuropskog kulturnog kruga. Od 2002. g. Gradski muzej Križevci provodi sustavna istraživanja kojima je potvrđena Dimitrijevićeva pretpostavka o postojanju izdvojenog središta za proizvodnju keramike u okviru većeg neolitičkog naselja. Utvrđeno je postojanje dviju faza naselja u njegovim pojedinim dijelovima. Upotpunjena su saznanja o pokretnim arheološkim nalazima što se osobito odnosi na ukrašavanje finog posuđa brezovljanskog tipa sopotske kulture.