Akademska digitalna zbirka SLovenije - logo
E-viri
Celotno besedilo
Recenzirano Odprti dostop
  • Kant’ın Eleştirel Felsefesi...
    Ayşe Hilal Akın

    Cumhuriyet ilahiyat dergisi, 12/2022, Letnik: 26, Številka: 3
    Journal Article

    Bu çalışmada, Kant’ın eleştirel felsefesinden hareketle aklın, evrensel ve koşulsuz olanla kurduğu sınırsız ilişkinin bir parçası olarak teleolojik yargılar incelendi. Bunun için öncelikli olarak Kant felsefesinde telos ve skopos arasındaki ayrıma dikkat çekildi. Doğadaki gayeliliğin kaynağı olarak öznenin bilişsel yetileri ve amaçsız amaçlılık kavramları ele alındı. Kant’ın eleştirel felsefesi içerisinde doğa bilimine, içsel bir ilke olarak Tanrı kavramının getirilmesinin, yanlış inanç şeklinde nitelendirileceği hususu üzerinde duruldu. Bilgimizin sınırlarını aşan bir anlatıya sebebiyet veren bu sınırı aşma faaliyeti, Kant felsefesinde bilginin tesisi süreçleri bağlamında ele alındı. Kant’a göre bu bakımdan teleolojik yargılardan teolojik yargılara yapılan geçişin mahiyeti soruşturuldu. Telosun sonsuzla olan ilişkisi çalışmanın başında ele alındı. Sonrasında doğa içerisinde kendi kendini örgütleyen ve kör bir rastlantısallığı ortadan kaldıran amaçlılık fikri üzerinde duruldu. Doğa biliminin iç ilkesi olarak teleolojik ilkenin zemini soruşturuldu. Bu zemine Tanrı kavramının yerleştirilmesinin imkânı tartışıldı. Kant’ın gayeliliğe yüklediği evrensellik ve zorunluluk hususiyetlerinin yalnızca deneyim zeminleri üzerine dayanmadığına işaret edildi. Bu noktada, evrenselliği yakalamak adına, aynı zamanda a priori bir ilkeyi temel almanın gerekliliği ifade edildi. Bu ilkenin ise niyet (Alm. Absicht) ya da son amaç (Alm. Endzweck) olabileceği ihtimali ele alındı. Koşullu ve sonlu olana tatbik olunan aklın koşulsuza uzanma istemi üzerinde duruldu. Kant’a göre, teleolojik yargılardan teolojik yargılara geçişin sebebinin, fenomenlerde amaçlı düzenliliği görme çabası olduğu ifade edildi. Bu düzenliliği daha yüksek bir telosa ve hatta yaratıcı, ilksel olan bir varlığa götürmenin, aklın zorunlu bir adımı olduğuna işaret edildi. Kant’ın eleştirel felsefesinde, doğa biliminin zeminine bir Tanrı kavramının yerleştirilmesi ve doğadaki gayeliliğin de bununla açıklanması halinde Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için kullanılan bu yöntemin içsel ve kalıcı olmayan bir anlatı oluşturacağı hususu üzerinde duruldu. Bu kabulün bir yanılsama olup olmayacağı meselesi tartışıldı. Bu noktada muhayyile yetisinin telos ile icra ettiği görev üzerinde duruldu. Öznel ile evrenselin ortak paydası olarak telos kavramına dair değerlendirmelere yer verildi. Sonuç olarak, insan zihninde var olan sabite (constant) arayışının, onu nedensellik zinciri içerisinde bir Tanrı’nın varlığına nasıl götürebileceği soruşturuldu.