Matematik ile edebileşen eserler Doğan,Adem; Yazıcı,Büşra
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi (CEBED),
Ekim 2022, Letnik:
1, Številka:
2
Journal Article
Recenzirano
Matematik, sayılar, kavramlar, formüller ve hesaplamalardan öte yaşamı içine alan bir bilimdir. Ayrıca matematik, içinde bulunduğu duruma göre amaç ya da araç olabilen çok boyutlu bir yapıdır. Bu ...yapının, hayali ya da kurmaca dünyalar yaratabilen, insana farklı deneyimler sunan bir sanat alanı olan edebiyat ile ilişki kurması kaçınılmazdır. Bu durum insana matematik ve edebiyatla farklı deneyimler sunma imkânı vermektedir. Edebiyatın da matematik gibi kesin sınırları yoktur. Edebiyat, matematiğin zihinde canlanmasını sağlarken aynı zamanda onun sıkıcı ve erişilmez olması fikrini de ortadan kaldırmış olmaktadır. Edebiyat açısından roman ya da hikâye yazarken; yer, zaman, mekân, kahraman, olay gibi unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu unsurları oluştururken matematiğin dahil edilmesi kurguyu daha üst noktalara taşımaktadır. Bu sebeple araştırmanın amacı; edebiyatın içindeki matematiği incelemek, matematiğin edebiyata yansımalarını keşfetmektir. Bu doğrultuda incelenen eserlerin içindeki matematiksel durumlar, matematikle açıklanabilen olaylar ve matematiğin eserlere etkisi araştırılmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ile elde edilen bilgiler yorumlanmıştır. Yazarların matematik ile ilişkileri, oluşturdukları kurguda matematiği nasıl yerleştirdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda bu eserlerin içinde üst düzey bir matematik bilgisi ve işleyişinin olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kurgu ve hikayelerin içine yedirilen matematiğin rastgele değil kasıtlı olarak kurgulandığı söylenebilir. Yazarların matematikle bağları düşünüldüğünde bu durum daha da belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır.
Covid-19 salgınının ortaya çıkmasıyla birlikte ortaokul öğrencileri de uzaktan eğitim kavramı ile karşılaşmış ve eğitim öğretimlerine bir süre bu şekilde devam etmek zorunda kalmıştır. Bu çalışmanın ...amacı ortaokul öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik algılarını metafor yoluyla tespit etmektir. Metafor insanların çok az bildikleri veya hiç bilmedikleri bir kavramı bildikleri kavramlara benzeterek açıklamaya çalışmaktır. Metaforlar yeni bir bilginin daha kolay öğrenilmesinde oldukça faydalı bir yöntemdir. Öğrencilerin uzaktan eğitim süresince edindikleri bu deneyimleri anlamak için yapılan çalışmada, nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma grubu 2021-2022 eğitim öğretim yılında Burdur’un Bucak ilçesinde öğrenim gören 200 ortaokul öğrencisinden oluşmaktadır. Öğrencilerden ‘Uzaktan eğitim……gibidir/benzer. Çünkü ……’ cümlelerini tamamlamaları istenmiştir ve veriler toplanmıştır. Toplanan veriler içerik analizi yolu ile kategorilere ayrılmıştır. Öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik algıları şu şekilde kategorilere ayrılmıştır: Anlaşılmazlık, kaygı verici, zorunluluk, verimsizlik, bağımlılık, çeşitlilik, eğitici unsur, karmaşıklık, yalnızlık, kolaylaştırıcı, erişebilirlik ve yetersizliktir. Öğrencilerin oluşturduğu metaforlar incelendiğinde, uzaktan eğitime yönelik algıları daha çok negatif yönde olduğu görülmektedir.
Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin okuma etkinliklerinde kullandıkları kaynakların seçiminde esas aldıkları ölçütleri araştırmaktır. Betimsel araştırma türlerinden birisi olan genel ...tarama modelinin esas alındığı bu çalışmanın örneklem grubunu aktif olarak görev yapan ve kolay ulaşılabilir örnekleme metodu ile ulaşılan 179 okul öncesi öğretmeninden oluşmaktadır. Çalışmada veriler, araştırmacılar tarafından uzman görüşleri doğrultusunda hazırlanan “Kaynak Seçim Kriterleri Hakkında Görüşler Formu” kullanılarak toplanmıştır. Araştırma süresince elde edilen verilerin analizinde ise Cochran’s Q testi ve Ki-Kare Uyum Testi esas alınmıştır. Araştırma sonucunda; okuma etkinliklerinde hem çocuklar hem de öğretmenler tarafından çoğunlukla hikâye ve masal kaynaklarının okuması tercih edildiği tespit edilmiştir. Okul öncesi öğretmenlerinin okuma etkinliklerinde kullandıkları kaynakları çoğunlukla okul/sınıf kitaplıklarından temin ettikleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin kaynak seçiminde en fazla kitabın verdiği mesaja dikkat ettikleri, en az ise kitapta kullanılan kâğıdın yapısını ve yazı stilini dikkate aldıkları tespit edilmiştir. Kitabın yayın dilinin (yerli ya da çeviri kitap) ise öğretmenlerin kaynak seçim kriterleri arasında çoğunlukla dikkate alınmadığı belirlenmiştir.
Toplumda yaşayan her birey için matematik becerilerini geliştirmenin önemi yadsınamaz bir gerçektir. Ancak otizm spektrum bozukluğu olan öğrencilerin matematik becerilerinin zayıf olduğu ve matematik ...performanslarının tipik gelişim gösteren akranlarından önemli ölçüde geride olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı, otizm spektrum bozukluğu olan öğrencilere matematik becerilerinin öğretimini hedefleyen ulusal alanyazındaki tek-denekli araştırma desenleri kullanılarak yürütülmüş çalışmaları, betimsel özellikleri ve yöntemsel kaliteleri açısından incelemektir. Çalışma, sistematik derleme araştırmasıdır. Bu çalışma kapsamında dahil etme ölçütlerini karşılayan 15 araştırma incelenmiştir. Betimsel bulgular, katılımcıların büyük çoğunluğunun erkek olduğunu, müdahalelerin yapılandırılmış ortamlarda araştırmacılar tarafından uygulandığını ve hedef becerilerin öğretiminde kanıta dayalı matematik uygulamalarının kullanıldığını göstermektedir. Yöntemsel kaliteye ilişkin bulgular, yalnızca dört araştırmanın kabul edilebilir düzeyde yöntemsel özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, ilgili alanyazın bağlamında tartışılmış ve ileri araştırmalara yönelik öneriler sunulmuştur.
Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin matematiğe yönelik tutumlarının incelenmesidir. Araştırma örneklemini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında İstanbul ilinin altı farklı ilçesindeki birer ...ortaokul, özel ortaokul ve imam hatip ortaokulunda öğrenim gören toplam 1080 öğrenci oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Önal (2013) tarafından geliştirilmiş Matematiğe Yönelik Tutum Ölçeği (MTÖ) kullanılmış; toplanan veriler Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis H testleri kullanılarak yorumlanmıştır. Ortaokul öğrencilerinin matematiğe yönelik tutumları yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin sınıf seviyesi arttıkça matematiğe yönelik tutumlarının daha olumsuz olduğu görülmüştür. Özel ortaokulda öğrenim gören, gelir seviyelerinin yüksek olduğunu düşünen, okul kurs/etütüne katılan, matematik dersi ortalaması yüksek olan, algıladıkları matematik başarıları yüksek olduğunu düşünen, matematik öğretmenini seven, anne ve baba eğitim seviyesi yüksek öğrencilerin matematiğe yönelik tutumlarının aynı analizdeki diğer gruplara göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kız ve erkek öğrenciler ile okul dışında takviye matematik dersi alan ve almayan öğrencilerin tutumları arasında fark bulunmamıştır.
The purpose of this research is to examine the attitudes of secondary school students towards mathematics. The research sample consists of a total of 1080 students studying in one of the secondary schools, private secondary schools and Islamic divinity secondary schools in six different districts of Istanbul in the academic year 2018-2019. The Attitudes towards Mathematics Scale developed by Önal (2013) was used as a data collection tool; collected data were interpreted using Mann-Whitney U and Kruskal-Wallis H tests. Secondary school students' attitudes towards mathematics were found high. As the grade level of the students increased, their attitudes towards mathematics were more negative. The attitudes of students who study at private secondary school, think that their income levels are high, attend school course/study, have a high average mathematics lesson, think that they have high mathematics achievement, love mathematics teacher, and have higher education levels than parents in the same analysis. It was concluded that it was high. There was no difference between the attitudes of male and female students and those who took and did not take reinforcement mathematics courses outside of school.
Bu araştırmanın amacı, ilkokulda öğrenim görmekte olan öğrencilerin matematik kaygı düzeylerini ölçmek için Mutlu ve Söylemez (2018) tarafından geliştirilmiş testin psikometrik özelliklerini Rasch ...Ölçme Teorisi çerçevesinde incelemektir. Bu amaçla test, madde uyum indeksleri, kategori yapısının işlevselliği, madde ve kişilere yönelik güvenirlik ve ayırt edicilik indeksleri, örneklemi hedefleme yeterliği, maddelerin dağılımı, cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenleri açısından test maddelerinin yanlılık gösterip göstermediği ve boyut yapısı bileşenleri bağlamında analiz edilmiştir. Araştırmanın katılımcılarını Trabzon ilinde farklı ilkokullarda öğrenim görmekte olan 1110 (581 kız, 529 erkek) üçüncü sınıf ve 946 (518 kız, 428 erkek) dördüncü sınıf olmak üzere toplamda 2056 öğrenci oluşturmaktadır. Test öğrencilere uygulandıktan sonra maddelere ve kişilere yönelik ölçüler Derecelendirme Ölçeği Modeli ile Winsteps (Sürüm: 3.91) yazılımı kullanılarak hesaplanmıştır. Elde edilen bulgular benimsenen kategori yapısının önerilen bazı kriterleri ihlal ettiğini, testin tek boyutluluk kriterini sağladığını, maddelerin ölçülen değişkenin farklı seviyelerini kapsadığını, kişi ve madde güvenirlik indekslerinin uygun olduğunu, maddelerin kişileri ayırt etmede düşük performans gösterdiği ve maddelerin cinsiyet ve sınıf düzeyi açısından yanlılık sergilemediğini göstermiştir. Bununla birlikte testin uygulandığı grubu hedeflemede kayda değer bir isabetsizlik sergilediği ortaya çıkmıştır. Elde edilen bulgular temelinde test maddelerine ve maddeleri cevaplamak için benimsenen kategori yapısına ilişkin önerilerde bulunulmuştur.
Bu araştırmanın amacı salgın döneminde derslerini eş zamanlı uzaktan eğitim uygulamaları ile yürüten matematik öğretmenlerinin eş zamanlı uzaktan eğitim ile ilgili görüşlerinin belirlenmesidir. ...Çalışma nitel desenli bir durum çalışması şeklinde yürütülmüştür. Çalışma grubunu, derslerini eş zamanlı uzaktan eğitim uygulamaları ile yürüten 12 gönüllü matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Eş zamanlı uzaktan eğitimin öğretmen görüşlerine göre teknoloji kullanımı konusunda, fiziksel açıdan, sağlık açısından ve zaman açısından avantajlı olduğu belirlenirken derslerin öğretmenler için yorucu olması, teknolojik araç ve alt yapı sorunlarının olması, öğretmenlerin çalışma saatlerinin çok fazla esnetilmesi, iletişim ve etkileşim eksikliği, ilgisizlik, eksik öğrenme gibi dezavantajları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak matematik öğretmenlerinin matematik derslerinde yüz yüze eğitim modelini tercih ettiği, az bir kısmının yüz yüze eğitim ve uzaktan eğitimin beraber olduğu karma modeli tercih ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu çalışmada öğrencilerin sosyoekonomik durumu, matematik öğrenmeyi sevmeleri, okullarının akademik başarıya verdikleri önem ile öğrenci matematik başarısı arasındaki ilişki çok düzeyli yapısal ...eşitlik modeliyle (ÇDYEM) incelenmiştir. Araştırmada örneklem TIMSS 2011 çalışmasına katılan Türkiye’deki 5960 sekizinci sınıf öğrencisidir. Araştırma bulguları öğrencilerin matematik başarı varyansının %33’ünün okullar arası farklılıklardan, %67’sinin öğrenciler arası farklılıklardan kaynaklandığını göstermiştir. ÇDYEM’de, öğrenci düzeyinde öğrencilerin sosyoekonomik durum ve öğrencilerin matematik öğrenmeyi sevmeleri, okul düzeyinde yine sosyoekonomik durum ve okullarının matematik başarısına verdiği önem yer alarak her iki düzeyde de bu değişkenlerin matematik başarısıyla ilişkisi modellenmiştir. Bulgulara göre sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin bireysel başarıları; dolayısıyla bu öğrencilerin bulunduğu okulların ortalama başarıları diğer okullara göre nispeten daha yüksektir. Okul düzeyindeki sosyoekonomik durumun okulun akademik başarıya önem vermesini pozitif yönde etkileyerek okulların daha yüksek başarıya sahip olmalarına katkı sağladığı görülmüştür. Ayrıca, matematik öğrenmeyi seven öğrencilerin daha yüksek matematik başarısına sahip olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Son olarak, araştırma bulgularına dayanarak eğitim politikaları kapsamında önerilerde bulunulmuştur.
Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik yeterlik düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırma betimsel bir çalışma niteliğinde olup tarama ...modeli kullanılmıştır. Araştırma 2018-2019 eğitim-öğretim yılında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Çanakkale il merkezinde bulunan ilkokullarda görev yapan sınıf öğretmenleri, örneklemini ise 10 ilkokulda görev yapan 150 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Elde edilen veriler sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yeterlik düzeylerini belirlemek amacıyla; “Kişisel Bilgiler Anket Formu” ve “Matematik Öğretimi Yeterlik İnanç Ölçeği (MTEBI)”nin Türkçe uyarlaması ile toplanmıştır. Verilerin analizi sonucunda; değerlendirme yapılan değişkenlerin hemen hemen hepsinde sınıf öğretmenlerinin matematik dersi öğretimine yönelik yeterlik inançları yüksek çıkarken; öğretmenlerin yaşları ve yabancı dil bilme durumları ile matematik dersi öğretimine yönelik yeterlik inanç düzeyleri arasında anlamlı bir farka rastlanmıştır. Yaşları 21-34 arasında olan sınıf öğretmenlerin matematik öğretimi yeterlik inançlarının 45-54 yaş arasındaki öğretmenlere ve yine 21-34 yaş arasındaki öğretmenlerin 55-64 yaş arasındaki öğretmenlere göre daha güçlü yeterliği olduğu sonucuna varılmıştır. Yabancı dil bilen sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimi yeterlik inancının, yabancı dil bilmeyen sınıf öğretmenlerinden daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.