Bu çalışmada dermatofitozisli sığırlarda 25 (OH) D3 seviyelerinin belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla çalışmaya küçük bir işletmede yer alan ve deride dermatofitozis şüpheli lezyonların bulunduğu 10 ...hasta ve 6 sağlıklı sığır dahil edildi. Fungal etkenin tanısı deriden temas frotisi ve koton svap ile alınan örneklerin mikroskop altında potasyum hidroksit ve mürekkep ile muamele edilerek direkt bakısı ve morfolojik tanısı da Sabouraud dextrose agarda izolasyonu ile gerçekleştirildi. Çalışma sonucunda ışık mikrokobu altında yapılan direkt bakıda silindirik, hiyalin yapıda dallı hifa ve artrosporların görüntü kayıt edilirken 2 hafta süreyle 37°C’ de inkube edilen Sabouraud dekstroz agarda küçük, kompakt, bir araya toplanmış beyazdan griye değişen koloniler ve ışık mikroskobu altında Narayan boyama ile muamele edilen kolonilerin dallanmış boynuz benzeri hifalar, rat kuyruğu şeklindeki makrokonidialar ve gözyaşı şeklindeki mikrokonidiaların görülmesiyle T. verrucosum’ a ait kesin morfolojik ayrım sağlandı. Ayrıca D vitamini seviyeleri minimum-maksimum değerler açısından bakıldığında hasta grupta (11.46-41.26 ng/mL) sağlıklı kontrol grubuna göre (49.11-112.7 ng/mL) daha düşük aralıkta tespit edildi. Sonuç olarak sığırlarda dermatofitoz etkenleri arasında bulunan T. verrucosum ile enfekte olan hayvanlarda 25 (OH) D3 seviyesinin azalabileceği ve bu azalmanın derinin immun durumunu etkileyen parametrelerinde bir arada değerlendirilmesi ile yapılacak çalışmalarla desteklenmesi gerektiği düşünüldü.
The aim of this study was to determine 25 (OH) D3 levels in cattle with dermatophytosis. For this purpose, 10 infected with suspected dermatophytosis lesions and 6 healthy cattle from a small-scale local farm were included in the study. The diagnosis of fungal agent was confirmed by direct microscopical analysis with supplemented in potassium hydroxide and ink solution of lesion taken from skin and also by isolation of fungal colonies on Sabouraud dextrose agar with apperance of cylindrical, hyaline branched hyphaes and arthrospores under light microscopy incubated at 37°C for 2 weeks. The morphological distinction of T. verrucosum was obtained by the observation of horn-like branched hyphae, rat tail shaped macroconidia and tear shaped microconidia of the treated colonies. 25 (OH) D3 intervals were also found to be lower in the infected group (11.46-41.26 ng/mL) than the healthy control group (112.7-49.11.11 ng/mL). In conclusion, it was thought that 25 (OH) D3 levels may be decreased in cattle infected with T. verrucosum that is one of the common dermatophytosis agents and this decrease should be supported by studies to be evaluated of parameters affecting immun status of skin with25 (OH) D3.
Several new sensing technologies have emerged to meet the escalating demand for accurate and rapid diagnosis. We present an overview of the development of highly sensitive and selective Quartz Tuning ...Fork (QTF)-based sensors in a liquid environment, which will be critically important for contemporary diagnostic methods reliant on sensing technologies. The purpose of this study is to modify QTF prongs using molecularly imprinted chitosan, in combination with the operation of a quartz tuning fork as a piezoelectric crystal for biomedical applications. Through real-time data acquisition, we evaluate QTF resonance frequency shifts in dry and liquid environments using a model protein, BSA. As a result, the QTF-based sensor fails to detect BSA in dry conditions. It is however possible to measure frequency shifts ranging from 5 to 25 µg /mL within a liquid matrix. There is a rapid equilibration response time of 2 to 10 minutes depending on the concentration of BSA in the sensor. With the developed QTF-based sensor, a sensitivity of 1.1069 Hz/ µg has been achieved within the liquid matrix. As a result of the excellent properties of molecularly imprinted chitosan, it has been possible to develop a QTF-based biosensor capable of acquiring real-time data even when it is in liquid solutions.
Yüksek hassasiyet ve seçicilikle çalışan, doğru ve hızlı teşhis talebini karşılamak üzere bir dizi yeni duyusal teknoloji ortaya çıkmıştır. Bu çalışma kapsamında, sensör teknolojilerine dayalı çağdaş teşhis yöntemleri için kritik önem taşıyan sıvı ortamda çalışan Kuvars Ayar Çatal (QTF) tabanlı sensörler tasarımı üzerine detaylı bilgi sunmaktadır. Bu çalışma, biyomedikal uygulamalar için bir çevirici olarak kuvars ayar çatalın piezoelektrik kristal olarak kullanılması ile, QTF çatallarını moleküler baskılı kitosan ile modifiye etmeyi amaçlamaktadır Gerçek zamanlı veri toplama ile, model bir protein olan BSA kullanarak QTF rezonans frekansındaki değişimleri hem kuru hem de sıvı ortamlarda takip edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, QTF tabanlı sensör, kuru koşullarda BSA tespiti yapamamaktadır. Ancak sıvı matris içinde 5 ila 25 µg/mL aralığında frekans değişimleri ölçülebildiği gösterilmiştir. Sensördeki BSA konsantrasyonuna bağlı olarak, tepki süresi BSA konsantrasyonuna bağlı olarak 2 ila 10 dakika arasında değişmektedir. Geliştirilen QTF tabanlı sensörle, sıvı matris içinde 1.1069 Hz/ µg hassasiyette ölçüm yapabilmektedir. Moleküler baskılı kitosanın üstün özellikleri sayesinde, sıvı çözeltilerde bile gerçek zamanlı veri toplama yeteneğine sahip bir QTF tabanlı biyosensör geliştirilmiştir.
Ruminant işletmelerinde öncelikli hedef yüksek et ve süt veriminin yanı sıra sağlıklı yavru elde edilmesi ve bu şekilde karlılık oranının arttırılmasıdır. Sığırlarda erken embriyonik ölümler, ...abortlar, fötal mumifikasyon ve anomalili yavru doğumları sonucunda önemli ekonomik kayıplarla karşılaşılmaktadır. Bu olgulara neden olan etkenler arasında viruslar önemli bir paya sahiptir. Viral enfeksiyonlarda tedavi şansının az olması, hastalığın kısa sürede birçok hayvana yayılmasından dolayı primer olarak aborta neden olan viral etkenlerin belirlenmesi oldukça önemlidir. Viruslar uterusa kan-plasenta yoluyla, tohumlama-çiftleşme esnasında enfekte semen yoluyla geçebilir. Bu etkenlerin en yaygın görülenleri ve sığırlarda primer abort etkenleri Bovine herpes virus-1 (BoHV-1), Bovine viral Diarrhea Virus (BVDV), Bovine herpes virus-4 (BoHV-4), Mavidil, Akabane ve son yıllarda ülkemizde de tespit edilen Schmallenberg virus (SBV) enfeksiyonlarıdır. Bu virusların yanı sıra sığırlarda abort etkeni olarak Rift Valley Fever (RVFV), Epizootic hemorajik disease virus (EHDV), Aino Virus, Wesselborn Virus, Lumpy skin disease (LSD), Bovine parvovirus da sayılabilmektedir. Bu derlemede, sığırlarda primer olarak aborta neden olan viruslar ve abort olgularının oluşumundaki rolleri ile söz konusu viruslara karşı kontrol/eradikasyon yöntemleri irdelenmiştir.
Öz: Bu çalışmanın amacı, epididimal ve dondurulmuş çözdürülmüş boğa spermalarında farklı sperma boyama yöntemlerinin etkinliğinin karşılaştırılmasıdır. Dondurulmuş sperma 37 ºC'de 30 saniyede ...çözdürüldü. Epididimal sperma mezbahadan cauda epididimisten elde edildi ve PBS ile sulandırıldı. Mikroskop altındaki ön değerlendirilmeden sonra dondurulmuş çözdürülmüş ve epididimal spermalardan froti hazırlandı ve hazırlanan frotiler kurutuldu. Spermatozoa Coomassie Blue, Gümüş Nitrat, May-Grünwald+Giemsa, Naphthol Yellow-S+Eritrosin-B, Trypan Blue+Giemsa ve Eosin+Coomassie Blue, Panceao-S, Ponceau-S+ Napthol Yellow-S+ Eritrosin B ve modifiye wright ile boyandı. Boyanan frotiler parlak ışık mikroskobunda değerlendirildi (Nikon E-600). Bütün frotilerden en az 100 spermatozoa incelendi. Sağlam spermatozoadaki egüteryal bölge çok iyi fark edildi ve akrozomal bölge bazı sperma boyama yöntemlerinde diğer bölgelere göre farklı renkte boyandı (Coomassie Blue, May-Grünwald+ Giemsa, Naphthol yellow-S+Eritrosin-B, Eosin+Coomassie Blue). Bozuk akrozomlu spermatozoadaki eguteryal bölgeler iyi boyanmadı. Çalışmamızdaki tüm boyama yöntemlerinde epididimal sperma dondurulmuş çözdürülmüş spermaya göre daha iyi boyandı. Bu ise cryoprotektan olarak kullanılan maddelerden kaynaklanabileceği tahmin edildi (hayvansal protein kaynakları gibi). Sonuç olarak çalışmamız Eosin+Coomassie boyamasının Holstein boğalarda basit, ucuz, güvenilir bir boyama yöntemi olduğunu gösterdi. Bu metot Holstein boğalarda epididimal ve dondurulmuş çözdürülmüş spermalarda hızlı çalışan, ölü-canlı ve akrozomal/ morfolojik bozuklukların hesaplanmasında kullanılabilir bir metot olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar kelimeler: sığır, spermatozoa, boyama
A survey was conducted to determine of Bovine Viral Diarrhea Virus, Bovine Herpesvirus 1and Bovine Leukosis Virus infections in a dairy cattle herd with abortion problem in Çankırı. A total of 172 ...serum and 172 leukocytes samples were collected from unvaccinated Holstein cows for mentioned infections in 2010. All sampled animals were over 3 years. While the serum samples were analysed by commercially available indirect enzyme linked immunosorbent assays (ELISA), leukocyte samples were analysed by direct ELISA. Out of 172 serum samples 106 (61.62%) were found to be positive for BVDV antibodies. None of 172 cattle leukocyte samples were positive for BVDV antigen. Antibodies against BHV-1 and BLV were not detected in any serum samples. The findings imply that antibodies to BVDV infections are widely distributed in this herd. In this farm, cows have not been previously vaccinated for BVDV, thus seropositive results indicate that there was an acute BVDV infection in cattle. Cows should be routinely checkedforBVDV status. Seronegative results for BHV-1 and BLV can be explained by the management conditions. As the negative results of BHV-1 and BLV assessed as positive in terms of herd. In conclusion, it is considered that viral agents can play an important role in abortion in cattle and these factors should be checked regularly. Furthermore it is always taken into consideration viruses may also lead to reproductive problems on cattle breeding.
Hayvansal gıda kaynakları insan beslenmesinde hayati önem taşımaktadır. Dengeli bir diyet, yeterli ve kaliteli gıda maddeleri içermelidir. Uygun etiketleme insan sağlığı için önemli olduğu kadar et ...endüstrisinde adil ticaret için de önemlidir. DNA, fiziksel ve kimyasal gıda işleme tekniklerinden etkilenmediği için, et ürünlerini oluşturan içeriğin kaynağı olan türleri ve oranlarını belirlemek amacıyla DNA tabanlı kitler üretilmiştir. Çalışmamızın amacı, ticari kitlerin Türkiye’deki et ürünleri tebliğine uygunluğunu incelemek ve et ürünlerindeki tavuk ve sığır eti miktarını belirlemesini araştırmaktır. Çalışmamızda et ürünlerindeki tavuk ve sığır eti miktarının belirlemek için TaqMan prob kullanan Real Time PCR kitleri kullanılmıştır. Çalışma sonunda incelenen kitlerin RT-PCR reaksiyonlarının eğim ve korelasyon katsayısı kriterleri uygun bulunmuş ancak et ürünlerindeki çeşitli oranlardaki tavuk ve sığır etlerinin kantitatif tayinleri yeterli bulunmamıştır.
Bu çalışmanın amacı, kontrollü koşullarda yetiştirilen bazı sığır ırklarında besi maliyetlerini ve en karlı besi süresini
belirlemektir. Araştırmanın materyalini, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü'ne ...Bağlı-Duraklı Deneme Ahırı'nda besiye alınan
Siyah Alaca ırkı ile Piedmont × Siyah Alaca ve Limuzin × Siyah Alaca melezlerinden 7'şer baş olmak üzere toplam 21 baş tosun
oluşturmuştur. Çalışmanın verileri 1999 yılına ait olmakla birlikte, 2007 yılı fiyatları ile güncelleştirilmiştir. Besi süresi 195
günlük büyütme döneminden sonra 280 gün devam etmiştir. Besi sonunda, sığır başına düşen ortalama canlık ağırlık, 1 kg
canlı ağırlık maliyeti, randıman oranı ve net kar sırasıyla 510,86 kg, 3,65 YTL, % 57,36 ve 462,33 kg olarak hesaplanmıştır.
En yüksek net karı, Limuzin ırkı vermiştir. Optimal besi süresi 5 ay olarak belirlenmiştir. Optimal besi süresinin uygulanması
durumunda, net karda % 21,67 oranında bir artış ve 1 kg'lık canlık ağırlık maliyetinde de % 13,97'lik bir azalma olmaktadır.
Sığır başına karkas ağırlığı, randıman oranı, et fiyatı, brüt üretim değeri, üretim masrafları ve net kar ırklara göre istatistiksel
olarak anlamlı bulunmuştur. Araştırma sonuçları optimal besi süresinin uygulanması ile birlikte uygulanan besi süresine
göre daha yüksek net karın elde edileceğini göstermektedir. Irklara göre farlı besi planlarının yapılmasının mümkün olduğu
görülmektedir.
The primary purpose of this study was to calculate the fattening costs of different cattle breeds reared under
controlled conditions and to determine the optimal fattening period that will maximize the net profit. The data were from
21 bullocks consisting of 7 Holstein, 7 Piedmont × Holstein, and 7 Limousin × Holstein cross-breed cattle reared and fattened
in the closed tie-stall experiment barns of the Aegean Agricultural Research Institute, Turkey. The data used for the analysis
were from the year 1999, but were updated for 2007. The fattening period lasted 280 days, after a rearing period of 195 days.
The average live weight, costs of 1 kg live weight, yield ratio, and net profit per animal at the end of fattening period were
510.86 kg, YTL 3.65, 57.36%, and YTL 462.33, respectively. The Limousin breed yielded the highest net profit. The optimal
fattening period was 5 months. Net profit increased by 21.67%, while the costs of 1 kg live weight decreased by 13.97% at
optimal fattening relative to the fattening period in the application. Live weight, yield ratio, meat price, gross production
value, production costs, and net profit per animal differed significantly among the Holstein, Piedmont, and Limousin breeds.
The results indicated clearly that the optimal fattening period (5 months) yielded much more net profit in comparison with
the fattening period in the application. It appears possible to arrange different plans for different cattle breeds.
Beef consumption has significantly increased in the last fifty years as a response to the increase in population size, whereas the sustainability of production systems has begun to be questioned. ...Because the residues left in the animal feed additives used in conventional food production constitute major health problems in consumers. Therefore, an interest in organic farming methods based on natural grazing and feed production without the use of chemicals is increasing. One of the most important examples of organic beef production in Turkey is the project carried out in the villages of Ayvacık district in Çanakkale. This region has an ecological structure which does not allow an extensive production of culture cattle. The most important advantages of the Turkish grey cattle living in the pastures in the region covered with bushes are that they have less needs of shelter, they do not need supplementary feeding throughout the year and labor costs for their production for beef are low. Breeders in this region maintained a market price for their products by shifting to organic system and thus allowed the sustainable production of the Turkish grey cattle. In this study, Ayvacık Organic Beef Production Project which sets an example for the sustainability of Turkish grey cattle production by featuring its surplus values was evaluated.
Beef consumption has significantly increased in the last fifty years as a response to the increase in population size, whereas the sustainability of production systems has begun to be questioned. ...Because the residues left in the animal feed additives used in conventional food production constitute major health problems in consumers. Therefore, an interest in organic farming methods based on natural grazing and feed production without the use of chemicals is increasing. One of the most important examples of organic beef production in Turkey is the project carried out in the villages of Ayvacık district in Çanakkale. This region has an ecological structure which does not allow an extensive production of culture cattle. The most important advantages of the Turkish grey cattle living in the pastures in the region covered with bushes are that they have less needs of shelter, they do not need supplementary feeding throughout the year and labor costs for their production for beef are low. Breeders in this region maintained a market price for their products by shifting to organic system and thus allowed the sustainable production of the Turkish grey cattle. In this study, Ayvacık Organic Beef Production Project which sets an example for the sustainability of Turkish grey cattle production by featuring its surplus values was evaluated.
Beef consumption has significantly increased in the last fifty years as a response to the increase in population size, whereas the sustainability of production systems has begun to be questioned. ...Because the residues left in the animal feed additives used in conventional food production constitute major health problems in consumers. Therefore, an interest in organic farming methods based on natural grazing and feed production without the use of chemicals is increasing. One of the most important examples of organic beef production in Turkey is the project carried out in the villages of Ayvacık district in Çanakkale. This region has an ecological structure which does not allow an extensive production of culture cattle. The most important advantages of the Turkish grey cattle living in the pastures in the region covered with bushes are that they have less needs of shelter, they do not need supplementary feeding throughout the year and labor costs for their production for beef are low. Breeders in this region maintained a market price for their products by shifting to organic system and thus allowed the sustainable production of the Turkish grey cattle. In this study, Ayvacık Organic Beef Production Project which sets an example for the sustainability of Turkish grey cattle production by featuring its surplus values was evaluated.
PDF
