Günümüzde insanlar günlerinin önemli bir kısmını televizyon izleyerek ve internette vakit geçirerek harcamaktadır. Televizyonlarda ve diğer ortamlarda gösterime giren filmler ise izleyiciler üzerinde ...etki bırakma gücüne sahiptir. Özellikle gençler ve çocuklar izledikleri film ve dizilerdeki kahramanları kendilerine rol model almaya ve onların her halini taklit etmeye çalışmaktadır. Filmler ve diziler kısa sürede geniş kitlelere ulaşma imkânı sunması açısından da oldukça önemlidir. Dolayısıyla filmler bazı değerlerin aktarılması amacıyla kullanılabilecek etkin araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma eğitim temalı Türk filmlerinde yer alan değerlerin incelenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Araştırma kapsamında eğitim temalı filmlerin seçilmesindeki ana amaç bu filmlerin aktarmaya çalıştığı mesajların eğitime ve eğitim sürecine yönelik olmasıdır. Karma yöntemin kullanıldığı araştırmada örneklem grubunu eğitim temalı sekiz Türk filmi oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan filmlerin seçiminde amaçlı örneklem yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında doküman analizi yöntemi, verilerin analiz edilmesinde ise betimsel analiz kullanılmıştır. Filmlerde yer alan değerler tablolar halinde sunulmuş ve değer ifadeleri doğrudan alıntılarla örneklendirilmiştir. Araştırma sonucunda filmlerde en çok yer alan değerlerin; sevgi, yardımseverlik, saygı, dayanışma ve çalışkanlık değerleri olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen filmlerin hepsinde çalışkanlık, dayanışma, duyarlılık, saygı, sevgi, sorumluluk ve yardımseverlik değerlerini geliştirici ögelerin yer aldığı bulgulanmıştır. Ayrıca filmlerin tamamında ana karakter olan öğretmenlerin olumlu karakter özelliklerine sahip olduğu görülmüştür. Son aşamada araştırma sonuçları alanyazında yapılan benzer çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılmıştır.
Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi kalkınma hamlesi İzmir İktisat Kongresi ile başlamıştır. Cumhuriyet’in 10 yılından sonra Tek parti yıllarında devletçi planlı ekonomik kalkınma hedefi benimsenmiştir. ...II. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar sebebiyle planlı kalkınma modeli devam ettirilememiştir. Savaş sonrası ise dünya ile bütünleşme siyaseti sebebiyle liberal politikalar ağırlık kazanmıştır. 1950’den 1960’a kadar ülkeyi yöneten Demokrat Parti iktidarı liberal politikaları uygulamıştır. 1960 sonrası ise Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur. Türkiye’deki yatırımları planlamakla görevlendirilmiştir. Yaklaşık 50 yıl süre ile yatırımları planlanması bu kurum tarafından yürütülmüştür. 2000’li yılların başından itibaren Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerin başlaması sonrasında yerel kalkınma ve bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması gündeme gelmiştir. Bu maksatla Türkiye genelinde farklı bölgelerde Kalkınma Ajansları kurulmuştur. Kurulan bu ajanslardan birisi de Antalya-Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Kalkınma Ajansıdır. Ajans hizmet verdiği illerin yatırım potansiyellerini ortaya çıkarmak ve yatırımcıların dikkatini çekmek için tanıtım filmleri hazırlayarak web sayfasında yayınlamaktadır. Bu araştırmanın konusu Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan tanıtım filmleridir. Kurum web sayfasında yer alan üç il ile ilgili Türkçe 11 film içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Filmler ile bölgenin öne çıkan kültürel ve turizm bakımından ekonomik değerlerinin ön planla tutulduğu saptanıştır.
Bu makalede, Mustafa Akkad’ın yönetmenliğini üstlendiği orijinal adı The Message olan Çağrı (1976) filminde Hristiyan ve Yahudilerin ele alınış biçimi, İslam tarihi kaynaklarıyla ayrıntılı bir ...şekilde karşılaştırma yapılarak analiz edilmektedir. Bu amaca uygun olarak makalede tarihsel film eleştirisi yöntemi üzerinden sorgulamalarda bulunulmaktadır. Bu çerçevede makalede üçlü bir sırayla konular araştırılmaktadır: İlk olarak, Müslüman-Hristiyan ve Müslüman-Yahudi ilişkilerinin İslam tarihi kaynaklarında nasıl geçtiği genel olarak ortaya çıkarılmaktadır. İkinci olarak, Hristiyan ve Yahudilerin filmde nasıl gösterildiği içerik analizi yapılarak betimlenmektedir. Daha sonra bu iki durum arasında karşılaştırmalar yapılarak tarihi kaynaklar ile film arasındaki uyum analiz edilmektedir. Son olarak tarihi gerçeklikler ile film arasındaki farklılıklar tespit edilerek bu farklılıklar söylem analizi ve göstergebilimsel yöntemler üzerinden değerlendirilmektedir. Böylece filmde ne tür anlamların inşa edildiği irdelenmeye çalışılmaktadır. Bu kapsama bağlı olarak sorgulanan konular neticesinde, Çağrı filminde Hristiyan ve Yahudilerin İslam tarihi kaynaklarıyla uyuşmayan bir içerikle sunulduğu görülmektedir. Dikkatli bir şekilde incelendiğinde söz konusu bu farklılıkların dinler arası diyalog yaklaşımını destekleyen bir içerikle seyirciye sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde bir yaklaşım sunulmasının sebebini ise Yahudi lobisinin ve Hristiyan çevrenin ağır bastığı Hollywood sinema endüstrisine ve filmi izleyecek Batılı seyircilerin tepkilerine bağlamak mümkün görünmektedir.
Sözlü kültür ürünü olan masalların kuşaktan kuşağa aktarılmasında yeniden üretim
biçimleri önemlidir. Yeniden üretim sırasında masallarda yapısal, ideolojik değişikliklerin
yaşanması kaçınılmazdır. ...Bu değişikliklerin bariz şekilde hissedildiği masal örneklerinden
biri de Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’dir. Çalışmanın konusunu, Pamuk Prenses ve
Yedi Cüceler masalının yeniden üretim biçimi oluşturmaktadır. Pamuk Prenses ve
Yedi Cüceler masalının yeniden üretiminde, ne tür değişiklerin yapıldığı ve bunların
hangi ideolojik, ekonomik ve kültürel kaygılarla yapıldığını ortaya koymak çalışmanın
sorunsalıdır. Bu sorunsal ışığında, ilk önce masalın, 1812 yılında Alman Grimm Kardeşler
tarafından yazılı eser haline getirilmesine değinilmiş, ikinci olarak 1937’de Disney’in,
Grimmler’in masalının çizgi film uyarlaması ve son olarak da Disney’in çizgi filminden
1970’de Ertem Göreç’in uyarlaması ele alınmıştır. Sonuçta ise, Pamuk Prenses ve Yedi
Cüceler masalının sözlü anlatıdan yazılı anlatıya, animasyon anlatısına ve sinema film
anlatısına her üretildiğinde, ideolojik kaygılarla yapısal değişiklikler yaşamış olduğunu
söylemek mümkündür.
Bu çalışma kapsamında ekolojik sistem kuramının kavramları ve sunduğu fikirler bağlamında System Crasher (Nora Fingschdeith, 2019) filminin başkahramanı olan 9 yaşındaki Benni isimli koruyucu bakım ...hizmetinden yararlanan çocuğun gelişim sürecine etki eden çevresel faktörlerin detaylı bir şekilde ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Buna ek olarak System Crasher filminin ekolojik sistem kuramı bağlamında değerlendirilmesinin sosyal hizmet eğitiminde kuramsal bilginin öğretilmesinde nasıl kullanılabileceği sorusuna da cevap aranmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak film incelenmiş ve içerik analizi uygulanmıştır. Filmdeki sahnelerin canlandırılmasına yardımcı olacak veriler betimsel anlatım yolu ile aktarılmıştır. Ekolojik sistem kuramı Benni’nin gelişim sürecini, yaşadığı problemlerin kaynaklarını ve bu doğrultuda yapılacak müdahalelerin neler olabileceğini daha geniş bir perspektiften anlama imkânı sunmuştur. Benni özelinde yapılan bu araştırma; ekolojik sistem kuramının sunduğu bilgi zemininden yararlanarak korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik biyopsikososyal değerlendirme ve müdahalelerin gerekli olduğu temel argümanını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda System Crasher filmi örneğinde yapılan bu değerlendirme, sosyal hizmet eğitiminde kuramsal bilginin öğretilmesinde filmlerin kullanımının nasıl olacağına dair fikir vermektedir.
Around the world, cities and regions are welcoming tourists after being in the spotlight of popular movies, games, novels, TV series or other forms of popular media culture. Popular Hindi cinema ...(Bollywood) too has long impacted destination imaginaries and the ensuing travels. What remains scarce in existing research is how its crucial component – Filmi-songs – impacts tourists’ imaginaries of a destination, and consequently how they perform their travels. This study investigates the role and significance of filmi-songs in tourism practices, by focussing on the case-study of ‘Gerua’ from the film ‘Dilwale’ (2015), after which Iceland experienced a rise in Indian tourism. Employing 18 in-depth interviews with tourists, but also various local stakeholders in the business of media-tourism, this study attempts to understand what impact Bollywood songs have on travel motivations of its audiences, how tourists experience the filmi-song location on-site, and finally how the phenomenon is perceived and evaluated by local stakeholders in Iceland. Results show that filmi-song tourists are actively engaged in reconstructing scenes from their beloved filmi-songs by indulging in shot re-creations and song re-enactments. By drawing links between Bollywoodized narratives and locations in Iceland, and by sharing these performances online, these tourist practices contribute to the imaginative heritage of Iceland in the global imagination.
Uluslararası turizm hareketliliğinden yararlanarak turist sayısını ve turizm gelirini artırmak isteyen ülkeler için tanıtım faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Tanıtım faaliyetleri içerisinde yer ...alan tanıtım filmleri, kültürel varlıkların kullanımı ve ziyaretçiler tarafından nasıl algılandığının ortaya konulması açısından etkili bir seçenek olarak görülmektedir. Tanıtım filmleri, ülkelerin dış pazarda talep bulmasını kolaylaştırmakta ve kullanılan kültürel varlıkların taşıdığı değerler, turistik tüketiciye rahatlıkla aktarılabilmektedir. Temel ilkelerinin özellikle devlet tarafından belirlendiği turizm tanıtımı, beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde şekillenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yönteminde durum analizi deseni kullanılarak 1963- 2023 beş yıllık kalkınma planlarında turizm tanıtımında ele alınan ilke ve politikalar irdelenmiştir. Aynı zamanda 2020 yılında çok sayıda ülkede yayınlanacak olan Turizm Tanıtım Filmi, içerik analizi ve göstergebilim yöntemleri ile çözümlenmiştir. Çözümleme sonucunda Türkiye’nin tarihi, kültürel ve doğal çevresi ile güvenli bir destinasyon olduğuna vurgu yapıldığı; deneyim odaklı ve yenilikçi yaklaşımla Türkiye’nin çeşitli noktalarındaki doğa, tarih, kültürel, inanç, gastronomi, eğlence gibi güzellikleri gözler önüne serildiği görülmüştür.
Aim: The aim of this study was to evaluate the tear parameters and optical coherence tomography (OCT) findings in children with celiac disease (CD) and to investigate the relationship between these ...findings and laboratory data.
Material and Methods: The study included 100 eyes of 50 CD patients as well as 110 eyes of 55 healthy subjects with no ocular pathology as a control group. Best corrected visual acuity was evaluated, baseline tear volume was estimated using standard Schirmer’s test, and fluorescein tear film break-up time (TBUT) was determined for all participants. Pupillary dilation was induced and macular sections and optic disc sections were obtained with OCT.
Results: The patient and control groups showed no statistically significant differences in terms of age and gender distribution (p=0.490, and p=0.930, respectively). Mean Schirmer’s test measurement was significantly lower in the CD patients compared to the control group (14.07±5.14 mm vs. 20.20±3.93 mm, p<0.001). TBUT was also shorter in the CD patients compared to the control subjects (10.86±3.51 s vs. 15.25±2.49 s, p<0.001). Mean total retinal thickness and outer retinal thickness values were significantly lower in the patient group than in the control group (p<0.001, for both parameters). In addition, the mean retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness measurement was significantly thinner in the patient group than in the control group (p<0.001).
Conclusion: In the presented study, it was observed that macular and RNFL thickness were decreased in children with CD compared to the control group, and tear tests were also impaired.
Amaç: Bu çalışmanın amacı çölyak hastalığı (ÇH) olan çocuklarda gözyaşı parametreleri ve optik koherens tomografi (OKT) bulgularını değerlendirmek ve bu bulgular ile laboratuvar verileri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya ÇH nedeniyle takip edilen 50 hastanın 100 gözü ile herhangi bir oküler patolojisi olmayan 55 sağlıklı katılımcının 110 gözü dahil edildi. Tüm katılımcıların en iyi düzeltilmiş görme keskinliği değerlendirildi, standart Schirmer testi kullanılarak gözyaşı miktarı belirlendi ve floresein ile gözyaşı kırılma zamanı (GKZ) belirlendi. Pupiller dilatasyon sağlandıktan sonra maküla kesitleri ve optik disk kesitleri OKT cihazı ile alındı.
Bulgular: Yaş ve cinsiyet dağılımı bakımından hasta ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (sırasıyla, p=0,490 ve p=0,930). Ortalama Schirmer testi değeri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ÇH hastalarında anlamlı olarak daha düşüktü (14,07±5,14 mm’ye karşı 20,20±3,93 mm, p<0,001). Ayrıca GKZ değeri sağlıklı katılımcılar ile karşılaştırıldığında ÇH hastalarında anlamlı olarak daha kısaydı (10,86±3,51 s’ye karşı 15,25±2,49 s, p<0,001). Ortalama total retina kalınlığı ve dış retina kalınlığı değerleri hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşüktü (her iki parametre için p<0,001). Ayrıca, ortalama retina sinir lifi (ORSL) kalınlığı kontrol grubu ile karşılaştırıldığında hasta grubunda anlamlı olarak daha inceydi (p<0,001).
Sonuç: Sunulan bu çalışmada ÇH olan çocuklarda maküla ve ORSL kalınlığının kontrol grubuna göre azaldığı ve gözyaşı testlerinin de bozulduğu görülmüştür.