Tento příspěvek popisuje proces výběru optimální varianty letounu, a jeho změny v důsledku současné koronakrize, která celosvětově poznamenala leteckou dopravu. Zahrnuje metodické postupy, způsoby ...pořízení letadel, případně charakteristiku jednotlivých variant a kritérií ovlivňujících výběr. Zároveň se tento příspěvek snaží poukázat na preference nově příchozích letounů v rámci flotil leteckých dopravců, které bývají v důsledku této krize mnohdy omezeny a mnoho kritérií a aspektů, jenž by za normálních okolností hrály velkou roli, jsou upozaděny.
Aim: This study aimed to evaluate the effects of the COVID-19 pandemic on treatment adherence in patients with severe asthma who were receiving omalizumab and mepolizumab treatment in our clinic.
...Material and Method: A total of 53 patients with severe asthma, 45 of whom were using omalizumab and 8 of whom were using mepolizumab, were included in the study. The medical records of the patients were recorded anonymously and retrospectively.
Results: It was seen that the rate of patients using omalizumab in the study population decreased during the pandemic period compared to the 1-year period before the pandemic. It was observed that approximately 51% of the patients using omalizumab missed routine treatment doses. The major factor in skipping treatment doses was the fear of contracting COVID-19 upon admission to the hospital. In the mepolizumab group, the rate of using biologic agents during the pandemic period increased compared to 1 year before the pandemic. Dose skipping was observed among 37.5% of the patients in this group and it was found that the major risk factor for skipping a dose was the fear of contracting COVID-19 upon admission to the hospital.
Conclusion: In this study, it was found that there was a decrease in the duration and rate of use of biologic agent therapies administered in a health institution under the supervision of a healthcare professional among patients with severe asthma during the pandemic.
Amaç: Bu çalışmada, kliniğimizde omalizumab ve mepolizumab tedavisi alan ağır astımlı hastalarda COVID-19 pandemisinin tedaviye uyum üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 45'i omalizumab ve 8'i mepolizumab kullanan ağır astımlı 53 hasta dahil edildi. Hastaların tıbbi kayıtları isimsiz ve geriye dönük olarak kaydedildi.
Bulgular: Çalışma popülasyonunda omalizumab kullanan hasta oranının pandemi öncesi 1 yıllık döneme göre pandemi döneminde azaldığı görüldü. Omalizumab kullanan hastaların yaklaşık %51'inin rutin tedavi dozlarını kaçırdığı gözlendi. Tedavi dozlarının atlanmasındaki en büyük faktör, hastaneye kabul edildikten sonra COVID-19'a yakalanma korkusuydu. Mepolizumab grubunda pandemi döneminde biyolojik ajan kullanma oranı pandemi öncesi 1 yıl öncesine göre artış gösterdi. Bu gruptaki hastaların %37,5'inde doz atlama gözlemlendi ve doz atlamanın en büyük risk faktörünün hastaneye başvuruda COVID-19 kapma korkusu olduğu bulundu.
Sonuç: Bu çalışmada, bir sağlık kuruluşunda sağlık profesyoneli gözetiminde uygulanan biyolojik ajan tedavilerinin pandemi döneminde ağır astımı olan hastalarda kullanım süre ve oranlarında azalma olduğu saptanmıştır.
Objective :To determinate COVID-19 pandemic process effect on the increase of Precocious Puberty and Premature Thelarche
Material and Methods: Total 60 girls, younger than 8 years old, who complaint ...with breast development. Medical history and physical examination findings, bone age, free T4, TSH, FSH, LH, estradiol levels of patients were recorded in their first visits. According to LHRH test results patients were divided to subgroups such as PT and CPP. Differences in the use of technological tools were recorded before and during the pandemic
Results: Higher Body Mass Index (BMI) (P=0.033), bone age (P<0.001) basal LH (P<0.001), basal FSH (P<0.001), basal estradiol (P<0.001) in cases with central puberty precocious level was detected. There was no difference between the two groups in terms of age and weight.
Compared to the pre-pandemic period, there was a significant increase in the use of technological tools (smartphone, computer, television) in both groups. In cases with PT, it was 2.54 ±0.65 hours/day before the pandemic and 6.22±1.25 hours/day during the pandemic (p<0.001), in cases with Spp it was 2.7 ±0.46 hours/day before the pandemic, 7.36±1.36 hours/day during the pandemic (p<0.001). The main reason for using technological tools was school lessons (4.6 ± 1.2 hours/day in cases with Pt, 5±1.2 hours/day in cases with Spp p =0.393).
Conclusion: In our study, it was observed that there was a significant increase in the use of technological devices and puberty symptoms started at a younger age in both groups after the pandemic. It was thought that environmental factors such as weight and increased use of electronic devices triggered the onset of puberty and the rate of progression.
Amaç:
Bu çalışmada amaç; COVID-19 pandemi sürecinin santral puberte prekoks (SPP) ve prematur telarş(PT) sıklığının artış ve ilişkisini araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Çocuk Endokrinoloji polikliniğine başvuran 60 kız hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların ilk başvuru anamnez ve fizik muayene bulguları, kemik yaşı, serbest T4, TSH, folikül stimüle edici hormon (FSH), lüteinize edici hormon (LH), estradiol (E2), düzeyleri kaydedildi. Gerekli olgularda yapılmış olan luteinize edici hormon releasing hormon (LH-RH) testi sonucuna göre PT ve SPP olarak ayrıldı. Pandemi öncesi ve sırasında teknolojik araçların kullanımındaki farklılıklar kayıt edildi.
Bulgular:
Santral puberte prekokslu olgularda daha yüksek vücut kitle indeksi (VKİ)(P=0.034), kemik yaşı (p<0.001), bazal LH (P<0.001), bazal FSH(P<0.001), bazal estradiol (P<0.001) düzeyi tespit edildi. Yaş ve kilo bakımından her iki grup arasında farklılık yoktu.
Her iki grupta da pandemi öncesine göre kıyaslandığındateknolojik araçların (akıllı telefon, bilgisayar, televizyon)kullanımında belirgin artış vardı. Prematur telarşı olan olgularda pandemi öncesinde 2,54 ±0,65 saat/gün pandemi sırasında 6,22±1,25 saat/ gün idi (p<0,001). SPP’li olgularda pandemi öncesinde 2,7 ±0,46 saat/gün pandemi sırasında 7,36±1,36 saat/gün idi (p<0,001). Teknolojik araçların kullanımının ana sebebi okul dersleri idi (PT olan olgularda 4,6 ± 1,2 saat/gün, SPP’ li olgularda 5±1,2 saat/gün p=0,393).
Sonuç: Çalışmamızda her iki grubumuzda da pandemi sonrasında teknolojik alet kullanımında belirgin artış olduğu görüldü. Ayrıca santral puberte prekoks başlangıç yaşının erkene kaydığını saptandı. Kilo, elekronik aletlerin kullanımın artışı gibi çevresel faktörlerin ergenlik başlangıcını ve ilerleyiş hızını tetiklediğini düşünüldü.
PDF
