S sondiranjem, opravljenim leta 1998, smo odkrili, da je bilo Gradišče obljudeno v petih arheoloških obdobjih. Najstarejši obiski vzpetine segajo morda že v neolitik, vsekakor pa v starejši del ...bakrene dobe, ko vzpetina še ni bila utrjena. V pozni bronasti dobi je naselje dobilo lesen opaž, napolnjen z zemljo, ki je svoj konec doživel v požaru. V starejši in mlajši železni dobi je bilo naselje obdano s kamnitim suhim zidom. V halštatski dobi je bil zid širok okoli 2 m, v latenski je bil ožji, v širino je meril okoli 1,2 metra. Posamezne najdbe govorijo za prisotnost človeka tudi v času pozne antike. Ker pa iz tistega časa ni sledov utrditve, je vzpetina verjetno služila kot občasno pribežališče.
The subjects of the Late Neolithic cave paintings in İnkaya Cave, Balıkesir are life and death. It is seen that the panels representing Life are based on the formation of a fetus inside a pregnant ...woman’s abdomen, its development then birth, and the celebration of a new individual joining the community, alongside an emphasis on the shaman’s function throughout this process. Similar subjects in the Neolithic Age in Anatolia are presented to the viewer from different perspectives in cave paintings, reliefs and figurines showing scenes that depict sexuality, pregnant women, and childbirth. The successful use of the “X-ray” style in the creation of the İnkaya Cave painting in the Neolithic period fills a gap in the history of Anatolian painting and sculpture.
Yukarı Dicle Havzası Neolitik Dönem üzerine olan bilgilerimiz son yıllarda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sayesinde gidererek artmaktadır. Mardin İli Dargeçit İlçesi’ne bağlı olan Ilısu ...Barajı’na ismini veren Ilısu Köyü sınırları içerisinde bulunan Boncuklu Tarla yerleşimi Yukarı Dicle Havzası Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem mimarisi üzerine önemli bilgiler vermektedir. Boncuklu Tarla Doğu Alanı’nda tespit edilen Kamu Binası ve etrafında bulunan binalar hem konut ve kamu mimarisi hem de dönemin köy-mekan organizasyonları hakkında önemli bilgiler vermektedir. Özellikle 4b tabakasına ait kamu binası ve binanın etrafından bulunan konutlar dönemin köy-mekan organizasyonlarının incelemesi için ayrı bir önem taşımaktadır.
During the rescue excavations in the periphery of the village Petrijevci (Eastern Croatia), a set of Neolithic figural plastic findings was discovered. The group of findings consists of six fragments ...of “Vinča-like” type figurines, discovered in the Sopot cultural area. In the paper, an attempt of cultural and typological determination will be presented, with some references to the question of the Late Neolithic figural plastics in Croatia.
U radu je predstavljen keramički nalaz pronađen u drugoj polovici 20. stoljeća u Islamu Grčkom, nedaleko od neolitičkog nalazišta Graduša – Lokve. Riječ je o slučajnom nalazu, danas pohranjenom u ...Zavičajnom muzeju Benkovac. Prema tehnici ukrašavanja i motivima, nalaz pripada srednjem neolitiku, odnosno danilskoj kulturi.
U prilog navedenom vremenskom i kulturnom okviru govore i analogije s jadranskog prostora, na temelju kojih je ovaj predmet moguće pripisati duhovnoj kulturi neolitičkih zajednica istočnog Jadrana.
U članku se raspravlja o novom nalazu dvaju keramičkih ulomaka s neolitičkog nalazišta Barice u Smilčiću pronađenih pri iskopavanju 2016./2017. Ulomci pripadaju keramičkom predmetu koji svojim ...oblikovnim karakteristikama pokazuje izrazitu sličnost s krovovima keramičkih modela nastambi poznatih s niza neolitičkih nalazišta na području jugoistočne Europe. Budući da se svi slični nalazi interpretiraju kao posebna vrsta žrtvenika, i nalaz iz Smilčića mogao bi pripadati istoj skupini nalaza, tim prije što je s istog nalazišta poznat jedan sličan primjerak pronađen u nepoznatom kontekstu na iskopavanjima 1956. – 1959. i 1962. S obzirom na motive izvedene
na uščuvanim dijelovima stijenki, nalaz je opredijeljen u srednji neolitik i pripisan danilskoj kulturi.
U članku se donose rezultati iskopavanja koja su 2011. i 2014. provedena na ranoneolitičkom nalazištu u Rivinama kod Stoca. Nalazište karakteriziraju vrlo niska razina naseobinskih ostataka, ...nedostatak depozita, gotovo potpuni nedostatak bioarheoloških nalaza kao i većeg broja drugih vrsta tipične neolitičke građe, te posebno tehnološki vrlo rudimentarna keramika s ukrasima izvođenim isključivo utiskivanjem prstiju. Polazeći od tih činjenica u članku se raspravlja o karakteru nalazišta i njegovoj relativnokronološkoj poziciji te o procesu neolitizacije i ulozi autohtonih zajednica u tom procesu na zadanom prostoru.
Krugovi parnjaci Kalafatić, Hrvoje; Šiljeg, Bartul
Prilozi Instituta za arheologiju u Zagrebu,
2018, Letnik:
35, Številka:
-
Journal Article, Paper
Recenzirano
Odprti dostop
Neolitička naselja (6./5. tisućljeće pr. Kr.) okružena opkopom rasprostiru se širom Europe, pa i na prostoru istočne Hrvatske o čemu postoji opsežna bibliografija. Istraživanja provedena posljednjih ...nekoliko godina utvrdila su postojanje do sada nezabilježenoga načina formiranja i organizacije takvih naselja na području istočne Hrvatske – naselja u parovima. Novi tip naselja utvrđen je daljinskim istraživanjima snimanjem iz aviona kao i drona, u kombinaciji sa serijama satelitskih i avionskih vertikalnih snimaka, a rezultati terenskih pregleda tako otkrivenih nalazišta potvrdili su kako su navedena naselja uglavnom višeslojna, dugotrajna te pripadaju sopotskoj kulturi, pri čemu se okvirno mogu datirati u 5. tisućljeće pr. Kr.
Neolithic settlements (6th/5th millennium BC) encircled by moats were widespread throughout Europe, including eastern Croatia, on which there is an extensive bibliography. Excavations conducted over the last several years have confirmed the existence of thus far unrecorded methods for the formation and organization of such settlements in eastern Croatia – twin settlements. This new type of settlement was ascertained by means of remote sensing from aircraft and by means of drones, in combination with a series of satellite and aerial vertical photographs, while the results of field surveys of the sites so discovered have confirmed that they were generally multi-layered, long-term and attributed to the Sopot culture, so that they may be generally dated to the 5th millennium BC.
Öz: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Arkeologlara göre burası insanlığın en eski tapınaklarından biridir. ...Göbeklitepe, yerleşik hayattan ve tarımsal üretimden yoksun olan avcı-toplayıcı toplulukların dinsel inanışları hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bu tapınak, arkaik insanların dinden ve inançtan yoksun ilkel bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olduklarını, inançlarını yaşamak için tapınak inşa ettiklerini ve zengin bir dinî sembol kullandıklarını göstermektedir. Göbeklitepe, insanların yerleşik hayata geçip kendisi için konut yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden ve tarımsal üretime başlamadan önce dinî ihtiyaçlarını karşılamak için tapınak yaptığının bir göstergesidir. Özet: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Şanlıurfa yakınlarında 1995 yılında başlatılan arkeolojik kazılar, insanlık tarihine bakış açımızı değiştirmiş ve geçmiş hakkında sahip olduğumuz bilgilerin doğruluğunu test etme imkânı sunmuştur. Göbeklitepe, arkaik insanın inanç ve düşünce dünyası hakkındaki bilgilerimizin gerçeği yansıtmadığını göstermiştir. Yaşamını avcı-toplayıcı olarak sağlamaya çalışan, din ve soyut düşünceden yoksun olduğu düşünülen, çanak-çömlek yapmasını bile bilmeyen, tarımı ve yerleşik hayatı keşfetmemiş insanların yoğun ve zengin bir sembolik anlatıma sahip tapınaklar yapması, bilim adamlarını derinden etkilemiştir. Toplamda 20 adet olan ve çapı 10 -30 metre arasında değişen dairesel yapılardan oluşan Göbeklitepe tapınaklarının en ilgi çekici unsuru, T biçiminde olan ve üzerinde soyut sembol ve hayvan kabartmalarını bulunduran dikili taşlardır. Dairesel yapının merkezinde iki adet ve çevresinde 10 ile 12 adet arasında T biçiminde yaklaşık 200 tane dikili taş bulunmaktadır. Bu T biçimindeki dikili taşlar üzerinde kapsamlı bir inceleme yapıldığında ve kadim Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının dinsel inanışları ve tapınak kültü göz önünde bulundurulduğunda, bu dikili taşların tanrıları sembolize ettiği anlaşılmaktadır. Göbeklitepe, çocukları veya daha küçük dereceli tanrılar tarafından çevrelenen ve bu tanrıların oluşturduğu çemberin merkezinde yer alan tanrı ve tanrıça çiftinin oluşturduğu tanrılar panteonunun kutsal alanıdır. Göbeklitepe bir tapınak olmanın ötesinde karanlıkta kalmış bir inanç sisteminin en önemli temsilcisi olarak karşımızda durmaktadır. Yazılı kaynakların bulunmadığı ve sınırlı arkeolojik verilerin elde edilebildiği Neolitik Dönemin erken evresine ait olan Göbeklitepe, bu dönemde yaşamış arkaik insanın inanç ve düşünce dünyasını bize göstermektedir. Bu megalitik yapının yapısal ve biçimsel özellikleri, arkaik insanın sanıldığı gibi ilkel olmadığını kanıtlamaktadır. Göbeklitepe, dinin doğuşu ve gelişimi konusunda çok önemli bilgiler sunmaktadır. Özellikle evrimci ve pozitivist bakış açılarıyla oluşturulmuş ve dinin büyü, ruh, korku, atalara tapma gibi basit ve asılsız yapılardan doğup zamanla karmaşık ve kurumsal inançlar biçimine dönüştüğünü öne süren teorilerin gerçeği yansıtmadığını göstermiştir. Araştırmacılar, avcı-toplayıcı toplulukların yerleşik hayata ve tarımsal üretime geçtikten sonra toplumsal yaşamla birlikte bazı sorunlarla karşılaştıklarını ve bu sorunlara çözüm arayışının dinlerin doğuşunu hazırladığını düşünüyorlardı. Diğer bir ifade ile kurumsal dinler, karmaşık toplumsal yaşamın bir ürünü ve sonucu olarak görülüyordu. Fakat Göbeklitepe dinsel inanışların düşünülenden çok daha eski dönemlerde, kurumsal olarak ve basit olmayan formlarda bulunduğunu göstermiştir. Göbeklitepe’nin, bilinen en eski ve ilk tapınak yapısı olduğu iddia edilmektedir. Kendisinden önce bilinen antik tapınaklardan en az 5000 yıl eski olan bu megalitik yapı, uygarlığın gelişiminde dinsel inanışların ne kadar etkili ve önemli olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Uzun yıllar kazı başkanlığını yapmış olan arkeolog Klaus Schmidt, Göbeklitepe’nin ortaya çıkmasıyla birlikte “..önce tapınak kuruldu sonra şehir.” sözleriyle, insanoğlunun genlerinde bulunan inanma ihtiyacının ne kadar öncelikli olduğunu ifade etmiştir. Göbeklitepe insanoğlunun konut, tarım ve çanak çömlek gibi temel ihtiyaçlardan önce görkemli ve karmaşık tapınaklar yaptığını ve bunun arkaik insan topluluklarının güçlü inanç duygusundan kaynaklandığını göstermiştir. İnsanın genlerinde bulunan inanma ihtiyacı insana her şeyden önce tapınak yapmayı ilham etmiştir. Göbeklitepe ile temsil edilen inanç sistemi ve düşünce dünyasının ne kadar zengin ve etkili olduğunu, aynı bölgede en az 5000 yıl sonra ortaya çıkan Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları üzerindeki etkisinden anlayabiliriz. Bu uygarlıkların tapınak yapıları ve dinsel inanışları, bu megalitik yapı ile dikkate değer bir biçimde uyuşmaktadır. Bu uygarlıkların karanlıkta kalmış yönlerini ortaya çıkarmada, Göbeklitepe kaçırılmayacak bir fırsat sunmaktadır. Bu megalitik yapı ortaya çıktığında büyük ses getirmiş ve bilim insanlarının ilgisini çekmiştir. Hakkında yazılı ve görsel basında çok sayıda haberin çıktığı bu tapınak kompleksinin, Aden bahçesi, Babil Asma Bahçelerinin kalıntısı, Şaman tapınağı ve uzaylıların merkezi olduğu iddiaları ortaya atılmıştır. Göbeklitepe üzerinde yapılan arkeolojik kazıların ilerlemesi ve onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşılması, onun bir ritüel merkezi olarak tapınak olduğunu göstermiştir. Göbeklitepe’nin yapısal ve biçimsel özellikleri, bu yapının her şeyden önce bir tapınak olduğunu göstermiştir. Gerek dikili taşlardan oluşan dairesel yapıları ve gerekse yerleşim yerlerinden uzak yüksek bir tepede bulunması bu düşünceyi güçlendirmektedir. Göbeklitepe’yi avcı-toplayıcı toplulukların ibadet ettikleri, tanrılara kurbanlar sundukları, yılın belirli dönemlerinde dinî festival ve şölenler gerçekleştirdikleri, tanrıların yaşadığı kutsal mekânlar olarak gördükleri ve kutsalı tecrübe ettikleri bir tapınak olarak düşünmek daha doğru bir yaklaşımdır. Göbeklitepe’nin, tarih boyunca inanç merkezi olarak kalmış ve peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da ortaya çıkması ülkemiz için önemli bir ekonomik ve kültürel fırsat oluşturmuştur. Anadolu’nun ne kadar kadim ve zengin bir kültürel dokuya sahip olduğunu kanıtlayan bu megalitik yapı, ortaya çıktığı günden beri birçok yerli ve yabancı araştırmacının akınına uğramıştır. Bilimsel literatürün en eski ve ilk tapınağı olan Göbeklitepe, arkaik insanın günümüz insanına miras olarak bıraktığı ve insanlığın ilk dönem sırlarını taşıyan gizemli bir tapınak kompleksidir.
Spoznaje o prvim plovnim ekspedicijama Mediteranom u posljednjih su petnaestak godina značajno porasle, kako uglavnom indirektnim dokazima o plovidbi tako i saznanjima kada su one najranije ...poduzimane. U ovome se radu donosi pregled dosadašnjih spoznaja o najranijoj plovidbi Mediteranom te razmatra kada je do prvih takvih poduhvata moglo doći na Jadranu kao specifičnom dijelu Sredozemnog prostora. Naglašena je problematika plovidbe između italske i hrvatske obale u okvirima pretpostavki kako su te maritimne ekspedicije mogle biti ostvarivane u neolitičkom razdoblju temeljem distribucije opsidijana s Eolskih otoka. Također, navedena su praktična razmišljanja o pitanju uporabe plovila pogonjenih na vjetar u doba kasnog neolitika.