Erken Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Şükûfe Nihal Başar, aynı zamanda, Darülfünûn’dan mezun olan ilk kadın coğrafyacıdır. Gezi türündeki Finlandiya ve Domaniç Dağlarının Yolcusu ...kitaplarının yazarı, mesleki nedenler dışında coğrafyaya özel bir ilgi gösterir; Anadolu coğrafyasına milli romantik bir duyuşla kaleme aldığı roman, şiir ve gazete yazılarında yer verir. Anadolculuk akımının etkilerini belirgin biçimde taşıyan toplumcu gerçekçi eserlerinde Birinci Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele’ye, ulusal bilinçlenmeden Anadolu’nun vatanlaşmasına kadar farklı konuları ele alır. Eserlerinde resmi söylemin argümanlarını yeniden üreten Cumhuriyet aydınlarının romantik bir iyimserlikle mistifiye ettikleri köy yaşantısı, seyahatin yeni yerler keşfetme deneyimi yaşattığı, vatanseverliği ve yaratıcılığı artırdığı inancıyla Anadolu’yu en uzak köşelerine kadar bizzat gezen Şükûfe Nihal’in eserlerinde gerçekçi bir biçimde ele alınır. Birinci Dünya Savaşı sonunda köyleri, şehirleri yerle bir edilen Anadolu’nun yeniden vatan haline gelişini anlattığı Çölde Sabah Oluyor!’da (1951) Cumhuriyet öncesi ve sonrasını objektif bir yaklaşımla karşılaştırmaya çalışır. İdealist ve çalışkan bir devlet memuru olan Adnan Hocagil’in başından geçen maceralarla köy kalkınması düşüncesini işlerken, hikâyenin arka planında yüzyıllar boyunca yeterince tanınmamış, Türk aydını için ‘terra incognita’ bir çöl olarak kalmış Anadolu’yu yurt sevgisi ve ortak yaşama arzusu çerçevesinde keşfeder.
Mit ve masal çalışmalarının dünyaca tanınan ilk isimleri Grimm Kardeşlerdir. Grimm Kardeşler, Almanmilletinin kültürünü ve kökenini halkın mit ve masallarında aramışlardır. Bu yaklaşım, Avrupa’da ...çokbenimsenmiş ve birçok Avrupalı entelektüel kendi ulusunun köklerini mitlerde ve masallarda aramayı denemiştir.19. yüzyıla damgasını vuran bu görüş, Türk aydınları arasında da etkisini göstermiştir. Bu konudaZiya Paşa’nın “Şiir ve İnşa” başlıklı makalesi önemlidir. Uluslaşmacı Türk aydınları köyün sözlü kültürünükentin yazılı kültüründen üstün görmeye başlamışlardır. Grimmler, Cermen ırkının kökenini Hindistan’daararken Türk aydınları da Türkistan’a yönelmişlerdir. Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde ve ilk yıllarında sözlükültüre ve mitolojiye ilgi artmıştır. Bir yandan mitolog ve tarihçiler tarafından Türkistan’da Türk mitolojisininizleri sürülmüş, öte yandan folklorcular tarafından Anadolu’da halk masalları toplanmıştır. Ancak, Türkiye’deözellikle 1940’lı yıllara damgasını vuran kavga ortamı, mitoloji ve folklor çalışmalarını olumsuz yönde etkilemiştir.Bu dönemde Grimm Kardeşler kendi ülkelerinde ve bütün dünyada önem ve saygınlıklarını korurken,aynı hocanın öğrencileri olarak mitoloji çalışan Atsız ile masal çalışan Boratav, Düşman Kardeşlere dönüşmüşlerdir.Bu kavga, Türk mitoloji ve folklor çalışmalarının değersizleşmesi sonucunu doğurmuştur. Asya kökenliTürk mitolojisinin yerine süreç içinde Yunan Mitolojisi geçmiş, Anadolu masallarının yarattığı boşluğuda Grimm Masalları doldurmuştur. Bu kültürel tek-tipleşmeyi UNESCO, Somut Olmayan Kültürel MirasınKorunması (2003) ve Kültürel Anlatımların Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi (2005) sözleşmelerindeinsanlığın başarısızlığı olarak görmektedir.