Bu çalışmada, lojistik sektörü çalışanlarında örgütsel adalet algısının iş motivasyonuna etkisi incelenmiştir. Çalışma kapsamını kolayda örneklem yöntemiyle İstanbul’da faaliyet gösteren ve uluslar ...arası taşımacılık yapan lojistik işletmelerinde 185 beyaz yakalı çalışana ait anket sonuçları oluşturmaktadır. Çalışmada veriler, 20 Ocak – 31 Mart 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Çalışma 01.01.2020 tarihinden önce yapıldığından Etik Kurul İzin Belgesi gerekmemektedir. Anketler IBM SPSS 24.0 programı kullanılarak T testi, ANOVA, korelasyon, regresyon analizleri ve Bonferroni testi uygulanarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, genel olarak örgütsel adalet ile iş motivasyonu arasında pozitif yönlü orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,000, r=0,628). Örgütsel adalet boyutları ve iş motivasyonunun ilişkisi incelendiğinde, dağıtımsal adalet (p=0,000, r=0,571), işlemsel adalet (p=0,000, r=0,325) ve etkileşimsel adalet (p=0,000, r=0,624) boyutlarının her biri için iş motivasyonuyla aralarında pozitif yönlü̈ orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Buna göre ö̈rgütsel adalet, iş motivasyonunu pozitif yönde orta düzeyde etkilemektedir (p=0,000, R2=0,394).
Örgütsel adalet ile örgütsel güven arasındaki ilişkinin belirlenmesini gaye edinen bu çalışma nicel verilere dayanan genel tarama ve ilişkisel tarama modelinde bir çalışmadır. Çalışma ...evrenini, Bitlis Belediyesi bünyesinde çalışan işçi ve memurlar oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplamak üzere örgütsel güven ve örgütsel adalet ölçekleri kullanılmıştır. Ölçeklere ilişkin yapılan iç tutarlılık analizleri yüksek çıkmıştır. Araştırma sonucunda belediye çalışanlarının örgütsel güven ile örgütsel adalet seviyeleri arasında yüksek ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada araştırma ve yayın etiğine uyulmuş ve Bitlis Eren Üniversitesi Etik İlkeleri ve Etik Kurulunun 09.03.2020 tarih ve 2020/02-VI sayılı kararıyla uygun görülmüştür.
Bu çalışmada transfer ödemelerinin gelir dağılımına etkisi, 36 OECD ülkesinin 1996-2018 dönemi verileri kullanılarak, panel veri analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmada bağımlı değişken olarak; ...GINI katsayısı, bağımsız değişken olarak hane halkına yönelik transfer ödemelerinin milli gelire oranı verileri kullanılmıştır. Ayrıca ekonomik büyüme oranı, nüfus artış hızı 2008 küresel ekonomik krizini temsil eden kukla değişken de analize dâhil edilmiştir. Çalışmada yer verilen serilerin durağanlıkları LLC, IPS, Fisher ADF ve Fisher PP panel birim kök testleri ile sınanmış ve serilerin düzeyde durağan oldukları görülmüştür. Panel regresyon analizinde hangi yöntemin kullanılacağının belirlenmesine yönelik olarak Hausman (1978) testi yapılmıştır. Yapılan panel regresyon analizleri sonucunda; OECD ülkelerinde, 1996- 2018 döneminde hanehalkına yönelik gerçekleştirilen transfer ödemeleri ve ekonomik büyümenin gelir dağılımı eşitsizliğini azalttığı tespit edilmiştir. Seriler arasında nedensellik ilişkileri; Dumitrescu ve Hurlin (2012) panel nedensellik testi ile incelenmiş ve transfer ödemeleri ve nüfus artış hızı ile gelir dağılımı eşitsizliği arasında ve transfer ödemeleri ile nüfus artış hızı arasında karşılıklı nedensellik ilişkileri bulunmuştur. Ayrıca gelir dağılım eşitsizliğinden ekonomik büyümeye, ekonomik büyümeden transfer ödemeleri ve nüfus artış hızına doğru da tek yönlü nedensellik ilişkileri belirlenmiştir.
Michel Senellart partant de la lecture de Vattel (1714-1767) pose la question de l’« Étatisation de la guerre » et de la « qualification de l’ennemi », centrales pour réfléchir sur l’humanisation de ...la guerre fondée moins sur la définition du type de guerre que sur celle de ceux contre qui on se bat, ce qui permet le maintien d’un lien entre jus in bello et jus ad bellum. Les lectures divergentes de Vattel faites par Schmitt et par Bluntschli conduisent à poser le problème de la place des États dans les lois de la guerre, le second défendant la création d’une législation supranationale, au nom d’une logique de paix et de respect du droit des gens, alors que le second considère une telle instance supra étatique comme un des facteurs de « barbarisation » de la guerre car elle criminalise l’ennemi et brouille la distinction traditionnelle entre « ennemi » et « brigand ». M. Senellart conclut son intervention en posant que la vraie distinction n’est peut-être pas celle qui différencie normativisme (Bluntschli) et décisionnisme (Schmitt) mais celle qui oppose conception républicaine (reconnaissant une légitimité au peuple en armes) et conception étatiste, d’où une distinction possible entre ennemi actif et ennemi passif.
Mevcut araştırmada dağıtımsal adalet ve örgütsel vatandaşlık davranışı ilişkisi incelenmiştir. Bu ilişkiyi belirleyebilmek amacıyla Erzincan ilinde bulunan KOBİ’lerde görev yapmakta olan 314 çalışan ...üzerinde anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 21 paket programı aracılığı ile yorumlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde dağıtımsal adalet ve örgütsel vatandaşlık davranışlarını açıklamaya yönelik bilgiler verilmiştir. İkinci bölümünde dağıtımsal adaletin örgütsel vatandaşlık davranışı ile olan ilişkisi, dağıtımsal adaletin örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisi ve değişkenlerin demografik veriler ile olan ilişkileri açıklanmıştır. Yapılan regresyon analizi sonuçlarına göre dağıtımsal adalet algısı örgütsel vatandaşlık davranışlarından özgecilik, nezaket, vicdanlılık ve centilmenlik davranışlarını olumlu yönde ve kuvvetli bir biçimde etkilemektedir. Dağıtımsal adalet, sivil erdem dışındaki tüm örgütsel vatandaşlık boyutları üzerinde etkiye sahiptir.
Cet article s’inscrit dans la foulée des études qui soutiennent l’idée que, plus que l’évaluation pratiquée en classe, c’est l’interprétation que s’en fait l’élève qui influe sur l’élaboration de sa ...propre conception de l’évaluation en matière scolaire. Dans cette perspective, nous nous sommes efforcés d’appréhender distinctement les conceptions que les enseignants et les élèves, en fin d’école primaire, se font de l’évaluation scolaire. Nous avons aussi créé un questionnaire visant à appréhender la manière dont les élèves perçoivent les conceptions de leur enseignant en matière d’évaluation. Dans une première étape d’analyse, nous avons validé les trois questionnaires (alpha de Cronbach, analyses factorielles exploratoires et confirmatoires). Ensuite, nous avons examiné les rapports des paramètres ainsi déterminés. Les résultats mettent en évidence que les élèves et les enseignants ont des visions multiples de l’évaluation, mais qui se ressemblent fortement. Il apparaît également que les conceptions et les inter prétations que les élèves se font des conceptions de l’évaluation de leurs ensei gnants ne convergent pas avec ce que déclarent les enseignants eux-mêmes. Par ailleurs, on constate que les perceptions que les élèves ont des conceptions de l’évaluation de leurs enseignants concordent assez régulièrement avec leurs propres conceptions. Les implications pédagogiques de ces différents constats sont discutées en fin d’article.
Toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlikler gelişmekte olan ülkelerde daha çok görülmektedir. Bu noktadan hareketle araştırmada, toplumsal cinsiyet eşitsizliği algısı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ...de aile içi şiddet ile ilişkisine dair görüşler üniversite öğrencileri örnekleminde nitel bir araştırmayla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu araştırma, birincil verileri elde etmek için nitel bir araştırma yöntemi olan olgubilim (fenomenoloji) deseninde tasarlanmıştır. Araştırmada rastgele amaçlı örneklem yöntemiyle belirlenen 10 üniversite öğrencisine yarı yapılandırılmış açık uçlu sorular sorulmuştur. Araştırma bulgularına göre katılımcılar genel olarak aile içi şiddete kesinlikle karşı olduklarını, aile içinde şiddete daha çok kadınların ve çocukların maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Şiddetin sebebi olarak da kültürel faktörler ve yetişme biçimi, daha önce aile içi şiddet görülmesi, eğitimsizlik, medyanın olumsuz etkileri, kadının ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gibi nedenleri göstermişlerdir. Sonuç olarak bu çalışmada; üniversite öğrencileri tarafından, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve aile içi şiddet arasında pozitif bir ilişki olduğu algılanmaktadır.
Son yıllarda değişen örgütsel yönetim anlayışı, insan odaklı bir bakış açısına dayanmakta ve işgörenlerin maddi ihtiyaçları yanında sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının da dikkate alınmasını zorunlu ...kılmaktadır. İşgörenlerin, örgütlerin iç paydaşı olmaları, örgütsel süreçler üzerindeki büyük etkileri, yönetim biliminde insan davranışlarının daha sıklıkla konu edilmesinin önünü açmıştır. Örgütlerde işgören davranışlarının tanımlanıp birtakım faktörlerle ilişkisinin açıklanma çabası örgütsel davranış alanına yeni açılımlar sunmuştur. Bu noktadan hareketle kurgulanmış olan araştırmada, Konya’da bankacılık sektörü çalışanlarının örgütsel adalet algılarının, işe adanmışlık ve işten ayrılma niyetleri üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, banka çalışanlarının örgütsel adalet algısının işe adanmışlık düzeyini artırdığı ve işten ayrılma niyetini ise azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.
Mevcut araştırma yeşil tüketim, gönüllü sade tüketim ve tüketici haklarının farkındalığı arasındaki ilişkileri belirlemeyi amaçlamaktadır. Bunun için İstanbul ilinde 414 tüketiciye yüz yüze anket ...yöntemi ile sorular yöneltilmiş ve elde edilen veriler SPSS 21 programı ile yorumlanmıştır. Analizlerde; güvenilirlik, frekans, korelayon ve regresyon analizleri sonuçlarına yer verilmiştir. Sonuçlara göre yeşil tüketim tüketici haklarının farkındalığı üzerinde pozitif anlamlı bir etki yaratmaktadır. Yeşil tüketim konusunda bilinçli olan tüketiciler, tüketici haklarının fartkındalığı konusunda da bilinçlidirler. Fakat gönüllü sade tüketim davranışı ile tüketici haklarının farkındalığı arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.
Örgütsel adalet, çalışan tutum ve davranışlarına etki eden önemli bir kavramdır. Bununla birlikte yazında örgütsel adalet ve çalışan performansı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışma sayısı azdır. Bu ...araştırmanın amacı, örgütsel adalet kavramının daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve çalışanların etkileşimsel adalet algılarının çalışan performansı ile ilişkisini incelemektir. Bu çalışma İstanbul’da bankacılık sektöründe çalışan 183 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda, söz konusu kavramlar öncelikle demografik faktörler temel alınarak incelenmiş, daha sonrasında aralarındaki ilişki analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar arasındaki olumlu ilişkiler ve adalet algısı, performansı belirleyen etmenler arasındadır. Bununla birlikte demografik farklılıkların etkileşimsel adalet algısı ve çalışan performansı üzerinde etkisi bulunmadığı görülmüştür.