Objectives:
Vitamin D is a fat-soluble vitamin which is found in certain foods and can be
synthesized from its precursors with exposure to sunlight. It is known that
serum 25-hydroxy vitamin D (25-OH ...Vit D) concentration is the best indicator of
Vitamin D level. Main source of Vitamin D is the synthesis to the skin with
sunlight exposure. In our study we investigated the vitamin D levels of
patients administered to our hospital in Van. We aimed to determine any
significant difference between age, sex and seasonal differences of the 25-OH
vit D levels.Materials and Method: Patients
admitted to Yuzuncu Yil University Faculty of Medicine Dursun Odabas Medical
Hospital from 01.01.2013 to 01.01.2014 with 25-OH vit D levels were determined
and evaluated JB1 respectively.
Results: Mean
age for males (n=306) was found as 46.65±16.62 and for females (n=1613) as
43.58±15.03. Mean 25-OH vit D in males was found as 18.95±7.93 ng/mL and in
females it was found as 14.79±9.42 ng/ml. 25-OH vit D levels of males were found
significantly higher than that of females (p<0.05). When 25-OH vit D levels
were analyzed according to season, a mean of 25-OH vit D for the summer season
was found significantly higher than those of the winter or autumn-spring months
(p=0.006). Although Van receives one of the highest amount of sunlight due to
its geographical position, we consider that there exists a deficiency in all
age groups in the society, for all seasons. Conclusions:
According to these findings we conclude that both nutritional support and
Vitamin D supplementation is important for recovery of vitamin D deficiency in
and around the city of Van.
JB1Note
to Draft: unable to validate – please
clarify:
- Detemined could be Identified?
- Respectively: invidualy?
Unclear.
Amaç: D vitamini, bazı gıdalarda bulunan ve güneş ışığına maruz kalan öncülerinden sentezlenebilen yağda çözünen bir vitamindir. Serum 25-hidroksi vitamin D (25-OH Vit D) konsantrasyonunun Vitamin D seviyesinin en iyi göstergesi olduğu bilinmektedir. D vitamininin ana kaynağı güneş ışığına maruz kalan ciltten sentez edilmesidir. Çalışmada Van'da hastanemize başvuran hastaların D vitamini düzeylerini geriye yönelik taradık. 25-OH vit D düzeylerinin yaş, cinsiyet ve mevsimsel farklılıkları arasındaki ilişkiyi araştırdık. Yöntem: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dursun Odabaş Tıp Merkezine başvuran 01.01.2013 - 01.01.2014 tarihleri arasında 25-OH vit D düzeyleri tespit edilen kriterleri sağlayan sonuçlar dahil edildi. Bulgular: Erkeklerin yaş ortalaması (n = 306) 46.65 ± 16.62, kadınlarda (n = 1613) 43.58 ± 15.03 olarak bulundu. Erkeklerde ortalama 25-OH vit D 18.95 ± 7.93 ng / mL ve kadınlarda 14.79 ± 9.42 ng / ml olarak bulundu. Erkeklerin 25-OH D vitamini düzeyleri kadınlardan anlamlı derecede yüksek bulundu (p <0.05). Mevsime göre 25-OH D vitamini seviyeleri analiz edildiğinde, yaz mevsimi için 25-OH Vitamin D ortalaması kış mevsimine ya da Sonbahar-İlkbahar aylarına göre anlamlı olarak yüksekti (p = 0,006).
Sonuç: Her ne kadar Van, konumu itibariyle en çok güneş alan şehirler arasında olsa da, tüm mevsimler ve yaş gruplarına göre vitamin D düzeylerini düşük olduğunu düşünüyoruz. Bu bulgulara göre, Van ilindeki ve çevresindeki vitamin D eksikliğinin düzelmesi için hem beslenme desteğinin hem de D vitamini desteğinin önemli olduğu sonucuna vardık.
Amaç: Bu çalışmanın amacı postmenapozal dönemdeki kadınlarlarda görülen kas iskelet sistemi ağrılarının ortaya çıkmasında D vitamini eksikliğinin etkisini araştırmaktır
Gereç ve Yöntem: Çalışma ...postmenapozal dönemde olan 130 hasta ve 50 sağlıklı gönüllüden oluşturuldu. Hasta ve kontrol grubunda hastaların demografik bilgileri ve visual analog skala (VAS) ile ağrı skorları belirlendi. Serum 25 hidroksi D vitamini (25(OH)D), Östrodiol (E2), kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz (ALP) ve parathormon (PTH) düzeyleri değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 51.03±4.22 ve kontrol grubunun ise 48.37± 5.47 yıldı. Serum 25 (OH) D düzeyi hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşüktü. Kalsiyum, fosfor, ALP ve PTH düzeyleri arasında her iki grup arasında farklılık görülmedi. Ağrı durumunu değerlendirmek için kullanılan VAS ağrı skoru hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek saptandı. Postmenapozal hastalarda VAS ağrı skorları D vitamini eksikliği ve yetersizliği olan gruplarda, D vitamini düzeyleri yeterli olan gruba göre anlamlı olarak yüksek saptandı. Hasta grubunda uygulanan korelasyon analizinde 25 (OH) D düzeyleri ile yaş, vücut kütle indeksi ve VAS skoru arasında negatif korelasyon ve egzersiz ve E2 arasında pozitif korelasyon saptandı.
Sonuç: Postmenapozal hastalarda ağrı şiddetindeki artışın serum 25 (OH) D düzeylerindeki azalmayla ilişkili olduğunu göstermektedir. Üstelik 25(OH)D düzeyleri düşük hastalarda alt ekstremite ağrılarının daha fazla görüldüğü veserum 25 (OH) D’nin kas iskelet sistemi ağrılarının şiddetini belirlemede rol oynayabileceği kanısındayız.
One of the most common disorders is vitamin D deficiency. Vitamin D deficiency in individuals with a vitamin D level of less than 20 ng / ml has been studied in previous studies, which is also ...associated with other diagnoses. The aim of this study was to investigate the association of vitamin D deficiency patients with other diagnoses. In this respect, a data set consisting of patients whose vitamin d levels have been measured in a public hospital for the last 3 years has been provided. Using this data set, the association rule analysis of data mining techniques was performed. Apriori algorithm was preferred in the analysis. As a result of the analysis, 22 association rules were determined and interpreted.
Günümüzde en sık görülen rahatsızlıklardan bir tanesi D vitamini eksikliğidir. D vitamini seviyesi 20 ng/ml’ den düşük olan bireylerde konulan D vitamini eksikliği rahatsızlığı diğer teşhislerle de ilişkili olduğu geçmiş çalışmalarda incelenmiştir. Çalışmanın amacı D vitamini eksikliği olan hastaların diğer teşhislerle birlikteliğini araştırmaktır. Bu doğrultuda bir devlet hastanesinde son 3 yılın d vitamini düzeyi ölçümü yapılan hastalardan oluşan veri seti temin edilmiştir. Bu veri seti kullanılarak veri madenciliği tekniklerinden birliktelik kuralı analizi yapılmıştır. Yapılan analizde ise Apriori algoritması tercih edilmiştir. Analiz sonucunda 22 adet adet birliktelik kuralı tespit edilmiş ve yorumlanmıştır.
Purpose: We aimed to investigate the factors affecting the etiopathogenesis by comparing the restless legs syndrome patients with the healthy control group in terms of some laboratory parameters.
...Materials and Methods: Patients who were diagnosed with restless legs syndrome were included in the study. A control group that was similar in terms of age and gender was formed. Both groups were compared in terms of iron, ferritin, iron-binding capacity, folate, vitamin B12, vitamin D, calcium, magnesium, ALT, AST, hemogram, creatinine, fasting blood sugar, and thyroid hormone levels.
Results: 37 patients with restless legs syndrome and 41 controls were included in the study. In the restless legs syndrome group hemoglobin, ferritin, iron, fasting blood sugar, vitamin D, and fT4 values were 12.7 (10.3-16.0) g/dL, 37.3 (3.7-89.4) mg/L, 62 (21-195) μg/dL, 96 (65-250) mg/L, 11.26 (4.20-41.57) ug/L and 1.24 (0.73-2.14) µg/dL respectively, they were 14.8 (12.3-16.1) g/dL, 56 (9-189) mg/L, 90 (30-245) µg/dL, 91 (70-107) mg/L, 17.31 (5.73-32.90) µg/L and 1.08 (0.63-2.04) µg/dL respectively in the control group.There were statistically significant differences between the groups in terms of hemoglobin, ferritin, iron, fasting blood sugar, vitamin D, and fT4 levels.
Conclusion: Hemoglobin and iron parameters, vitamin D levels, fasting blood sugar and T4 levels should be evaluated in patients with restless legs syndrome and should be replaced if necessary. Correction of deficiencies may be beneficial for patients' clinics.
sağlıklı kontrol grubu ile bazı laboratuvar parametreleri açısından karşılaştırarak etyopatogenezi etkileyen faktörleri araştırmak amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Huzursuz bacak sendromu tanısı konulan hastalar çalışmaya dahil edildi. Yaş ve cinsiyet açısından benzer kontrol grubu oluşturuldu. Her iki grup demir, ferritin, demir bağlama kapasitesi, folat, vitamin B12, vitamin D, kalsiyum, magnezyum, ALT, AST, hemogram, kreatinin, açlık kan şekeri, tiroid hormon seviyeleri açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya 37 huzursuz bacak sendromu hastası, 41 tane de kontrol dahil edildi. Huzursuz bacak sendromu grubunda hemoglobin, ferritin, demir, açlık kan şekeri, D vitamini ve fT4 değerleri sırasıyla 12.7 (10.3-16.0) g/dL, 37.3 (3.7-89.4) mg/L, 62 (21-195) μg/dL, 96 (65-250) mg/L, 11.26 (4.20-41.57) ug/L ve 1.24 (0.73-2.14) µg/dL iken kontrol grubunda sırasıyla 14.8 (12.3-16.1) g/dL, 56 (9-189) mg/L, 90 (30-245) µg/dL, 91 (70-107) mg/L, 17.31 (5.73-32.90) µg/L ve 1.08 (0.63-2.04) µg/dL idi. Hemoglobin, ferritin, demir, açlık kan şekeri, vitamin D ve T4 seviyeleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptandı.
Sonuç: Huzursuz bacak sendromlu hastalarda hemoglobin ve demir parametreleri, vitamin D düzeyleri, açlık kan şekeri ve T4 seviyeleri eksiklikleri açısından mutlaka değerlendirilmeli, gereklilik halinde mutalaka replase edilmelidir. Eksikliklerin düzeltilmesi hastaların klinikleri açısından yararlı olabilir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı primer dismenore tedavisinde D vitamininin etkinliğini değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Bir üniversite hastanesine başvurmuş ve primer dismenore tanısı alan 16-35 yaş ...arası 142 hasta randomize kontrollü bir şekilde çalışmaya dahil edilmiştir. Olgular günde bir kez 667 IU D vitamini, günde bir kez 200 IU E vitamini ve günde iki kez 400 mg İbuprofen alacak şekilde üç gruba randomize edildi. Beklenen adet tarihinden iki gün önce ve adetin ilk üç gününde tedavi verildi. Ardışık iki siklüsde tedaviye devam edildi. Birincil sonuç olarak Vizüel Analog Skala (VAS) ile menstrüel ağrının şiddeti değerlendirildi. İkincil sonuç olarak ise iki aylık araştırma süresince Nonsteroidal anti-inflamatuar ilaç (NSAIDs) kullanma ihtiyacı değerlendirildi.Bulgular: Gruplar arasında yaş, beden kitle indeksi ve bazal VAS skorları açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı. Vitamin D grubunda tedavi sonrası ağrı şiddeti, İbuprofen grubundaki kadar düşük bulundu. Tedavi sonrası median VAS skoru D vitamini grubunda 5 (1-10), E vitamini grubunda 7 (1-10) ve ibuprofen grubunda ise 7 (2-10) olarak saptandı (p<0,001). NSAIDs kullanma gereksinimi ise D vitamini grubunda, E vitamini grubuna kıyasla anlamlı şekilde daha düşük olarak saptandı (%27,3 vs %65,9, p<0,001). Grupların hiç birisinde yan etkiye rastlanmadı.Sonuç: Primer dismenorede ağrı kontrolünde hem D vitamini hem de E vitamini etkili bulunmuştur, bununla birlikte D vitaminin etkinliği daha açık görülmektedir.
Amaç: D vitamini kalsiyum metabolizması ve iskelet sağlığında önemli rol oynayan bir hormondur. Ayrıca D vitamininin iskelet sağlığı dışı birçok fonksiyona sahip olduğu bilinmektedir. Karaciğer, ...vitamin D metabolizmasına katılan başlıca organlardan biridir. Son yıllarda yapılan çalışmalar kronik karaciğer hastalığına sahip hastalarda vitamin D eksikliğinin ve yetersizlik prevalansının yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Ancak çocukluk çağında bu konuda az sayıda çalışma mevcuttur.
Gereç ve Yöntem: Kronik karaciğer hastalığı tanısı ile izlenen çocukların vitamin D düzeyleri ve tedavi yanıtları geriye dönük olarak dosyalarından değerlendirilmiştir. Dört yıllık dönemde izlenen 17 (%34) kız, 33 (%66) erkek olmak üzere toplam 50 hastanın dosya kaydı verilerine ulaşıldı.
Bulgular: Çalışmaya alınan 50 hastanın tanı anındaki yaş ortalamaları 7,83 (±3,70) yıl olup 29’unda (%48) D vitamin düzeylerinde eksiklik veya yetersizlik saptandı (ortalama 25-OH vitamin D: 12,79 (± 4,63) ng/ml). Tedavi sonrası vitamin D düzeyi eksik veya yetersiz olan hastaların %82,8’inde düzelme sağlanırken, 5 hastada (%17,2) yeterli cevap yoktu. Kolestaz durumunda tedaviye verilen cevabın azaldığı görüldü.
Sonuç: Kronik karaciğer hastalığı nedeniyle izlenen hastalardaki vitamin D düzeyleri düşük olabileceğinden, bu açıdan hastaların incelenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu durum mevcut hastalığı için de bir destek sağlamaktadır.
Amaç: Bu çalışmada şizofreni tanılı hastalarda D vitamini, Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği skorları, antipsikotik kullanımı ve sosyodemografik verilerin metabolik sendrom ile ilişkisinin ...gösterilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Retrospektif dosya tarama esasına bağlı bu çalışmaya Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı yataklı servisinde sağaltım görmüş 31’inde metabolik sendrom tanısı olan 119 şizofreni tanılı hasta dahil edilmiştir. Hastaların sosyodemografik verileri, hastalık yılı, yatış sayısı, Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği skorları, vitamin D kan düzeyleri, HDL, trigliserit, glukoz, HBa1c, arteriyel kan basıncı değerleri, bel çevresi, vücut kitle indeksi ölçümleri incelenmiştir.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların 63’ü kadın, 56’sı erkektir. Hastaların 63’ünde vitamin D düzeyi düşüklüğü saptanmıştır. MS tanısı olanlar ve olmayanları arasında HDL, arteriyel kan basıncı, açlık kan glukozu, trigliserit, bel çevresi, vücut kitle indeksi değerlerinin analizinde anlamlı farklılık saptanmıştır. Bu değerler National Cholesterol Education Programme Adult Treatment Panel III metabolik sendrom tanı kriterleri olduğu için lojistik regresyon analizine dahil edilmemiştir. Basit lineer regresyon ve lojistik regresyon analizi ile metabolik sendrom tanısı olan grupta olmayanlara göre hastalık yılı ve hasta yaşları anlamlı olarak yüksek, D vitamini düzeyleri anlamlı olarak düşük saptanmıştır.
Sonuç: Bu çalışmada metabolik sendrom riskini arttıran faktörlerden değiştirilebilir olan vitamin D kan düzeyine dikkat edilmesi gerektiği gösterilmiştir.
Bolus D Vitamini Takviyesinin Etkileri Sinem Bozkurt; Berat Meryem Alkan; Fatma Gülçin Ural ...
Ankara medical journal,
06/2019, Letnik:
19, Številka:
2
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Amaç: D vitamini, kas-iskelet sistemi ve sinir sistemi sağlığında önemli bir rol oynar. D vitamini eksikliği prevalansı oldukça yüksek olup kemik anormallikleri ve kas güçsüzlüğü ile ...sonuçlanabilmesine rağmen, önlenebilir bir durumdur. Bu prospektif çalışmanın amacı, D vitamini desteğinin denge, mobilite, kavrama gücü, yorgunluk, depresyon ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini değerlendirmektir. Materyal ve Metot: Çalışmaya 1 Ekim 2015 - 31 Aralık 2015 tarihleri arasında D vitamini yetersizliği / eksiksizliği olan 92 hasta alındı. Yaş, cinsiyet, boy, kilo, serum 25-hidroksivitamin D 25- (OH) D, paratiroid hormon, alkalen fosfataz (ALP), kalsiyum ve fosfor seviyeleri kaydedildi. Primer sonuç, tedavi sonrası 1 ay ve 3 ay sonra 25- (OH) D seviyelerini değerlendirmekti. İkincil sonuçlar; tüm vizitlerde D vitamini uygulamasının yorgunluk, mobilite, denge, depresyon, yaşam kalitesi üzerine etkinliğinin, sırasıyla Yorgunluk Ölçeğinin Çok Boyutlu Değerlendirilmesi, Zamanlı Kalk ve Yürü Testi, Tek Bacak Üzerinde Durma Testi, Beck Depresyon Envanteri, Nottingham Sağlık Profili, el dinamometresi, kullanılarak değerlendirilmesidir. Bulgular: 1 ay sonra, D vitamini takviyesi kas gücünü, denge yeteneğini, mobiliteyi, yaşam kalitesini, depresyonu ve yorgunluk semptomlarını önemli ölçüde iyileştirdi. 25- (OH) D düzeyleri düzeyleri 3 ay sonra belirgin olarak düştü. Sonuç: D vitamini takviyesi, kas kuvveti, mobilite, denge kontrolü, depresyon, yorgunluk ve yaşam kalitesi üzerinde faydalı etkiler göstermiştir. 300.000 IU bolus D vitamini takviyesi erişkin popülasyonda iyi tolere edilmiştir. D vitamini düzeyinin üç ayda bir değerlendirilmesini tavsiye ediyoruz.