MS I. yüzyıldan itibaren Çin’de buğdayın daha çok tüketilmesi, buğdaydan elde edilen erişte, makarna, mantı gibi yiyeceklerin çeşitlenmesi ve bunları kaşıkla yemenin zor olması yemek çubuklarının ...kullanım alanlarını genişletmiştir. III. yüzyılda değirmen taşının sadece buğday öğütmede kullanılan bir alet olmadığını fark eden Çinliler kanolayı da öğütüp yağını elde etmişlerdir. Kanola yağının elde edilmesiyle yeni bir pişirme yöntemi ortaya çıkmıştır: Kızartma. Yağda kızartılan yiyecekler lokma büyüklüğünde kesildiğinden bunların yemek çubuklarıyla yenmesi daha da kolaylaşmış ve çubuk kullanımı zaman içerisinde gittikçe artış göstermiştir. Bugün Asya’nın her yerinde bulunan yemek çubukları özellikle Uzak Doğu’da önemli kültürel değere sahiptir. Günümüzde Çin’e yakın coğrafyalarda ve Çin sınırları içerisinde yer alan Uygurlar ve Salarlar gibi Türk boylarının da yemek çubukları kullandıkları bilinmektedir. Bu durum, beraberinde “eski Türkler yemek çubukları kullanıyor muydu?” sorusunu sordurmaktadır. Kullanmışlarsa yemek çubuklarını hangi sözcükle ifade etmişlerdir? Bu sözcük Türkçe kökenli midir yoksa alıntı bir sözcük müdür? Yemek çubuklarının herhangi bir kültürel değeri var mıdır? Bu çalışmada bu soruların cevabı aranacaktır.
Since the 1st century AD, the increased consumption of wheat in China, the diversification of foods such as noodles, pasta and dumplings made from wheat, and the difficulty of eating them with a spoon, have expanded the usage areas of chopsticks. III. In the 19th century, the Chinese realized that the millstone was not just a tool used to grind wheat, and they also ground canola to obtain its oil. With the extraction of canola oil, a new cooking method has emerged: frying. Since fried foods are cut into bite-sized pieces, it has become easier to eat them with chopsticks, and the use of chopsticks has increased over time. Chopsticks, which are found all over Asia today, have important cultural value, especially in the Far East. It is known that Turkish tribes such as Uyghurs and Salars, located in geographies close to China and within the borders of China, also use chopsticks. This situation brings with it the question "Did the Old Turks use chopsticks?" It makes you ask the question. If so, what word did they use to describe chopsticks? Is this word of Turkish origin or is it a loanword? Do chopsticks have any cultural value? In this study, the answers to these questions will be sought.
Türk yazı dilinin iki ana kola ayrılmadan önceki geçiş dönemi olarak kabul edilen Harezm Türkçesi döneminde Oğuz-Kıpçak dil özelliklerinin bir arada bulunduğu pek çok edebî eser ve içerisinde çeşitli ...dilleri barındıran sözlükler yazılmıştır. Bu sözlüklerden biri de Arapça öğrenmek isteyen Harezmşah hükümdarı Atsız b. Muhammed’in isteği üzerine Zemahşerî tarafından kaleme alınan Mukaddimetü’l Edeb adlı eserdir. Arapça kısa cümlelerden ve isimler, fiiller, harfler, isim ve fiil çekimleri olmak üzere beş bölümden oluşan sözlüğün günümüze ulaşmış pek çok nüshası vardır. Bu nüshaların en eskisi 1257 yılında istinsah edilen Yozgat nüshasıdır. Bu çalışmada Mukaddimetü’l Edeb’in Yozgat nüshasının içerisindeki meslek adları Eski
Türkçeyle karşılaştırmalı bir şekilde köken, yapı ve anlam açısından incelenmiş ve eserdeki mesleklerin Türkiye Türkçesindeki durumu değerlendirilmiştir.
Türk yazı dilinin iki ana kola ayrılmadan önceki geçiş dönemi olarak kabul edilen Harezm Türkçesi döneminde Oğuz-Kıpçak dil özelliklerinin bir arada bulunduğu pek çok edebî eser ve içerisinde çeşitli ...dilleri barındıran sözlükler yazılmıştır. Bu sözlüklerden biri de Arapça öğrenmek isteyen Harezmşah hükümdarı Atsız b. Muhammed’in isteği üzerine Zemahşerî tarafından kaleme alınan Mukaddimetü’l Edeb adlı eserdir. Arapça kısa cümlelerden ve isimler, fiiller, harfler, isim ve fiil çekimleri olmak üzere beş bölümden oluşan sözlüğün günümüze ulaşmış pek çok nüshası vardır. Bu nüshaların en eskisi 1257 yılında istinsah edilen Yozgat nüshasıdır. Bu çalışmada Mukaddimetü’l Edeb’in Yozgat nüshasının içerisindeki meslek adları Eski Türkçeyle karşılaştırmalı bir şekilde köken, yapı ve anlam açısından incelenmiş ve eserdeki mesleklerin Türkiye Türkçesindeki durumu değerlendirilmiştir.
As humans are finite beings, they have sought to understand and find the infinite throughout history. Theologians, philosophers, physicists, logicians, and mathematicians among those of other ...disciplines have all emphasized and tried to explain the notion of infinity in different ways. Ancient Greek philosopher Anaximander was one of the first Westerners to delve into this topic. Indian holy books serve as the first Eastern examples. In Buddhism, the concept colti nayuta literally meaning too many to count expresses infinity. One particular manuscript, the Surya Prajnapti, divides numbers into those that are countable, uncountable, and infinite. Several Old Uyghur translations of Buddhist texts contain many a word that loosely describes infinity. This study will explore that, and examine how the Uyghurs used to perceive infinity by examining between language and thought.
Bu makalede sayı sözcükleri eski Türk yazıtlarından seçilen örneklerle sözcükte
anlam temelli incelendi. Çalışma sonunda yazıtlarda tanıklanan sayı sözcüklerinin
sadece temel anlamıyla görülmediği, ...sembolik ve metaforik kullanımlarının da olduğu
tespit edildi. Sayı sözcüklerinin bu kullanımlarıyla birlikte yazıtların edebî değerinin
başka bir açıdan gösterilmesi amaçlandı.
Kırgızların 840 yılında Orhon Uygur Kağanlığının başkenti Karabalgasun’u ele geçirmesiyle Uygurların büyük bir kısmı batıya, Tanrı Dağları’nın kuzey ve güney eteklerine, Tarım havzasına, kalanlarıysa ...güneye, Çin’in kuzeyine dağılmıştır. Tarım havzasına göç eden Uygurlar burada tekrar örgütlenerek Uygur İdikut Hanlığını kurmuş ve bu devlet XIV. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir.
Uygurlar bu beş asırlık dönemde çok köklü bir medeniyet inşa etmiş tıptan mühendisliğe, müzikten edebiyata her türlü bilim ve sanat kolunun Asya’daki en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Büyük çoğunluğu inanç olarak Budizm’in Mahayana mezhebine bağlı olan Uygurlar, Budizm kültür dairesi içinde bir edebiyat meydana getirmiş ve bu dönemde pek çok çeviri ve uyarlama eser Eski Uygurcaya kazandırılmıştır.
Bu eserlerin yanı sıra Uygurlardan günümüze hukuk belgeleri ve sözleşmeler kalmıştır. Belgelerde tarihlendirme on iki hayvanlı Türk takvimine göre yapılmıştır. Araştırmacılar belgeler üzerinde yaptıkları çalışmalarla tarih aralığını Çin’deki Moğol asıllı Yüan Hanedanlığı dönemiyle sınırlandırmıştır. Bu çalışmada Uygur hukuk belgelerinin altı tanesinde tanıklanan onluk ve yüzlük sözcükleri ve diğer dillik ölçütler üzerinden söz konusu belgelerin tarih tespitinin yapılması amaçlanmaktadır.
Öz: Genel olarak 2000 yılından sonra doğanları ifade etmek için kullanılan Z kuşağı adlandırması, son yıllarda toplumun farklı kesimleri tarafından sıklıkla dile getirilen bir tabirdir. Dijital nesli ...bir şekilde yakalamak, onların dikkatini çekmek için siyasetçisinden sanatçısına kadar pek çok meslek grubu farklı uğraşlar vermektedir. Son yirmi yılda ana akım medyanın yerini hızla sosyal medyanın almasıyla beraber insanların düşüncelerini sınırlı sayıda karakterle ifade etme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Başta Z kuşağı olmak üzere dijital çağa ayak uydurmak isteyen herkes için bu sınırlamalara karşı pratik çözümler geliştirme gerekliliği doğmuştur. Bu pratik çözümler, gündelik dilde de birtakım yeni sözcüklerin, yeni tabirlerin doğmasına yol açmıştır. Bu çalışmada son yıllarda sıklıkla kullanılan boş yapmak tabiri incelenecek ve söz konusu tabirin Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’ne girmesi teklif edilecektir.
Anahtar kelimeler: Birleşik sözler, boş yapmak, deyim, sosyal medya, Z kuşağı.
In recent years, various segments of society have regularly utilized the phrase “Z generation,” typically used to describe people born after 2000. From politicians to artists, a wide range of professionals attempt and succeed to capture the attention of the digital generation. People now have to explain their ideas in a finite amount of characters due to social media's rapid replacement of mass media over the past two decades. It is essential to create workable solutions to these constraints if anyone, especially the Z generation, wants to keep up with the digital world. These workable solutions caused a few new terms and idioms to enter common usage. This study will evaluate the phrase "make it empty," which has gained popularity recently, and it will suggested its addition to the Dictionary of Proverbs and Idioms.
İnsanoğlunun sonlu bir varlık olması onu tarih boyunca sonsuzu anlamaya, aramaya ve bulmaya yönlendirmiş ve sonsuz kavramı bugüne kadar felsefe, fizik, mantık ve matematik gibi çeşitli disiplinlerin ...yanı sıra teolojinin de üzerinde durduğu ve çeşitli şekillerde açıklama getirdiği bir kavram olmuştur. Sonsuz kavramına ait Batı’daki ilk kaynaklar Antik Yunan filozoflarından Anaksimandros’a aittir. O, sonsuzu apeiron “sınırsız” kavramıyla ifade etmiştir. Doğu’daki ilk kaynaklar ise Hindistan kökenli dinlerin kutsal kitaplarında görülür. Örneğin Budist sutralarda geçen kolti nayuta ikilemesi sayılamayacak kadar çok olanı niteleyen bir ifadedir. Surya Prajnapti adlı bir eserde sayılar sayılabilir, sayılamaz ve sonsuz olmak üzere üçe ayrılır. IX. yüzyıldan itibaren büyük bir çoğunluğu Budist olan Uygurların Budizm’e ait kutsal kitaplardan yaptığı çevirilerde de sonsuz anlamına gelen pek çok sözcük bulunmaktadır. Bu çalışmada Budist Uygurlara ait dinî metinlerden hareketle Eski Uygurcadaki sonsuz kavram alanı incelenecek ve eski Uygurların bu kavramı nasıl algıladıkları dil-düşünce ilişkisi üzerinden ortaya koyulmaya çalışılacaktır.