Biyojen aminler daha çok proteince zengin ve fermente gıdalarda mikroorganizma faaliyetleri sonucu oluşan ve sağlık üzerinde önemli etkileri olan bileşikler olmakla birlikte yüksek konsantrasyonlarda ...toksik etki gösteren bileşiklerdir. Bu nedenle mikroorganizma gelişimlerini etkileyen faktörler, biyojen amin oluşumunu da etkilemektedir. Biyojen aminlerin oluşumunu etkileyen temel faktörler; şeker konsantrasyonu, pH, sıcaklık, tuz konsantrasyonu, gıdadaki mikroorganizma türleri, starter kültürler, oksijen ve benzeri faktörler olarak gösterilmektedir. Biyojen aminler nitrit ve azot oksitler ile reaksiyona girebilmekte ve kanserojen nitrozaminleri oluşturabildikleri gibi, bir biyojen amin formundan diğer bir biyojen amin formuna da dönüşebilmektedirler. Ayrıca bazı poliaminlerin, poliamin oksidaz enzimiyle katabolizması sonucu toksik bir bileşik olan akrolein de oluşabilmektedir. Bu derlemede; biyojen aminlerin oluşum mekanizmaları, etkili faktörler ve diğer bileşiklere dönüşümleri literatür verileri incelenerek ele alınmıştır.
Biyojen aminler daha çok proteince zengin ve fermente gıdalarda mikroorganizma faaliyetleri sonucu oluşan ve sağlık üzerinde önemli etkileri olan bileşikler olmakla birlikte yüksek konsantrasyonlarda ...toksik etki gösteren bileşiklerdir. Bu nedenle mikroorganizma gelişimlerini etkileyen faktörler, biyojen amin oluşumunu da etkilemektedir. Biyojen aminlerin oluşumunu etkileyen temel faktörler; şeker konsantrasyonu, pH, sıcaklık, tuz konsantrasyonu, gıdadaki mikroorganizma türleri, starter kültürler, oksijen ve benzeri faktörler olarak gösterilmektedir. Biyojen aminler nitrit ve azot oksitler ile reaksiyona girebilmekte ve kanserojen nitrozaminleri oluşturabildikleri gibi, bir biyojen amin formundan diğer bir biyojen amin formuna da dönüşebilmektedirler. Ayrıca bazı poliaminlerin, poliamin oksidaz enzimiyle katabolizması sonucu toksik bir bileşik olan akrolein de oluşabilmektedir. Bu derlemede; biyojen aminlerin oluşum mekanizmaları, etkili faktörler ve diğer bileşiklere dönüşümleri literatür verileri incelenerek ele alınmıştır.
Biyojen aminler daha çok proteince zengin ve fermente gıdalarda mikroorganizma faaliyetleri sonucu oluşan ve sağlık üzerinde önemli etkileri olan bileşikler olmakla birlikte yüksek konsantrasyonlarda ...toksik etki gösteren bileşiklerdir. Bu nedenle mikroorganizma gelişimlerini etkileyen faktörler, biyojen amin oluşumunu da etkilemektedir. Biyojen aminlerin oluşumunu etkileyen temel faktörler; şeker konsantrasyonu, pH, sıcaklık, tuz konsantrasyonu, gıdadaki mikroorganizma türleri, starter kültürler, oksijen ve benzeri faktörler olarak gösterilmektedir. Biyojen aminler nitrit ve azot oksitler ile reaksiyona girebilmekte ve kanserojen nitrozaminleri oluşturabildikleri gibi, bir biyojen amin formundan diğer bir biyojen amin formuna da dönüşebilmektedirler. Ayrıca bazı poliaminlerin, poliamin oksidaz enzimiyle katabolizması sonucu toksik bir bileşik olan akrolein de oluşabilmektedir. Bu derlemede; biyojen aminlerin oluşum mekanizmaları, etkili faktörler ve diğer bileşiklere dönüşümleri literatür verileri incelenerek ele alınmıştır.
Highlights • CSF hypocretin-1 levels might be temporarily decreased in some patients during episodes of Kleine–Levin syndrome. • Kleine–Levin syndrome episodes may be caused by recurrent functional ...alterations of the hypothalamus.
Iako se intolerancija na histamin (Histamine Intolerance, HIT) ne javlja često, posljedice mogu biti teške. Intolerancija na hranu je nealergijska preosjetljivost na hranu koja ne uključuje ...imunološki sustav iako su simptomi slični onima kod alergijskih reakcija posredovanih IgE-om. Čini se da HIT nastaje oštećenjem aktivnosti diaminoksidaze (DAO) zbog gastrointestinalnih bolesti ili inhibicijom DAO, a u dijelu bolesnika dokazana je i genetska predispozicija. Unos hrane bogate histaminom te alkohola ili lijekova koji uzrokuju otpuštanje histamina ili blokiraju DAO može uzrokovati različite smetnje na brojnim organima (gastrointestinalni sustav, koža, pluća, kardiovaskularni sustav i mozak), ovisno o ekspresiji histaminskih receptora. Kao dermatološke posljedice javljaju se osip, svrbež, urtikarija, angiedem, dermatitis, egzem, pa čak akne, rozaceja, psorijaza i dr. Prepoznavanje simptoma nastalih kao posljedica HIT-a je osobito značajno u liječenju bolesnika. U novije vrijeme sve više se dolazi do spoznaja o značenju HIT-a u bolesnika s atopijskim dermatitisom (AD), u kojih je dokazana korist provođenja dijete siromašne histaminom. Zbog mogućih simptoma u brojnim organima, za dijagnozu HIT-a nužno je ispitati detaljnu anamnezu o simptomima nakon unosa hrane bogate histaminom ili lijekova koji interferiraju s metabolizmom histamina. S obzirom da takvi simptomi mogu biti posljedica više čimbenika, postojanje HIT-a je obično podcijenjeno, ali se dosta očekuje od budućih studija.
Biyojen aminler daha çok proteince zengin ve fermente gıdalarda mikroorganizma faaliyetleri sonucu oluşan ve sağlık üzerinde önemli etkileri olan bileşikler olmakla birlikte yüksek konsantrasyonlarda ...toksik etki gösteren bileşiklerdir. Bu nedenle mikroorganizma gelişimlerini etkileyen faktörler, biyojen amin oluşumunu da etkilemektedir. Biyojen aminlerin oluşumunu etkileyen temel faktörler; şeker konsantrasyonu, pH, sıcaklık, tuz konsantrasyonu, gıdadaki mikroorganizma türleri, starter kültürler, oksijen ve benzeri faktörler olarak gösterilmektedir. Biyojen aminler nitrit ve azot oksitler ile reaksiyona girebilmekte ve kanserojen nitrozaminleri oluşturabildikleri gibi, bir biyojen amin formundan diğer bir biyojen amin formuna da dönüşebilmektedirler. Ayrıca bazı poliaminlerin, poliamin oksidaz enzimiyle katabolizması sonucu toksik bir bileşik olan akrolein de oluşabilmektedir. Bu derlemede; biyojen aminlerin oluşum mekanizmaları, etkili faktörler ve diğer bileşiklere dönüşümleri literatür verileri incelenerek ele alınmıştır.
Bu çalışmada, marine edildikten sonra farklı şekillerde paketlenip 4±1 °C’de muhafaza edilen tirsi (Alosa immaculata,
Bennett, 1838) filetolarında biyojenik aminlerin ve mikrobiyolojik değişimlerin ...belirlenmesi amaçlanmıştır. Marine
örneklerde mikrobiyolojik kriter olarak toplam aerob mezofilik bakteri, toplam psikrofil bakteri, maya-küf, koliform
ve toplam histamin üreten bakteri sayıları ve türleri belirlenmiştir. Ayrıca bakterilerin moleküler ve biyokimyasal
identifikasyonu gerçekleştirilmiştir. Depolama sonunda salamura, yağda ve vakum paketlenen marine tirside histamin
miktarı sırasıyla 2.19, 2.09 ve 2.41 mg kg-1, TAMB sayıları; 2.49, 2.75 ve 2.68 log kob g-1 olarak tespit edilmiştir. Histamin
üreten bakterilerden Pantoea agglomerans, Shewanella baltica, Brevundimonas diminuta, Pseudomonas putida,
Acinetobacter calcoaceticus tanımlanmıştır. Salamura ve yağda paketlenen marine tirsinin histamin ve mikrobiyolojik
kriterler açısından 7 ay, vakum paketlenen marine tirsinin ise 6 ay 4±1 °C’de depolanabileceği sonucuna varılmıştır.
Pterjium is an ocular surface disorder and is a pathologic result of corneal invasion of the fibro-vascular proliferation of the bulb conjunctiva in the region corresponding to the lid space. ...Pterjium is a disease with high rates of recurrence after surgery. Nowadays, along with several new techniques that are used to prevent recurrence, antineoplastics are also used to stop the growth. Various growth factors and mediators, like some neoplasms, have been found to be effective in pterygium growth, invasion and relapse. In addition to growth factors such as stem cell factor and VEGF, an increase in histamine, carbonic anhydrase activity, in number of eph B4, and in nestin release was found while a decrease in IGFBP3 release was found. Studies are currently underway to stop the growth of pterygium and prevent recurrence.
In recent years, there has been a steady increase in the prevalence of allergic diseases. Allergic immune response represents a complex network of cellular events involving numerous immune cells and ...mediators. It represents the interaction of innate and acquired immune response. The key role in the immune cascade is taken by histamine, a natural component of the body, which in the allergic inflammatory response is releasesd by the mast cells and basophils. The aim of this study was to highlight the role of histamine in allergic immunological events, their effect on Th1 and Th2 subpopulation of lymphocytes and the production of the corresponding cytokines, as well as the role of histamine blockers in the treatment of these conditions.
Histamine achieves its effect by binding to the four types of its receptors, which are widely distributed in the body. Histamine blockers block a numerous effects of histamine by binding to these receptors. As a highly selective second-generation antihistamine, cetirizine not only achieves its effects by binding to H1 receptors, but also attenuates numerous events during the inflammatory process. Knowledge of the effects of histamine blockers, including cetirizine, may lead to the selection of proper therapy for the treatment of allegic diseases.
Poslednjih godina beleži se kontinuirani rast prevalencije alergijskih oboljenja. Alergijski imunski odgovor predstavlja jednu kompleksnu mrežu ćelijskih događaja u kojoj učestvuju mnogobrojne imunske ćelije i medijatori. On predstavlja interakciju urođenog i stečenog imunskog odgovora. Ključnu ulogu u imunološkoj kaskadi zauzima histamin, prirodni sastojak tela, koga u alergijskom inflamatornom odgovoru oslobađaju mastociti i bazofili. Cilj ovog rada bio je naglasiti ulogu histamina u alergijskim imunološkim događajima, njegov efekat na Th1 i Th2 subpopulaciju limfocita i produkciju odgovarajućih citokina, kao i ulogu blokatora histamina u tretmanu ovih stanja. Histamin ostvaruje svoj efekat vezivanjem za četiri tipa svojih receptora koji su široko distribuirani u organizmu. Blokatori histamina blokiraju mnogobrojne efekte histamina vezivanjem za ove receptore. Cetirizin, visoko selektivni antihistaminik druge generacije, ne ostvaruje svoje efekte samo vezivanjem za H1 receptore već dovodi do atenuisanja mnogobrojnih zbivanja tokom inflamacijskog procesa. Dobro poznavanje efekata histaminskih blokatora, među njima i cetirizina, može dovesti do pravog odabira terapije u tretmanu alergijskih oboljenja.