Bu değerlendirmede Abdurrahman Yılmaz’ın Tahtacılarda Gelenekler isimli 1948 yılında yayınlanmış eseri tanıtılacaktır. Değerlendirme yapılacak çalışma bundan ibarettir. Abdurrahman Yılmaz, ...öğretmenlik yaptığı İzmir’e bağlı Bergama ilçesinde ve bugün mahalle olan Bergama’ya bağlı Zeytindağ bucağında çalışırken uygun zamanlarda bölgede yaşayan Tahtacıların gelenekleriyle ilgili çalışmalar yürütmüştür. Yılmaz’ın bu çalışmaları yürütürken verileri elde etmede kullandığı yöntem, kaynaklar, eserin yazılış amacı ve eserinde Tahtacıların tarihleri, gelenekleri ve inançlarıyla ilgili vermiş olduğu bilgiler değerlendirilecektir. Zira bu eser Tahtacı kültürünü anlatan, bu alanda yazılmış ilk eserlerden biri olması hasebiyle son derece değerlidir. Aynı zamanda eserin basımının olmaması tanıtılıp değerlendirilmesini önemli kılmaktadır.
Türkiye’de ve yanı sıra göç hareketliliği ile dünyada pek çok yere yayılmış Alevi toplulukları, kimliklerini ifade etme, tanıtma ya da kendi aralarında etkileşim sağlama amacıyla çok sayıda kitle ...iletişim aracı geliştirmiştir. Alevi medyası olarak tanımlanan bu araçlar, gelenekselden yeni medyaya doğru hem nitel hem de nicel boyutlarıyla geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Günümüz dünyasında süreli yayınlardan sanal ağlara değin yaygınlık gösteren Alevi medyası, başta iletişim çalışmaları olmak üzere sosyal bilimler alanı içinde hak ettiği ilgiyi görememiş, az çalışılan bir araştırma konusu olmuştur. Son yıllarda Alevi medyası üzerine araştırmalar artmış olmakla birlikte çalışma alanının oldukça dağınık bir görünüm arz ettiği ifade edilebilir. Bu araştırmanın konusunu, Alevi medyasına odaklanmış ya da Alevi medya türlerine araştırması içinde yer vermiş bilimsel/akademik nitelikli eserlerin incelenmesi oluşturmaktadır. Alevi medyası üzerine yapılmış akademik çalışmaları sistematik alanyazın taraması/ sistematik literatür analizi ile incelemeyi hedefleyen araştırma, birden çok amacı içinde barındırmaktadır. Amaçlardan ilki, mevcut araştırmaların kapsamını derli toplu sunarak, alanın birikimini ortaya koyabilmektir. Bir diğer amaç, konuya eğilecek gelecekteki çalışmalar için bütüncül ve kapsamlı bir haritanın ortaya çıkarılmasına katkı sunabilmektedir. Alanda süreklilik arz eden ve ihmal edilen noktalara dikkat çekerek yeni araştırmaların yönelimine katkı sunabilmek de amaçlar arasındadır. Sistematik alanyazın taramasının dâhil etme ve hariç tutma kriterleri kapsamında, metinde Alevi medyasını konu edinen bilimsel akademik araştırmalar odağa alınmıştır. Gerek Batıda gerekse de ülkemizde Alevi medyası üzerine eğilen lisansüstü tezleri, araştırma makaleleri, bilimsel kitap bölümleri, araştırmanın kaynaklarını oluşturmaktadır. Alevilerin medyada temsili gibi konular kapsam dışında tutulmuştur. Araştırma için YÖK Ulusal Tez Merkezi ve internet tabanlı arama motorları, çeşitli anahtar kelimeler ile taramaya tabi tutulmuştur. 1999 ve 2023 yılları arasındaki toplam otuzbir akademik/bilimsel çalışmanın incelenmesine dayanan makalede, şu araştırma sorularına yanıt aranmıştır: Alevi medyasıyla ilgili araştırmalar hangi disiplinler içinde, hangi tarihlerde, hangi amaçlarla, hangi temalarla ve hangi araçlar üzerine yapılmıştır? Alevi medyası araştırmalarının çok dilli ve çok disiplinli olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Türkiye’de yapılan lisanüstü tezlerin dışındaki araştırmaların ağırlıkla İngilizce yazıldığı tespit edilmiştir. Araştırmaların ortak teması ise medyanın kimlik inşasındaki rolüdür. Aleviliği tanımlamak, açıklamak, anlamak, yorumlamak gibi farklı sosyal bilimlerin paradigmalarına gönderme yapan amaçlar ve konular Alevi medyası üzerine yapılan akademik çalışmaların odağını oluşturmaktadır.
Alevi communities, which have spread to many places in Turkey and around the world with migration mobility, have developed a large number of mass communication tools in order to express their identities, promote them or interact with each other. The tools defined as Alevi media have a wide variety from traditional to new media with both qualitative and quantitative dimensions. The Alevi media, which is widespread in today's world from periodicals to virtual networks, has not received the attention it deserves in the field of social sciences, especially communication studies, and has become a research subject that has been little studied. Although research on Alevi media has increased in recent years, it can be stated that the field of study has a rather scattered. The subject of this research is the examination of scientific/academic works that focus on Alevi media or include Alevi media types in their content. The research, which aims to examine academic studies on Alevi media with systematic literature review / systematic literature analysis, has more than one purpose. The first of the aims is to present the accumulation of the field by presenting the scope of current research in a tidy manner. Another aim is to contribute to the creation of a holistic and comprehensive map for future studies that will focus on the subject. It is also among the aims to contribute to the direction of new research by drawing attention to the continuous and neglected points in the field. Within the scope of the inclusion and exclusion strategies of the systematic literature review, scientific academic research on Alevi media has been focused in the text. Graduate theses, research articles and scientific book chapters on Alevi media both in the West and in our country constitute the sources of the research.Issues such as representation of Alevis in the media are excluded from the scope. For the research, YÖK National Thesis Center and internet-based search engines were searched with various keywords. Based on the analysis of a total of thirty-one academic/scientific studies between 1999 and 2023, answers to the following research questions were formulated: In which disciplines, on which dates, for which purposes, with which themes and on which tools were the studies on the Alevi media conducted? It has been found that Alevi media studies are multilingual and multidisciplinary. It has been determined that researches, other than postgraduate theses made in Turkey, are mostly written in English. The common theme of the studies is the role of the media in identity construction. Objectives and subjects that refer to the paradigms of different social sciences such as defining, explaining, understanding and interpreting Alevism constitute the focus of academic studies on Alevi media.
Alevi Tarihyazımı Üzerine Eray YILMAZ
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi,
09/2021
99
Journal Article
Peer reviewed
Open access
Türkiye’de Alevilik araştırmaları 19. yüzyılda şarkiyatçılar ve misyonerler tarafından başlatıldı. Şarkiyatçı ve misyonerler Alevileri Hristiyanlarla benzerlikleri çerçevesinde araştırdı ve ...değerlendirdiler. Onlara göre Aleviler Hristiyan kökenden gelmiş, süreç içinde çeşitli etkilerle Alevileşmişlerdi. Şarkiyatçı ve misyonerlerin ardından II. Meşrutiyet yıllarında İttihatçı çevrenin aydınlarından Mehmet Fuad Köprülü Türkçü bir tepkiyle yeni bir paradigma inşa etti. Köprülü’nün paradigması bir bakıma şarkiyatçı ve misyonerlerin tezlerine karşı Alevilerin Türk kökenine işaret etmiş, onları Hristiyan köken iddiasından uzaklaştırmış, Alevileri Türk kimliği altında Hacı Bektaş’tan Ahmet Yesevi’ye uzanan bir hat üzerinden Orta Asya kökene bağlamıştır. Köprülü paradigması uzun süre Alevi araştırmalarındaki hakimiyetini korudu. 1990’ların başında Köprülü’nün Türkçü tezlerine karşı Kürt tepkisi ortaya çıktı. İlk defa Cemşid Bender Alevilerin aslında Kürt kökenli olduğu tezini ortaya atmış, Aleviliğin kökenini Kürt uygarlığında aramak gerektiğini ileri sürmüştür. 1990’lara veya belki de 2000’li yıllara kadar Alevilik araştırmaları büyük oranda köken araştırmaları biçiminde sürdürüldü. 2000’li yıllardaysa Alevilik araştırmacıları şarkiyatçıların çizgilerini saptadığı alanı genişletti, başka sorular sormaya, başka kaynaklara işaret etmeye, meseleyi başka bir biçimde görmeye gayret etti. Bu makale 19. yüzyıldan bu yana Alevi araştırmalarına dair ana kaynaklara ve ana görüşlere yer veren çok kısa bir döküm yapmakla birlikte söz konusu dökümün esas temalarını açığa çıkarmak ve bu alana dair birtakım önerilerde bulunmak istemektedir. Anahtar Sözcükler: Alevi Tarihyazımı, Alevi ve Bektaşi Tarihyazımı, Kızılbaş Tarihyazımı, Köprülü Paradigması
Bu makalede, Alevi-Sünni evliliklerinin gruplar arası karşılıklı ilişkiler üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu konu edinilmektedir. Alevi-Sünni ilişkilerindeki olumsuz ön yargı, kalıp yargı ve ...ötekileştirme eğilimlerinden yola çıkılarak, bu zihinsel ve davranışsal kalıpların hangi durumlarda değişebileceği sorusu, evlilik kurumunun etkisi bağlamında analiz edilmiştir. Alevi-Sünni çiftlerle yapılan görüşmeler üzerinden her iki grup arasındaki ilişkilerdeki değişimin açığa çıkartılması amaçlanmıştır.
Makalede, öncelikli olarak, öteki ve ötekileştirme kavramları üzerinden Alevi-Sünni ilişkileri ve Alevi-Sünni evlilikleri ele alınmıştır. Daha sonra, Alevi-Sünni evliliklerinin Alevi-Sünni grupları arasındaki ilişkileri ne yönde etkilediği, evlilikle kurulan akrabalık bağlarının var olan ön yargı, kalıp yargı ve ötekileştirme eğilimlerini giderip gidermediği sadece katılımcıların gözünden anlaşılmaya çalışılmıştır. Aile ve akraba gruplarının yorumları bu çalışmaya dahil edilmemiştir. Bu bağlamda araştırmaya Alevi-Sünni evliliği yapmış Samsun ve Amasya şehirlerinden toplam 37 kişi katılmıştır. Görüşmeler Mayıs 2022 ile Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Mülakata katılan 20 kişi Samsun ve ilçelerinde yaşamakta, 17 kişi ise Amasya ve ilçelerinde yaşamaktadır. 37 katılımcının 21’i erkek, 16’sı ise kadınlardan oluşmaktadır. Bu katılımcıların 20’si Sünni, 17’si ise Alevi kökenlidir. Mülakata katılan katılımcıların 15’i eşiyle birlikte, (toplam 30 kişi) 7 kişi ise tek olarak katılım sağlamıştır. Görüşmeye katılan kişilerin yaşları 27 ile 49 arasında değişmektedir.
Alevi-Sünni evlilikleri yapmış Samsun ve Amasya şehirlerinde yaşayan bireylerle yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen verilerle ötekine karşı bakışın seyri incelenmiştir. Özellikle katılımcıların gözünden aile, akraba ve sosyal çevrenin yaklaşımı anlaşılmaya çalışılmıştır. Görüşmelerden elde edilen veriler temalar halinde kodlanarak içerik analizleri yapılmıştır.
Genel anlamda bu tür evliliklerin kentleşme, modernleşme ve sekülerleşme süreçlerinin yanı sıra üniversite eğitiminin getirmiş olduğu karşılıklı temas ile birlikte artarak devam ettiği gözlenmiştir. Alevi-Sünni evliliklerinin eşler arasında çok fazla problem oluşturmadığı ancak aile ve akraba grupları arasında tartışıldığı saptanmıştır. Özellikle her iki grubun aile ve akraba çevrelerinin kırsal bölgede yaşamaları, bu evlilikleri olumsuz algılamalarına sebep olduğu gözlemlenmiştir. Bu açıdan ailelerin sosyal çevrenin baskısı altında oldukları tespit edilmiştir. Görüşülen bireylerin yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, yaşadığı yer, aile ilişkileri ve aidiyet duygusu gibi değişkenler açısından sorulan sorulara farklı cevaplar verdikleri görülmüştür. Katılımcıların yanıt ve yorumları, evlilik öncesi süreç, evlilik süreci ve evlilik sonrası süreç olmak üzere üç temanın oluşmasını sağlamıştır. Bulguların analizi de bu temalar üzerinden yapılmıştır.
Bireylerin evlilik öncesi genel olarak Alevi-Sünni evliliklere karşı olumsuz bir bakışlarının olmadığı ancak aile ve sosyal çevrelerinin evliliklerine karşı olumsuz tepkiler gösterdikleri saptanmıştır. Alevi-Sünni evliliklerine dair genel yaklaşım olumsuz olmakla birlikte bu durumun tonlaması aile ve akraba grupların dini aidiyet derecesi, yaşayış tarzı, eğitim seviyesi, yaş ve meslek gibi değişkenlerle farklılaşmaktadır. Evlilik yapan bireylerin aile ve akraba çevrelerinin özellikle seküler bir yaşam tarzına sahip olmaları, eğitimli olmaları ve şehir merkezlerinde yaşamaları bu tür evlilikleri olumsuz algılamamalarında etkili olmuştur. Aksi durumda yani daha muhafazakâr aile ve akraba çevrelerin bu tür evliliklere karşı direnç gösterdikleri saptanmıştır.
Dini grup aidiyeti yüksek aile ve sosyal çevreye sahip bireylerin evlilik süreçlerinde olumlu bir düşünce değişimi gerçekleşmemiştir. Yer yer olumsuz bakış açısı evlilik ritüellerinde (nişan, nikah, düğün vb.) kendisini açık bir şekilde göstermiştir. Olumlu düşünce değişiminin gerçekleştiğini ifade eden az sayıdaki katılımcı ise bu değişimin kişilerin karakter özelliklerinden kaynaklandığını, öteki gruba karşı genel ve olumlu bir düşünce değişiminin yaşanmadığını belirtmişlerdir.
Evlilik sonrası süreçte ise genelde bu tür evlilik yapan bireylerde seküler bir yaşam tarzı hakim olduğundan evliliklerinde dini konular üzerinden problemler pek fazla yaşanmamaktadır. Bu tür problemler genelde kişisel ilişkiler üzerinden değil, anne, baba ve akraba gruplarının çiftlere müdahalesiyle gerçekleşmektedir. Bu konuda çiftlerin aile ve akraba gruplarından uzak yaşama eğilimleri gözlemlenmiştir. İstisna olarak problem yaşayan çiftler özelinde ise problemler aidiyet duygularıyla tartışılmakta ve herhangi bir sonuca bağlanamamaktadır.
This article discusses the effects of Alevi-Sunni marriages on mutual group relations. Considering prejudice, stereotype and marginalisation tendencies in Alevi-Sunni relations, the question of when these mental and behavioural patterns can change is analysed in the context of the marriage institution and its impacts. In this study conducted by interviewing Alevi-Sunni couples, it is aimed to understand the change in the relations between both groups through the experiences.
In this study, firstly, Alevi-Sunni relations and Alevi-Sunni marriages are discussed through the concepts of other and marginalisation. Following, the extent how Alevi-Sunni marriages have an impact on the relations between the Alevi-Sunni groups, and whether the kinship ties established through marriage eliminate the existing prejudice, stereotype and marginalisation tendencies are analysed from the perspectives of the participants. In this context, a total of 37 people from the cities of Samsun and Amasya who had Alevi-Sunni marriages participated in the research. Interviews were conducted between May 2022 and March 2023. Twenty of the interviewees live in Samsun and its districts, while 17 live in Amasya and its districts. Of the 37 participants, 21 are men and 16 are women. 20 of these participants belong to the Sunni, and 17 to the Alevi religious group. 15 of the participants participated in the interview together with their spouses (30 people in total), while 7 people participated alone. The ages of the interview participants range between 27 and 49.
With the data obtained from in-depth interviews with individuals who had Alevi-Sunni marriages living in Samsun and Amasya, the course of the view towards the other is examined. In particular, the approach of families, relatives and social environment is analysed from the participants’ perspectives. Along with interview questions, some spontaneous and sounding questions are also directed to the participants in this direction. Responses and comments of the participants led to the formation of different themes. The interview data is coded into themes and content analyses are made.
It is observed that such marriages continue increasingly with the urbanization, modernization, and secularization processes as well as mutual contact brought by higher education. In this respect, it is determined that Alevi-Sunni marriages do not cause many problems among individuals but are discussed among family and relative groups. Especially the families and relatives of both groups living in rural areas cause negative perceptions of these marriages. It is seen that families are under the pressure of the social environment. The interviewee’s responses differentiate according to variables such as age, gender, education, occupation, place of residence, family relations and sense of belonging. Responses and comments of the participants led to the formation of three themes: pre-marital process, marital process and post-marital process. The findings are analysed through these themes as well.
First of all, it is found that individuals who entered into such marriages did not have a negative attitude towards Alevi-Sunni marriages in general before marriage, but their family and social circles showed negative reactions to their marriages. Although the general attitude towards Alevi-Sunni marriages is negative, the tone of this attitude varies with variables such as the degree of religious affiliation of the family and relatives, lifestyle, education level, age and occupation. The fact that the family and relatives of the individuals who marry have a secular lifestyle, are educated and live in urban centers has been effective in the fact that they do not perceive such marriages negatively. On the contrary, more conservative families and relatives are found to be resistant to such marriages.
Individuals with families and social circles with high religious group affiliation do not have a positive change of opinion in the marriage process. Occasionally, a negative perspective is clearly manifested in marriage rituals (engagement, marriage, wedding, etc.). A small number of participants who stated that there was a positive change of opinion discussed that this change was due to the character traits of the individuals and that there was no general positive change of opinion towards the other group.
In the post-marital period, since individuals in such marriages generally lead a secular lifestyle, they do not experience problems over religious issues in their marriages. Such problems are usually realized not through personal relationships, but through the intervention of parents and relatives. In this regard, it is observed that couples tend to live away from family and relative groups. Exceptionally, in the case of couples experiencing problems, the problems are discussed with feelings of belonging and cannot be resolved.
The study focused on understanding the family structure of the seven main Alevi ocaks in Tunceli, which are still active. The aim of the study is to understand the family structures of Alevi Alevi ...dedes (spiritual leaders) and family members belonging to these seven ocaks, to learn what kind of correspondence the family institution finds in the ocaks, and thus to reveal what kind of differentiation there is in the family in the process of social change. As part of the field study, interviews were conducted with Alevi dedes and family members in Tunceli and Elazığ. The data were analyzed by subjecting the content analysis technique. With the findings obtained, it has been tried to shed light on the family structures of the people and the dedes living in the region, the socio-cultural changes in the family and what kind of responses they find in the family. According to the general result obtained from the study themes, both Alevi dedes and family members stated that the family structures of both the Alevi community living in their geography and the entire Alevi society in general have undergone changes. While the Alevi dedes attributed this change to the fact that the loyalty to the Alevi belief as before, and that there was a disintegration in the rituals, traditions and customs practiced in Alevism with the intense migration to the cities, family members attributed this situation to the young generation’s rapid adaptation to the change and to the requirements of the time and place. The people who participated in the interview said that they were affected by the change by intertwining with different cultures as a result of these changes and that they agreed on not being able to resist the changes and transformations experienced on a social basis.
This study is about Ahmet Taşğın’s doctoral thesis, published in Turkmen Alevis in Diyarbakır. The study was conducted on Alevi villages located in Diyarbakır center, Bismil and Çınar districts. ...Their numbers in Diyarbakır and its surroundings, where Turkmen Alevis have existed for a long time, have decreased almost to zero. Relatives of Diyarbakır Turkmen Alevis are settled in Mosul and surrounding villages. Their contact with their relatives in Mosul and its surroundings has also been cut off.
Türküler, Türk insanının dini ve dindışı tüm duygularına tercüman olmuştur. Kahramanlık, savaşlar, ölüm, aşk, sevda, ayrılık gibi konular her yörede âşıklar tarafından dile getirilirken kimi zamanda ...dini metinler, tasavvufi temalar ve Alevi-Bektaşi söylemleri türkülerde konu edilmektedir. Dini boyutu olduğu kadar toplum yaşamının biçimlendirilmesinde de önemli bir etken olan bu unsurlar Amasya türkülerinde kendine yer bulmuştur. Gerek yazılı gerekse sözel aktarımlar sayesinde olsun bir toplumun yaşayan hafızası kabul edilen türküler, konuları, içerikleri ve gelecek kuşaklara vereceği mesajlarıyla içinde yaşadığı yörenin en önemli tarihi ve sosyo-kültürel zenginliklerindendir. Amasya türküleri tematik olarak incelendiğinde ayrılık, aşk ve sevda konulu türküler ilk sırada yer almaktadır. Bununla birlikte ağıt temalı türküler ve semah karakterli eserler de mevcuttur. Sözlü kültürün aktarımında halk müziğinin, âşıkların, dinsel ve dilsel özelliklerin önemi tartışılmaz. Çünkü türküler tıpkı gelenek gibi kuşaktan kuşağa, kalpten kulağa intikal eder. Bu çalışmada Amasya türkülerinde geçen Alevi-Bektaşi unsurları incelenmekte aynı zamanda tespit edilen türkülerin müzikal analizleri de çalışmada yer almaktadır. Çalışmada kullan ana kaynaklar arasında TRT Türk Halk müziği arşivi, TRT Müzik Dairesince hazırlanan Amasya Türküleri CD’si ve Amasya Belediyesi tarafından basılmış olan “Amasya Türküleri” kitabıdır. Çalışmada yaklaşık 40 Amasya türküsü incelenmiş ve bu türkülerde geçen Alevi-Bektaşi unsurları bulgular kısmında ele alınmıştır.
Bu çalışma bir yayın değerlendirmedir ve Sosyal Bütünleşme Sürecinde Malatya Aleviliği adlı eser incelenmiştir. Bu eser Mehmet Dönmez tarafından yazılmış olup, Malatya Aleviliğini konu almaktadır. ...Eser konunun teorik boyutunu ele almakla birlikte sahadan alınmış verilere dayanmaktadır. Görüşme ve gözlem teknikleri kullanılmıştır. Çalışmada Aleviliğin algılanma biçimlerinin farklılaşmasından söz edilmiş ve çeşitli gruplar ele alınmıştır. Eser genel itibariyle dokuz bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır.
İnsan belleği, birçok farklı yönden defalarca ele alınmış, çeşitli yorumlarla değerlendirilmiştir. Araştırmacıların üzerinde durduğu temel nokta belleğin kolektif bir yapı sergilediğidir. Hatırlama ...bireysel bir eylemdir ancak hatırlamanın merkezi olan bellek toplumsal olarak şekillendirilir. Belleğin toplumsal olduğu yönünde görüş bildiren ilk araştırmacı M. Halbwachs’tır. Onun dışında bellekle ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Bunlardan en dikkat çekicilerinden biri J. Assmann’ın öne sürdüğü “kültürel bellek” kuramıdır. Buna göre bellek ikiye ayrılır. İletişimsel bellek, bireyin çağdaşları ile paylaştığı anıları içerir. Bu bellek mevcut anda oluşur ve yalnızca taşıyıcıları yaşadığı sürece var olmaya devam eder. Kültürel bellek ise çok geçmiş zamana dayanır. Burada efsanevi köken tarihi ve geçmişe ait çarpıcı noktalar yer alır. Kültürel belleğin hatırlama eylemi sembolik hatırlama figürleri ile işlevsel hale gelir. Kültürel belleğin aktarımı; şaman, şair gibi özel ve seçilmiş olduğu düşünülen kişiler tarafından sağlanır. Böylece tören, ritüel gibi teatral performanslar sayesinde grubun belleği ve kimliğinin korunması hedeflenmektedir. Alevi toplumu da kendi kültürel dünyalarını oluşturmuş ve bir inanç etrafında buluşmuş bir topluluk olarak oldukça derinlerde gömülü bir kültürel belleğe sahiptir. Hz. Muhammed’in vefatından sonra yaşanan halifelik tartışmaları çerçevesinde Hz. Ali’nin ve oğullarının yaşadıkları Alevi toplumunun hafızasında acı dolu hatıralar olarak yer etmiştir. Kerbelâ olayının ise Alevi kültüründe ayrı bir yeri vardır. Kerbelâ, Alevi kültüründe acının, kederin, haksızlığın ve adaletsizliğin bir sembolü haline gelmiş, Kerbelâ ile ilişkili tüm figürler ve motifler onların kültürel belleğinde derin izlerle yer edinmişlerdir. Alevi toplumunun hafızası Kerbelâ’ya ve onun etrafında yaşanmış tüm haksızlıklarla ilgili bilgilerle doludur. Bunlar çeşitli hatırlama figürleri ile sık sık bellek yüzeyine çıkarak, geçmişin yeniden yaşanmasına, yeniden kurulmasına neden olurlar. Alevi toplumunun sahip olduğu kültürel belleğin izlerinin sürülebileceği en kıymetli folklorik ürünlerden biri Pir Sultan’ın şiirleridir. Pir Sultan, Alevi toplumunun bir parçası ve sözcüsü olarak Osmanlı-İran devletleri arasında yaşanan çatışmaların etkisiyle kültürel belleğindeki kodları yeniden hatırlamış ve onları şiirine içtenlikle, zaman zaman kin ve öfke ile aktarmıştır. Bu çalışmada Pir Sultan’ın şiirlerinde kültürel belleğin izleri sürülmüş, Alevi toplumu için oldukça büyük bir önem taşıyan hatırlama figürleri incelenmiştir. Çalışmanın amacı Alevi toplumunun kültürel belleğinin Pir Sultan’ın şiirine nasıl ve hangi kaynaklar vasıtasıyla yansıdığını, bunun bir şair olarak Pir Sultan’a nasıl etki ettiğini tespit etmektir. Bu doğrultuda yapılan incelemeler sonucunda Pir Sultan’ın belleğini Alevi toplumunun folklorunun şekillendirdiği ve şiirlere yansıyan belleğin hatırlama figürlerinin Pir Sultan’ın bakış açısından olumlu ve olumsuz yönde ayrıldıkları tespit edilmiştir.
Online Alevi Topluluklar Muhammed Enes Yüce
Medya ve Din Araştırmaları Dergisi,
06/2019, Volume:
2, Issue:
1
Journal Article
Peer reviewed
Open access
Batı uygarlığı etrafında şekillenen ve hemen hemen bütün toplulukların yaşamında deneyimlemek zorunda kaldığı modernite olgusu, pek çok değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Toplulukların ...kendilerini yeniden yorumlamasına neden olan bu süreç, bir arada olma durumunu yansıtan rol ve işlevlerde de geleneksel topluluk yapılarına nazaran bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Modernitenin bireyselleştirici tavrı, toplulukların bir arada var olma deneyimini de derinden etkilemiştir. Yaşanılan hayatın toplumsal hafızadaki topluluk koduyla uyum göstermemesi, kimi topluluklarda aidiyet krizini doğurmuştur. Birtakım sosyologlarca bu kriz toplulukların yok olması olarak anlaşılmıştır. Modern ve geleneksel olanın bir arada bulunmasının mümkün olamayacağı şeklindeki topluluk inancı anlayışı, geleneksel toplulukların modernleşmesinin kaçınılmaz bir sonuç olduğu yaklaşımını üretmiştir. Tam da toplulukların yok oluşunun dillendirildiği dönemde, geleneksel yapı ve değerler modern bağlamda yorumlanmış ve yeni topluluk türleri ortaya çıkmıştır. Modern perspektifte yorumlanarak ortaya çıkan topluluk türlerinden bir tanesi de online topluluklardır.