: Bu olgu sunumunda kama şeklindeki lateral dişlerde bulunan şekil bozukluğunun ve diestemaların direkt kompozit restorasyonlar ile konservatif olarak tedavisi amaçlanmıştır.
Sistemik hastalığı ...bulunmayan 18 yaşındaki hasta estetik şikayetlerle kliğimize başvurdu. Hastaya uygulanabilecek tedavi yöntemleri açıklandıktan sonra dişlerin estetik olarak restorasyonunda direkt rezin kompozit kullanılmasına karar verildi. Kama lateraller silikon anahtar kullanılarak kompozit rezin (Essentia Starter Kit Syringe, GC, Japonya) ile restore edildi. Restorasyon tamamlandıktan sonra bitirme ve cilaişlemleri yapıldı. 18 ay sonra yapılan klinik değerlendirmede; restorasyonların fiziksel özellikleri, marjinal bütünlüğü ve estetik özellikleri kontrol edildi. Kontrol seansında yapılan restorasyonların hastanın estetik beklentilerini karşıladığı belirlendi.
Bu olgu sunumunda, konik diş anomalilerinin kompozit rezin restorasyonlar ile tedavisi fiziksel özellikler, marjinal bütünlük ve estetik özellikler açısından klinik olarak yeterli sonuçlar vermiştir.
Diastema, dişler arasında görülen açıklıktır veya çene ve diş boyutları arasındaki farklılıklardan kaynaklanan meziodistal boşluklardır. Bu vakada ön dişlerin diastemalarının direkt kompozit rezin ...restorasyonlar ile diş yüzeylerinde herhangi bir ön hazırlık gerektirmeksizin tek seansta estetik tedavisi anlatılmıştır.Öncelikle kompozit rezinin doğal dişlere göre uygun renk tonu seçimi yapıldı. Diş yüzeyleri %37’lik fosforik asit ile pürüzlendirildi ve üreticinin talimatlarına göre iki aşamalı self etch adeziv uygulandı. Daha sonra şeffaf bandlar ile kompozit rezin şekillendirilerek diastemalar kapatıldı. Son olarak, ince grenli elmas frezler ve kompozit polisaj diskleri kullanılarak bitirme ve polisaj işlemleri gerçekleştirildi. Hastanın estetik beklentileri tek seansta ortadan kalktı. Estetik şikayetleri olan hastalarda yeterli oral hijyen motivasyonu sağlandığında direkt kompozit restorasyonun başarılı bir tedavi seçeneği olduğu gözlemlenmiştir.
Dişler ark üzerinde yan yana kontaktadır. Diastema dişlerin arasındaki boşluklardır ve farklı sebeplerle oluşabilir. Dişlerin çene yapısına göre daha küçük olması, genetik, anormal labial frenulum ...ataşmanı, yanlış alışkanlıklar, diş eksikliği gibi durumlar diastemaya neden olabilir. Hastaları kliniğe getiren ana sebep duydukları estetik kaygılardır. Diastema kapatılmasında ortodontik, protetik ve restoratif yaklaşımlar uygulanabilir. Preparasyonsuz direkt restoratif tedavi dişler arası boşluklarda dişlerde madde kaybı olmadan uygulanan restoratif tedavi seçeneğidir. Hastaya tedavi seçenekleri, riskleri ve faydaları anlatıldıktan sonra hastanın üst 13-23 arasındaki interdental boşlukları direkt kompozit restorasyon ile kapatılmıştır. Direkt kompozit restorasyon ile tedavi genellikle tek seansta yapılır, laboratuar işlemleri gerekmez ve daha ekonomiktir.
Bu olgu sunumu; yaygın çürüklü dişlerde direkt kompozit materyallerle yapılan estetik restorasyonların değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. 26 yaşında nöropsikotik bozukluğa sahip erkek hasta, ...kliniğimize yaygın çürükleri nedeniyle başvurdu. Hastanın çürük risk durumunun kontrol altına alınması için yeme alışkanlıklarında değişiklikler ve ağız hijyeni motivasyonu yapıldı. Adeziv diş hekimliğinde son yıllardaki olumlu gelişmeler dişlerdeki çürük, kırık ve anatomik malformasyonlar gibi sebeplerle oluşan görünüş bozukluklarında direkt kompozitlerle başarılı restorasyonları mümkün kıldı. Bu vakada periodontal tedaviyi takiben rutin randevu seanslarıyla alt üst anterior dişler ve birinci premolar dişlere direkt kompozitlerle estetik restorasyonlar yapıldı. Direkt kompozit materyallerle yapılan estetik restorasyonların bu vakada hem estetik hem fonksiyonel olarak başarılı olduğu gözlendi.
Ön bölgedeki şekil ve pozisyon bozukluklarının tedavisinde direkt kompozit rezin restorasyonlar uygulanabilmektedir. Bu olgu sunumunun amacı, direkt yöntemle kompozit rezin kullanılarak ön bölgedeki ...estetik sorunların tedavisi ile ilgili bir olgu sunumunu anlatmaktır.
Kliniğimize estetik şikâyetlerle başvuran 32 yaşındaki erkek hastanın özgeçmişinde sistemik bir hastalığı olmadığı öğrenildi. Hastaya tedavi yöntemleri anlatıldı ve direkt kompozit veneerler ile dişlerin estetik olarak restore edilmesine karar verildi. Restorasyon tamamlandıktan sonra bitirme ve cila işlemleri yapıldı. 10 gün sonra yapılan klinik değerlendirmede; restorasyonların fiziksel özellikleri, marjinal bütünlüğü ve estetik özellikleri kontrol edildi. Kontrol seansında yapılan restorasyonların hastanın estetik beklentilerini karşıladığı belirlendi. Bu olgu sunumundan elde edilen değerlendirmelere göre kompozit veneerler ortodontik tedavi düşünülmeyen hastalarda estetik olarak alternatif bir tedavi seçeneği olabilir.
Amaç: Dişler çürük, travma, eski restorasyonlar ve endodontik tedavi nedeniyle madde kaybına uğramaktadır. Bu olgu sunumunda amaç kanal tedavisi görmüş dişlerde oluşan madde kaybı sebebiyle ...dişleri polietilen fiber kullanılarak, zirkonyum kron yapılarak ve ağızda bulunan diğer çürükleri Stamp tekniği kullanarak restore etmektir. Olgu Bildirimi: Farkı bölgelerde lokalizasyon gösteren spontan ağrı ve hassasiyet şikayetiyle kliniğimize başvuran 15 yaşında erkek hastanın yapılan klinik ve radyografik muayenesinde hastanın 16, 17, 36, 46 numaralı dişlerinde derin çürükler; 26, 27, 47 numaralı dişlerinde çürükler tespit edildi. Hastada 16, 36 ve 46 numaralı dişlerde perküsyonda ağrı bulgusuna rastlandı. Tedavilerinin bitirilmesinin ardından hasta takibe alındı. Klinik Sonuç: Madde kaybı fazla olan kanal tedavili dişlerin restorasyonunda fiber kullanılarak kırılma dayanımının artırıldığına dair bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca Stamp tekniğinin orijinal oklüzal anatominin yeniden sağlanması, minimum bitirme ve polisaj ihtiyacı gerektirmesi gibi avantajları bulunmaktadır.
Kompozit restorasyonların zaman için uygulayıcı hataları, hastanın kişisel alışkanlıkları ya da travma benzeri nedenlerle estetik ve fonksiyonel bütünlüklerinde bozulmalar görülebilmektedir. Bu gibi ...durumlarda direkt kompozit uygulamaları ile estetik ve fonksiyonel bütünlük yerine getirilebilmektedir. Estetik sebeplerle mevcut diş aralıklarının da yine direkt kompozit uygulamaları ile kapatılabilmektedir. Posterior bölgede ise estetikten ziyade hastalar fonksiyonel şikayetlerle kliniğimize başvurmaktadır. Büyük kavitasyonlu dişlerde indirekt uygulanan kompozitler ile daha uzun ömürlü tedaviler yapılabilmektedir. Yanlış diş fırçalama sonucu görülen fırça abrazyonun tedavisi direkt kompozit restorasyonlar ile mümkündür. İleri kemik kayıplı mobilitesi olan dişler uygulanan fiber ile güçlendirilmiş splint var olan dişlerin ağızda tutulmasını sağlamaktadır. Diş eksikliğiyle birlikte görülen yaygın ileri mobilite varlığında da eksik dişin yeri kompozit pontik ile doldurulup dişlere fiber ile güçlendirilmiş splint uygulanabilmektedir. Bu olgu sunumunda, kliniğimize estetik ve fonksiyonel şikayetler ile başvuran hastalarda, dokuların yapısal ve estetik devamlılığının sağlanması için gereken işlemler klinik vakalar üzerinden anlatılmıştır.
Objectives: The aim of this in vitro study was to evaluate the fracture resistance of endodontically treated upper premolar teeth restored with different resin composites.
Materials and Methods: ...Hundred and eight maxillary premolar teeth were randomly divided into nine groups (n=12). The teeth in the first group were left intact and tested as unprepared group 1 (negative control) (group 1). Other eight groups were prepared with MOD cavities and endodontically treated. The teeth in group 2 (positive control) were unrestored. Other groups were restored with different resin composites. Group 3: conventional resin composite and group 4-9 six bulk fill resin composite (group 4: 3M Filtek Flowable Bulk Fill, group 5: 3M Filtek Posterior Bulk Fill, group 6: Voco X-tra base, group 7: Voco X-tra fil, group 8: Dentsply SDR Flow, group 9: Dentsply Quixfil). Single Bond Universal was applied as self-etch, according to application instructions. The restored teeth were stored in distilled water for 24 hours at 37°C. Compressive force was applied parallel to the long axis of the teeth. The test was carried out at a speed of 1mm/min. ANOVA and Tukey HSD tests were used in the analysis of the data (p,0.05).
Results: Conventional resin composite (group 3) showed lower fracture resistance than bulk fill resin composites (p<0.05) . There was no significant difference between the groups restored with bulk fill composites (p≥0.05).
Conclusions: The bulk fill composites increase the fracture resistance of endodontic treated teeth,
Amaç: Bu in vitro çalışmanın amacı, farklı tip kompozit rezinler ile restore edilmiş endodontik tedavi görmüş üst premolar dişlerin kırılma direncini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: Yüz sekiz maksiller premolar diş rastgele dokuz gruba (n=12) ayrıldı. Birinci gruptaki dişler (grup I) negatif kontrol grubu olarak belirlendi ve herhangi bir preparasyon yapılmadı. Kalan sekiz gruptaki dişlere MOD preparasyonlar hazırlandı ve endodontik tedavi yapıldı. Sekiz gruptan biri (grup 2) pozitif kontrol grubu olarak seçildi ve dişlere koronal restorasyon yapılmadı. 3. grup (3M UR200) geleneksel kompozit rezin ile restore edildi. Geri kalan 6 grup ise (4. grup 3M Filtek Flowable Bulk Fill, 5.grup 3M Filtek Posterior Bulk Fill, 6.grup Voco X-tra base, 7.grup Voco X-tra fil, 8.grup Dentsply SDR Flow, 9.grup Dentsply Quixfil) altı farklı bulk fill kompozit rezin ile restore edildi. Restorasyonlarda adeziv olarak Single Bond Universal, uygulama talimatlarına göre self-etch olarak uygulandı. Restore edilen dişler distile suda 37°C'de 24 saat saklandı. Örnekler üniversal test cihazında 1mm/dak hızda kırıldı. Veriler, tek yönlü Anova ve post hoc Tukey HSD testi kullanılarak analiz edildi. Analizler, SPSS 20.0 programı ile %5 anlamlılık düzeyinde gerçekleştirildi.
Bulgular: Birinci grupta elde edilen skorlar diğer gruplara göre anlamlı ölçüde daha yüksek bulundu (p<0,05). Bulk fill kompozit rezinler ile restore edilen gruplar arasında kırılma direnci açısından anlamlı farklılık bulunmadı (p>0,05). En düşük kırılma skorları ise pozitif kontrol grubunda görüldü (p<0,05).
Sonuçlar: Bulk fill kompozit ile restore edilen endodontik tedavili dişlerin kırılma direnci skorları, geleneksel kompozit rezinler ile restore edilen dişlerden daha yüksek bulunmuştur.
Dişlerin bukkal ve lingual yüzeylerinin gingival üçlü bölgesinde yer alan diş çürüğünden farklı nedenlerle oluşan lezyonlar “çürüksüz servikal lezyonlar” olarak adlandırılır. Bu lezyonlar için ...etkenler abraziv, eroziv veya oklüzal kuvvetler olabilir. Bazı lezyonlarında da birden fazla etken birlikte bulunur. Çürüksüz servikal lezyonların aşırı duyarlılık, estetik gereksinim veya madde kaybının önlenmesi gibi nedenlerle restore edilmesi gerekebilir. Bu vaka raporunda çok sayıda çürüksüz servikal lezyonları bulunan hastaya iki farklı yüksek dolduruculu yeni nesil akışkan kompozit ve bir nanofil kompozit rezin kullanılarak yapılan restorasyonların klinik sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Diastema, interdental alanda boşluklar ve kontakt noktası yokluğu ile karakterize dişşel bir anomalidir. Bu olgu sunumunda maksiller anterior bölgede bulunan diastemanın, direkt kompozit rezin ile ...rehabilite edilmesi sunulmaktadır.
25 yaşında kadın hasta, maksiller ön dişleri arasındaki diastema sebebiyle kliniğimize başvurdu. İlk seansta hastadan başlangıç fotoğrafları alınıp, renk seçimi yapıldı. Ardından ölçü alınıp, dijital wax-up ve silikon indeks hazırlandı. İkinci seansta ilgili dişler %37’lik ortofosforik asit ile pürüzlendirilip, 10 saniye süreyle yıkandı ve kurutuldu. Adeziv sistem uygulanıp, LED ışık cihazı kullanılarak polimerize edildi. Kompozit rezin ile dişler arasındaki diastema kapatılıp, polimerize edildi. Dişlere uygun form verilerek polisaj işlemi tamamlandı.
Kısa sürede tamamlanabilen ve hastanın estetik beklentilerini karşılayan, maliyeti görece daha düşük direkt restoratif tedaviler; diastemaların kapatılması için başarılı bir tedavi alternatifidir.
