Članek kritično presoja poskus enostranske geotektonske interpretacije geomorfološkega razvoja Doline Triglavskih jezer v Julijskih Alpah (Šmuc, Rožič, 2009). Slednja namreč skuša zanikati večji ...pomen ledeniške erozije pri oblikovanju te doline, temveč daje absolutno prednost sistemu prelomov in njihovi aktivnosti. Namen tega prispevka je opozoriti na prezrte visokogorske ledeniškoerozijske pojave in dejavnike, brez katerih je razumevanje tega območja pomanjkljivo.
U radu su utvrđene temeljne strukturno-geomorfološke značajke gorskoga hrpta Rilića, koji predstavlja konformnu morfostrukturu Vanjskih Dinarida. Unutar gorskoga hrpta, na temelju orografskih i ...strukturnih kriterija izdvojeni su manji gorski blokovi. U strukturnogenetskom smislu Rilić predstavlja borano-navlačno blokovsku morfostrukturu, koja je izdignuta tijekom mlađe neotektonske etape razvoja. U skladu s dominacijom karbonatnoga stijenskoga kompleksa dominira krški reljef. Na intenzitet korozijskih procesa bitno su utjecali geološka struktura i mlađi tektonski pokreti. Na strmcima gorskoga hrpta, posebno prema jugozapadu, vodeću ulogu u oblikovanju reljefa imaju gravitacijski padinski procesi (osipanje, urušavanje) te procesi jaruženja i spiranja.
Provider: - Institution: - Data provided by Europeana Collections- artykuł z : Annales Universitatis Mariae Curie-Skłodowska, Sectio B, Geographia, Geologia, Mineralogia et Petrographia Vol. 57 ...(2002), s. 55-74- streszcz. ang.- tyt. równol. w jęz. ang. : Neotectonic aspects of relief development in the Gorajec river basin in Roztocze (SE Poland)- All metadata published by Europeana are available free of restriction under the Creative Commons CC0 1.0 Universal Public Domain Dedication. However, Europeana requests that you actively acknowledge and give attribution to all metadata sources including Europeana
Izdvojena su dva pretežita pravca pružanja orografskih osi, povezana s prethodonom najnovijom tektonski aktivnom fazom. Predočen je kinematski model retrogradne rotacije struktura i kojem je ...prepoznat temeljni uzrok lučno svinutih gorskih hrptova. Na temelju opisanog modela interpretiran je morfotektonski razvoj SZ dijela gorskog sustava Vanjskih Dinarida u najmlađoj tektonski aktivnoj fazi.
Provider: - Institution: - Data provided by Europeana Collections- Bibliogr. p. 120-126- Summ. eng., rus.- Bibliogr. s. 120-126- Streszcz. ang., ros.- All metadata published by Europeana are ...available free of restriction under the Creative Commons CC0 1.0 Universal Public Domain Dedication. However, Europeana requests that you actively acknowledge and give attribution to all metadata sources including Europeana
Gaziantep kuzeydoğusunda, Güneydoğu Anadolu neotektoniğinin tipik özelliği olan doğu-batı doğrultulu bindirmeler ile kuzeydoğu-güneybatı sol yanal doğrultu atımlı faylar ve kuzeybatıgüneydoğu sağ ...yanal doğrultu atımlı faylar bulunur. Bu yapıların ayrıntılı haritalanması ve arazi çalışmaları ile derlenen yapısal veriler, doğu-batı doğrultulu kör bindirmeler ve ilişkili fay ilerleme kıvrımlarının Pliyosen sonrası meydana geldiğini, bunları kesen Bozova ve Halfeti doğrultu atımlı faylarının daha genç olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte Güneydoğu Anadolu’daki yakın dönem deprem etkinliğinin de (2011.10.23 – M= 7.3 Van; 2012.06.14 – ML= 5.5 Şırnak-Silopi; 2017.03.02 Samsat M=5.5 depremleri) gösterdiği gibi bölgedeki kuzey- güney yönlü daralma hem bindirme hem de doğrultu atımlı faylarla karşılanmaktadır.
Bu makalede Türkiye jeoloji literatüründe “Beypazarı fleksürü / monoklinali” olarak bilinen yapının “Beypazarı fay ilerleme kıvrımları” olarak anılmasının daha uygun olacağı önerilmektedir. ...Beypazarı, Kilci ve Başören kör bindirmeleri ile Erenler geri bindirmesinden meydana gelen Beypazarı Kör Bindirme Zonu (BKBZ), deprem etkinliğinin de gösterdiği üzere aktif neotektonik bir yapıdır. Kuzey Anadolu Fay Zonu, Kırıkkale-Erbaa Fay Zonu ve Eskişehir Fay Zonu arasındaki etkileşimden doğan KB-GD daralma sonucu oluşan Eldivan-Elmadağ Kıstırılmış Tektonik Kaması, Abdüsselam Kıstırılmış Tektonik Kaması ile birlikte Beypazarı Kör Bindirme Zonu da Anadolu levhasının iç deformasyonunu karşılamaktadır.
Eskişehir Fay Zonu Türkiye’nin önemli neotektonik yapılarından biridir. Anadolu bloğunda yer alan Batı Anadolu genişleme bölgesi ile doğrultu atımlı fay etkisi altındaki kuzeybatı Orta Anadolu ...daralma bölgesini birbirinden ayırır. Eskişehir Fay Zonu’nun güneydoğu bölümü genel olarak kuzeyden güneye sırasıyla Ilıca, Yeniceoba ve Cihanbeyli ismini taşıyan üç bölüme ayrılır. Sağ yanal doğrultu atımlı Ilıca kolu yaklaşık 100 km uzunluğundadır ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda birçok parçadan oluşur. Fay yüzeyleri, ikincil kırıklar, kataklastik zon, kırık kontrollü drenaj yapısı, sağ yanal dere ötelenmeleri, Kuvaterner birim içinde sismik yansıma kesitlerinde gözlenen deformasyon ve bölgenin depremselliği Ilıca kolunun sağ yanal doğrultu atımlı aktif bir fay olduğunu göstermektedir. Ilıca kolunun Ankara’nın batı-güneybatısındaki daralmayla ilişkili yapıları güneyden sınırlandırdığı düşünüldüğünde, Orta Anadolu’daki daralmalı ve genişlemeli bölgeler arasında bir sınır fayı olarak ayrıca bölgesel tektonik anlamda bir önemi vardır.
Tuz Gölü Fay Zonu (TGFZ) Orta Anadolu’nun en önemli kıta-içi aktif fay zonlarından biridir. TGFZ yaklaşık 200 km uzunluğunda, 2 - 25 km genişliğinde, Kuzeybatı (KB) gidişli, aktif, sağ yanal doğrultu ...atım bileşenli normal bir fay zonudur. KB’da Tuz Gölü kuzeyi ile Güneydoğu’da Kemerhisar (Niğde) arasında uzanır. Bu zon, Orta Anadolu Neotektonik Bölgesi’ni, Kayseri-Sivas ve Konya-Eskişehir Neotektonik Bölgeleri olmak üzere iki alt neotektonik bölgeye ayıran bir geçiş zonudur. Bu çalışmada TGFZ’nin neotektonik dönem özellikleri, depremselliği, geometrisi ve segment yapısı araştırılmıştır. TGFZ, uzunlukları 9 ile 30 km arasında değişen, birbirine koşut veya yarı koşut onbir geometrik fay segmentinden oluşmaktadır. Normal faylar için önerilen görgül eşitlikler kullanılarak yapılan hesaplamalarla, TGFZ segmentlerinin azami M=6,11–6,80 büyüklüğünde deprem üretebilecekleri ve bu depremlerde en fazla 0,34–1,41 m ve ortalama 0,25- 0,68 m düşey yer değiştirme meydana gelebileceği ortaya konmuştur. TGFZ üzerinde yürütülen fay kinematik analiz çalışmaları, bölgede KD-GB yönlü genişlemeli bir tektonik rejimin etkin olduğunu göstermiştir. Yapısal jeolojik gözlemler, stratigrafik ilişkiler ve yaş verilerine göre, TGFZ bölgesinin neotektonik dönem başlangıç yaşı Erken Pliyosen’dir. TGFZ, Erken Pliyosen’den itibaren etkinleşen KD-GB yönlü genişlemeli tektonik rejimin ürünü bir yapıdır. Bu yapı, güncel Tuz Gölü Pliyo-Kuvaterner Havzası’nı doğudan sınırlar. Erken Pliyosen’den itibaren TGFZ’nin toplam normal eğim atım miktarı 200 - 268 m olarak hesaplanmıştır. Jeolojik yaş ve atım miktarlarına göre TGFZ üzerindeki yıllık kayma hızı ortalama 0,046 mm dir.
Bu inceleme,GB Anadolu'da Fethiye-Burdur fay zonunun bazı neotektonik ve paleosismolojik
özelliklerinin ortaya konmasını amaçlar. Fay zonu, Fethiye Körfezi ile Burdur Gölü arasında
yaklaşık 300 km ...uzanımlı ve sol oblik atım bileşenine sahip çok sayıda normal faylardan oluşur. Bu
zon aynı zamanda,GB Anadolu'nun en önemli aktif faylarını içermektedir. KD-GB yönünde kesikli
(an achelon=aralı aşmalı) bir uzanım gösteren Burdur fay zonu, KB gidişli faylar tarafından
kesilerek farklı uzunlukta segmentlere ayrılır. Burdur Gölünün güney bölümünde yer alan Burdur
ve Tefenni segmentleri 60-70 km.' ye ulaşan uzunlukları ile yörenin en aktif kırık hatlarını meydana getirir.
Tarihsel deprem kayıtları ve yüzey kırık verileri, 7.1 büyüklüğündeki 1914 depreminin ve 6.2
büyüklüğündeki 1971 depreminin Burdur segmenti üzerinde oluştuğunu gösterir. 1914 ve 1971
depremleri ile ilgili olarak meydana gelen düşey yer değiştirmelerin, deformasyonların ve kolüviyal
oluşukların detaylı biçimde incelenmesi amacıyla Burdur segmenti üzerinde Burdur ve Yassıgüme
mevkilerinde hendek (trench) çalışmaları yapılmıştır.
Burdur fayı Yassıgüme yöresinde tek bir fay çizgisinden yapılı olup, topoğrafyada genç
tortullar içinde oluşturduğu eşikler ve yersel gözlenen fay aynası üzerindeki sol oblik bileşenli
kayma çizikleri ile açık olarak ayırdedilir.
Yassıgüme yöresinde açılan hendekte farklı fasiyeste gelişmiş alüviyal ve kolüviyal
oluşukların yanı sıra 1971 depremi sırasında 70 cm lik bir düşey yer değiştirmenin meydana geldiği saptanmıştır.
Burdur fay zonunun en önemli bileşenini oluşturan Burdur segmenti Burdur Gölünün güney
bölümünde, gerçekte birbirine parelel gelişmiş KD uzanımlı ve basamak şekilli 4 farklı oblik fay
sisteminden oluşur.Aynı zamanda Burdur şehir merkezinden geçen bu faylar, yerleşim alanı içinde
basamaklı bir topoğrafik yapının gelişmesine neden olmuşlardır. Burdur yerleşim alanının
güneyinde pekleşmemiş genç tortullar içinde açılan hendeklerde gölsel çamurtaşları ile plaj
ortamına ait iyi boylanmış çapraz katmanlı kumların yanısıra kolüviyal oluşuklar ayırdedilmiştir.
1914 depremi ile yaşıt olabilecek fay düzlemi ve bununla ilişkili yarık dolgu fasiyesine ait kolüviyal
tortullar ile bunlara eşlik eden çamur daykları bu yöredeki yarmalar ve hendeklerde yer alan en
önemli oluşuklardır. Diğer taraftan yarmalarda yer alan faylar genellikle 90 ile 250 cm lik düşey
atımlara sahip olup, çoğu yerde kolüviyal oluşukları kesmiş olarak gözlenir. Buna göre hendek ve
yarmalarda gözlenen en genç faylar aynı zamanda en fazla düşey atıma sahip faylardır. Genç
tortullarda faylanmaya bağlı gelişen eğimlenmeler ve buna eşlik eden yersel uyumsuzluklar olağan
yapılardır.Burdur segmenti üzerinde 03.04.2002 ve 05.04.2002 tarihlerinde meydana gelen 3.9 ve 4.0
büyüklüğündeki depremler, bu segment üzerindeki sismik aktivitenin günümüzde de devam ettiğini
göstermesi bakımından önemlidir. Diğer taraftan bu son depremlere ait fay çözümleri, Burdur
segmentinin sol oblik atımlı bir normal fay olduğunu doğrulamaktadır.
The purpose of this investigation is to explain some neotectonic and paleoseismolojical
features of Fethiye-Burdur Fault zone that is located in SW- Turkey between gulf of Fethiye and
Burdur Lake. This zone, which is about 300 km. in length, is characterized as a combination of a
number of normal faults which has generally left lateral oblique-slip in feature. It is, also,
charecterized as beeing the most active fault system in Southwest Anotolia. Burdur fault zone,
normally, extends in NE-SW direction, but it was segmented in various lengths by several faults
tilted inNWdirection. Burdur and Tefenni segments, that are 60-70 km. in length, are considered as
the most active lines of these segments. It has been reported that two major earthquakes in 1914 and
1971 took place on these segments with a magnitude of 7.1 and 6.2, respectively.
Trench studies have been conducted on Yassıgüme and Burdur locations to investigate
deformations caused by the vertical displacements following the 1914 and 1971 earthquakes. The
Burdur fault in theYassıgüme location is characterized as a single line fault structure in the field. Its
visible fault plane clearly reflects the left lateral oblique - slip moving and related sliding lines. As a
result of the trench study performed on this segment a vertical displacement of 70 cm. in length has
been identified as belong the 1971 earthquake.
On the other hand, Burdur segment, which is one of the most important branch of Burdur fault
zone, consists of four different stepwise oblique fault systems within the south of Burdur Lake which
extends in NE direction. These fault systems pass through the city center of Burdur and caused the
stepwise topographical features. The unconsolidated sediments within the trench section consists
dominantly of cross-bedded sands, mudstones and present slope-debris deposits. Also, fault plane
and kolluvial sediments with muddy dike structures were found as most important structural
constituents in the trenches. These structures are thought to be developed as a result of 1914
earthquake. Several faults located on the hills show vertical displacements of 90-250 cm. These
faults are seen in discordant with the colluvial developments. Thus, the youngest faults located in the
trenches and hills can be considered having the highest vertical displacements. Observations of
some folds and local discontinuties can be considered as typical in this type of settings.
Two recent earthquekes, which took place in 3 and 5 April, 2002 with a magnitude of 3,9 and
4,0 respectively, can be considered significant since they highlight the exsistence of sismic activity
on this segment. Futhermore, they help us to prove that this segment can be identified as obliquely left tilted normal fault.