Purpose Drawing on social exchange literature, this study explores the mediating role of affective commitment between employees' assessments of contract breaches and opportunistic silence, along with ...the invigorating effect of hostile attribution bias. Design/methodology/approach We tested the hypotheses using multi-wave data collected from employees working in higher education institutions in Pakistan. Findings Perceived contract breaches elicit intentional, selfish and retaliatory motives of silence, largely because employees lack emotional attachments to their organization. This mechanism is more prominent among employees who tend to blame others and perceive them as antagonistic even when they are not. Practical implications For human resource managers, this investigation highlights a crucial feature – affective commitment – by which employees' perceptions of psychological contract breaches facilitate opportunistic silence. Our results suggest that this process is more likely to intensify when employees have distorted thinking, motivating them to attribute the worst motives to their employer's actions. Social implications Perceived contract breaches within universities can have far-reaching societal consequences, affecting trust, reputation, economic stability, and the overall quality and accessibility of education and research. Addressing and preventing such breaches is essential to maintaining the positive societal role of universities. Originality/value This study provides novel insights into the process that underlies the connection between perceived contract breach and opportunistic silence by revealing the hitherto overlooked role of employees' hostile attribution bias, which renders them more susceptible to experiencing unfavorable forms of social exchange.
Günümüz modern dünyasında örgütlerin başarılarında sahip olunan nitelikli insan kaynağı önemli bir rol oynamaktadır. Nitelikli insan kaynağının doğru ve verimli şekilde kullanılmasında, yöneticilerin ...sahip oldukları liderlik tarzları önem arz etmektedir. Nitekim yöneticilerin liderlik tarzları çalışanların gayretlerini, motivasyonlarını, performanslarını ve yaratıcılıklarını olumlu veya olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı algılanan toksik liderliğin fırsatçı sessizlik üzerine etkisinde örgütsel politikanın ve ahlaki çözülmenin aracılık rolünü tespit etmektir. Bu amaçla kamuya bağlı bir termik santralin 500 teknik personeli araştırmanın ana kütlesi olarak belirlenmiştir. Tesadüfi örneklem yöntemi ile belirlenen 227 teknik personelin oluşturduğu örneklemden anket tekniği ile veriler toplanmıştır. Toplanan veriler AMOS ve SPSS paket programları yardımlıyla analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre bağımsız değişken olan toksik liderliğin boyutları (değer bilmezlik, çıkarcılık, bencillik, olumsuz ruhsal durum); örgütsel politikayı, ahlaki çözülmeyi ve fırsatçı sessizliği pozitif yönde anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Toksik liderlik boyutlarından sadece değer bilmezlik boyutunun fırsatçı sessizlik üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür. Yine analiz sonuçlarına göre örgütsel politika ve ahlaki çözülme, fırsatçı sessizliği pozitif yönde anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Diğer bir analiz sonucuna göre ise örgütsel politika ve ahlaki çözülme, toksik liderlik ile fırsatçı sessizlik arasındaki ilişkiye aracılık etmektedirler.
Bu güne kadar yapılan çalışmalarda sessizlik; kişilerin çalıştıkları kurumlar ve sorumlu oldukları işle ilgili düşünce, fikir, kaygı ve önerilerini çok çeşitli nedenlerle dile getirmekten kaçınmaları ...olarak kavramsallaştırılmıştır. Bu çalışmada; kurumlarda çalışanların sessiz kalmalarına neden olabilecek örgütsel/bireysel nedenleri tespit etmek amacıyla nitel araştırma yöntemi tercih edilerek, katılımcılarla derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda kabullenici, korunmacı, korumacı ve faydacı sessizlik olarak adlandırılan sessizlik türleri ortaya çıkmıştır. Katılımcılar; sıklıkla, fikirlerinin yöneticiler tarafından önemli/değerli bulunmayacağına yönelik düşünceleri doğrultusunda rıza temelli sessiz kalmakta (Kabullenici Sessizlik); açıkça konuşmanın olası bireysel sonuçlarından korkmalarından dolayı kasıtlı olarak sessiz kalmaya yönelmekte (Korunmacı Sessizlik); diğer kişilerin/kurumun yararını gözetmek amacıyla işbirliği temelinde sessiz kalmayı seçmekte (Korumacı Sessizlik) ve kurumdaki gelişmeler karşısında sessiz kalmanın kendilerine ilerleyen zamanlarda yararının dokunabileceği inancıyla başkalarına zarar vermesine rağmen stratejik olarak sessiz kalmayı tercih etmektedirler (Faydacı Sessizlik).