ÖZ Amaç: Kalsiyum yüksekliği saptanan infantlarda hiperkalsemi etiyolojisinde D vitaminin rolünün araştırmak ve D vitamini düzeyine etki eden faktörlerin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntemler: ...Çalışmamız Ocak-Aralık 2012 tarihleri arasında Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde yatan kalsiyum yüksekliği (≥10mg/dl) bulunan 53 infantta gerçekleştirildi. İnfantlar Grup I (1- 6 ay) ve Grup II (7-12 ay) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmaya alınan tüm bebeklerde başvuruda ve D vitamin kesildikten bir ay sonra serum kalsiyum, fosfor, alkalenfosfataz (ALP), parathormon (PTH), 25(OH)D3 ve spot idrarda kalsiyum, kreatinin(ca/cr) düzeyleri çalışıldı. Bulgular: Hastaların 44’ü (%83) erkek, 9 ‘u (%17) kız idi ve yaş ortalaması 5,11±2,48 aydı. Sadece anne sütü alan bebeklerde serum 25(OH)D3 düzeyi (41,48 ng/ml)ek gıda alanlara göre daha yüksek saptandı. 400 IU/gün D vitamini preperatı kullanan 45 infant ile farklı doz (800-1200 IU/gün) kullanan 8 infant arasında kalsiyum, fosfor, ALP, PTH ve 25(OH)D3 düzeyleri arasında anlamlı fark yoktu( p≥0,05). Hastaların D vitamini kesildikten sonraki kontrollerinde 25(OH)D3 düzeyinde düşüş sağlanırken kalsiyum seviyesi aynı düzeyde seyretti. Ancak D vitamini düşüklüğü olduğu dönemde PTH ve fosfor artışı saptandı. ALP değerleri değişmedi. Hastaların başvuru anında ve kontrollerinde hiperkalsiüri tespit edilmedi. Sonuç Kalsiyum yüksekliği sıklıkla rutin biyokimya tetkiklerinde tesadüfen fark edilen, yaygın olmayan bir elektrolit bozukluğudur. Sebeplerinden biri de D vitamini kullanımı olmakla beraber, çalışmamızda 1200 IU/gün ve altındaki vitamini alımının hiperkalsemi ve hiperkalsiüri ile ilişkisinin olmadığı gösterildi. Anahtar Kelimeler: D vitamini, infant, kalsiyum The Relationship of Hypercalcemia and Vitamin D in Infants ABSTRACT Objective: To investigate the role of vitamin D in the etiology of hypercalcemia in infants with calcium elevation and to determine the factors affecting vitamin D levels. Material and Methods: Our study was carried out in 53 infants with high calcium levels (≥10 mg / dl) who were hospitalized in the pediatrics clinic of Konya Training and Research Hospital between in a one year period. The patients were divided into two groups as Group I (1- 6 months-old) and Group II (7-12 months-old). Serum levels of calcium, phosphorus, alkalenephosphatase (ALP), parathormone (PTH), 25 (OH) D3 and spot urine calcium and creatinine (ca / cr) levels were studied in all infants on admission and one month after vitamin D supplementation was stopped. Results: 44 (83%) of the patients were male and 9 (17%) were female and the mean age was 5,11 ± 2,48 months. Serum 25 (OH) D3 levels (41.48 ng / ml) were significantly higher in infants who received only breast milk. There were no significant differences between 45 infants who received 400 IU / day vitamin D and 8 infants using different doses (800-1200 IU / day) in terms of calcium, phosphorus, ALP, PTH and 25 (OH) D3 levels (p≥0.05). 25 (OH) D3 levels were decreased and calcium levels remained the same after vitamin D supplementation was stopped. However, there was an increase in PTH and phosphorus levels in the period when vitamin D levels were low. ALP levels did not change. Hypercalciuria was not detected at the time of admission and the follow-up period of the patients. Conclusion: Calcium is a non-widespread electrolyte disorder, which is coincidentally detected during routine biochemical analysis. Although one of the reasons was the use of vitamin D, it was shown in our study that vitamin D intake of 1200 IU / day and below did not correlate with hypercalcaemia and hypercalciuria. Keywords: vitamine D, infant, calcium 0000-0003-0733-3943
Antiepileptik ilaçların epilepsili çocukların D vitamini düzeylerine etkisi Giriş: Epilepsi çocukluk çağında sık görülebilen bir nörolojik hastalık olup antiepileptik ilaç tedavisini ...gerektirmektedir. Çeşitli antiepileptik ilaçların vitamin D metabolizması üzerine olumsuz etkileri bilinmektedir. Bu çalışmada epilepsi tanılı çocuklarda sıklıkla kullanılan valproat, levetirasetam ilaçlarının 25 OH vitamin D düzeyleri üzerine etkisinin araştırılması planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Epilepsi tanısı ile levetirasetam, valproat ve levetirasetam+valproat tedavisi alan toplam 181 çocuk ile 233 sağlıklı kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. Her iki grubun vitamin D düzeyleri ve kalsiyum değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda antiepileptik tedavi alan çocukların 25 OH vitamin D düzeyleri ve kalsiyum düzeyleri sağlıklı çocuklara göre istatistiksel olarak anlamlı düşük saptandı (p:0,001). Valproat, levetirasetam ve levetirasetam+valproat tedavisi alan çocukların D vitamini ve kalsiyum düzeyleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi (p=0,300, p=0,700). Sonuç: Epilepsi tanılı çocukların aldıkları antiepileptik çeşidinden bağımsız olarak 25 OH vitamin D ve kalsiyum düzeyleri düşük saptanmıştır. Antiepileptik tedavi altındaki çocukların takibinde D vitamini ve kalsiyum düzeylerinin ölçümü ve düşüklük halinde tedavisinin yapılması büyüme çağındaki çocukların gelişimleri açısından büyük önem taşımaktadır.
Objective: Many factors are known to play a role in the eradication of Helicobacter pylori (Hp). The aim of this study is to investigate the effect of 25(OH) vitamin D levels on the success of H. ...pylori eradication. Material and Method: This retrospective study included 237 patients, aged 18-85 years, who presented at the Gastroenterology Polyclinic with dyspeptic complaints which had been ongoing for at least 6 months. Patients were divided into two groups according to their 25(OH) vitamin D level as >20ng/ml and
Amaç: H. pylori eradikasyonunda birçok faktörün rol oynadığı bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı H. pylori'nin eradikasyon başarısına 25(OH) D vitamininin etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya Gastroenteroloji Polikliniğine en az 6 aydır devam eden dispeptik yakınmalarla başvuran 18-85 yaş arası 237 hasta dahil edildi. Hastalar 25(OH) vitamin D düzeyine göre >20ng/ml ve
Objectives: The aim of our study is to show the prevalence of temporomandibular joint disease (TMD) in fibromyalgia (FM) patients in Turkish population and to evaluate the relationship between ...vitamin D levels of FM patients with TMD.
Materials and Methods: Patients diagnosed FM in the last 4 months were examined in terms of TMD using DC/TMD criteria. By using biochemical data of the patients included in the study, the relationship between vitamin D levels and TMD was interpreted.
Results: Among the 39 patients who underwent temporomandibular joint examination (mean age 39,8; age range 18-59), the number of patients with TMD (muscle pain, joint pain, mouth opening limitation, disc displacement, degenerative joint disease) was 30 (29 female, 1 male), while the number of patients without any TMD was found 9 (7 female, 2 male). No statistically significant difference was found between those with TMD and those without TMD in terms of vitamin D (Mann-Whitney U test, D vit p=0,257).
Conclusions: Dentists should be aware that patients with widespread pain in the temporomandibular joint area may be candidates for FM and should be careful in evaluating laboratory tests of these patients. The prevalence of TMJ in FM patients and its relationship with vitamin D should be examined with new studies with large patient participation.
Öz
Amaç: Çalışmamızın amacı, Türk toplumunda fibromyalji (FM) hastalarındaki temporomandibular eklem hastalık (TMEH) prevelensını göstermek ve FM hastalarına ait D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: Son 4 ay içerisinde FM teşhisi konmuş hastalar DC/TMD kriterleri kullanılarak TMEH açısından incelenmiştir. Yapılan muayene ile masseter ve temporal kasta ağrı, eklem ağrısı, redüksiyonlu/ redüksiyonsuz disk deplasmanı, dejeneratif eklem hastalığı sorgulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastaların biyokimya verileri kullanılarak D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisi yorumlanmıştır.
Bulgular: Temporomandibular eklem muayenesi yapılan toplam 39 FM hastasından (yaş ortalaması 39,8; yaş aralığı 18-59) 36’sı kadın 3’ü ise erkektir. Tüm hastalar içerisinde TMEH tespit edilenlerin sayısı 30 (29 kadın, 1 erkek) iken, herhangi bir TMEH bulgusuna rastlanmayan hastaların sayısı 9 (7 kadın, 2 erkek)’dur. TMEH tespit edilen hastaların 26’sında kas ağrısı gözlenmiştir. Kas ağrısı görülmeksizin eklem ağrısı ve dejeneratif eklem hastalığı bulunan sırasıyla 2 ve 1 hasta tespit edilmiştir. TMEH varlığı olanların D vitamini değerleri TMEH varlığı olmayanlara göre düşük olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (Mann-Whitney U test, p=0,257).
Sonuçlar: Diş hekimleri özellikle temporomandibular eklem bölgesinde yaygın ağrı şikâyeti olan hastaların FM hastası adayı olabileceğinin farkında olmalı ve bu hastaların laboratuvar testlerini değerlendirme konusunda dikkatli olmalıdır. Geniş hasta katılımı ile yapılacak yeni çalışmalar ile FM hastalarındaki TMEH prevalansının D vitamini ile olan ilişkisi incelenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Fibromyalji, Temporomandibular Eklem, D Vitamini
K vitamini yağda çözünen bir vitamin olup doğada filokinon (K1) ve menakinon (K2) formlarında bulunmaktadır. Menadion (K3) formu ise sentetik analog olarak kullanılmaktadır. K vitamini, metabolizmada ...K vitaminine bağımlı proteinlerin karboksilasyonundan sorumludur. Genellikle kan koagülasyonü üzerine rolü olduğu bilinen K vitamininin günümüzde kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz, vasküler kalsifikasyon, kanser, diyabet ve glisemik kontrol ile de ilişkisi olduğu gösterilmiştir. Son yıllarda ise beyinde miyelinizasyonun yoğun olduğu bölgelerde Menakinon-4 (MK-4) formunda bulunduğu saptanmış ve bilişsel performans ile bazı nörodejeneratif hastalıkların patogenezinde rol alabileceği belirtilmiştir. Bu etkisini Gas-6 ve protein S gibi proteinler aracılığıyla veya nöronları oksidatif stres hasarına karşı koruyarak gösterdiği düşünülmektedir. Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarının sıklıkla kullandığı antikoagülanların ve K vitamini antagonisti olmayan antikoagülanların bilişsel performans ve demans üzerine etkisi ise tartışmalıdır. Bu derleme makalede K vitamini ve antikoagülanların bilişsel performans üzerine etkileri ele alınmıştır.
Kısaca D Vitamini Eda Merve Kurtuluş; Başak Gökçe Çöl; Fuzail Mohammed Majoo
İstanbul gelişim üniversitesi sağlık bilimleri dergisi : (Online),
04/2017
1
Journal Article
Peer reviewed
Open access
Bu derleme D Vitamini ve türevlerinin sentezi, fonksiyonu, ölçümü ve önerilen D vitamin kullanım dozlarını incelemektedir. Klinik deney bulgularının ışığı altında D vitamin eksikliği raşitizm, ...kas-kemik bozuklukları, diyabet, obezite, kardiyo vasküler bozukluklar, astım, depreseyon, şizofreni ve bağışıklık sistemi bozuklukları ile alakalı bulunmuştur. D vitamini takviyeleri düşük maliyetli olup odukça geniş bir terapötik alan etkinliğine sahip olduğundan toplumca kullanımı özendirilmelidir. D vitamini kullanımına bağlı gelişebilecek toksitite ve yan etkilerin önüne geçilmesi için doz takibinin karaciğer ve böbrek hastalıkları açısından riskli gruplarda ve hiperparatiroidizm, sarkoidoz, tüberküloz ve histoplazmoliz durumlarında yapılması etkili ve yeterlidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, D vitamini eksikliği olan erişkinlerde Paroksonaz (PON) ve Arilesteraz (ARE) enzim aktivitelerini araştırmak, D vitamini eksikliğinin oksidatif stres ve kardiyovasküler ...hastalıklar için risk belirteci olan PON-1, ARE ve Lp (a) üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya D vitamini eksikliği olan 43 hasta ve benzer demografik özelliklere sahip olan 37 sağlıklı birey dahil edildi. 25 (OH) D'nin 20 ng/mL' nin altında olması D vitamini eksikliği olarak kabul edildi. Gruplar arasında PON-1, ARE enzim aktiviteleri, Lp (a) ve serum lipid düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: D vitamini eksikliği olan hastalarda PON aktivitesi sağlıklı kontrol grubuna göre düşük bulundu. Gruplar arasında ARE aktivitesi ve Lp (a) benzer düzeylerdeydi. D vitamini ile PON arasında pozitif yönde bir ilişki gözlemlendi. Sonuç: D vitamini eksikliği olan grup daha düşük PON-1 aktivitesine sahipti. D vitamini eksikliğinin neden olduğu oksidatif stres artışına, LDL düzeylerindeki artış ve HDL düzeyindeki azalma ile birlikte PON-1 aktivitesinin düşüklüğünün neden olabileceği düşünüldü.
Objective: COVID-19-related lockdown decreased the children's exposure to sunlight, and they were susceptible to 25-hydroxyvitamin D 25(OH)D deficiency. The present study aimed to examine the 25(OH)D ...levels 2 years before and during the first year of the pandemic. Materials and Methods: This study included children who underwent health checks between the equivalent period during 2018 October–2020 March, and they were categorized according to the date vitamin D was checked; 2018 October -2019 March (Group 1), 2019 October and 2020 March (Group 2), 2020 October, and 2021 March (Group 3). We compared the children’s 25(OH)D levels and vitamin D deficiency rates between Groups 1, 2, and 3. Results: We found that the mean of the children's 25(OH)D levels was lower during COVID-19 than in the last two years before the pandemic (p=0.039). The present study showed that the rates of 25(OH)D deficiencies among ages 0-1, and 4-7 were higher during the pandemic than before (p= 0.013, p=0.011). Conclusion: Reduced sunbathing time during confinement is associated with lower 25(OH)D levels among children aged 4–7. Although increased rates of 25(OH)D deficiency in infants are worrying.
Amaç: COVID-19 ile ilgili karantina, çocukların güneş ışığına maruz kalma oranını azaltmıştır ve çocuklar 25-hidroksivitamin D 25(OH)D eksikliğine karşı duyarlı hale gelmiştir. Bu çalışma, pandeminin ilk yılında ve pandemi öncesi 2 yıl süresince bakılmış 25(OH)D düzeylerini incelemeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 2018 Ekim–2020 Mart tarihleri arasında eşdeğer sağlık kontrolü yaptıran çocuklar dahil edilmiştir ve D vitamini bakılma tarihine göre; 2018 Ekim -2019 Mart (Grup 1), 2019 Ekim ve 2020 Mart (Grup 2), 2020 Ekim ve 2021 Mart (Grup 3) olarak kategorize edilmiştir. Grup 1, 2 ve 3'te çocukların 25(OH)D düzeyleri ile D vitamini eksikliği oranlarını karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çocukların pandemi süresince pandemi öncesi yıllara kıyasla ortalama 25(OH)D düzeylerinin COVID-19 sırasında daha düşük olduğunu bulunmuştur(p=0,039). Çalışmada, 0-1 yaş ve 4-7 yaş grubu çocuklarda 25(OH)D eksikliği oranın pandemi öncesi döneme kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür (p= 0.013, p=0.011). Sonuç: 4-7 yaş arası çocuklar arasında daha düşük 25(OH)D seviyeleri, karantina sırasında azalan güneşlenme süresi ile ilişkilidir. Ancak 25(OH)D eksikliğinin bebeklerde görülme oranlarının artması endişe vericidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı endometriozisi olan infertil hastalarda, endometirozis ve D vitamin düzeyi arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışma grubunu, endometriozisi olan ...infertil hastalar, kontrol grubunu ise endometriozis dışı infertilite nedeni olan hastalar oluşturmaktadır. Çalışma grubuna sadece histopatolojik endometriozis tanısı bulunan hastalar dikkate alınmıştır. Hastaların yaşı, vücut kitle indeksi, infertilite süresi, ilk adet yaşı, sigara içme geçmişi, infertilite faktörü ve gebelik öyküsü ve anti-müllerian hormon düzeyleri gibi sosyodemografik ve klinik özellikleri ile laboratuvar değerleri ünitemizin kayıtlarından elde edildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 100 hasta dahil edildi. Çalışma ve kontrol gruplarında D vitamini düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 12,0 ± 8,6 ng/mL karşılık 14,7 ± 10,6 ng/mL ve AMH düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 2,0 ± 1,8 ng/mL karşılık 2,6 ± 2,3 ng/mL olarak tespit edildi. Grupların alt grup analizlerinde, sadece yaş dilimine göre 15-25 yaş arası olan hastalarda D vitamini seviyeleri arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (5,8 ± 2,4 ng/mL karşılık 15,0 ± 8,5 ng/mL;.
Sonuç: D vitamini eksikliği olan endometriozisli genç kadınlarda D vitamini takviyesi faydalı olabilir.