Bu çalışma, alıcı-verici arasındaki hattın tek ve Beaulieu-Xie gölgelemeli (BX-shadowed, BX-S) sönümlenmeye sahip olduğu bir sistem için efektif kanal kapasitesi (effective channel capacity, Ceff) ...analizini sunmaktadır. Çalışmada Ceff ifadesi kuramsal olarak türetilmekte, türetimler için BX-S sönümlenmesine ait olasılık yoğunluk fonksiyonundan (probability density function, PDF) yararlanılmaktadır. Ceff ifadesinin doğruluğu bilgisayar benzetimleri ile gösterilmeye çalışılmakta, farklı parametre değişimleri ile çeşitli senaryolar incelenmektedir.
This study presents the effective channel capacity (Ceff) analysis for a communication system in which the line between transmitter and receiver has a single path including Beaulieu-Xie shaded (BX-shadowed, BX-S) fading. In the study, the Ceff expression is theoretically derived, and the probability density function (PDF) of BX-S fading is used for the derivations. The accuracy of the Ceff expression is tried to be demonstrated with computer simulations, and various scenarios are examined with different parameter changes.
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, anterior bölgedeki diş durumlarına göre nazopalatin kanalın (NPK) ve bukkal kortikal kemiğin anatomik ölçümlerini konik ışınlı bilgisayarlı tomografi’yle (KIBT) incelemek ...ve bu değişkenlerin cinsiyet, yaş ve nazopalatin kanal şekli ile ilişkisini değerlendirmekti.
GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya 200 hastanın KIBT’si dahil edildi. İncelenen hastalar, anterior bölge 11-21 numaralı dişleri bulunan (1), 11-21 numaralı dişlerinden bir tanesi bulunan (2), 11-21 numaralı dişleri bulunmayan (3) ve total dişsiz bireyler (4) olarak sınıflandırıldı. Yapılan 200 KIBT incelemesinde, nazopalatin kanal şekline (silindirik, huni, kum saati, muz ve konik), çapına (nazopalatin foramen (D5) ve insisiv foramen çapı (D7)) ve nazopalatin kanal uzunluğuna (D6); bukkal kortikal kemiğin ölçümlerine (D1, bukkal kemiğin apikal genişliği; D2, bukkal kemiğin orta sırt genişliği; D3, bukkal kemiğin krestal genişliği; D4, bukkal kemiğin uzunluğu) bakıldı. Dört hasta grubu, nazopalatin kanal ve bukkal kortikal kemik ölçümleriyle cinsiyet ve yaş gruplarına göre de karşılaştırıldı. Verilerin analizi; One-Way ANOVA, Kruskal Wallis, Kikare, Mann Whitney U ve bağımsız örneklem t-testi SPSS programı kullanılarak yapıldı.
BULGULAR: Diş durumları ve yaş gruplarıyla NPK şekilleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olup, her iki parametrede de huni kanal şekli en yüksek oranda gözlendi. (p=0.001, p=0.00) Ölçümlerin diş durumuyla ilişkileri değerlendirildiğinde; D3, D4 ve D6 uzunlukları arasında dişli durumdan dişsizlik durumuna doğru azalan anlamlı fark tespit edildi. (p=0.00, p=0.00, p=0.024) Erkeklerde D1, D5 ve D6 mesafeleri kadınlara göre yüksekti. (p=0.036, p=0,017, p=0.001) ancak yaş gruplarına göre bir fark görülmedi. D3 mesafesi muz, D5 mesafesi silindirik, D7 mesafesi huni şekilli kanallarda anlamlı olarak fazlaydı. (p=0.016, p=0.00, p=0.00)
SONUÇ: Lokal anestezi, maksiller cerrahi ve implant cerrahisi uygulamalarında komplikasyonları önlemek ve cerrahi işlemlerde başarıyı arttırmak için NPK'nin morfolojik özellikleri ve varyasyonları doğru bir radyolojik değerlendirmeyle göz önünde bulundurulmalıdır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı; süt dişlerinde kök kanal şekillendirilmesinde sürekli rotasyon ve resiprokasyon hareketi ile kullanılan AF Baby Rotary Eğelerinin apikalden taşırdığı debris miktarını ...karşılaştırmaktı.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmada 45 adet üst süt azı dişi kullanıldı. Dişler, palatinal köklerinin şekillendirilmesi için rastgele 3 deney grubuna ayrıldı. G1: el eğeleri, G2: sürekli rotasyonda AF Baby Rotary eğeleri ve G3: resiprokasyon hareketi ile AF Baby Rotary eğesi kullanılarak şekillendirme. Şekillendirme esnasında apikalden taşan debrisi biriktirmek için önceden tartılmış Eppendorf tüplerinde kullanıldı. Apikalden taşan debris miktarı, debris içeren Ependorf tüplerin ağırlığından boş Ependorf tüplerin ağırlığı çıkarılarak hesaplandı. Ayrıca, kanal şekillendirmesi için gerekli zamanda kaydedildi. Veriler tek yönlü varyans analizi ve Tukey post-hoc testleri ile analiz edildi (P = 0.05).
Bulgular: Tüm gruplarda kanal şekillendirmesi esnasında apikalden debris taşması gözlendi. Apikalden taşan debris miktarı açısından G1, diğer iki gruptan daha fazla debris taşmasına sebep olmuştur (P < 0.05). Bununla birlikte G2 ve G3 arasında istatistiksel fark gözlemlenmedi (P > 0.05). Kanal şekillendirilmesi için gerekli zaman gruplara göre G1> G2>G3 şeklindeydi.
Sonuç: Çalışmada kullanılan tüm şekillendirme teknikleri apikalden debris taşmasına neden olmuştur. Kanal şekillendirmesi; tek eğe kullanımı ve resiprokasyon hareketiyle daha kısa sürede tamamlanmıştır.
Soft Robotics for Chemists Ilievski, Filip; Mazzeo, Aaron D; Shepherd, Robert F ...
Angewandte Chemie (International ed.),
February 18, 2011, Letnik:
50, Številka:
8
Journal Article
Recenzirano
Soft robots: A methodology based on embedded pneumatic networks (PneuNets) is described that enables large‐amplitude actuations in soft elastomers by pressurizing embedded channels. Examples include ...a structure that can change its curvature from convex to concave, and devices that act as compliant grippers for handling fragile objects (e.g., a chicken egg).
Bu çalışmada bitki örtüsünün, dikdörtgen bir açık kanal üzerindeki akım özelliklerine olan etkisi, Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği analizi kullanılarak incelenmiştir. Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği ...(HAD) için ANSYS Fluent yazılımı kullanılmıştır. Akımın üç boyutlu, sıkışmayan, türbülanslı ve kararlı olduğu kabul edilmiştir. Sayısal çalışma literatürde yapılan deneysel bir çalışma ile doğrulanmıştır. Sayısal çalışmanın deney sonuçlarını başarılı bir şekilde tahmin ettiği gözlemlenmiştir. Sayısal çalışma ve ölçüm sonuçları arasındaki bağıl hata %10’un altında bulunmuştur. Yapılan sayısal çalışmalar sonucunda, bitki örtüsünün kanalın akım ve türbülans özelliklerini önemli ölçüde değiştirdiği gözlemlenmiştir. Bitki örtüsü olan bölgelerde, su yüzeyinde hızların çok düşük olduğu, yaprak örtüsünün altında kökler arasında ise hızların yüksek olduğu ve maksimum hızın 0,1177 m/s ile bu bölgede gerçekleştiği tespit edilmiştir. Ayrıca türbülans viskozitesinin serbest alanlarda fazla olduğu gözlemlenirken türbülans enerji kırılımının katı-sıvı temas bölgelerinde fazla olduğu görülmüştür. Bu çalışma, açık kanal akışının bitki örtüsüyle etkileşimini anlamak ve açık kanal sistemlerinin hidrolik açıdan performansını geliştirmek için önemli bilgiler sağlamaktadır.
Amaç: Üst çene birinci büyük azı dişlerin kanal tedavilerinin en önemli başarısızlık nedenleri arasında mesiobukkal 2. (MB2) kanalların varlığı gelmektedir. Oldukça karmaşık bir kök kanal anatomisine ...sahip bu dişlerin MB2 kanalların lokalizasyonu da çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu çalışmada MB2 kanalların varlığının insidansının tespiti ile kanal ağızlarının meziobukkal 1. (MB1) kanal ağızlarına olan uzaklığının konik ışıklı bilgisayarlı tomografi(KIBT) görüntüleri kullanılarak ölçülmesi amaçlanmaktadır.
Gereç Ve Yöntemler: Çeşitli nedenlerle çekilmiş rastgele seçilmiş 300 adet KIBT görüntüsü retrospektif olarak taranarak kanal tedavisi görmemiş en az bir adet üst birinci büyük azı dişi bulunan hastalara ait 126 adet görüntü seçilmiştir. Bu görüntüler içerisinden 191 adet diş çalışmaya dahil edilmiştir. Dişler bir ağız diş ve çene radyolojisi uzmanı tarafından MB2 kanal varlığına göre ayrılmış ve MB2 kanal ağızlarının MB1’e göre uzaklığı birkaç gün arayla iki kez ölçülmüştür. İki ölçümün ortalaması alınarak tek bir ölçüm elde edilmiş ve veriler IBM SPSS Version 22.00 istatistik programıyla analiz edilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 190 adet diş içerisinden 82(%43,2) tanesinde MB2’e rastlanmıştır. MB2 kanalının MB1’e olan uzaklığının ölçümlerinde kadın ve erkek arasında anlamlı fark bulunurken (p=0,03), sağ ve sol dişler açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır (p=0,829). İki kanal ağzının birbirine olan uzaklığı tüm dişlerde ortalama 2,56 ±0,34mm olarak tespit edilmiştir.
Sonuçlar: Üst birinci büyük azı dişlerinde % 43,2 oranında MB2 kanal görülmektedir. Bu çalışma MB1 e göre konumu ve uzaklığı konusunda endodontist ve klinisyenlere bilgiler sunarak söz konusu dişlere yapılan kanal tedavisinin başarısının artması konusunda yön gösterici olabilir.
Anahtar Kelimeler: KIBT, Maksiller büyük azı, Mesiobukkal kanal
Amaç:Bu çalışmanın amacı, yıkama solüsyonları (Serum fizyolojik, %5.25 NaOCl, Klorhex®, SmearClear) ile aleti (ProFile) kullanımının Enterococcus faecalis üzerine dezenfeksiyon etkinliğinin ...karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda düz, tek kanallı çekilmiş 46 adet diş kullanıldı. Dişlerin kuronları uzaklaştırıldıktan sonra, apikal açıklık 20 numaralı K-file eğe ile kontrol edildi. Dişler, 121°C’de 20 dakika steril edilmeden önce, varolan smear tabakası sırasıyla 17% EDTA ve %5.25 NaOCl 4 dakika kullanılarak uzaklaştırıldı. Daha sonra tüm diş kökleri 21 gün boyunca 37 °C’de E. faecalis ile enfekte edildi. Kullanılan yıkama solüsyonuna göre rastgele 4 eşit gruba ayrıldı (n:11).Kemomekanik preparasyon sonrasında canlılığını koruyan E. faecalis kök kanal boşluğunun iç kanal duvarlarından dentin talaşıyla toplandı ve sulandırıldı. Triptik soy agar bulunan petri kaplarına ekilerek değerlendirildi. Petri kabı üzerindeki koloniler 24-48 saat sonra sayıldı ve log10 değerlere çevrildi. Dentin talaşı toplamadan önce her gruptan bir diş, taramalı elektron mikroskobu ile değerlendirildi. Sonuçlar, Kruskal Wallis ve Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U Testi ile analiz edildi. Çalışmamızın ikinci bölümünde, kök ucundan taşan debris ve yıkama solüsyonları cam şişelere toplandı. Yıkama solüsyonlarının buharlaşmasını takiben, kuru debris ve tuz çökeltileri şişelerle tartıldı, sonuçlar kaydedildi. Veriler Kruskal Wallis ve Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U Testi ile istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular:E. faecalis’in kök kanallarından uzaklaştırılmasında. bakımından kullanılan test solüsyonları arasında hiçbir korelasyon bulunmadığı sonucuna varıldı. Klorhex® solüsyonunun kullanımı ile kök ucundan çıkan debris miktarı serum fizyolojik ve SmearClear solüsyonlarının kullanımıyla taşan miktardan daha az olduğu saptandı (P<0.05). Sonuç:Sonuç olarak, irrigasyon solüsyonu seçiminin kök ucundan taşan debris üzerinde etkisi olabilir. Anahtar Sözcükler: kök kanal preparasyonu; döner aletler; yıkama; apikal debris; Enterococcus faecalis.
Almost all modern communication systems rely on electromagnetic fields. The additive white Gaussian noise (AWGN) channel is often a good approximate description of such a system, and its ...information-carrying capacity is given by a simple formula. The quantum analogue of AWGN channels, the bosonic Gaussian noise channel, accurately describes many quantum optical communication systems of interest. Estimating its capacity is significantly more difficult; although some simple coding strategies are known, whether or not more sophisticated techniques could dramatically improve communication rates has been unknown. Here, we present strong new upper bounds for the classical capacity of bosonic Gaussian noise channels. These results imply that known coding techniques are typically close to optimal. Our main technical tool is an entropy power inequality bounding the entropy produced as two quantum signals combine at a beamsplitter. Its proof relies on a quantum diffusion process which smooths arbitrary states towards Gaussians.
Amaç: Nazopalatin kanalın (NPK) farklı morfolojik tipleri bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; NPK morfolojisinin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüleri üzerinden morfolojik olarak ...değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: Rastgele seçilen 500 hastanın KIBT görüntüleri retrospektif olarak taranmıştır. Sagittal kesit üzerinde yapılan incelemede hastaların yaş ve cinsiyetlerine göre NPK morfolojik tipleri (silindirik, ağaç dalı, kum saati, huni, muz ve konik) incelenmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada 269’u kadın, 231’i erkek olmak üzere toplam 500 kişinin KIBT görüntüsünde NPK incelenmiştir. Beş yüz bireyin 127’sinin silindirik (%25.4), 87’sinin huni (%17.4), 72’si kum saati (%14.4), 60’ı (%12) muz şeklinde ve 27’si (% 5.4) ağaç dalı şeklinde NPK formuna sahip olduğu tespit edilmiştir. Yirmi ve altı yaş grubunda yer alan kadınlarda muz tipi görülmezken %36.4 ile en yüksek oranda konik tip NPK izlenmiştir. Üçüncü dekatta ise kadınlarda (%32.5) ve erkeklerde (%27.5) en çok silindirik tip NPK izlenmektedir. Dördüncü dekatta ise kadınlarda %2.94 oran ile muz tipi, erkeklerde ise ağaç dalı ve huni tipi %7.84 ile en az oranda görülmektedir. Beşinci dekatta kadınlarda ve erkeklerde en çok silindirik ve huni tip görülmüş ve ağaç dalı formunda NPK her iki cinsiyette de görülmemiştir. Altıncı dekatta ise huni formda NPK her iki cinsiyette de görülmemiştir.
Sonuç: Maksilla anterior bölgede cerrahi operasyonlar öncesinde, anatomik ve morfometrik açıdan NPK tiplerinin KIBT ile incelenmesi önemlidir. Her iki cinsiyette de silindir ve konik tip NPK fazladır.
Amaç: Adezivlerin
dentine daha iyi bağlanabilmesi için kanal patının diş duvarından tamamen
uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu çalışmada farklı kanal patı uzaklaştırma
protokollerinin tek aşama bir ...adezivin biyoseramik bir kanal patıyla kontamine
dentine push-out bağlanma dayanımı üzerine etkisi araştırılmıştır.Gereç ve Yöntemler:Alt
2. premolar dişlere 3mm çapında silindirik kök kanal giriş kaviteleri açıldı.
Bütün kanallar NiTi R25 Resiproc eğe (VDW, Almanya) ile şekillendirildi ve
EndoSequence BC kanal patı (Brasseler, Amerika) ve guta-perka ile dolduruldu. Kontrol
gruplarındaki kök kanallarının dolumu yapılmadı bu sebeple koronal dentin yüzeyleri kanal patı ile
kontamine olmadı. Bu kavitelerin G-Premio universal bond (GC Corp., Japonya) ve
G-ænial kompozit(GC Corp., Japonya) ile
restorasyonları yapıldı. Deney gruplarında dentin yüzeyleri EndoSequence BC ile
kontamine edildi ve kuru pamuk pelet, distile su ile doymuş pamuk pelet, 2 ml
distile su veya sulu ultrasonik enerji ile temizlendi. Kanal patının
uzaklaştırılmasından sonra, kavite yüzeyi adeziv ve kompozit rezin ile restore
edildi. Örnekler, push-out bağlanma dayanımının değerlendirmesi için 1.5 mm'lik
bir kalınlıkta yatay olarak kesildi. Her örnekten 2 kesit alındı.Bulgular:En
yüksek bağlanma dayanımı değerleri kontrol grubunda elde edilmiştir, bunu
ultrasonik ile yıkama, su ile yıkama, ıslak pamuk ile silme ve kuru pamuk ile
silme takip etmektedir. Kontrol grubu ile kuru pamuk ile silme grubu (p =
0.038) ve ultrasonik ile yıkama grubu ile kuru pamuklu ile silme grubu (p =
0.041) arasında anlamlı fark vardır.Sonuçlar:Biyoseramik
kanal patlarının bağlanma dayanımı, kullanılan su miktarı ile doğru oranda
artmaktadır.Anahtar Kelimeler:Adezyon, kompozit, kök kanal patı