Programm "Digital Culture", 2018, nr 114782/18/"Digital Palester"
Ministry of Culture and National Heritage
University of Warsaw Library. Music Department
Program "Kultura Cyfrowa", rok 2018, nr ...114782/18/"Palester Cyfrowy"
Ministerstwo Kultury i Dziedzictwa Narodowego
Biblioteka Uniwersytecka w Warszawie. Gabinet Zbiorów Muzycznych
Eyüp Sabri Hayırlıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 4. Diyanet İşleri Başkanıdır. Onun başkanlık süresi, Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu dönemlere denk gelmektedir. Hayırlıoğlu, başkanlığı döneminde ...görev alanına giren bazı konularda basın mensuplarıyla tartışmalar yaşamıştır. Hayırlıoğlu’nun basınla yaşadığı polemik konularından birisi de Latince Kur’an meselesidir. Hayırlıoğlu, kendisine sorulan bir soruya cevaben Kur’an’ın Latin harfleriyle yazılmasına cevaz vermeyince, bazı basın organları ve derneklerin hedefi olmuştur. Bilim adamları, dernekler, basın organları ve halk olaya müdahil olmuş, tartışmalar uzun süre devam etmiştir. Latince Kur’an’a taraftar olanlar, Latince Kur’an’ın bir ihtiyaç olduğunu, Atatürk inkılaplarının Latince Kur’an’ı gerektirdiğini, transkripsiyon alfabesinin Latince Kur’an için yeterli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hayırlıoğlu ve ona destek çıkanlar ise Latince Kur’an isteyenlerin bu taleplerinde samimi olmadığını, transkripsiyon alfabesinin çözüm için yeterli olmayacağını, Kur'an-ı Kerim’in resm-i hattını değiştirmenin caiz olmadığını iddia etmişlerdir. Hayırlıoğlu, siyasi iradenin de desteği ile kararında geri adım atmamış, emekli oluncaya kadar Latince Kur’an konusuna geçit vermemiştir.
İbn Teymiyye’nin el-Cevâbü’s-sahîh isimli eserindeki Kitâb-ı Mukaddes Metinlerinin Yorumu(Doktora Tezi, Nottingham Üniversitesi, Teoloji ve Dînî Bilimler Fakültesi, İslâmî İlimler Anabilim Dalı, ...İngiltere, 2019) adlı çalışmada meşhur Hanbelî âlim İbn Teymiyye’nin (ö. 1328) el-Cevâbü’s-sahîh li-men beddele dîne’l-Mesîhisimli reddiyesinde Kitâb-ı Mukaddes âyetlerini nasıl yorumladığı analiz edilmektedir. İbn Teymiyye bu reddiyeyi anonim bir Hristiyan mektubu olan ‘Kıbrıs Halkından Mektup’ isimli esere cevaben kaleme almıştır. Hristiyan yazarın Kıbrıs Halkından Mektup’u ve İbn Teymiyye’nin el-Cevâbü’s-sahîh’i sadece 14. yüzyılın dinler arası polemik yazışmaların edebi örnekleri olmayıp aynı zamanda Hristiyan ve Müslümanların birbirlerinin kutsal metinlerini nasıl anlayıp okuduklarına ışık tutan eserlerdir. Kıbrıs Halkından Mektup’un Hristiyan yazarı İslâm’ın putperest Araplara gönderilmiş bir din olduğunu ve bu nedenle Hristiyanlığın hâla geçerliliğini koruduğunu ve Kur’ân’ın da Hristiyan inanç ve doktrinlerini tasdik ettiği yönündeki iddialarını ispata çalışırken Kur’ân’dan birçok âyeti alıntılamakta ve yeniden yorumlamaktadır. Diğer taraftan, İbn Teymiyye de benzer bir şekilde Hristiyan yazarın bu iddialarını reddetmek ve Hristiyanların kendi kutsal metinlerini yanlış tefsir ettiklerini ortaya koymak için Kitâb-ı Mukaddes âyetlerini Kur’ân ve hadis metinleri ışığında yeniden yorumlamaktadır. Her iki reddiye yazarı da argümanlarının uygunluğuna göre Kitâb-ı Mukaddes ve Kur’ân’ı kendi teolojik pozisyonlarının ışığında metinlere yeni anlamlar kazandıracak ve yorumlayacak şekilde metinler arası okuma ve tefsir etme metodu geliştirmişlerdir. Bu iki reddiyenin metin okuma metotları analiz edildiğinde el-Cevâbü’s-sahîhve Kıbrıs Halkından Mektupdinler arası polemik eserlerin hermenötik karakterlerine dair önemli hususları da ortaya koymaktadır. Bu çalışmada hususiyetle İbn Teymiyye’nin Kitâb-ı Mukaddes tefsirinde ne tür bir hermenötik metot izlediğini ortaya koymak için Kitâb-ı Mukaddes âyetlerini nasıl anlayıp yorumladığı araştırılmaktadır.Çalışmada ayrıca İbn Teymiyye’nin Kitâb-ı Mukaddes hermenötiğinin kendinden önceki dönem ve kendi zamanındaki yorumlara nispetle farklılık ve benzerliklerini ortaya koymak için farklı dönemlerden olmak üzere meşhur beş Müslüman âlimin polemik eserlerindeki Kitâb-ı Mukaddes âyetlerinin yorumlanması da incelenmektedir. Bu çerçevede ilk dönem polemik eserlerine örneklik etmesi bakımından Alî b. Sehl Rabben et-Taberî’nin (ö.247/865) el-Red ʿaleʾn-Nasârâve el-Kitâb ed-Dîn ve’d-devleisimli eserlerini ve Gazzâlî’ye (ö. 505/1111) atfedilen fakat aidiyeti tam olarak belirlenmemiş el-Reddü’l -cemîl’ li-ilâhiyyeti Îsâ bi-sarihi’l-Încil’i temel alınmıştır. Akabinde İbn Teymiyye’nin cevap yazmış olduğu aynı mektuba ilk reddiyeyi yazmak amacıyla Şehâbeddin Ahmed b. İdrîs el-Karâfî’nin (ö. 684/1285) kaleme almış olduğu el-Ecvibetü’l-Fâhira ani’l-es’ileti’l-Fâcira’sı ve yine aynı mektuba cevap yazan Alî b. Ebî Tâlib ed-Dımeşkî’nin (ö. 728/1327) el-Cevâbu’r-Risâle Ehli Cezîretu’l-Kubrusisimli eseri incelenmektedir. Son olarak da meşhur Zâhirî âlim İbn Hazm’ın (ö. 456/1064) temel eserlerinden biri olan el-Faṣl fi’l-milel ve’l-ehvâʾ ve’n-niḥal’ını esas alarak bu beş Müslüman âlimin Kitâb-ı Mukaddes âyetlerini nasıl yorumladıklarını ve reddiyelerinde karşı tarafa argüman olarak nasıl sunduklarını anlamak adına bir inceleme ortaya koymaktadır. Tezin temel sonucu İbn Teymiyye’nin Kitâb-ı Mukaddes’i yorumlarken İslam Hukuk teorisi olarak bilinen fıkıh usûlü metodundan ve Kur’ân hermenötiğinden ilham almış bir yorumlama tekniği geliştirmiş olduğudur. İbn Teymiyye’nin el-Cevâbü’s-sahîh’de ortaya koymuş olduğu Kitâb-ı Mukaddes hermenötiği onu bariz bir şekilde diğer bahsi geçen beş Müslüman polemikçiden ayırmaktadır. İbn Teymiyye Kitâb-ı Mukaddes metinlerini yorumlamak için kontekste yani Yahudi ve Hristiyan Kutsal Kitaplarının genel bağlamına dayalı bir tefsir metodu kullanırken diğer beş Müslüman polemikçi klâsik lafzî-mecâzî lengüistik ayrımına dayalı bir yorumlama tekniği ile metinleri tefsir etmektedir. İbn Teymiyye’nin Kitâb-ı Mukaddes hermenötiğinin en dikkate değer özelliği, onun İslam Hukuk Usûlü ve Tefsir geleneğinin kutsal metinleri yorumlama metodunu ve teknik terminolojisini kullanarak yeni bir yorumlama usûlü geliştirmiş olmasıdır. İbn Teymiyye, Hristiyanların Kutsal Kitap’ını yorumlama amacıyla ortaya koymuş olduğu bu tefsir metodunu kendisinin genel teolojik ve entelektüel pozisyonuna uyarlamakta ve böylelikle bu yeni hermenötik pozisyon İbn Teymiyye’den önceki geleneğin bu metinleri nasıl anladığı ve yorumladığından farklılık göstermektedir. Bu yeni yorumlama metodu ile İbn Teymiyye Kitâb-ı Mukaddes’i, Kur’ân metinlerini tefsir ederken kullandığı usûle benzer bir şekilde okuyup yorumlamaktadır.
Bu çalışmanın amacı, çok partili döneme geçişte basında sürdürülen polemikleri ortaya koymak, bu polemiklerin hangi koşullarda ortaya çıktığını ve temel niteliklerini açıklayabilmektir.
This study ...aims to explain the main characteristics of the press polemics and antecedents on the transition of multy parties period framework and the determining factors which means of historical bases as regarded all aspects of the period. After then the relationship between post-war political arenas both interior and foreign politics together with press polemics is evaluated in order to get the whole “picture” of the transition period and also to make clear these aims, the newspapers which were circulated in the period both supporter and opposite of central government politics of them were of columnist and writing of parliaments are assessed.
Au XVIe siècle en Europe, les divisions religieuses au sein de la Chrétienté se répercutent au niveau littéraire dans des débats polémiques extrêmement vifs où les thèmes du blasphème, de l'hérésie, ...de l'hétérodoxie et de la déviance occupent une place majeure. Dans ce climat d'intolérance, se construit, difficilement, sous des plumes isolées comme celle du calviniste dissident Castellion (1515-1563), exilé à Genève, puis réfugié à Bâle, une tolérance pré-moderne qui n'est pas celle des Lumières. Les ouvrages polémiques de Sébastien Castellion ont eu tendance à être occultés par ses traductions de la Bible qui le firent reconnaître comme l'un des pionniers de la critique biblique (traduction intégrale de la Bible du grec en latin, 1551, puis du grec en français, 1555). Or dans ces mêmes années, Castellion a subi les attaquesdes calvinistes pour avoir pris la défense de Michel Servet (1553), ce qui se traduisit par la rédaction de l'Historia de morte Serveti, du De Haereticis / Traité des Hérétiques (1554) et d'autres traités publiés à titre posthume (Contra libellum Calvini). Ces textes publiés parfois sous d'autres noms (Martin Bellie / Georges Kleinberg / Basile Montfort) sont plus que des réponses circonstancielles à des opuscules de Calvin ou à des conceptions portées par Bèze. La conception de latolérance qu'ils expriment (sur fond de scepticisme doctrinal, aux dires de ses adversaires) est représentative d'un courant de pensée particulier. La recherche récente a montré que la structure argumentative, grammaticale et lexicale des écritsfrançais et latins de Sébastien Castellion révèle des propriétés originales dont l'analyse aide à mieux comprendre l'outillage mental des contemporains face aux enjeux théologiques et éthiques que posait le pluralisme confessionnel et doctrinal. Une étude lexicologique et sémantique de ces textes de combat réalisée avec l'aide d'outils nouveaux comme un logiciel de textométrie permet de renouveler nos connaissances sur une histoire de la tolérance qui reste très instructivepour l'époque contemporaine.
In the 16th century in Europe, religious divisions of christianity erupt in vigorous polemic debates which are fought in literature. The themes of blasphemy, heresy, heterodoxy and deviance become paradigmatic for the political and social changes of the century. In this very special context, a pre-modern idea of tolerance arises in the writings of a few thinkers, like Sebastian Castellio, a former calvinist who veered away from the orthodoxy in Geneva and who took refuge in Basle.The polemical writings of Castellio vanish behind his tranlations of the Bible in latin (1551) and in french (1555), who made of him one of the first critics of the holy scripture. But in the same years, Castellio is violently attacked by the calvinists party for having defended Michael Servetus (1553): a polemic debate on the impunity of heretics breaks out between John Calvinand Sebastian Castellio, who writes his Historia de Morte Serveti and De haereticis / Traité des hérétiques (1554), and other texts which are edited after his death (Contra libellum Calvini) in order to defend his conviction of freedom of conscience. These writings, partly published under pseudonym (Martin Bellius / Georges Kleinberg / Basile Montford) are more then simple answers of circumstance to the texts of Calvin and Théodore de Bèze. They express an idea oftolerance (based on a doctrinal scepticism, as say his adverseries) which is representative for a particular thinking. Recent research has shown that the grammatical, linguistical and logical structure of Castellio's french and latin writings presents a number of original properties. Their analysis can contribute to understand the contemporary mental tools for dealingwith ethical and theological challanges of confesional and doctrinal pluralism. A semantical and lexicological study with a recent texometrical software tool (TXM) allows us to discover new aspects of the history of tolerance, which are revealing for our own century.
Im 16. Jahrhundert zeigen sich die religiösen Spaltungen des Christentums in lebhaften polemischen Debatten in der Literatur. Die Themen der Abweichung, der Blasphemie, der Ketzerei und der Heterodoxie werden paradigmatisch für die politischen und sozialen Spannungen der Epoche. In diesem Klima der Unversöhnlichkeit entsteht allmählich der Gedanke vormoderner Toleranz. Die polemischen Schriften des calvinistischen Abweichlers Sebastian Castellio, der in Basel im Exil lebt, werden von seinen beiden Bibelübersetzungen (1551 lateinisch, 1555 französisch) überschattet, die den Nonkonformisten zu einem der ersten kritischen Bibelübersetzer gemacht haben. Nichtsdestoweniger ist Castellio 1553 heftigsten Angriffen der Calvinisten ausgesetzt, da er in seinen Schriften Michael Servetus verteidigt, der kurz zuvor in Genf als Ketzer verbrannt worden ist. Die heftige Polemik zwischen Johannes Calvin und Sebastian Castellio äussert sich in seinen Schriften Historia de Morte Serveti und De haereticis / Traité des hérétiques (1554), sowie in anderen Texten, die posthum veröffentlicht werden (Contra libellum Calvini). Diese Texte, die teilweise unter einem Pseudonym erscheinen (Martinus Bellius / Georges Kleinberg / Basilius Montfort), sind mehr als nur anlassbezogene Antworten auf die doktrinären Schriften Calvins und Theodor Bezas. Die Konzeption der Toleranz, die Castellio darin entwickelt, und die sich laut seinenGegnern auf einen Skeptizismus gegenüber den konfessionellen Lehren gründet, ist repräsentativ für ein besonderes Menschen- und Weltbild. Die jüngste Forschung hat aufgezeigt, dass die grammatikalische, argumentative und lexikalische Struktur des Texte Sebastian Castellios einzigartige Eigenheiten besitzt, deren Analyse zu einem besseren Verständnis der „geistigen Werkzeuge“ der Zeitgenossen angesichts der theologischen und ethischen Umwälzungen der konfessionellen Epoche beitragen kann. Die semantische und lexikologische Untersuchung der Kampfschriften Castellios anhand einer neuen Software für Textometrie (TXM) wirft ein neues Licht auf die Geschichte der Toleranz, die für unsere Epoche wegweisend ist.