Izvleček Za uspeh zdravljenja bolnikov s sarkomi je odločilnega pomena prvo zdravljenje, zato naj tumor ostane nedotaknjen. Ključna je napotitev bolnikov v referenčni center za sarkome, kjer naj ...potekata tako diagnostika kot zdravljenje. Prvo operacijo naj opravi sarkomski kirurg v referenčnem centru. Onkološki inštitut Ljubljana edini izpolnjuje pogoje za referenčni center za sarkome mehkih tkiv v Sloveniji. Ortopedska klinika Ljubljana je ob sodelovanju z Onkološkim inštitutom Ljubljana referenčni center za zdravljenje bolnikov s sarkomi kosti. Ob odsotni diagnozi rakave bolezni so za sarkom mehkih tkiv na trupu in udih sumljivi tumorji, ki hitro rastejo in/ali bolijo, vsi tumorji pod fascijo, ne glede na velikost in povrhnji tumorji, večji od 5 cm, v retroperitoneju pa tumorji, ki vsebujejo maščobo. Bolniki s tumorjem sumljivim za sarkom mehkih tkiv oziroma potrjenim sarkomom bodo imeli najboljše možnosti, če bodo napoteni na Onkološki inštitut v Ljubljano. V primeru radiološko ugotovljene lezije sumljive za primaren maligen tumor kosti pa, če bodo napoteni na Ortopedsko kliniko v Ljubljano.
Myxoinflammatory fibroblastic sarcoma (MIFS) is a recently described, rare low-grade sarcoma. Generally located in the upper and lower extremities, MIFS clinically mimics a benign cystic mass and is ...composed of spindle-like or atypical cells and mixed inflammatory infiltrates located in the fibroblastic myxoid stroma. Radiologic images and macroscopic appearance generally resemble a lobulated mass with irregular margins. We present a case of a tumoral mass with neoplastic cells at the center and a smooth surface with a previously undefined appearance. Myxoinflammatory fibroblastic sarcoma is significantly difficult to distinguish clinically from benign lesions and the surgeon should consider the possibility of malignancy in lesions located at the extremities.
Miksoinflamatuar fibroblastik sarkom (MİFS), son zamanlarda tanımlanmış olan ve seyrek görülen, düşük dereceli bir sarkomdur. Genellikle alt veya üst ekstremitelerde yerleşen MİFS, klinikte iyi huylu kistik kitle bulgusu verirken fibroblastik miksoid stroma içerisinde iğsi ya da atipik görünümlü hücreler ile mikst türde inflamatuar infiltrattan oluşur. Radyolojik ve makroskobik görüntüsü genellikle düzensiz sınırlı lobüle kitle şeklindedir. Çalışmamızda, daha önceden tanımlanan özelliklerden farklı şekilde düzgün sınırlı ve sadece orta bölümde neoplastik hücreler saptanan tümöral bir kitle sunulmaktadır. Klinik olarak iyi huylu kitlelerden ayrılması oldukça zor olan MİFS olgularında, ekstremite yerleşimli lezyonlarda habaset olasılığı her zaman akılda bulundurulmalıdır.
Granülositik sarkom genellikle akut myeloid lösemi veya myeloproliferatif neoplazilere eşlik eden ekstramedüller yerleşimli tümördür. Bu tümörler nadiren bilinen bir hematolenfoid hastalık olmaksızın ...herhangi bir anatomik bölgede ortaya çıkabilirler. Jinekolojik trakt, granülositik sarkomun görülebileceği bölgelerden biri olup izole servikal kitle şeklinde az sayıda olgu bildirilmiştir. Otuz yedi yaşında, primer tanısını serviks biyopsisi ile almış, rekürrens ve metastazlarla seyreden, ancak kemik iliği tutulumu göstermeyen olguyu literatür bilgileri eşliğinde tartışmayı amaçladık.
Granülositik sarkom genellikle akut myeloid lösemi veya myeloproliferatif neoplazilere eşlik eden ekstramedüller yerleşimli tümördür. Bu tümörler nadiren bilinen bir hematolenfoid hastalık olmaksızın ...herhangi bir anatomik bölgede ortaya çıkabilirler. Jinekolojik trakt, granülositik sarkomun görülebileceği bölgelerden biri olup izole servikal kitle şeklinde az sayıda olgu bildirilmiştir. Otuz yedi yaşında, primer tanısını serviks biyopsisi ile almış, rekürrens ve metastazlarla seyreden, ancak kemik iliği tutulumu göstermeyen olguyu literatür bilgileri eşliğinde tartışmayı amaçladık.
Granulocytic sarcoma is an extramedullary tumor, frequently associated with acute myeloid leukemia or myeloproliferative neoplasm. This tumor occasionally occurs in any anatomical part of the body without a known hematolymphoid disorder. Gynecologic tract is one of the rare localization of this tumor. Isolated cervical granulocytic sarcoma is extremely rare. In this case report, we present clinical and pathological findings of a 37 years old women with isolated cervical granulocytic sarcoma without any hematolymphoid disorder evidence.
Amaç: Retroperitoneal yumuşak doku sarkomlarında kliniğimizdeki vakaların epidemiyolojik, histopatolojik özellikleri, uygulanan tedaviler ve klinik seyirleri literatür ile karşılaştırıldı. Gereç ve ...Yöntem: Süleyman Demirel Üniversitesi Cerrahi Onkoloji Kliniğinde 2008-2013 yılları arasında görüntülemelerde primer retroperitoneal-intraperitoneal kitle saptanıp operasyona alınan ve histopatolojik incelemesi yumuşak doku tümörü olarak raporlanan 7 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların 6'sı erkek 1 kadındı. Tüm hastalara abdominal tomografi uygulandı ve görüntülemede 4 hastada (%57,1) hem intraperitoneal hem retroperitonel 2 hasta (%28,6) sol retroperitonealde ve 1 hastada (%14,3) intraperitoneal kitle mevcuttu. Tanı anında hiçbir hastada uzak organ metastazı saptanmadı. Hastaların 2'sine kitle eksizyonu, 3'üne kitle ile birlikte en-blok organ rezeksiyonu (kolon ve böbrek) yapılırken 2 hasta rezektable değildi. Patolojik incelemede %42,9 (3 hasta) iyi differansiye liposarkom, %28,6 (2 hasta) leiomyosarkom, %14,3 (1 hasta) rabdomyosarkom ve indiferansiye liposarkom saptandı. Kitle eksizyonu uygulanan 2 hastada ortalama 11.ayında (10.ay ve 12.ay) nüks gelişti. Kitle ile en blok organ rezeksiyonu yapılan bir hastada ise 6.ayında akciğer metastazı gelişti. Sonuç: Retroperitoneal yumuşak doku sarkomları nadir izlenmektedir. Ancak genellikle yetersiz cerrahiye bağlı olarak nüks sıklıkla gelişmektedir. Bundan dolayı negatif cerrahi sınır sağlamak için bu tümörlerde agresif cerrahi önerilmektedir.Anahtar kelimeler: Sarkom, yumuşak doku, retroperiton, rezeksiyon AbstractAim/Objective: Retroperitoneal soft tissue sarcoma; epidemiological, histopathological features of cases in our clinic, treatments and their clinical courses were compared with the literature. Materials and Methods: Records of 7 patients who were operated in Surgical Oncology Clinics of Süleyman Demirel University between 2007-2013 after being detected with primary retroperitoneal- intraperitoneal masses in imagings and being reported as soft tissue tumor in histopathological examination were analyzed retrospectively. Results: The patients were 6 males and 1 female. Abdominal tomography was applied to all patients and in imagings there were both intraperitoneal and retroperitoneal masses in 4 patients (57,1%), left retroperitoneal masses in 2 patients (28,6%) and intraperitoneal mass in 1 patient (14,3%). Distant metastases weren't detected in any of the patients at the time of diagnosis. While mass excision was done in 2 patients, enbloc organs resection (colon and kidney) was done along with excision in 3 patients, two patients were admitted as unresectable. In pathological examination, 42,9% (in 3 patient) good differential liposarcoma, 28,6% (in 2 patient) leiomyosarcoma and 14.3% (1 patient) dedifferentiated liposarcoma and rhabdomyosarcoma were detected. Recurr ...
Aim/Objective: Retroperitoneal soft tissue sarcoma; epidemiological, histopathological features of cases in our clinic, treatments and their clinical courses were compared with the literature. Materials and Methods: Records of 7 patients who were operated in Surgical Oncology Clinics of Süleyman Demirel University between 2007-2013 after being detected with primary retroperitoneal- intraperitoneal masses in imagings and being reported as soft tissue tumor in histopathological examination were analyzed retrospectively. Results: The patients were 6 males and 1 female. Abdominal tomography was applied to all patients and in imagings there were both intraperitoneal and retroperitoneal masses in 4 patients (57,1%), left retroperitoneal masses in 2 patients (28,6%) and intraperitoneal mass in 1 patient (14,3%). Distant metastases weren’t detected in any of the patients at the time of diagnosis. While mass excision was done in 2 patients, enbloc organs resection (colon and kidney) was done along with excision in 3 patients, two patients were admitted as unresectable. In pathological examination, 42,9% (in 3 patient) good differential liposarcoma, 28,6% (in 2 patient) leiomyosarcoma and 14.3% (1 patient) dedifferentiated liposarcoma and rhabdomyosarcoma were detected. Recurrence developed in 2 patients who were applied mass excision in 11th month (10th month and 12th month) on the average. Lung metastases developed in one patient in the 6th month who were applied enbloc organ and mass resection. Conclusion: Retroperitoneal soft tissue sarcomas are rarely seen. However, recurrence often develops generally due to incomplete surgery. Therefore, aggressive surgery is recommended in these tumors in order to provide negative surgery border
On dört yaşında, kısırlaştırılmamış, 3 kg ağırlığında, melez ırk dişi bir kedi kırmızı pembe renkte vajinal akıntı, kusma, iştahsızlık, karında şişlik, poliüri ve polidipsi şikayetleriyle İstanbul ...Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Kliniğine getirildi. Yapılan ön muayene sonrasında, hastanın hemogram ve biyokimyasal parametreleri değerlendirildi. Alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), üre, kreatinin, kolesterol ve gama glutamil transferaz (GGT) değerlerinde artış ve polisitemi saptandı. Ultrasonografik muayenede piyometra teşhis edildi ve uterusta patolojik oluşumdan şüphelenildi. Ovaryohisterektomi sonrasında alınan dokular histopatolojik inceleme için İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’na gönderildi. Histopatolojik inceleme sonucunda; uterusta malign mezenşimal tümör (sarkom) ve kistik endometriyal hiperplazi piyometra kompleks (KEH-P) saptandı. Sonuç olarak kedilerde nadiren rastlanılan uterus malign mezenşimal tümörlerinin piyometra ile birlikte seyredebileceği ve operatif olarak başarıyla sağaltılabileceği tespit edildi.
Ewing sarcoma is a frequently seen malignant bone tumor of the childhood. The tumor involves the diaphyseal and metaphyseal bone and cases located in the epiphysis are unusual. We present a case of ...Ewing sarcoma limited to the epiphysis in an immature skeleton. We would like to emphasize the importance of the biopsy without contaminating the joint space which will reduce the morbidity during the curative surgery.
Çocukluk çağı tümörlerinden Ewing sarkomu sık görülen, habis bir kemik patolojisidir. Diyafizer ve metafizer kemiklerde lokalize olan tümörün epifizde yerleşimi alışılmış değildir. Bu yazıda, iskelet olgunlaşmasını tamamlamamış bir hastada epifizde sınırlanmış Ewing sarkomu olgusunu sunuyoruz. Eklemi kontamine etmeden gerçekleştirilecek biyopsinin küratif cerrahi sırasında morbiditeyi azaltmadaki etkisine dikkat çekmek isteriz.
Çocukluk çağında üriner inkontinans en sık idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle görülmekle birlikte diğer nedenler arasında konstipasyon, nörolojik hastalıklar, obstrüksiyon ve tümörler de bulunmaktadır. ...Pelvik tümörlü hastalar bel ağrısı, mesane ve barsak fonksiyonlarında bozukluk yakınmalarıyla başvurabilir. Ewing sarkomu insanda tüm vücut bölgelerinden kaynaklanabilen bir tümördür. Bu yazıda, üriner inkontinans yakınmasıyla başvuran ve 6 haftalık bir gecikme sonrasında Ewing sarkomu tanısını alan 11 yaşında bir erkek hasta sunulmaktadır. Klinisyenlerin, üriner inkontinansla başvuran hastalarda özellikle bel ağrısı da eşlik ediyorsa pelvik tümörleri de ayırıcı tanıda düşünmeleri gerekmektedir