Amaç: Bu çalışmanın amacı presistolik dalga (PSD) varlığı ve non-dipper hipertansiyon arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Ayrıca PSD oluşumuna sol atriyum fonksiyonlarındaki değişimin etkisi olup ...olmadığı araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel çalışmaya 77 dipper ve 43 non-dipper hipertansiyonu olan 120 hasta dahil edildi. Dipper ve non-dipper hipertansiyon grupları, PSD varlığı ve sol atriyum fonksiyon ekokardiyografik parametreleri açısından birbirleriyle karşılaştırıldı.
Bulgular: Sol atriyum aktif boşalma fraksiyonu (SAABF) (38.6 ± 2.8’ e karşı 35.1 ± 3.3) ve PSD insidansı (%69.8’ e karşı %37.7) non-dipper hipertansiyon grubunda dipper hipertansiyon grubuna göre anlamlı olarak daha yüksekti. Yaş, miyokardiyal pik erken diyastolik hız (Em), sol atriyum minimum hacmi, SAABF (odds oranı = 1.719, 95% güven aralığı = 1.367–2.162) ve PSD (odds oranı = 7.116, 95% güven aralığı = 2.063–24.548) non-dipper hipertansiyonun bağımsız öngördürücüleri olarak bulundu. Presistolik dalgası olan ve olmayanlar içinde non-dipper hipertansiyon ve dipper hipertansiyonu olan gruplar SAABF’ sine göre karşılaştırıldığında non-dipper hipertansiyon grubunda SAABF anlamlı olarak daha yüksek izlendi.
Sonuç: PSD'nin varlığı hipertansiyonu hastalarında daha yüksek riskli olan non-dipper grubun kolayca saptanmasında fayda sağlayabilir. Bu hasta grubunda PSD' nin daha sıklıkla oluşumu diyastolik dolumu korumak için artmış sol atriyum kasılmasından bağımsızdır.
Las obras líricas de Hugo Mujica, María Rosa Lojo y Enrique Solinas pueden ser leídas, a pesar de las diferencias generacionales, como tres originales proyectos anti-dogmáticos de indagación ...ontológica, es decir, como singulares búsquedas o aperturas, en y por la poesía misma, del ser, de Dios o, en general, de aquello que hace a la propia humanidad pero que escapa comprensión racional. Si bien los derroteros que cada poética sigue para plasmar tal inquietud son distintos, comparten la concepción del poema mismo como el lugar de la exploración. Propongo entonces un acercamiento y cotejo de las modalidades de trabajo con la espacialidad que se dan en cada caso para ver qué “ritmos espaciales” (Jitrik), es decir, qué originales “puntuaciones” (Meschonnic), las rigen y qué sentidos se pueden pensar a partir de ellos.
Amaç: Bu çalışmanın amacı kronik böbrek hastalığı (KBH) olan hastalarda sol ventrikül geometrisi (SVG) çeşit ve sıklığını araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Evre 2-5 KBH’lı, yaşı 17-79 aralığında, 100’ü ...erkek toplam 162 hasta çalışmaya dahil edildi. SVG ekokardiyografik parametrelere göre; sol ventrikül normal geometrisi (SVNG), sol ventrikül konsantrik remodelling (SVKR), konsatrik sol ventrikül hipertrofisi (SVKH) ve eksantrik sol ventrikül hipertrofisi (ESVH) olarak hesaplandı.Bulgular: Hastalarımızda SVH sıklığı % 45.1 idi. SVG paternleri: ESVH 18 (% 11.1), KSVH 42 (% 25.9), SVKR 51 (% 31.5) ve SVNG 51 (% 31.5) saptandı. SVNG evre 2 KBH ve diyaliz hastalarında sırasıyla %10.38 ve %34.27 idi. SVKR, evre 2 KBH’da yüksek sıklıkta (% 62.3) saptandı. Non-diyaliz evre 5 KBH ve diyaliz hastalarında KSVH ve ESVH sıklığı sırasıyla % 35.92 ve % 29.13 bulundu. Klinik özellikler ile SVG değerlendirildiğinde; yaş ve GFR SVKR ile, HbA1C, serum albumin ve sodyum seviyeleri KSVH ile, yaş ve serum albumin ESVH ile ilişkiliydi.Sonuç: KBH hastalarımızda, evre 2 KBH aşamasında bile anormal SVG saptandı. KBH’ın ileri evrelerinde KSVH ve ESVH insidansı daha yüksekti. Volum durumu ve beslenme gibi geleneksel olmayan faktörler de sol ventrikül yeniden şekillenmesinde önemliydi.
Bu çalışmada, kuzey ve güney yönlü bakıya sahip iki farklı topoğrafyada oluşan toprakların element kayıpları (Ca, Mg, K, Na, Si, Al ve Fe) ve kil mineralojisi araştırılmıştır.
In this study a soil ...sequence was investigated on North and South facing slopes with respect to elemental balances (Ca, Mg, K, Na, Si, Al, and Fe) and the occurrence and abundance of clay minerals.
Entre los siglos XIX y XX, el Romanticismo alemán, el simbolismo francés y el surrealismo marcaron, en el panorama literario, la paulatina sustitución del absoluto religioso por el poético. La lírica ...recobró entonces una estatura inusitada, signada por su capacidad para llegar, mediante la palabra, allende lo cotidiano, hasta lo más recóndito y propio para el ser humano. En la Argentina, numerosos son los autores que se han propuesto explorar poéticamente el misterio, entendido como aquello que escapa al relato totalizador propio de la modernidad y que, sin embargo, nos constituye. En este trabajo, se presenta una aproximación a las trayectorias poéticas de tres de ellos, por considerarlas entre las más originales de las contemporáneas: Hugo Mujica, María Rosa Lojo y Enrique Solinas. Para este abordaje, con el objeto de evitar las rigideces metodológicas y lastres dogmáticos de nociones como “poesía religiosa”, se propone aquí el más versátil de “poesía de indagación ontológica”, el cual resalta el costado cognoscitivo de la lírica contra los imperativos de la razón moderna.
İbni Sina ve Aristotelesçi Sol Özlem Kara
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi (Online),
12/2018, Letnik:
9, Številka:
21
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Ernst Bloch bu kitabında, Aristoteles’in düşüncesinin sol kanadı olarak gördüğü İbn Sina ve İbn Rüşd’ün düşüncelerini inceliyor. Esere genel olarak baktığımızda, Bloch’un, Aristoteles’in ortaya ...koyduğu maddeci yaklaşımı destekleyen filozofların bu yöndeki görüşlerine yer verdiğini görüyoruz. Bazen zorlayarak bazen de buna dair ortaya konmuş ifadelerden yola çıkarak bu görüşe İbn Sina’dan itibaren yapılan katkılar ele alınıyor.
Bu çalışmada, n-tipi çinko oksit/p-tipi silisyum (n-ZnO/p-Si) heteroeklem güneş
hücresinin verimliliği üzerinde çinko oksit (ZnO) kaplama miktarının etkisi incelendi. ZnO
nanoparçacıklar sol-jel ...yöntemi ile sentezlendi. Sentezlenen nanoparçacıklar, döndürerek
kaplama metodu kullanılarak cam alttaşlar ve p-Si alttaşlar üzerine kaplandı. Kaplama işlemi,
2, 4, 5 ve 15 kat olarak farklı miktarlarda gerçekleştirildi. Kaplama işleminden sonra, ince
film kaplı alttaşlar, kare bir fırın içerisine konuldu ve 500 oC de 30 dk tavlandı. Yapı
karakterizasyonu ve yüzey morfolojisi, X-ışını kırınımı metodu (X-ray diffraction; XRD) ve
taramalı elektron mikroskobu (scanning electron microscopy; SEM) kullanılarak analiz edildi.
Her bir n-ZnO/p-Si heteroeklem güneş hücresi yapısı için, kısa devre akımı (Isc) ve açık devre
voltajı (Voc) elektriksel ölçümler ile tespit edildi ve verimlilik (n) hesapları yapıldı. Tüm
işlemler oda sıcaklığında gerçekleştirildi. Yapılan bu çalışmaya göre, güneş hücrelerinin
verimi, kritik bir kalınlığa kadar, ZnO kaplama miktarının artışı ile artmakta, kritik kalınlık
aşıldığında (daha fazla ZnO kaplama yapıldığında) da düşmektedir. Buradan, ZnO kaplama
miktarının (ZnO tabaka kalınlığının) güneş hücrelerinin performansını etkileyen önemli bir
parametre olduğu sonucuna varıldı.
In this study, the effect of zinc oxide (ZnO) coating amount on the efficieny of n-type zinc
oxide/p-type silicon (n-ZnO/p-Si) heterojunction solar cell was investigated. ZnO nanoparticles were
synthesized by sol gel method. The synthesized nanoparticles were coated on glass substrates and p-Si
substrates using spin coating method. The coating process was carried out in different amounts as 2, 4,
5 and 15 times. After the coating process, the thin film coated substrates were placed in a square
furnace and annealed at 500 oC for 30 min. Structure characterization and surface morphology were
analyzed using X-ray diffraction (XRD) method and scanning electron microscopy (SEM). For each nZnO/p-Si
heterojunction solar cell structure, short circuit current (Isc) and open circuit voltage (Voc)
were determined by electrical measurements and efficiency (n) calculations were made. All processes
were performed at room temperature. According to this study, the efficiency of solar cells increases
with increasing the amount of ZnO coating up to a critical thickness and decreases when the critical
thickness is exceeded (due to the more ZnO coating). From this it was concluded that the amount of
ZnO coating (ZnO layer thickness) is an important parameter affecting the performance of solar cells.
Bu çalışmada amaç; biyomedikal uygulamalarda kullanılmak üzere mevcut biyomalzemelerden daha hafif, biyolojik saldırılara karşı dirençli ve kemik yapısına benzer, doku ile uyumlu bir malzeme ...üretebilmektir. Hafiflik biyomalzeme uygulamalarında son derece önemlidir, çünkü paslanmaz çelik ve bunun gibi ağır metalik alaşımlar vücutta kullanıldığında implant çevresindeki dokulara zarar vererek enfeksiyona sebep olabilmektedir. AZ91 Mg alaşımının hafifliği büyük bir avantaj olsa da vücutta kullanmak için yeterli mukavemete sahip değildir ve biyolojik ortamda bozunmaktadır. AZ91 Mg alaşım tozları 320 °C sıcaklık ve 275 MPa basınçta sıcak pres yöntemi ile preslendikten sonra, yeterli dayanımı sağlamak ve bozunmasını engellemek amacıyla sol-jel ve dip coating metoduyla yüzeyi farklı daldırma sayılarında hidroksiapatit ile kaplanmış ve 400 °C’de sinterlenmiştir. Kaplanan numunelerin yüzey morfolojileri SEM; faz yapıları ise XRD ile incelenmiştir.
Bu çalışmada amaç; biyomedikal uygulamalarda kullanılmak üzere mevcut biyomalzemelerden daha hafif, biyolojik saldırılara karşı dirençli ve kemik yapısına benzer, doku ile uyumlu bir malzeme ...üretebilmektir. Hafiflik biyomalzeme uygulamalarında son derece önemlidir, çünkü paslanmaz çelik ve bunun gibi ağır metalik alaşımlar vücutta kullanıldığında implant çevresindeki dokulara zarar vererek enfeksiyona sebep olabilmektedir. AZ91 Mg alaşımının hafifliği büyük bir avantaj olsa da vücutta kullanmak için yeterli mukavemete sahip değildir ve biyolojik ortamda bozunmaktadır. AZ91 Mg alaşım tozları 320 °C sıcaklık ve 275 MPa basınçta sıcak pres yöntemi ile preslendikten sonra, yeterli dayanımı sağlamak ve bozunmasını engellemek amacıyla sol-jel ve dip coating metoduyla yüzeyi farklı daldırma sayılarında hidroksiapatit ile kaplanmış ve 400 °C’de sinterlenmiştir. Kaplanan numunelerin yüzey morfolojileri SEM; faz yapıları ise XRD ile incelenmiştir.
Bu çalışmada amaç; biyomedikal uygulamalarda kullanılmak üzere mevcut biyomalzemelerden daha hafif, biyolojik saldırılara karşı dirençli ve kemik yapısına benzer, doku ile uyumlu bir malzeme ...üretebilmektir. Hafiflik biyomalzeme uygulamalarında son derece önemlidir, çünkü paslanmaz çelik ve bunun gibi ağır metalik alaşımlar vücutta kullanıldığında implant çevresindeki dokulara zarar vererek enfeksiyona sebep olabilmektedir. AZ91 Mg alaşımının hafifliği büyük bir avantaj olsa da vücutta kullanmak için yeterli mukavemete sahip değildir ve biyolojik ortamda bozunmaktadır. AZ91 Mg alaşım tozları 320 °C sıcaklık ve 275 MPa basınçta sıcak pres yöntemi ile preslendikten sonra, yeterli dayanımı sağlamak ve bozunmasını engellemek amacıyla sol-jel ve dip coating metoduyla yüzeyi farklı daldırma sayılarında hidroksiapatit ile kaplanmış ve 400 °C’de sinterlenmiştir. Kaplanan numunelerin yüzey morfolojileri SEM; faz yapıları ise XRD ile incelenmiştir.
PDF
