Günümüzde pazarlama alanında bankaların kendilerini rakiplerinden farklılaştırmak amacı ile reklam çalışmalarında çeşitli yollara başvurdukları bilinen bir gerçektir. Bankaların kendilerini ...rakiplerinden ayrıştırmak adına kullandıkları yöntemlerden biri de reklam faaliyetlerinde ünlü kişileri kullanmalarıdır. Bankaların ünlü kullanımına yönelmesindeki amaç, tüketicinin dikkatini çekerek bankanın tüketicinin zihninde yer etmesini sağlamaktır. Yapılan araştırmalarda kullanılan birçok yöntem içinde, bu konuda en etkili yöntemlerden birinin reklamlarda ünlü kişilerin kullanımı olduğu görülmüştür. Bu çalışmada reklamlarda ünlü kullanımına tüketici tepkilerini ölçmek amacı ile nöropazarlama metotlarından biri olan EEG analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada, 30 gönüllü katılımcıya (15 bay ve 15 bayan olmak üzere) 54 saniyelik Halk Bankası’na ait olan reklam filmi izlettirilip EEG (Elektroensefalografi) analiz yöntemi ile katılımcıların tepkileri ölçülmüştür. Araştırmanın sonucunda, 30 gönüllü katılımcıdan 24’ünün (n=%80) tepki verdiği, 6’sının (n=%20) da tepki vermediği tespit edilmiştir.
Tarih boyunca altın ekonomik hayatta önemli bir yere sahip olmuştur. Parasal sistem içinde uzun bir dönem ödeme aracı olarak kullanılan altın daha sonraları bir istikrar, güvenli liman, devletlerin ...ekonomik gücü ve en önemli yatırım aracı haline gelmiştir. Günümüzde 1,7 milyar nüfusa sahip İslam dünyasında da ödeme aracı olma, birikim ve yatırım aracı olma özelliği de taşımaktadır. Ancak dünyadaki ekonomik sistemin giderek finansallaşması bireylerin, işletmelerin ve devletlerin de sisteme ayak uydurmalarını zorunlu hale getirmiştir. İslam dünyası da 1950'lerden sonra emperyalizmin boyunduruğundan sıyrılarak bağımsızlığına kavuşan devletlerde üretimin artması, büyüme, gelişme ve petrolün değer kazanmasıyla modern ekonomik sisteme entegre olabilecek İslami prensiplere bağlı yatırım ve finansman araçları, kurumları yeniden kendini bulmuştur. Gerek birey, işletme gerekse devletler için yatırım aracı olan altın finansallaşan sistem içerisinde bankalar bünyesinde açılan hesaplarla yeni bir boyut kazanmıştır. Bankalarda açılan altın hesaplarının çeşitli gerekçelerle caiz olup olmadığı tartışması uzun bir zaman süregelmiştir. Bu tartışmalardan dolayı insanlar fiziki altına yatırım yapmakta fakat bankacılık sistemi vasıtasıyla daha likit ve güvenli bir araç kullanmaktan geri durmaktadır. Bu tartışmalar sürerken İslâmî Finans Kuruluşları İçin Muhasebe ve Denetleme Kurumu (AAOIFI), 2016 yılı sonunda Altın ve Altın İşlemleriyle İlgili Kurallar Standardı’nı çıkararak bankalar nezdinde çeşitli şartlar yerine getirildiği sürece altın hesaplarının caiz olduğuna karar vermiştir. Bu kararın sonuçları İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkelerinde özellikle Türkiye’de ekonomik sisteme hemen yansıyarak özellikle yastık altı diye tabir edilen altının bankacılık sistemine entegrasyonu hızlanmış bankalar bünyesinde altın hesaplarıyla yatırımcı miktarına ve tutarında değişimler yaşanmıştır. AAOIFI tarafından Altın ve Altın İşlemleriyle İlgili Kurallar Standardı’nın yayınlanmasının hemen sonrasında Türkiye’de piyasadaki 3.500 ton fiziki altının sisteme kazandırılması ve altın piyasasının kayıt altına alınarak ekonomiyi canlandırması için çalışmalar (altın hesapları, altına dayalı kira sertifikaları ve altın tahvili vb.) başlamıştır. Çalışmalar 2018 yılında sonuç vererek Takasbank nezdinde Altın Transfer Sistemi kurulmuş üye banka ve müşterilerinin kullanımına sunulmuştur. Altın Transfer Sistemi ile birlikte Altın bankacılığında en başta, altın şeklinde tutulan tasarrufların ekonomiye çekilmesi, mali piyasalar vasıtasıyla yurt içindeki tasarruf miktarının artırılması ve israfın önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada ilgili altın standardı kabul edildikten sonra Türkiye’de altın hesaplarında artışın anlamlı olup olmadığı ve katılım bankalarının bu konuda nasıl bir performans sergilediği incelenmiştir. Altın standardının yayınlanma öncesi ve sonrası altın hesaplarındaki refleks Non parametrik testlerden Mann Whitney U Testi aracılığıyla tespit edilmiştir. Çalışma sonucuna göre Türkiye’de 2010-2016 yılları arasında yaklaşık 10 milyar TL olan altın mevduatlarının 4 yılda 21 kat artarak 210 milyar TL düzeyine ulaştığı söylenebilir. Diğer taraftan miktar bazında da bankacılık sistemindeki altın seviyesi 135 tona ulaşarak girişimlerin kısmen amacına ulaştığı ifade edilebilir. Ayrıca katılım bankalarının konvansiyonel bankalara göre şube başına altın hesabı noktasında standardın yayınlanma tarihinden önce ve sonrasında da yaklaşık 2 kat daha iyi performansa sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında standardın yayınlanmasından sonra katılım bankalarındaki altın hesaplarında da konvansiyonel bankaların altın hesaplarında da anlamlı bir artış sağlandığı ortaya konulmuştur. Ancak katılım bankalarının altın hesaplarında standardın yayınlanması öncesi ve sonrasında konvansiyonel bankalara göre artış beklentisi teyit edilememiş, anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna varılmıştır. Çıkan sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, katılım bankaları ne kadar konvansiyonel bankalara göre şube başına altın hesapları noktasında üstün olsalar da altın standardı yayınlandığı tarihten itibaren ilgili standardı anlatmakta yeterince başarılı olamadıkları, ilgili avantajı kendi lehine değerlendiremedikleri söylenebilir.
Faiz (ribâ) İslam’da kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Genel kabule göre faiz ribâ ile eş görülerek faizin tüm biçimleri kesin şekilde yasak olarak kabul edilmektedir. Faiz konusu başlangıçtan ...itibaren çeşitli açılardan tartışılmıştır. Ancak bu tartışmalar yasağın kendisi hakkında olmamışken, günümüzde doğrudan yasağı ilgilendiren boyutlara taşınmıştır. Çağdaş dönemde, birtakım ekonomik gerekçelerle Kur’ân’da yasaklanan ribanın faiz ile eş anlamlı olmadığı ileri sürülmüştür. Bu çalışma, Fazlurrahman’ın görüşleri örnekliğinde, çağdaş tartışmaların faiz konusu nasıl ele aldığını incelemeyi amaçlamaktadır. İlk olarak İslam’da faiz yasağı konusu ana hatları ile ortaya konacak ardından yasak konusundaki çağdaş yaklaşımların ortaya çıkış şekilleri irdelenecektir. Son olarak Fazlurrahman’ın konu hakkında görüşlerine yer verildikten sonra bu görüşlerin genel bir değerlendirmesi yapılacaktır.
U članku je obrađena palača Slavenske banke na križanju Vlaške i Draškovićeve ulice u Zagrebu. Palača je izgrađena između 1921. i 1923. godine prema projektu arhitekta Huga Ehrlicha, u stilu ...međuratnog klasicizma. Istraživanje se temelji na sačuvanom arhivskom gradivu, člancima iz dnevnog tiska iz doba gradnje, građevinskim nacrtima, starim fotografijama te relevantnoj stručnoj literaturi. Rezultati istraživanja omogućuju uvid u tijek gradnje i opremanja poslovno-stambene zgrade Slavenske banke.
The article deals with the palace of the Slavenska banka (Slavic bank) at the intersection of Vlaška and Draškovićeva streets in Zagreb. The palace was designed by architect Hugo Ehrich and built between 1921 and 1923, in the style of interwar classicism. The research is based on preserved archival material, articles from the daily press from the time of construction, construction drawings, old photographs and relevant professional literature. The results of the research provide an insight into the course of construction and equipping of the business and residential building of Slavenska banka.
U okviru borbe protiv negativnih posljedica globalne financijske krize iz 2008. godine Europska središnja banka (ECB) je pored tradicionalnih instrumenta monetarne politike u svrhu oporavka ...gospodarstva relativno rano počela provoditi i nestandardne mjere. Istodobno nakon krize dolazi do intenzivnog proučavanja makroprudencijalne politike i implementiranje njenih instrumenata. S druge strane, HNB je koristio makroprudencijalne instrumente i prije krize, međutim prvu nestandardnu mjeru monetarne politike implementirao je u ožujku 2020. Provedenim istraživanjem potvrdilo se kako je provedba monetarne politike i implementacija nestandardnih mjera pozitivno utjecala na oporavak gospodarstva. Analiza s primjenom deskriptivne statistike na razini EU pokazala je kako postoji značajna negativna korelacija između monetarnih agregata i stope nezaposlenosti. Provedena analiza u Hrvatskoj također pokazuje statistički značajnu negativnu korelaciju između ponude novca i stope nezaposlenosti. Međutim, analizirajući na razini EU i RH M2 monetarni agregat umanjen za novčanu masu M1 i stopu nezaposlenosti, vidljiva je jaka pozitivna korelacija, što znači da povećavanje štednje dovodi do porasta stope nezaposlenosti. Odnosi između inflacije i duga u BDP-u s ostalim varijablama su statistički nesignifikantni, kako na razini EU tako i u RH.
Polyamines are ubiquitous in almost all biological entities and involved in various crucial physiological processes. They are also closely associated with the onset and progression of many diseases. ...Polyaminopathies are a group of rare genetic disorders caused by alterations in the function of proteins within the polyamine metabolism network. Although the identified polyaminopathies are all rare diseases at present, they are genetically heritable, rendering high risks not only to the carriers but also to their descendants. Meanwhile, more polyaminopathic patients might be discovered with the increasing accessibility of gene sequencing. This review aims to provide a comprehensive overview of the structural variations of mutated proteins in current polyaminopathies, in addition to their causative genes, types of mutations, clinical symptoms, and therapeutic approaches. We focus on analyzing how alterations in protein structure lead to protein dysfunction, thereby facilitating the onset of diseases. We hope this review will offer valuable insights and references for the future clinical diagnosis and precision treatment of polyaminopathies.