Disasters of natural origin, man-made and technological disasters are one of the current issues that always exist in our lives. Disasters are frequently heard on the world agenda and their negative ...effects on society are discussed. Recently, the Covid-19 epidemic has been on the agenda of the whole world as a global disaster and its effects are still ongoing. The unexpected, sudden, uncontrollable nature of disasters and their threatening to our lives are accepted as a traumatic experience with the effect of psychological destruction. In addition to meeting the basic physical needs of people who have experienced the disaster and are trying to hold on to life after the disaster, psychosocial interventions also have an important place in terms of mental health services. The purpose of this review; It is to explain the psychosocial interventions that can be applied in the emergency periods of disasters and for people who have experienced the disaster.
Doğal kaynaklı, insan eliyle gerçekleştirilen ve teknolojik yolla oluşan afetler hayatımızda hep var olan güncel konulardan biridir. Afetleri dünya gündeminde çok sık duyulmakta ve toplum üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri konuşulmaktadır. Son zamanlarda ise Covid-19 salgını tüm dünyanın gündeminde küresel bir afet olarak yer almakta ve etkileri halen sürmektedir. Afetlerin beklenmedik, ani, kontrol edilemez oluşu ve yaşamımızda bir tehdit oluşturması ruhsal bir yıkım etkisiyle beraber travmatik yaşantı olarak kabul edilmektedir. Afet sonrası afeti yaşamış ve hayata tutunmaya çalışan kişilerin temel fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra psikososyal müdahalelerde bulunulması da ruh sağlığı hizmetleri açısından önemli bir yere sahiptir. Bu derlemenin amacı; afetlerin acil dönemlerinde ve afeti yaşayan kişilere yönelik uygulanabilecek psikososyal müdahalelerin açıklanmasıdır.
Tetikleyici kavramı, travma yaşamış kişilerde kişiyi zihninde travmanın yaşandığı anın anısına geri götüren uyaranları ifade eder. Eğitim ortamlarında, travma yaşantısı olan kişileri bu uyaranların ...ortaya çıkarabileceği olumsuz deneyimlerden korumak ya da bu uyaranlara maruz kalıp kalmamak konusunda karar noktasında kontrol sahibi olabilmelerini kolaylaştırmak adına tetikleyici uyarılarının kullanılması gerektiği öne sürülmektedir. Bu çalışmada tetikleyici uyarılarıyla ilgili alan yazın ve tartışmalar örneklerle incelenmiştir. Yapılan incelemede “tetikleyici uyarıları” üzerine oluşan literatürde “tetikleyici” ve “travma” kavramlarının psikoloji literatüründe kullanıldığından daha farklı ve daha geniş bir anlamda kullandığı görülmüştür. Alandaki az sayıda görgül çalışma incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı Türkçe yazılı materyal üreten ve eğitim veren kurumları ve kişileri kavramla tanıştırmak ve ileride yapılabilecek yerel görgül çalışmalar için zemin hazırlamaktır.
Sosyal hizmet meslek ve disiplini bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içerisinde olmasını amaçlarken, odağına en nihayetinde insanı koymaktadır. Önemli bir psikolojik sorun ...olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu, bireyin iyi olma haline bireyin iyi olma haline zarar vermekte ve sosyal yaşama başka problemler ekleyebilmektedir. Tam da bu düzlemde bilgi, beceri ve değer temelleri üzerinde yükselen sosyal hizmet mesleğinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çalışmada TSSB’nin doğuşuna ve literatürdeki serüvenine yer verilmekte ve TSSB tanısı almış müracaatçılar ile sosyal hizmetin buluşması sosyal hizmet araştırmaları ışığında tartışmaktadır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı psikiyatrik hasta grubu ile psikiyatrik hastalığı olmayan sağlıklı kontrol grubunun yaşadıkları travma şiddetini karşılaştırarak, travmanın benlik saygısı üzerine olan ...etkisini ve benlik saygısının psikiyatrik semptomlarla ilişkisini araştırmaktır.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’na başvuran psikotik hastalığı olmayan, depresyon, anksiyete bozuklukları, somatoform bozuklukları, obsesif kompulsif bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu olan 100 hasta ile 100 sağlıklı kontrol grubu alındı. Hasta ve kontrol gruplarının sosyodemografik özellikleri kaydedildi. Travma algısının şiddeti Görsel Anolog Skala (VAS) ile değerlendirildi. Yaşanılan travmayı tespit etmek için Travmatik Yaşantılar Ölçeği (TYÖ), bilişsel durumu belirlemek için Travma Sonrası Bilişler Envanteri (TSBE), benlik saygısı için Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ) ve psikolojik semptomları belirlemek için Belirti Tarama Listesi (SCL-90R) kullanıldı.Bulgular: Hasta grubunun hem kendilerinin hem de ebeveynlerinin eğitim seviyesi kontrol grubundan düşükken, VAS ise yüksek bulundu. RBSÖ açısından benlik saygısı, anne-baba ilgisi ve babayla ilişki hasta grubunda kontrol grubuna göre daha düşük iken, eleştiriye duyarlılık, depresif duygulanım, hayalperestlik, psikosomatik belirtiler, kişilerarası ilişkilerde tehdit hissetme ve psikolojik izolasyon yüksek saptandı. Hasta grubunda TYÖ ve TSBE değerleri ve SCL-90R’deki tüm semptomlar hasta grubunda daha fazla idi.Sonuç: Hasta grubunda kontrol grubuna göre travma puanları yüksek benlik saygısı ise düşük bulunmuştur. Hem travmanın kendisi hem de benlik saygısının düşüklüğü psikiyatrik belirtilerin hasta grubunda daha fazla olmasına sebep olmuştur.
Aim: The aim of this study was to investigate effect of trauma on self-esteem and relationship between self-esteem and psychiatric symptoms, by comparing severity of trauma experienced by psychiatric patient group and healthy control group without psychiatric disease.Material and Methods: The study included 100 patients with depression, anxiety disorders, somatoform disorders, obsessive-compulsive disorders, posttraumatic stress disorder and no psychotic disorder, and 100 healthy control groups, applying to Duzce University Faculty of Medicine Department of Psychiatry. Socio-demographic characteristics of the patient and control groups were recorded. The severity of trauma perception was evaluated with Visual Analogue Scale (VAS). Traumatic Experiences Checklist (TEC) for determining experienced trauma, Post-Traumatic Cognitive Inventory (PTCI) for determining cognitive status, Rosenberg Self-Esteem Scale (RSES) for self-esteem, and Symptom Checklist-90 Revised (SCL-90R) for determining psychological symptoms were used.Results: Both the self and parental education levels of patient group was lower than control group, while VAS was found higher. In terms of RSES, self-esteem, parental interest and relationship with father were found lower in the patient group than the control group, while sensitivity to criticism, depressive mood, dreaminess, psychosomatic symptoms, feeling threat in interpersonal relationships and psychological isolation were found high. Both TEC and PTCI scores and all symptoms in SCL-90R were higher in the patient group.Conclusion: In the patient group trauma scores were higher and self-esteem were lower than the control group. Trauma and low self-esteem caused to be higher psychiatric symptoms in the patient group.
Aim: Cigarette smoking is a common addictive manner and one of the greatest threats to health. Nicotine is one of the main components of cigarette. The aim of this study was to reveal the effect of ...cotinine which is an active metabolite of nicotine, on peripheral nerve injury in rats. Material and Methods: We studied 42 male adult albino-Wistar rats that were divided into three groups with simple randomization method. Group 1 were given Cotinine® (C-5923-sigma) intraperitoneally, at a dose of 0.3 mg/kg/day for 21 days. Group 2 were given ethyl alcohol, the solvent of Cotinine in the same way, dose and period. Group 3 were subjected to sciatic nerve compression injury by a clip, which has a closing pressure of 50 gr/cm2. Group 1 and 2 were subjected to the same type of injury at the end of 21 days. Four weeks later after trauma, both three groups were sacrificed and injured sciatic nerve sections are taken for histopathological analysis. Results: It was observed that cotinine aggravated the traumatic degeneration and as privileged caused to fibrosis. In the Schwann cells of thick-myelinated fibers exhibited higher grades of degeneration and mitochondrial augmentation. According to the multiple comparison results, the number of Wallerian degenerations in the trauma group was significantly lower than in both the drug-control (p=0.016) and drug (p<0.001) groups. This situation was estimated as a response to oxidative stress. Conclusion: This study reveals that peripheral nerve regeneration after traumatic injury may be affected negatively in smokers.
Erektil disfonksiyon, cinsel ilişki için gerekli olan penil sertleşmeyi sağlayamamak veya ereksiyonu yeterince sürdürememek olarak tanımlanır. Erektil disfonksiyon ile ilgili tedavi seçenekleri ...sınırlı olmakla birlikte en sık başvurulan cerrahi tedavi yöntemi penil protez implantasyonudur. Bunun yanında vasküler hastalık olmaksızın perineal travma sonrası, başta pudental arter oklüzyonu olmak üzere farklı vaskulojenik sebeplerle gelişen erektil disfonksiyon tedavisinde, penisin yeniden kanlandırılması için yapılan penil revaskülarizasyon ameliyatı oldukça etkilidir. İnferior epigastrik arterin penil dorsal vene anastomozunu içeren Modifiye Furlow Fisher tekniği revaskularizasyon teknikleri içerisinde başarılı bir tedavi seçeneğidir. Revaskularizasyon cerrahisi, dubleks Doppler ultrason, dinamik kavernosometri ve selektif internal pudendal arteriyografi gibi ön değerlendirmelere, cerrahi işlemin uzun ve zorluğuna rağmen özellikle uygun seçilmiş genç hastalarda oldukça etkilidir.
Bireylerin kendilerinin yahut yakınlarının yaşadığı sağlık sorunu, kaza, ölüm,
boşanma, aldatılma, taciz, tecavüz vb. travmatik olaylar bireylerde olumlu veya olumsuz
etkilere yol açabilmektedir. ...Travma sonrası büyüme, bireylerin başlarından geçen travmatik
olaylar sonrası kişilerarası ilişkilerinde, kendilik algılarında, yaşam felsefelerinde
yaşadıkları olumlu değişim ve dönüşümleri ele alan bir kavramdır. Bireylerin travmatik olay
sonrası yaşayacakları dönüşüm kişilik özellikleri, manevi duygular, hayata bakış açısı, kültür
vb. unsurlardan etkilenmektedir. Bu bağlamda bireylerin hayatı anlamlandırmasında ve
geliştirdiği davranışlarda etkili olan, bireyin değer yargıları üzerinde rol oynayan spiritüel
iyi oluş kavramının travma sonrası büyüme üzerinde etkisinin olup olmadığı merak
uyandıran bir konu olmuştur. Çalışma kapsamında travmatik bir olay yaşamış bireylerin
travma sonrası büyüme ve spiritüel iyi oluş düzeyleri tespit edilerek, bireylerin spiritüel iyi
oluşlarının travma sonrası büyümeleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma
sonucunda spiritüel iyi oluş düzeyinin bireylerin travma sonrası büyümeleri üzerinde etkili
olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin doğaya saygı duyma, uyumla yaşama ve aşkın bir gücün
varlığına inanma durumlarının yaşadıkları travmatik olay sonrası gelişim gösterme
düzeyleri üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu neticesine varılmıştır. Yine çalışma
sonucunda sağlık problemi yaşayan bireylerin diğer travmatik olaylara maruz kalan
bireylere kıyasla duygularını ifade etme, kişilerarası ilişkilerinde olumlu tavırlar sergileme
ve yaşamın kıymetini anlama noktalarında daha fazla gelişme gösterdiği tespit edilmiştir.
Son olarak, bireylerin yaşadıkları travma sonrasında en çok inanç sistemlerinde değişim ve
gelişim gösterdikleri çalışma kapsamında ortaya konulmuştur.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, laparotomi uygulanan künt karın travmalı olgularda prognozu etkileyen faktörleri ve travma puanlama sistemlerinin prognostik değerini saptamaktır.
Gereç ve Yöntem: 1 Ocak ...1998 ile 31 Aralık 2005 tarihleri arasında laparotomi uygulanan 151 künt karın travmalı olgu retrospektif olarak incelendi. Travma ve Yaralanma Şiddet Puanı (TYŞP), APACHE II, Yaralanma Şiddet puanı (YŞP), Düzeltilmiş travma puanı (DTP), Travma puanı (TP), Circulation , Respiration , Abdomen , Motorn and Speech (CRAMS) ve Glasgow koma ölçütü için tüm hastaların travma skorları hesaplanarak hasta sonlanımları açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: En sık travma şekli trafik kazaları (%73.4), en sık yaralanan organ dalaktı (%36.5). Hastaların 54 (%34.8)’ünde postoperatif major cerrahi komplikasyon gelişti ve 37 (%24.5) hasta öldü. Hasta sonlanımlarını tahminde Travma ve Yaralanma Şiddet Puanı, APACHE II, Yaralanma Şiddet puanı, Düzeltilmiş travma puanı, Travma puanı, CRAMS ve Glasgow koma ölçütünün doğruluk oranları sırasıyla %92, %87, %80, %72, %69, %68 ve %66 olarak bulundu.
Sonuç: Laparotomi uygulanan künt karın travmalı hastalarda Travma ve yaralanma Şiddet puanı ve APACHE II hasta sonlanımını tahminde en iyi sistemler olarak bulunurken 55 üzeri yaş, 6 üniteden fazla kan tranfüzyonu, travma ile operasyon arasındaki sürenin 12 saatten uzun olması ve postoperatif komplikasyon gelişimi bağımsız prognostik faktörler olarak saptandı.
Natural disasters, which are considered as one of the most important problems of recent times, affecting all humanity, have become a public health problem. Disasters have effects on both individuals ...and society in different dimensions, including health, economic, social, and psychological, and can have serious negative consequences. The number of individuals affected by natural disasters is increasing every year. While it is clear that natural disasters threaten human life and bodily health, little attention has been paid to their effects on mental health. Natural disasters threaten our psychological well-being in many ways, cause both short-term and long-term psychological distress and create a significant psychological burden. Post-traumatic stress disorder (PTSD) is a syndrome that occurs as a result of a serious threat or physical injury, a near-death experience, war-related trauma, sexual assault, interpersonal conflicts, child abuse, or a medical illness. When the literature is examined comprehensively, it has been determined that the incidence of PTSD after natural disasters is quite high. Causes of post-disaster PTSD include the nature of the trauma, its severity, loss of relatives and/or property, poor coping skills, displacement, and direct exposure to disaster. Studies have shown that both non-pharmacological and pharmacological treatments are effective on PTSD.
Son zamanların en önemli sorunları arasında değerlendirilen, tüm insanlığı etkileyen doğal afetler bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Afetlerin hem birey hem de toplum üzerinde sağlık, ekonomik, sosyal ve psikolojik olmak üzere farklı boyutlarda etkileri olmaktadır ve ciddi olumsuz sonuçlara ulaşabilmektedir. Her geçen yıl doğal afetlerden etkilenen birey sayısı da artmaktadır. Doğal afetlerin insan yaşamını ve beden sağlığını tehdit ettiği açık olmakla birlikte ruh sağlığı üzerindeki etkilerine çok az dikkat edilmiştir. Doğal afetler birçok yönden psikolojik iyi oluşumuzu tehdit etmekte hem kısa hem de uzun vadeli psikolojik sıkıntılara yol açabilmekte ve önemli bir psikolojik yük oluşturabilmektedir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ciddi bir tehdit veya fiziksel yaralanma, ölüme yakın bir deneyim, savaşla ilgili travma, cinsel saldırı, kişilerarası çatışmalar, çocuk istismarı veya tıbbi bir hastalığın sonucu olarak ortaya çıkan bir sendromdur. Literatür kapsamlı olarak incelendiğinde doğal afetler sonrası TSSB görülme oranının oldukça fazla olduğu saptanmıştır. Doğal afet sonrası TSSB nedenleri arasında travmanın doğası, şiddeti, bireyin yakınını ve/veya mülkünü kaybetmesi, zayıf baş etme becerisi, yerinden edilmesi ve doğrudan afete maruz kalması gibi faktörler sayılabilir. Araştırmalar hem farmakolojik olmayan hem de farmakolojik tedavinin TSSB üzerinde etkili olduğunu göstermiştir.