Altay Şamanizminde mühim bir rol oynayan ve esasında eski ölüye tapınma ile ilişkili olan atalar kültü, hem Güney Sibirya'da hem de Kore yarımadasında güçlü bir biçimde yaşatılmakta ve bu külte dair ...uygulamalar tarihte ve günümüzde önemli benzerlikler taşımaktadır. Özellikle cenaze ve anma törenlerinde ölünün mezarının, mezar heykelinin ya da tasvirinin kanlı veya kansız kurbanlar sunularak beslenmesi yoluyla ruhun teskin edilmesi uygulaması, geçmişte olduğu gibi içinde bulunulan XXI. yüzyılda da Şamanizmi yaşatan Koreliler ve Sibirya Türkleri arasında hâlâ sürdürülmektedir. Bu sebeple eski Türk ve Kore-Jeju mezar heykellerinin tarihlendirilmesi ve esas yapılış amaçları farklı olsa da bu çalışmada her iki heykel grubu Şamanik atalar kültü içerisinde yorumlanmıştır. Jeju Adası'ndaki mezar heykelleri sıklıkla taşıdıkları nesnelere ya da ellerinin konumuna göre sınıflandırılmaktadır. Örneğin eller çaprazlanmışsa bu heykelin mezarı koruyucu işlev gördüğünü gösterirken, eller nazikçe birleştirilmişse bu heykelin ölüye hizmet etmek için orada olduğu anlamını taşımaktadır. Eğer heykel elinde bir yelpaze ya da fırça tutuyorsa bunun Konfüçyüsçülüğün bir etkisi olduğu, kılıç, mızrak ya da yarasa taşıyorsa mezarı koruduğu; elinde mektup varsa bunun da torunlarının geleceği için temennilerde bulunan merhumun düşüncelerinin bir yansıması olduğu ifade edilmektedir. Fakat heykellerin elinde kuş, yılan ya da balık gibi hayvanlar da olabilmektedir ve bu motifler Kore halkının en eski inancı olan Şamanizm kaynaklı görülüp birer totem olarak değerlendirilmektedir. Heykellerin kaşık, şarap kadehi ya da şarap şişesi taşırken tasvir edildikleri de tespit edilmiştir. Bunlar ise tartışmasız doğrudan ölen kişinin ruhunun beslenmesi uygulamasını göstermektedir. Ancak Kore'de çeşitli araştırmacılar ölüye öbür tarafta hizmet edecek insanları temsil eden Jeju Adası mezar heykellerini Şamanizm yerine Konfüçyüsçülüğün ön planda olduğu Orta Joseon Dönemi'nde yapılmış oldukları için tamamen bu inanç sistemi ile yorumlamaktadırlar. Bu çalışmada ise Jeju Adası heykelleri ile eski Türk mezar heykellerinin elinde ölünün beslenmesi amacıyla kadeh ya da kâse şeklinde nesnelerin tasvir edilmiş olmasının Şamanik bir ortaklık olduğu görüşüne varılmıştır. Eski Türkler ve Koreliler arasında mezar heykelleri aracılığıyla ölünün beslenmesi uygulamasının kaynağı olarak arkeoloji ve etnografya verilerine göre sahip olduğu en az 40.000 yıllık geçmişle Konfüçyüsçülük ya da Budizmden daha eski bir inanç sistemi olan Şamanizmin gösterilmesi, metodolojik olarak daha uygun görülmüştür. Bu doğrultuda Kore'deki birçok dini hareketi veya sosyal fenomeni anlamanın en iyi yollarından birinin Şamanizmi anlamak olduğunu belirten bilimcilerin ifadelerinden yola çıkılarak yarımadada Budizmin ve Konfüçyüsçülüğün Şamanizmden etkilenmiş olduğu ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Jeju mezar heykellerinin de içinde bulunduğu anıt ve totemlerin temelde Şamanik birer kült nesnesi olması, atalar kültü dâhilinde cenaze uygulamalarına hizmet etmeleri dışında farklı dinlerden kişi ve kuruluşların tutumlarıyla da açıklanmaya çalışılmıştır.
Altay Şamanizminde mühim bir rol oynayan ve esasında eski ölüye tapınma ile ilişkili olan atalar kültü, hem Güney Sibirya’da hem de Kore yarımadasında güçlü bir biçimde yaşatılmakta ve bu külte dair ...uygulamalar tarihte ve günümüzde önemli benzerlikler taşımaktadır. Özellikle cenaze ve anma törenlerinde ölünün mezarının, mezar heykelinin ya da tasvirinin kanlı veya kansız kurbanlar sunularak beslenmesi yoluyla ruhun teskin edilmesi uygulaması, geçmişte olduğu gibi içinde bulunulan XXI. yüzyılda da Şamanizmi yaşatan Koreliler ve Sibirya Türkleri arasında hâlâ sürdürülmektedir. Bu sebeple eski Türk ve Kore-Jeju mezar heykellerinin tarihlendirilmesi ve esas yapılış amaçları farklı olsa da bu çalışmada her iki heykel grubu Şamanik atalar kültü içerisinde yorumlanmıştır. Jeju Adası’ndaki mezar heykelleri sıklıkla taşıdıkları nesnelere ya da ellerinin konumuna göre sınıflandırılmaktadır. Örneğin eller çaprazlanmışsa bu heykelin mezarı koruyucu işlev gördüğünü gösterirken, eller nazikçe birleştirilmişse bu heykelin ölüye hizmet etmek için orada olduğu anlamını taşımaktadır. Eğer heykel elinde bir yelpaze ya da fırça tutuyorsa bunun Konfüçyüsçülüğün bir etkisi olduğu, kılıç, mızrak ya da yarasa taşıyorsa mezarı koruduğu; elinde mektup varsa bunun da torunlarının geleceği için temennilerde bulunan merhumun düşüncelerinin bir yansıması olduğu ifade edilmektedir. Fakat heykellerin elinde kuş, yılan ya da balık gibi hayvanlar da olabilmektedir ve bu motifler Kore halkının en eski inancı olan Şamanizm kaynaklı görülüp birer totem olarak değerlendirilmektedir. Heykellerin kaşık, şarap kadehi ya da şarap şişesi taşırken tasvir edildikleri de tespit edilmiştir. Bunlar ise tartışmasız doğrudan ölen kişinin ruhunun beslenmesi uygulamasını göstermektedir. Ancak Kore’de çeşitli araştırmacılar ölüye öbür tarafta hizmet edecek insanları temsil eden Jeju Adası mezar heykellerini Şamanizm yerine Konfüçyüsçülüğün ön planda olduğu Orta Joseon Dönemi’nde yapılmış oldukları için tamamen bu inanç sistemi ile yorumlamaktadırlar. Bu çalışmada ise Jeju Adası heykelleri ile eski Türk mezar heykellerinin elinde ölünün beslenmesi amacıyla kadeh ya da kâse şeklinde nesnelerin tasvir edilmiş olmasının Şamanik bir ortaklık olduğu görüşüne varılmıştır. Eski Türkler ve Koreliler arasında mezar heykelleri aracılığıyla ölünün beslenmesi uygulamasının kaynağı olarak arkeoloji ve etnografya verilerine göre sahip olduğu en az 40.000 yıllık geçmişle Konfüçyüsçülük ya da Budizmden daha eski bir inanç sistemi olan Şamanizmin gösterilmesi, metodolojik olarak daha uygun görülmüştür. Bu doğrultuda Kore'deki birçok dini hareketi veya sosyal fenomeni anlamanın en iyi yollarından birinin Şamanizmi anlamak olduğunu belirten bilimcilerin ifadelerinden yola çıkılarak yarımadada Budizmin ve Konfüçyüsçülüğün Şamanizmden etkilenmiş olduğu ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Jeju mezar heykellerinin de içinde bulunduğu anıt ve totemlerin temelde Şamanik birer kült nesnesi olması, atalar kültü dâhilinde cenaze uygulamalarına hizmet etmeleri dışında farklı dinlerden kişi ve kuruluşların tutumlarıyla da açıklanmaya çalışılmıştır.
The cult of ancestors which plays an important role and essentially is associated with the worship of the ancient dead in Altai Shamanism, is strongly maintained both in South Siberia and in the Korean peninsula. The practices related to this cult, on the other hand, have significant similarities in history and today. Especially the practice of appeasement of the soul by offering blood or bloodless sacrifices and feeding the grave, grave statue or image of the deceased in funeral and commemoration ceremonies, is still perpetuated among Koreans and Siberian Turks who keep Shamanism alive in the 21st century, as in the past. For this reason, although the dating of the old Turkic and Korean-Jeju grave statues and their main construction purposes are different, both groups are interpreted within the Shamanic cult of ancestors in this study. Grave statues in Jeju are often classified according to the objects they carry or the position of their hands. For example, if the hands are crossed, this indicates that the statue is protecting the tomb, while if the hands are gently joined, it means that this statue is there to serve the dead. It is stated that if the statue is holding a fan or brush, it is an influence of Confucianism; if it carries a sword or spear, it protects the grave; if he has a letter in his hand, it is a reflection of the thoughts of the deceased who made wishes for the future of his grandchildren. However, there may also be animals such as birds, snakes or fish in the hands of the statues, and these motifs are considered as totems, originating from Shamanism, the most ancient belief of the Korea. It has also been determined that the statues are depicted carrying a spoon, wine glass or bottle, and these directly show the practice of feeding the soul of the deceased. Since Jeju statues were made in the middle Joseon period, when Confucianism rose, various researchers interpret these statues, which represent people who will serve the dead on the other side, with this belief system instead of Shamanism. Despite this, it is concluded that it is a Shamanic similarity that goblet or bowl-shaped objects were depicted in the hands of Jeju and old Turkic tomb statues to feed the dead. It was found more appropriate methodologically to show Shamanism as the source of the practice of feeding the dead through tomb statues among the ancient Turks and Koreans. Because according to archaeology and ethnography, this belief is at least 40,000 years old and older than Confucianism or Buddhism. For this purpose, it has been tried to reveal that Buddhism and Confucianism in the peninsula were influenced by Shamanism, based on the statements of scientists who argue that one of the best ways to understand many religious movements or social phenomena in Korea is to understand Shamanism. In addition, the fact that the monuments and totems, including the Jeju tomb statues, are basically Shamanic cult objects, have also been tried to be explained by the attitudes of people and organizations from different religions, apart from serving funeral practices within the cult of ancestors.
Yenisey yazıtları, mezar şiiri geleneğinin özgün örneklerini temsil etmesi sebebiyle Türk halkları için olduğu kadar dünya kültür mirası için de mühimdir. Bu yazıtların hemen hepsinde görülen esiz ...kelimesi hakkında bugüne dek yapılan çalışmalarda birkaç farklı görüş ileri sürülmüş, ancak kelimenin asıl anlamı üzerinde bir görüş birliğine varılamamıştır. Bu çalışmada ise söz konusu kelimenin kökeni hakkında yeni bir açıklama yapılmaya çalışılmış ve Güney Sibirya bölgesine özgü bir ünlem olarak kabul gören esiz’in esas anlamının yine bu bölgede, ilgili yazıtları bırakan Yenisey Kırgızlarının torunları ve kültürel mirasçıları olan Hakasların dilinde tespit edilebileceği savunulmuştur. Bu amaçla literatür taraması yoluyla ulaşılan bilgiler, Hakas Cumhuriyeti'nde yürütülen alan araştırmasından elde edilen verilerle de desteklenmiştir.
The Yenisei inscriptions are important for the world’s cultural heritage as well as for the Turkic peoples, because they represent unique examples of the epitaph tradition. Several different views have been put forward in the studies about the word esiz, which is seen in almost all of the Yenisei inscriptions. However, there is no consensus on the true meaning of this word. In this study, a new explanation has been given for the origin of the word. It has been argued that the main meaning of the word esiz, which is accepted as an exclamation peculiar to the South Siberia region, can be determined in the language of Khakas, because they are direct descendants and cultural inheritors of the Yenisei Kyrgyz who left these inscriptions. For this purpose, the information obtained through the literature review has also been supported by the data of field study conducted in the Republic of Khakassia.
Farklı coğrafyalarda yaşayan halkların hemen hepsinin bir ritüel nesnesi olarak maske kullandıkları bilinmektedir. Bu çalışmada ise Hakasya’da keşfedilen ölüm maskeleri üzerinde durulmuştur. MÖ 2 - ...MS 5. yüzyıllara tarihlendirilen Taştık arkeolojik kültürüne ait bu maskeler, doğrudan ölünün yüzüne yapılmış olmaları sebebiyle 2000 yıl önce Güney Sibirya’da yaşamakta olan Türklerin fenotipik özellikleri hakkında bilgi sağlamaktadır. Tang yıllıklarında bahsi geçen Kırgız ölüm gelenekleri üzerinden kurulan kültürel bağlantılar sonucu bu maskelerin herhangi bir etkileşim sonucu ortaya çıkmadığı ve özgün olduğu görüşüne varılmıştır. Ayrıca Taştık mezarlarından elde edilen buluntular arasında söz konusu dönemde oldukça değerli kabul edilen Çin ipeğinin bulunması, Taştıkların Han dönemi Çin devleti ile ilişki kurduklarını düşündürmektedir. Günümüzde Rusya ve Hakasya’daki müzelerde muhafaza edilen özgün Taştık maskelerinin fotoğraflarını içeren bir fotoğraf sergisi ilk kez 2009 yılında Sergey Narylkov tarafından açılmıştır. Narylkov’un koleksiyonundaki fotoğraflardan esinlenerek ortaya konulan fotoğraf sergisi projesi için söz konusu maskeler sanatsal bir üslupla yeniden yorumlanmıştır.
The word čök which has only been found in Tepsey VI, Tuba II and one inscription from Adrianov’s collection, and has been interpreted differently by Turcologists such as Malov, Kyzlasov, Klyashtorny, ...Erdal, Orkun, Barutcu-Özönder and Aydın. In this study, the word čök identified in the Turkic runic texts of Siberia, and the associated ritual of libation have been evaluated as an ancient and common element in the Shamanism of Altaic peoples for the first time in Turcology. For this reason, traces of the concept have been searched in Tungus-Manchu, Korean and Mongolian as well as Turkic languages belonging to the Altaic language family. It has been emphasized that this word, which was recorded in different forms among Turkic and Mongolic peoples, can be an old and common Altaic word. In this way, the existence of Shamanism among the ancient Turks living in the Yenisei region has been exemplified with this word, and it’s been seen that this concept has been preserved until the 21st century in societies speaking Turkic, Mongolic and Manchu-Tungusic languages and perpetuating traditional Shamanism. And results of this research have been presented to the service of Turcology.
The word čök which has only been found in Tepsey VI, Tuba II and one inscription from Adrianov’s collection, and has been interpreted differently by Turcologists such as Malov, Kyzlasov, Klyashtorny, Erdal, Orkun, Barutcu-Özönder and Aydın. In this study, the word čök identified in the Turkic runic texts of Siberia, and the associated ritual of libation have been evaluated as an ancient and common element in the Shamanism of Altaic peoples for the first time in Turcology. For this reason, traces of the concept have been searched in Tungus-Manchu, Korean and Mongolian as well as Turkic languages belonging to the Altaic language family. It has been emphasized that this word, which was recorded in different forms among Turkic and Mongolic peoples, can be an old and common Altaic word. In this way, the existence of Shamanism among the ancient Turks living in the Yenisei region has been exemplified with this word, and it’s been seen that this concept has been preserved until the 21st century in societies speaking Turkic, Mongolic and Manchu-Tungusic languages and perpetuating traditional Shamanism. And results of this research have been presented to the service of Turcology.