Bu çalışmanın amacı, Borsa İstanbul 100 endeksinde bulunan şirketlerin yayımladığı faaliyet raporlarının okunabilirliğini ölçerek farklı finansal performansa sahip şirketler arasında okunabilirlik ...düzeyi açısından anlamlı bir farkın olup olmadığını değerlendirmektir. Bu kapsamda 2020 ve 2021 yıllarına ait faaliyet raporlarının okunabilirliği Ateşman Okunabilirlik İndeksi yardımı ile incelenmiştir. Çalışmada ek olarak finansal performansı yüksek şirketler ile finansal performansı düşük şirketlerin okunabilirlik puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığı bağımsız örneklem t testi yoluyla analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda her iki yıl için de faaliyet raporlarının genel olarak zor okunabilirlik derecesine sahip olduğu ve okunabilirlik puanı açısından performansı düşük şirketler ile yüksek şirketler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Çalışmada ek olarak gizleme hipotezinin varlığını destekleyecek bir kanıta da ulaşılamamıştır. Yapılan araştırma kapsamında hem faaliyet raporlarının okunabilirlik düzeyleri tespit edilerek hem de gizleme hipotezinin varlığı incelenerek literatüre katkıda bulunulmuştur.
Ekonomilerde fon alışverişine aracılık eden finans sektörü ekonomilerin büyümesinde ve gelişmesinde son derece önemlidir. Bir ülkenin finans sektörü ne kadar gelişmiş ise ekonomideki olası şoklara ...karşı dayanıklılığı o kadar artar. Katılım bankacılığı, son yirmi yıllık dönemde bankacılık sektörünün gelişmesine ve derinleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu noktadan hareketle çalışmanın konusu hem geleneksel bankaların hem de katılım bankalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu çalışma, geleneksel bankacılık sektörü ile katılım bankacılığı sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini karşılaştırmayı amaçladığı için konu iki farklı model çerçevesinde incelenmiştir. Oluşturulan modellerde diğer çalışmalardan farklı olarak kamu sektörünün etkilerini de görebilmek için kamu harcamaları bağımsız değişken olarak yer almaktadır. Bu yönüyle çalışma, literatürdeki diğer çalışmalardan ayrışmaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığından elde edilen çeyreklik veriler 2006-2022 dönemini kapsamaktadır. Her iki modelde bağımlı değişken olarak gayrisafi yurtiçi hasıla değişkeni kullanılmıştır. Oluşturulan ilk model katılım bankacılığı sektörünün ekonomi üzerindeki etkilerine odaklandığından, bağımsız değişken olarak katılım bankalarının topladığı fonlar ve sağladığı finansmanlar kullanılmıştır. İkinci modelde ise geleneksel finans sektörünün ekonomi üzerindeki etkileri ölçüleceği için bağımsız değişken olarak geleneksel bankaların topladığı mevduatlar ve kullandırdığı krediler kullanılmıştır. Modellerde yer alan değişkenlerin tamamı, fiyat hareketlerinin etkilerinden arındırılarak reel hale getirilmiştir. Ayrıca tüm değişkenler logaritmik formda analizlere dâhil edilmiş olup mevsimsel etkilerden arındırılmıştır. Modellere bağımlı değişkendeki önemli kırılmaları dikkate alarak kukla değişkenler eklenmiştir. Modellerdeki değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri incelendiğinde, değişkenlerin tamamının ortalama ve medyan değerleri oldukça yakın olup normal dağılıma uygun olduğu görülmektedir. Bu sonuç üzerinde değişkenlerin tamamının doğal logaritmalarının alınmasının ve böylece aykırı değerlerin törpülenmesinin etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca değişkenlerin tamamı pozitif eğimli olup en yüksek volatilite gayrisafi yurtiçi hasıla ve kamu harcamaları değişkenlerine aittir. Değişkenlerin stokastik eğilim etkileri içermesi sahte regresyona sebebiyet verebileceğinden değişkenlere ilişkin hem geleneksel hem de yapısal kırılmalı birim kök testleri uygulanmıştır. Yapısal kırılmaları dikkate almayan geleneksel birim kök testi, bağımlı değişken olan gayrisafi yurtiçi hasıla için çelişkili sonuçlar sunmaktadır. Yapısal kırılmalı birim kök testi sonuçlarına göre her iki modelde ortak değişken olarak yer alan kamu harcamaları değişkeni düzeyde durağandır. Benzer şekilde katılım ve geleneksel bankaları tarafından toplanan fonlar düzey seviyede durağanken diğer değişkenler birinci farklarda durağandır. Yapısal kırılmalı birim kök testine göre de değişkenler farklı seviyelerde durağandır. Bu koşullar altında, etkin tahminler sunan ARDL sınır testi yöntemi tercih edilmiştir. Katılım bankacılığı sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini ölçmek için kurulan ilk modelde yapılan analiz sonuçlarına göre, modeldeki tüm değişkenler uzun dönemde birlikte hareket etmekte olup eş bütünleşme ilişkisi tespit edilmiştir. Katılım bankalarının sağladığı finansmanlar ile kamu harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisi pozitifken katılım bankalarının topladığı fonların etkisi negatiftir. Bu sonuç, katılım bankalarınca sağlanan finansmanların iktisadi faaliyetleri olumlu etkileyerek etkin bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Ancak katılım bankaları topladığı fonları etkin kullanamamaktadır. Geleneksel bankaların ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini analiz etmek için kurulan ikinci modelde de değişkenler uzun dönemde birlikte hareket etmekte olup eş bütünleşme ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Geleneksel bankaların kullandırdığı kredilerin ve kamu harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılaya etkisi pozitifken toplanan mevduatların etkisi negatiftir. Bu sonuçlar, banka kredilerinin ekonomiyi olumlu etkileyecek şekilde kullandırıldığını göstermektedir. Katılım bankalarında olduğu gibi geleneksel bankalar da topladıkları mevduatı iktisadi faaliyetleri olumlu etkileyecek şekilde kullanamamaktadırlar. Ayrıca ilk modelde katılım bankalarının sağladığı fonların gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisini gösteren katsayı, geleneksel banka kredilerinin katsayısından daha büyük olduğu için katılım bankalarının finansmanda geleneksel bankalara göre daha etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Her iki modelde de kamu harcamaları ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu sonuç, Keynesyen hipotezi destekler niteliktedir.
Çalışmada, S&P 500 endeksinde Mark Twain (Ekim Etkisi) etkisinin olup olmadığını Ocak 1927 – Aralık 2020 dönemi arasındaki getiri verileri kullanılarak incelenmiştir. Takvim etkisi literatüründe ...yaygın olarak yer alan Ocak ayı etkisi yerine Ekim ayı anomalisi incelenmektedir. Etkinin sınanmasında, parametrik testlerden kukla değişkenli regresyon modelleri ve Mann Whitney U testi (parametrik olmayan test) kullanılmıştır. Çalışmanın neticesinde S&P 500 endeksinde ilgili dönem için Mark Twain etkisine rastlanmamıştır ve bu bulgu Mann Whitney U testi ile teyit edilmiştir.
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de kamu harcamaları ile vergiler arasındaki ilişkiyi inceleyerek mali yanılsamanın geçerliliğini vergi-harcama teorisi kapsamında test etmektir. Bu çerçevede Türkiye’de ...dolaylı-dolaysız vergiler ile kamu harcamaları arasındaki ilişki 1971-2019 yılları için Johansen eşbütünleşme ve Granger nedensellik analizleri kullanılarak güncel veriler ile test edilmekte ve literatüre katkı sağlanmaktadır. Yapılan analizde, kurumlar vergisi ile kamu harcamaları arasında eşbütünleşme ve nedensellik ilişkisinin bulunmadığı; mal ve hizmetler üzerinden alınan vergiler ile kamu harcamaları arasında nedensellik ilişkisi bulunurken gelir vergisi ile kamu harcamaları arasında hem uzun dönemli bir ilişki hem de nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum Türkiye’de mali yanılsamanın geçerli olduğunu göstermektedir.
The paper discusses the implications of two hypotheses prominent in the contemporary literature in the fields of comparative politics and international relations: (1) the democratic peace hypothesis; ...(2) the hypothesis of the superior military effectiveness of democracies. The author maintains that the conjunction of these hypotheses implies that democracies are bound to expand and oust non-democracies, because democracies do not go to war with other democracies (but do that with non-democracies), and because, under present conditions of war technology, democracies win over non-democracies. This argument provides explanation of the recent world-wide trend of democratization and stands logically on its own with respect to other influential explanations of this phenomenon. The paper is introduced by the conceptual analysis discussing relations among the concepts of coercion, violence and democracy, where the thesis is substantiated that community of love is the only form of social life that is thinkable as involving no coercion, no violence, and therefore also no democracy. However, such community is viable only as an island in a broader society whose members suspect that members of the community of love are coerced into it by means of brainwashing.
Son yıllarda Türkiye ekonomisinde öne çıkan sektörlerin başında gelen konut sektöründeki fiyat oluşumları etkin bir piyasaya işaret ediyor mu? Bu soruya yanıt aradığımız çalışmamızda, Etkin Piyasa ...Hipotezi (EPH) Türkiye konut piyasası için geleneksel ve yapısal kırılmaları dikkate alan birim kök testleri kullanılarak test edilmektedir. Konut fiyat endeksi, hedonik konut fiyat endeksi, yeni konut fiyat endeksi ve yeni olmayan konut fiyat endeksi serilerinin 2010-2018 dönemini kapsayan aylık frekanstaki değerleri, öncelikle geleneksel birim kök testleri olan Genişletilmiş Dickey-Fuller (GDF) ve Kwiatkowski, Phillips, Schmidt ve Shin (KPSS) testleri ile ardından ise, serilerde yapısal kırılma olması durumunda birim kökün varlığını test etmek amacıyla, iki yapısal kırılmalı Lee- Strazicich (LS) ve Clemente, Montañés ve Reyes (CMR) birim kök testleri ile analiz edilmiştir. Doğal logaritması alınan serilere uygulanan testler tüm serilerde birim kökün varlığını göstermektedir. Bu bulgu, Türkiye konut piyasasının zayıf formda etkin olduğunu göstermektedir.
Son yıllarda iklim değişikliği ve çevre kirliliği konuları gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı yapılmaksızın tüm ülkelerin öncelikli politika gündemi haline gelmiştir. Çünkü günümüzde artan nüfus ...ve ekonomik faaliyetler doğal kaynakların kontrolsüz kullanımına ve çevresel tahribata yol açarak sürdürülebilir kalkınma sürecini olumsuz etkilemekte, hatta telafisi mümkün olmayan çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı 1970-2017 dönemi için çevresel Kuznets eğrisi (ÇKE) hipotezinin Türkiye için geçerli olup olmadığını Narayan ve Narayan (2010)’ın yaklaşımı çerçevesinde Fourier ARDL (FARDL) test yöntemi ile incelemektir. FARDL test sonuçlarından çevre kirliliği, gelir, küreselleşme ve dışa açıklık arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Sonuç itibarıyla çalışmada FARDL yöntemi ile elde edilen uzun ve kısa dönem gelir esneklik katsayıları karşılaştırılmış ve Narayan ve Narayan (2010)’ın yaklaşımı çerçevesinde Türkiye’de ÇKE hipotezinin geçerli olduğu doğrulanmıştır. ÇKE hipotezinin geçerli olduğunun tespit edilmesi Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma politikalarının uzun dönemde başarılı olduğunu göstermektedir.