Turizme dayalı büyüme hipotezi uzun yıllardan beri Türkiye ve birçok ülke için araştırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı da 1995-2017 yılları arası Türkiye’de uluslararası turizm talebi ile iktisadi ...büyümeyi temsilen kullanılan kişi başına reel gayri safi yurtiçi hasıla arasındaki ilişkileri analiz etmektir. Değişkenler arasındaki ilişkiler Johansen eşbütünleşme ve Granger nedensellik testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan Johansen eşbütünleşme test sonuçlarına göre değişkenler arasında anlamlı uzun dönemli ilişkilerin olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Granger nedensellik test sonuçlarına göre ise kısa dönemde uluslararası turizm talebinden iktisadi büyümeye doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi vardır. Nedenselliğin işaretini belirlemek amacıyla yapılan etki-tepki fonksiyonları analizine göre uluslararası turizm talebinin iktisadi büyüme üzerinde pozitif etkisinin olduğu saptanmıştır. Çalışmada son olarak iktisadi ve politik çıkarımlar yapılmıştır.
Kuznets hipotezi, ekonomik gelişme ile gelir dağılımı eşitsizliği arasında çan-eğrisi biçiminde bir ilişki olduğunu öne sürmektedir. Bu çalışmada Kuznets’in ters U eğrisi hipotezi Türkiye için ...1978-2016 dönemini kapsayan uzun dönem zaman serileri kullanılarak test edilmiştir. Kişi başına düşen milli gelir ile gelir dağılımı eşitsizliği arasındaki uzun dönem ilişki Pesaran vd. (2001)’nin ARDL sınır testi yaklaşımı kullanılarak hem doğrusal hem de logaritmik model çerçevesinde araştırılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir ile gelir dağılımı eşitsizliği arasında Kuznets’in savunduğu çan-eğrisi şeklindeki ilişkinin aksine U şeklinde bir ilişki söz konusudur.
Asırlarca Tevrat’ın Musa tarafından yazılan vahiy mahsulü bir eser olduğuna inanıldı. Geleneksel Yahudiliğin günümüzde de devam ettirdiği bu inanç Batı dünyasında yapılan eleştirel çalışmalarla ...sorgulanmaya başlandı. Bu araştırmalarda, Tevrat’ın değişik zamanlarda yaşayan farklı isimler tarafından kaleme alınan bir eser olduğu ortaya konuldu. Bu eleştirel araştırmaların zirve noktasını Julius Wellhausen tarafından son şekli verilen ve Tevrat’ın dört farklı kaynaktan oluştuğunu ileri süren Dört Kaynak Hipotezi oluşturur. Çoğunlukla kabul gören bu görüşe, 1970’lerden itibaren yapılan bazı çalışmalarla ciddi anlamda itiraz edildi. Bu makalenin konusu, Dört Kaynak Hipotezi’ne büyük ölçüde karşı çıkan ve Tevrat’ın üç temel kaynaktan oluştuğunu ileri süren Kanadalı araştırmacı John Van Seters’in (d. 1935) Tevrat eleştirisidir. Van Seters’in en dikkat çekici iddiası, Tevrat’ın kaynaklarından Yahvist metnin milattan önce altıncı yüzyılda Babil Sürgünü’nde yaşamış bir tarihçi yazar tarafından başta Tesniye olmak üzere Tesniyeci Tarih, peygamber kitapları ve Antik Yakın Doğu anlatıları dikkate alınarak yazıldığıdır. Çalışmada, Van Seters’in bu iddiası üzerinde durulacaktır.
Bu çalışmada, Türkiye ekonomisi için enflasyon ve faiz oranları arasındaki ilişki ve bu ilişkinin uzun dönemli olup olmadığı incelenmiş ve bu bağlamda Fisher Hipotezinden yararlanılmıştır. Makalenin ...çalışılan dönemi 2002:M1-2018:M6 dönemini kapsamaktadır. Çalışmada, talep çekişli enflasyondan Bireysel Kredi Faizlerine ve maliyet itişli-arz yanlı enflasyondan Ticari Kredi Faizlerine doğru uzun dönemli bir ilişki olup olmadığı Fisher hipotezi kullanılarak test edilmiştir. Çalışmada, Granger Nedensellik analizi yapılmış ve hem Tüketici Fiyatları Endeksinden Bireysel Kredi Faizlerine doğru hem de Üretici Fiyatları Endeksinden Ticari Kredi Faizlerine doğru tek yönlü nedensellik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Daha sonra ise ekonomide yapısal kırılmalar dikkate alınarak yapısal kırılmalı birim kök testi yapılmıştır. Sonuç olarak, incelen dönemde Türkiye ekonomisi için nedensellik testi bağlamında, hem TÜFE’den Bireysel Kredi Faizlerine hem de ÜFE’den Ticari Kredi Faizlerine doğru tek yönlü bir nedensellik olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca, yapılan ARDL sınır koentegrasyon testi sonucunda, TÜFE’den Bireysel Kredi Faizlerine doğru uzun dönemli eşbütünleşik bir ilişki bulunamazken, ÜFE’den Ticari Kredi Faizlerine doğru uzun dönemli eşbütünleşik bir ilişki olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca, ÜFE’den Ticari Kredi Faizlerine doğru uzun dönemli olarak ortaya çıkan bu ilişkinin, Irving Fisher’in belirttiği gibi bire bir olmadığı ve ÜFE’ye gelen % 1’lik bir şokun uzun dönemde Ticari Kredi Faizlerini % 0.45 oranında etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Toplum içinde bulunan bireylerin toplumsal nitelikli hususlara yaklaşımı, bireysel hususlardan farklı dinamiklere sahiptir. Bu dinamikler, biraradalık halinin getirdiği kolektif bir bağlama sahip ...olup, eylem öncesi oluşan süreç de söz konusu bağlam dâhilinde gerçekleşmektedir. Maliye literatürü kapsamında bu durum en genel haliyle mali olayların siyasal boyutuna karşılık gelmektedir. Bununla birlikte maliye literatürü vergilendirme temelinde sınırlandırılarak ele alındığında da söz konusu biraradalık halinin gerek vergilendirme yetkisine haiz olan gerekse vergi ödemekle yükümlü olan taraf açısından eyleme öncesi süreçleri şekillendirdiği söylenebilir. Eyleme öncesi süreçler “düşünme” ve “karar verme (yargı)” şeklinde gerçekleşirken, Immanuel Kant tarafından bu süreçlerin de birbirinden bağımsızlığı vurgusu yapılmıştır. Buna göre düşünme ve karar verme iki ayrı yetiye sahip süreçler olarak ele alınmıştır. Nihayetinde düşünme yetisinin sonuçları ile yargı yetisi arasında uyumsuzlukların olabilmektedir. Bu çalışmada Immanuel Kant tarafından vurgulanan düşünce ve yargı yetisi ayrılığının vergilendirmeye bakış üzerindeki etkisi ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu doğrultuda 2018 yılı itibariyle iki farklı ilde (Eskişehir ve Kütahya) ikamet eden toplam 698 gelir vergisi mükellefine 5’li Likert ölçeği kullanılarak oluşturulan bir anket uygulaması yapılmıştır. Elde edilen veriler dâhilinde SPSS 16 programında gerçekleştirilen Tek Yönlü Bağımsız Örneklem T testi ve oluşturulan çapraz tablolar ile mükelleflerin vergiye ilişkin düşünme ve yargı yetileri arasında uyumsuzluk olduğu sonucuna ulaşılmıştır.