Flavonoidne sastavnice propolisa biološki su aktivne tvari koje posjeduju antioksidativna, protutumorska, imunomodulacijska i protuupalna svojstva. Istražili smo citotoksično djelovanje polifenolnih ...spojeva (kvercetina, kavene kiseline, krizina, naringenina i naringina) na različite linije leukemijskih stanica (MOLT, JURKAT, HL-60, RAJI, U937). Stanice su inkubirane u mediju RPMI-1640 obogaćenom 10 %-tnim fetalnim telećim serumom, pri temperaturi od 37 °C u atmosferi s 5 % CO2, uz dodatak polifenolnih/flavonoidnih spojeva različitih koncentracija (100 µg mL-1, 50 µg mL-1, 25 µg mL-1 i/ili 12,5 µg mL-1). Utvr|eno je da citotoksičnost flavonoida ovisi o vrsti i koncentraciji; najjači citotoksični učinak imaju kvercetin te krizin i kavena kiselina. Krizin i/ili naringenin primijenjeni na U937 i HL-60-stanice stimuliraju proliferaciju stanica, {to upućuje na bifazni učinak istraživanih spojeva na monocitne leukemijske stanice. Dobiveni rezultati upućuju na potrebu daljnjih istraživanja učinkovitosti flavonoida na molekularnoj razini.
Flavonoidne sastavnice propolisa biološki su aktivne tvari koje posjeduju antioksidativna, protutumorska, imunomodulacijska i protuupalna svojstva. Istražili smo citotoksično djelovanje polifenolnih ...spojeva (kvercetina, kavene kiseline, krizina, naringenina i naringina) na različite linije leukemijskih stanica (MOLT, JURKAT, HL-60, RAJI, U937). Stanice su inkubirane u mediju RPMI-1640 obogaćenom 10%-tnim fetalnim telećim serumom, pri temperaturi od 37 °C u atmosferi s 5% CO2, uz dodatak polifenolnih/flavonoidnih spojeva različitih koncentracija (100 μg mL-1, 50 μg mL-1, 25 μg mL-1 i/ili 12,5 μg mL-1). Utvrđeno je da citotoksičnost flavonoida ovisi o vrsti i koncentraciji; najjači citotoksični učinak imaju kvercetin te krizin i kavena kiselina. Krizin i/ili naringenin primijenjeni na U937 i HL-60-stanice stimuliraju proliferaciju stanica, što upućuje na bifazni učinak istraživanih spojeva na monocitne leukemijske stanice. Dobiveni rezultati upućuju na potrebu daljnjih istraživanja učinkovitosti flavonoida na molekularnoj razini.
Flavonoid components of propolis are biologically active substances with antioxidative, immunostimulative, immunomodulative, and anti-inflamatory properties. The aim of the study was to investigate their cytotoxic effect on different leukaemia cell lines. For this purpose we used five different flavonoids (quercetin, caffeic acid, chrysin, naringenin, and naringin) and five types of leukemia cell lines (MOLT, JURKAT, HL-60, RAJI and U937). Cells were cultured at 37 °C in the RPMI-1640 medium supplemented with 10% FCS in humified atmosphere with 5% of CO2. Flavonoids were added in the following concentrations: 100 μg mL-1, 50 μg mL-1, 25 μg mL-1, or 12.5 μg mL-1. The results show different dose- and cell-type-dependent cytotoxicity. Among the flavonoids, quercetin showed the strongest cytotoxic effect in all cell lines. Caffeic acid and chrisyn also expressed a high level of cytotoxicty. Treatment of U937 and HL-60 cell lines with low concentrations of chrisyn or naringenin stimulated cell proliferation. These results suggest a biphase effect of the tested compounds on monocyte cell lines. Cytotoxicity and growth stimulation mechanisms caused directly by flavonoids should further be investigated on the molecular level.
Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin kriz durumları ve kriz yönetimi becerilerine ilişkin görüşlerini incelemek ve elde edilen veriler doğrultusunda kriz yönetimi konusunda öneriler sunmaktır. Nitel ...araştırma yöntemi ve olgubilim deseni ile tasarlanan bu araştırmada maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği kullanılmıştır. Araştırma verileri 17 öğretmen ile gerçekleştirilen görüşmeler aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde ise nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre katılımcılar kriz olarak tanımladıkları durumların daha çok öğrenci davranışlarından kaynaklı şiddet içerikli davranışlar ve sınıf kurallarını ihlal edilmesi gibi etkenler olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte katılımcılar öğrenciler arasında çıkan çatışmalar ve sınıf kurallarına uymama ayrıca anne babanın çocuğa karşı davranışlarının kriz durumlarının ortaya çıkmasında önemli bir unsur olduğunu vurgulamıştır. Araştırmanın sonuçlarına dayalı olarak kriz durumları ve bu durumların yönetilmesine ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.
Krizler işletmelerin varlığını tehdit eden ve işletmelerin itibarını olumsuz etkileyen olaylardır. İşletmelerin krizlere karşı hazırlıklı olmaları krizlerin öncesinde kriz planı yapmaları, krizle ...karşılaştıkları anda ise krizleri yönetmeleri işletmeler için hayati öneme sahiptir. Krizlerin yönetilmesi işletme disiplininin olduğu kadar halkla ilişkiler disiplininin de çalışma sahasına girmektedir. Krizlerin yönetilmesinde halkla ilişkiler açısından önemli faaliyetlerden biri de kriz iletişimidir. İnternet teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle beraber yapay zekâ teknolojileri ve uygulamaları sayesinde kriz süreçlerinin yönetiminde insanların yanı sıra makinelerin de önemi artmıştır. Bu çalışmada kriz ile yapay zekâ konusunu beraber ele alan makalelere bakılarak bu konudaki literatürün hangi konular çerçevesinde ele alındığı ve makalelerde hangi sonuçlara varıldığını analiz etmek hedeflenmiştir. Bunun için DergiPark Sistemi üzerindeki yapay zekâ ile alakalı 1648 makalenin içinden iletişim bilimleri ile alakalı olanlar filtrelenmiş olup bu makalelerin içinde de yapay zekâ ve kriz konulu 12 makale bibliyometrik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde Türkiye’de yapay zekâ ve kriz konulu makalelerin konuları bağlamında yurtdışı literatür ile paralellik arz ettiği görülmüştür. Yapılan çalışmaların daha çok Covid 19 Pandemisi ve afet yönetimi konuları bağlamında ele alındığı tespit edilmiştir. Çalışmaların büyük bölümünde yapay zekâ teknolojilerinin krizlerin yönetiminde ve iletişiminde insanların yardımcısı olabileceği kanaatine varıldığı vurgulanmıştır.
Tüketim anlayışındaki değişimle birlikte, tüketicilerin markalardan beklentileri de dönüşmektedir. “İhtiyaç temelli” tüketimden, “anlam temelli” tüketime geçişle birlikte, artan sayıda tüketici ...markalardan sosyal sorunların çözümü konusunda duyarlı olmalarını sorumluluk almalarını beklemektedir. Markaların toplumsal sorunlara yönelik tutumları özellikle kriz dönemlerinde daha önemli hale gelmektedir. Covid-19 virüsü ortaya çıkışından kısa bir süre sonra, bütün dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir. Salgının pek çok ülkede ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel etkileri olmuştur. Bu dönemde markaların salgına yönelik tutumu ve izlediği iletişim stratejisi, markanın geleceği için büyük bir önem taşımaktadır. Makale kapsamında Türkiye’nin en değerli 10 markasının (Brandfinance, 2019) salgının ilk iki ayındaki Twitter paylaşımlarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Nicel ve nitel içerik analizi yöntemiyle 10 markanın paylaştığı 510 tweet, belirlenen kategoriler çerçevesinde incelenmiştir. Sonuç olarak, markaların paylaşımlarının büyük oranda salgın ile bağlantılı olduğu görülmüştür. En çok beğeni alan kategoriler “sağlık çalışanlarına teşekkür”, “çalışanlarına teşekkür” ve “umut mesajı” içeren paylaşımlarken; en çok yorum alan paylaşımların “ücretsiz yapılan uygulamalar” ve “ekonomik destek” ile ilgili olduğu bulunmuştur.
Covid-19 Pandemisi ve Turizm Üzerindeki Etkileri Faruk Alaeddinoğlu; Serkan Rol
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi = Journal of Yüzüncü Yıl University Social Sciences Institute,
07/2020
Salgın Hastalıklar Özel Sayısı
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Yeni tip bir koronavirüs olan Covid-19, çok kısa bir süre içerisinde bütün dünyayı etkisi altına almış, yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyarlarca insanın fiziksel ve ruhsal sağlığının ...bozulmasına neden olmuştur. Dünyanın ekonomik ve sosyal yaşamını derinden etkileyen bu salgın günlerce sokağa çıkma yasakları ilan ettirmiş, eskiyi unutturup yeni normaller yaratmıştır. Bu bağlamda bu çalışmada, öncelikle turizm ve salgınlar arasındaki ilişki incelenmiş ve geçmişte dünyayı etkisi altına alan salgınların turizmde yarattığı krizler ve üretilen çözümler irdelenmiştir. Salgın dönemlerinde insanların tatil anlayışlarının büyük ölçüde değiştiği belirlenmiştir. Zira normal şartlarda, tüketicilerin seyahat kararı almalarında ekonomik ve sosyal tercihlerinin ön planda olduğu, oysa pandemi dönemlerinde psikolojik tercihlerin belirginleştiği anlaşılmaktadır. Ayrıca salgın dönemlerinde, insanların tatil tercihlerinde, kat ettikleri mesafede ve tatile çıkma iradelerinde önemli farklılaşmaların yaşandığı görülmektedir. Pandeminin etkilerinin derin ve uzun dönemli olacağı, bu nedenle turizmin yeniden yapılandırılmasının gerekli olduğu düşüncesine yer verilen çalışmada, başta kriz yönetimi olmak üzere, kullanılan teknolojik uygulamalar, yeni kurallar ve alınacak önlem paketlerinin sürecin başarılmasında ne denli önemli oldukları anlaşılmıştır. Dahası, Covid-19, turizmde birçok şeyin yeniden tanımlanmasına ve dengelerin yeniden kurulmasına, daha sorumlu ve etik kuralların bütünüyle uygulandığı bir turizm anlayışının yaratılmasına katkı sunabilir.
Krizlere verilen tepkiler sadece işletme ya da bireylerin önceden yaptıkları kriz hazırlıkları kapsamında gerçekleşmemekte, aynı zamanda bireylerin cinsiyetleri, eğitim seviyeleri ve iş deneyimleri ...gibi değişkenler etrafında şekillenebilmektedir. Bu durum da krizlere olan hazırlık gerekliliklerinde hesaba katılması gereken ek parametreler olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın amacı, turist rehberlerinin demografik faktörlerinin kriz yönetiminde karar alma sürecini nasıl etkilediğini bulmaktır. Çalışma 386 adet turist rehberinden anket aracılığı ile toplanan veriler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın demografik bilgiler kapsamında yapılan değerlendirmeleri kısmında öncelikle kadın turist rehberlerinin, krizlerin pek çok evresinde erkek meslektaşlarına göre daha başarılı bir kriz yönetimi sergilediği görülmüştür. Meslekteki deneyim süresine göre yapılan incelemede de deneyim süresinin krizlerden etkilenme oranını doğrudan etkilediği ve bireyin deneyimi arttıkça krizi yönetebilme becerilerinin daha da yükseldiği fark edilmiştir. Son olarak turist rehberlerinin eğitim seviyesinin kriz yönetimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlenmiştir. * Bu çalışma “Turizm Endüstrisinde Kriz Yönetimi: Turist Rehberleri Üzerine Bir Alan Araştırması” isimli doktora tez çalışmasından türetilmiştir.
Krizlere verilen tepkiler sadece işletme ya da bireylerin önceden yaptıkları kriz hazırlıkları kapsamında gerçekleşmemekte, aynı zamanda bireylerin cinsiyetleri, eğitim seviyeleri ve iş deneyimleri ...gibi değişkenler etrafında şekillenebilmektedir. Bu durum da krizlere olan hazırlık gerekliliklerinde hesaba katılması gereken ek parametreler olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın amacı, turist rehberlerinin demografik faktörlerinin kriz yönetiminde karar alma sürecini nasıl etkilediğini bulmaktır. Çalışma 386 adet turist rehberinden anket aracılığı ile toplanan veriler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın demografik bilgiler kapsamında yapılan değerlendirmeleri kısmında öncelikle kadın turist rehberlerinin, krizlerin pek çok evresinde erkek meslektaşlarına göre daha başarılı bir kriz yönetimi sergilediği görülmüştür. Meslekteki deneyim süresine göre yapılan incelemede de deneyim süresinin krizlerden etkilenme oranını doğrudan etkilediği ve bireyin deneyimi arttıkça krizi yönetebilme becerilerinin daha da yükseldiği fark edilmiştir. Son olarak turist rehberlerinin eğitim seviyesinin kriz yönetimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlenmiştir. * Bu çalışma “Turizm Endüstrisinde Kriz Yönetimi: Turist Rehberleri Üzerine Bir Alan Araştırması” isimli doktora tez çalışmasından türetilmiştir.
Krizlere verilen tepkiler sadece işletme ya da bireylerin önceden yaptıkları kriz hazırlıkları kapsamında gerçekleşmemekte, aynı zamanda bireylerin cinsiyetleri, eğitim seviyeleri ve iş deneyimleri ...gibi değişkenler etrafında şekillenebilmektedir. Bu durum da krizlere olan hazırlık gerekliliklerinde hesaba katılması gereken ek parametreler olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın amacı, turist rehberlerinin demografik faktörlerinin kriz yönetiminde karar alma sürecini nasıl etkilediğini bulmaktır. Çalışma 386 adet turist rehberinden anket aracılığı ile toplanan veriler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın demografik bilgiler kapsamında yapılan değerlendirmeleri kısmında öncelikle kadın turist rehberlerinin, krizlerin pek çok evresinde erkek meslektaşlarına göre daha başarılı bir kriz yönetimi sergilediği görülmüştür. Meslekteki deneyim süresine göre yapılan incelemede de deneyim süresinin krizlerden etkilenme oranını doğrudan etkilediği ve bireyin deneyimi arttıkça krizi yönetebilme becerilerinin daha da yükseldiği fark edilmiştir. Son olarak turist rehberlerinin eğitim seviyesinin kriz yönetimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlenmiştir.
Gelişen teknoloji ve değişen iletişim teknikleri ekseninde kriz iletişimi yönetimi ve bu yönetim sürecinde yararlanılan araçlar da değişiklik göstermiştir. Krize hazırlıklı olmak, kriz anında hızlı ...ve doğru kararlar vermek, bu kararları başarıyla uygulamak kadar krizden etkilenecek bütün kesimlerle hızlı ve etkili iletişim kurmak ve bunu gerçekleştirirken de doğru iletişim araçlarını seçmek de oldukça önemlidir. Kendisinden önceki iletişim araçlarının neredeyse tamamını bünyesinde barındıran ve Twitter, WhatsApp, Tik Tok, Messanger, Instagram, Facebook, Snapchat, Pinterest, Telegram gibi uygulamalardan oluşan sosyal medya, hemen her konuda olduğu gibi kriz iletişiminde de kriz yöneticilerine; kendi içeriklerini oluşturup yayınlama; gazeteciye ve televizyoncuya duyulan bağımlılığı azaltma; hedef kitleleriyle interaktif iletişim kurabilme; hedef kitlelerin tepkilerini feedbacklerini doğrudan ve hızlı alabilme; davetiye, afiş gibi basılı materyallerin basımını minimize ederek maddi gideri azaltma; görüntülü ve sesli videoların yapımını gerçekleştirip istenilen uzunlukta, istenilen tarzda yayınlayabilme; hedef kitlelere göre spesifik yayın yapabilme; zaman kısıtlamasız içerik yayınlayabilme; herhangi bir konuda, kısa sürede, dünya üzerindeki verileri tarayıp bilgiye ulaşabilme; kurum hafızasına kurum arşivine anında erişebilme; hedef kitlelerin gündemini kendi istediği zamanda istediği doğrultuda oluşturabilme gibi imkânlar sağlamaktadır. “Pandemi” gibi halk sağlığı krizlerinde, etkili ve başarılı kriz iletişiminin kriz sürecinin çok önemli bir boyutu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, etkileşimlerini büyük oranda sosyal platformlarda gerçekleştiren bireylerin arttığı günümüz toplumlarında, kriz yöneticilerinin kriz iletişimi stratejilerine sosyal medyayı entegre etmeleri kaçınılmaz olmuştur. Bu noktadan hareketle, çalışmamızda bireylerin Covıd-19 krizi döneminde bilgilenme aracı olarak sosyal medya kullanımı araştırılmıştır. Online anket yöntemi kullanılarak elde edilen veriler, katılımcıların günde 1-3 saat arası vakit geçirdiğini, üç ve daha fazla sayıda sosyal medya uygulamasını aynı anda kullanmakta olduğunu, COVID-19 Krizinde bilgilenmek, iletişim kurmak, gündemi takip etmek ve haber almak amacıyla büyük oranda sosyal medyayı tercih ettiğini göstermektedir. Sosyal medya kullanıcılarının COVID-19 kriziyle ilgili bilgilenmede en güvenilir buldukları bilgi kaynağının sayın “Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Kendisi” olduğu, televizyon ve twitter aracılığıyla yaptığı açıklamalarla kriz dönemi iletişiminde oldukça başarılı olduğu çalışmanın bulgularındandır. Bu bilgiler ışığında, başarılı bir kriz iletişimi yönetiminde sosyal medya kullanımının önemli bir role sahip olduğunu söylemek mümkündür.