Hadis tarihinin en çok eser yazılan dönemlerinden biri de hicrî 7. ve 8. asırlardır. İslâm dünyasının batıdan Haçlı saldırıları, doğudan ise Moğol işgali altında kaldığı bu asırlarda hadis ilmi bu ...siyasî atmosferden etkilenerek bir dönüşüm yaşamıştır. Kurumsal eğitim müesseselerinin de yaygınlık kazandığı bu dönemde hadis âlimlerini ve eserlerini etkileyen farklı unsurlar olmuştur. Siyâsî, beşerî ve tabîî bazı hâdiseler dönemin hadis çalışmalarına yansımıştır. İslâm tarihinin Sünnî-Türkler devri diye zikredilen bu döneminde Zengîler ve Memlükler’in karşısında İlhanlılar (Moğollar) vardır. Selim Demirci’nin Kriz Döneminde Hadis ve Yorum isimli çalışması ilgili dönem ve coğrafyayı; dönemin hadis çalışmaları ve bunları etkileyen âmiller, ayırt edici özellikleriyle dönemin hadis şerhçiliği ve dönemin karakteristik olaylarının hadis şerhlerine yansıması bağlamında incelemektedir.
AVRUPA’DA BORÇ KRİZİ VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI Ali YAVUZ; Ceyda ŞATAF; Serap Gül KIR
Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi,
09/2015, Letnik:
15, Številka:
2
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
2007-2009 yıllarında ABD’de konut piyasasındaki kriz, önce finans sektörüne daha sonra da reel sektöre hızla yayılmıştır. ABD’deki bu ekonomik kriz, özellikle güçlü finansal ilişkiler kanalıyla ...dünyanın diğer gelişmiş ekonomilerine (özellikle AB ülkelerine) de yayılmıştır. Artan belirsizlik ortamı ve güven kaybı kredi mekanizmasının çalışmasını engellemiş, bu durum reel kesimin borçlanma imkânlarını sınırlandırırken borçlanma maliyetlerinin de önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Avrupa Borç Krizi’nde ise başta Yunanistan, İrlanda, İspanya, İtalya ve Portekiz gibi AB ülkeleri olmak üzere Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de krizden etkilenmiştir. Avrupa Borç Krizi’nde, AB üyesi ülkelere bakıldığında krizin her ülkede farklı nedenlerden kaynaklandığı görülmektedir. Çalışmada, AB ülkelerinin yaşadığı borç krizinin temel nedenlerine inilerek ülkelerin yaşadıkları borç krizine yönelik çözüm arayışlarına çeşitli öneriler geliştirilecektir.
2019 yilinda patlak veren ve tüm dünyayi etkisi altina alan Covid-19 pandemisi havacilik işletmelerin uçuşlarini kademeli olarak durdurmasina ve satilan bilet ve rezervasyonlari iptal etmesine sebep ...olmuştur. İptal edilen uçuşlar sebebiyle seyahat planlarim deǧiştirmek zorunda kalan, bilet ve rezervasyonlari iptal edilen yolcularin memnuniyet düzeylerinde azalma olduǧu deǧerlendirilmektedir. Uçuşlarin yeniden başlamasi ile birlikte seyahatlerinde tekrar havayolunu tercih edecek yolcularin bu tercihlerinde yaşadiklari tecrübelerin tercihlerini etkileyeceǧi deǧerlendirilmektedir. Bu kapsamda havayolu işletmelerinin pandemi sirasinda uyguladiklari kriz yönetim stratejilerinin bu deǧişime yön vermesi kaçinilmazdir. Ayrica havacilik işletmelerinin s ahip olduklari kurumsal itibarin tüketici tercihlerini etkileyeceǧi deǧerlendirilmektedir. Bu çalişmanin amaci; algilanan kriz yönetimi ile marka tercihi arasindaki ilişkide kurumsal itibarin aracilik rolünün incelenmesidir. Araştirmanin hipotezleri seyahatlerinde havayolu ulaşimini tercih eden toplam 204 yolcu üzerinde test edilmiştir. Araştirma sonucunda algilanan kriz yönetimi ile marka tercihi arasindaki ilişkide kurumsal itibarin anlamli etkisinin mevcut olduǧu tespit edilmiştir.
Ortadoğu’da yaşanan iç çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan göç dalgası ve göç sorunu insanî, toplumsal, ekonomik, siyasî, hukukî vs. yönlerden bölgesel ve küresel bir krize dönüşerek ...varlığını sürdüren bir mesele haline gelmiştir. Yaşanan göç sorunlarının çözümü ise, her şeyden önce başarıyla yürütülmesi gereken bir kriz yönetimine ve anlayışına bağlıdır. İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in (sas) yaşadığı döneme baktığımızda, kendisi ve kendisine inanan arkadaşlarının da benzer sorunlara muhatap kaldıkları görülmektedir. Bizatihi kendisi de bir Muhâcir/göçmen olan Hz. Peygamber’in, göç hâdisesine ve göçten kaynaklanan sorunlara yaklaşım tarzı ve çözümleri, günümüzde yaşanan benzer sorunların çözümüne yönelik katkılar sunabilecek bir değere ve öneme sahiptir. Bildiride öncelikle kriz ve kriz yönetiminin anlamı ve mahiyeti hakkında bilgiler verilmiş, akabinde Hz. Muhammed ve ilk İslâm toplumunun yaşadığı göçlere değinilmiştir. Bu arada Hz. Muhammed’in kriz yönetiminde gözettiği temel ilkelere vurguda bulunularak, göç sorununa ve göç sorunundan kaynaklanan krizlere nasıl baktığı, bu hususta ne tür çözümler ürettiği, sonuçta söz konusu sorunlara pozitif bir yaklaşım sergileyerek nasıl birer fırsata ve olumlu gelişmelere çevirdiği araştırılmış ve incelenmiştir. Göç sorununa ilişkin Hz. Muhammed tarafından ortaya konulan ilke ve uygulamalar, halen yaşanmakta olan güncel göç sorunlarının çözümüne sunabileceği katkılar açısından da değerlendirilmiş, konuyla ilgili bazı tespit ve önerilerde bulunulmuştur.
Neoliberalizm, son yıllarda politik, ekonomik ve sosyal alanda yaşanan küresel dönüşümün temel öğretisini oluşturur. Bu öğreti çerçevesinde ulus-devletin yapısı ve görevleri yeniden tanımlanmıştır. ...İktisadi yapıya ilişkin olarak rekabete dayalı küresel bir piyasanın oluşturulması hedeflenmiştir. Kapitalist üretim biçiminden kaynaklanan iktisadi krizleri aşmak ve olası iktisadi krizlerin önüne geçmek için kalkınmanın sürdürülebilir olmasının zorunluluğu vurgulanmıştır. Ayrıca sanayileşmeden kaynaklanan ekolojik krizlerin önlenebileceği varsayılmıştır. Bu çalışmada, neoliberal öğreti çerçevesinde uygulanan sürdürülebilir kalkınmanın uygulanabilirliği, özellikle sermayenin sanayi ve teknolojik yatırımlarına ilişkin yönelimlerinin merkez ve çevre ülkelerde doğurduğu sonuçlar üzerinden sorgulanmıştır.
Hannah Arendt, siyasal alanda sıkışmış ve kendini çaǧının acı veren hakikatlerini anlamaya adamış bireye yıllar ötesinden seslenmeye devam ediyor. Arendt'in tanımladıǧı karanlık zamanların tarihte ...sanıldıǧı kadar ender ve olaǧanüstü anlar olmadıǧını bilmek ve kamusal alan karardıǧında bunu fark etmek, insanlıǧın bütüncül ve iyi bir hayat yaşamasının ön koşuludur. Arap Ayaklanmalarından beri süregiden ve küresel bir boyut kazanan göç ve sıǧınmacı krizi, böyle anlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada özellikle son 10 yılda katlanarak büyüyen Suriye kaynaklı göç krizinin, Arendt'in karanlık zamanlar ve devletsizleşme kavramları üzerinden açıklanması amaçlanmaktadır. Bunu yaparken devletsizleşmenin insan kapasitesi üzerinde yarattıǧı olumsuz ve yoksun bırakıcı etkinin nasıl Arendt'in karanlık zamanlar tanımının kapsamına girdiǧi tartışılacaktır. Ayrıca Avrupa Birliǧi'nin (AB) göç politikası uygulamalarında, başta geri itmeler olmak üzere, kendi deǧer ve normlarına ters düşen tutumları Arendtçi siyaset felsefesi açısından incelenirken üzerindeki Arendt etkisi bilinen ve göç meselesi hakkında da yazmış olan sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman'ın görüşleri de bu çerçevede ele alınacaktır.
Bu makalenin amacı, Avrupa’da son zamanlarda artış gösteren İslamofobi ve Anti-İslamizm bağlamında Müslümanlara yönelik İslam karşıtı söylemlerin Norveç toplumundaki yansımalarını analiz etmektir. Bu ...çerçevede çalışmada, yakın tarihsel zemin dikkate alınarak önce Norveç’te ifade ve din özgürlüğü konusu ele alınmış, akabinde İslam’ın nasıl algılandığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Daha sonra İslamofobi’nin genel perspektiften tarihsel gelişimi üzerinde durularak, Norveç’te ırkçı ve dışlayıcıcı İslam karşıtı söylemler ve bunları besleyen sosyo-politik unsurlara dikkat çekilmiştir. Bu söylemler ile Norveç toplumunu derinden etkileyen “2006 Karikatür Krizi” ve “2011 Berwick Terör Saldırısı” gibi iki önemli olay arasındaki bağlantılar üzerinde durulmuş, her bir olayın Norveç toplumundaki etkileri ve Müslümanlara yönelik yansımaları incelenmiştir.
Soğuk Savaş sonrasında, açlık, eşitsizlik, işsizlik, göç, çevresel bozulma, terörizm, insan kaçakçılığı, etnik çatışma, iklim değişikliği ve salgın hastalıklar gibi askeri olmayan tehditleri içeren ...yeni bir güvenlik anlayışı ortaya çıkmıştır. İnsan güvenliğine yönelik bu tehditler dünya nüfusu ve ekonomisi üzerinde doğrudan ve ciddi etkilere sahip krizler yaratmaktadır. Bu krizlerin en yenisi 2019 yılının sonunda Çin'de ortaya çıkan ve sonuçları hala tam olarak netleşmeyen COVID-19 salgınıdır. Yaşanılan bu kriz dünya üzerindeki başka krizlerle de kesişmektedir. Mevcut çalışma bu kesişen krizlere örnek olarak COVID-19 salgını ve iklim değişikliğine odaklanmaktadır. İki krizin benzeşen ve farklılaşan yönlerini ve aralarındaki etkileşimi ele alan çalışmada COVID-19 krizi sırasında geliştirilen politikaların iklim değişikliği ile mücadeleyi nasıl etkileyeceği de sorgulanacaktır. Çalışma kesişen krizlerin küresel ölçekte dengeyi bozduğunu ve bu krizlere verilen cevapların birbirleriyle bağlantılı olduğunu savunmaktadır. Bu bağlamda çalışmada salgınla mücadelede verilecek yanıtların önümüzdeki dönemin iklim politikalarını şekillendireceği ve yeni bir küresel davranış biçimi geliştirebileceği sonucuna varılmıştır.
Profesyonellik ve profesyoneller uzun zamandır farklı disiplinlerin ilgisini çekmiştir. Günümüzde de modern demokrasilerin ve politika biliminin en önemli etoslarından biridir. Politik alanda ilk kez ...Max Weber tarafından meslekten politikacı tipini tanımlamak üzere kullanılmıştır. Bu ilk dönem profesyonellere 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ekonomik alanda edindikleri deneyimleri politikaya uyarlayan, pazarlama stratejisine denk düşen bir politika kavrayışını yaygınlaştıran yeni türden profesyoneller eklenmiştir. Genel olarak politika bilimi profesyonelleri politik kararların ve uygulamaların meşruluğunun seçimler dışındaki ikinci kaynağı saymış, iki ana paradigma etrafında tartışmıştır. Çoğulculuk egemen yaklaşım olma özelliğini sürdürse de politik profesyonellerin incelenmesi konusunda eleştirel kuram daha doğru bir çözümleme çerçevesi sunmaktadır.