Namen prispevka je na primeru 1500 m dolge ceste z enim pasom proučiti značilnosti prometa in ugotoviti, kako na pretok in izpuste ogljikovega dioksida (CO2) vplivajo gostota vozil, omejitev ...hitrosti in način vožnje. V raziskavi je uporabljen mikroskopski prometni model celični avtomat (v nadaljevanju CA), imenovan razširjeni model LAI, ki vsebuje nove funkcije in je nadgrajen za izračun izpustov. Glede na rezultate prometnih simulacij so z modelom, ki so ga predstavili Panis, Broekx in Liu (2006), izračunani izpusti CO2 na prevožen kilometer. Rezultati kažejo, da je pri največji dovoljeni hitrosti 70 km/h največji pretok 2122 vozil/uro dosežen pri gostoti 0,25 vozila/celico. Med gostotama 0,22 in 0,28 vozila/celico je prometni tok v sinhronizirani fazi, v kateri zaradi medsebojnega delovanja vozil povprečna hitrost pade. Pri višjih gostotah nastajajo zastoji, povprečna hitrost še naprej pada, povečuje se količina izpustov. Najvišja dovoljena hitrost vpliva na izpuste CO2 le pri nižjih gostotah, pri višjih pa nanje precej bolj vpliva stopnja pospeška. Menimo, da bi bilo v času prometnih zgostitev koristno zmanjšati gostoto prometa, da bi dosegli čim bolj optimalen pretok in zmanjšali negativne vplive na okolje, na primer s spodbujanjem občasnega dela od doma, uporabe javnega prevoza in potovanj pred ali po predvidenih prometnih konicah.
The purpose of the article is to study the traffic characteristics on a 1500 m long road with one lane and to find out how the flow and carbon dioxide (CO2) emissions are affected by the density of vehicles, the speed limit, and the way of driving. The research uses a microscopic cellular automaton traffic model (hereafter CA), called the extended LAI model, which contains new functions and is upgraded for the calculation of discharges. Based on the results of traffic simulations, CO2 emissions per kilometre driven were calculated using the model presented by Panis, Broekx and Liu (2006). The results show that the maximum flow of 2122 vehicles/hour is achieved at a maximum speed of 70 km/h and a density of 0.25 vehicles/cell. Between densities of 0.22 and 0.28 vehicles/ cell, the traffic flow is in a synchronized phase, with the average speed dropping due to vehicle interaction. At higher densities, congestion occurs, the average speed continues to fall, and the amount of emissions increases. The top speed only affects CO2 emissions at lower densities, but at higher densities, they are much more affected by the acceleration rate. We believe that it would be beneficial to reduce traffic density in times of traffic congestion to achieve the most optimal flow and reduce negative impacts on the environment, for example by encouraging occasional work from home, use of public transport, and trips before or after the expected traffic peaks.
Kişisel Etki modeli, birincil paydaş olarak adlandırılan kamu görevlileri, eski bürokratlar, söz sahibi gazeteciler, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, aktivistler yani kısacası toplumda söz sahibi ...kimselerle halkla ilişkiler uygulayıcılarının iyi ilişkiler kurması, kurumun ihtiyacı olduğunda da bu ilişkilerden faydalanılarak halkla ilişkiler faaliyetlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi olarak tanımlanabilmektedir. Bu kapsamda yürütülen kişisel etki uygulamaları ise, misafirperverlik ilişkileri, ağırlama, önemli günlerin kutlanması, hediyeleşme ilişkilerinin yürütülmesi, birincil paydaşlarla ilgili düzenli ve güncel bilgi edinilmesi olarak sınıflandırılabilir. Türkiye’de kişisel etki modeli ile ilgili çalışmalara bakıldığında literatürün oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Halkla ilişkilerde kişisel etki modelinin uygulamalarına yönelik halkla ilişkiler akademisyenlerinin değerlendirmeleri araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu makalede kişisel etki modelinin Türkiye’de uygulanıp uygulanılmadığının belirlenmesi ve uygulanıyorsa nasıl uygulandığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında yarı yapılandırılmış mülakat soruları katılımcılara e-posta yoluyla iletilmiş ve yanıtlar e-posta yoluyla toplanmıştır. Araştırmada görüşülen akademisyenler, olasılıksız örneklem kapsamında kota örnekleme ve amaçsal örnekleme tekniklerine göre seçilmiştir. Araştırma kapsamında 41 iletişim fakültesinden 21 akademisyenle görüşülmüştür. Akademisyenlerin halkla ilişkiler bölümlerinde çalışmasına dikkat edilmiştir. Sonuç olarak akademisyenlerin görüşleri değerlendirildiğinde, kişisel etki uygulamalarının Türk kültürü ve dinamikleri ile uyumlu olduğu ifade edilebilir. Türk kültüründeki misafirperverlik ilişkileri, imkanlar dâhilinde en iyi koşullarda ağırlamak, mutlu ve memnun ayrılmalarını sağlamak, kişisel ilişki modelindeki misafirperverlik ilişkileri ile örtüşmektedir.
Autorice razmatraju s teorijskog i praktičnog aspekta pitanje načina na koji novi oblici komunikacije utječu na promjene u diplomatskoj profesiji te kada su i u kojim situacijama novi digitalni ...oblici bolja solucija od tradicionalnih oblika komunikacije. Pokazalo se da se diplomacija u digitalnoj eri pozitivno razvija uz pomoć novih komunikacijskih medija. Međutim, tradicionalni modeli komunikacije i dalje zauzimaju značajno mjesto u diplomatskoj profesiji. Komunikacijsko umijeće diplomatskih predstavnika ogleda se u pronalasku optimalnog spoja između tradicionalnih i novih modela komunikacije u nalaženju odgovora i djelovanja na novonastale okolnosti u globalnom međunarodnom okruženju. Autorice drže vrijednim i nužnim nastavak daljnjeg istraživanja te tematike koja je itekako relevantna, a istraživački u nacionalnim okvirima tek načeta.