Protekcionizam označava sustav mjera ekonomske države sa ciljem zaštite domaće proizvodnje u odnosu na konkurenciju inozemnih proizvođača. Javlja se nakon pojave međunarodne razmjene. Međutim, ...suvremena protekcionistička politika i praksa obavezuje da se
istražuje fenomen protekcionizma u suvremenim uvjetima. Posebno je u suvremenoj teoriji za međunarodnu razmjenu značajan agrarni protekcionizam.
Poljoprivreda je značajno zanimanje velikog broja pučanstva grada Šibenika i njegove okoline u međuratnom razdoblju od 1918. do 1941. godine. U razdoblju kada se u gradu razvija industrija temeljem ...korištenja električne energije, po kojoj je Šibenik poznat kao prvi grad u Hrvatskoj, ova je proizvodnja utemeljena pretežno na uzgoju vinove loze i masline, dijelom i na povrtlarstvu. Svi pokazatelji donose podatke o značajnom udjelu poljoprivrede u održivosti tadašnjeg standarda težačkog elementa grada i neposredne okoline. Po proizvodnji vina i ulja šibensko područje zauzima središnje mjesto u Dalmaciji. Težište političke borbe na lokalnoj razini konstantno je bilo uvjetovano težnjom za osiguranjem boljih uvjeta privređivanja i osiguranja tržišta ovih osnovnih poljoprivrednih proizvoda, čijim je viškovima ovaj kraj u nekim razdobljima ostvarivao značajnu dobit. Problemi nedovoljno educiranog pučanstva za moderni način poljoprivredne proizvodnje nisu dopuštali da se ova gospodarska grana snažnije razvije. Nedovoljna zaštita državne politike oko poreza, carina, investicija i repromaterijala nije omogućila viši stupanj organizacije poljoprivrede niti nastanak samostalnog tržišta. Veličina posjeda i naslijeđeni kolonatski odnosi limitirali su primjenu suvremenog načina obrade zemljišta, budući da je poljoprivrednik teško mijenjao primitivne oblike obrade tla i nije uvijek rado prihvaćao modernu tehnologiju u toj privrednoj grani. Ovaj je znanstveni rad prvi prilog takve tematike u Šibeniku i dijelu njemu gravitirajućeg područja.
2013 yılında, H.L.A. Hart’ın bugüne kadar elimize ulaşmamış olan “Takdir (Discretion)” başlıklı bir çalışması yayımlandı. Metin, takdir kavramı ve bu kavramın hukuk içerisindeki yerine ilişkin ...görüşleri içeriyor. Hart, hukukun çeşitli nedenlerle, kaçınılmaz bir belirsizlik alanına sahip olduğunu ileri sürmektedir. Bu bakımdan düşünürün hukuk teorisi içerisinde takdir, özellikle hukuk kurallarının, söz konusu belirsizlikler nedeniyle çözüme götüremediği durumlar açısından faydalı bir hukuk yapma aracı olarak görülmektedir. Bununla birlikte takdir gerekçelendirilmiş olmalı, bu faaliyet rasyonellik ve sorumluluk ilkesi gözetilerek yerine getirilmelidir. Takdir kavramının anlamı, niteliği, kavramın hukuk sistemleri için rolü ve çeşitli görünüm biçimleri ile bir hukuk sistemi içindeki uygun kullanımı için gerektirdikleri, yeni ulaşılan bu metnin temel tartışma konuları olarak belirtilebilir. Bu çalışmada, Hart’ın söz konusu tartışma alanlarındaki temel argümanları, “Takdir” metni aracılığıyla incelenecektir. Ayrıca bu takdir yaklaşımına yönelik bazı temel eleştiriler ve değerlendirmelere de yer verilecektir. Bu vesileyle, okuruyla elli yedi yıl sonra buluşan “Takdir”in, Hart çalışmaları açısından taşıdığı önem değerlendirilmeye çalışılacaktır.
İdari işlemlerin sebepleri kanunlarda çeşitli biçimlerde ortaya konur. Bazen kesin ifadeler kullanılırken bazen de
belirsiz kavramlar kullanılarak ifade edildiği görülür. İşlemin sebebi, kamu düzeni, ...genel ahlak, kamu güveni,
lüzum, gereklilik, yetersizlik gibi belirsiz kavramlarla açıklandıysa, idare için yapılması gereken ilk şey kavramın
neyi ifade ettiğini bulmak ve sonra da somut olayın söz konusu kavramı karşılayıp karşılayamayacağını
çözmektir. Bu aşamalarda idarenin serbestisinin sınırını çizmek ise en temel ve tartışmalı meselelerden biridir.
Türk İdare Hukuku Doktrini, Alman İdare Hukuku Doktrininden farklı olarak, belirsiz hukuki kavramlar
olgusunu çoğunlukla idarenin takdir yetkisi kavramından farklı ele alınması gereken bir konu olarak görmez.
Ancak Alman İdare Hukukçuları takdir yetkisi ve belirsiz hukuki kavramları birbirinden titizlikle ayırır ve her
ikisini de detaylı şekilde analiz eder. Buradan yola çıkarak da yargının denetim alanını ortaya koymaya çalışır.
Alman Hukukçuların konuya yaklaşımı gitgide daha fazla hukuk sistemini etkisi altına alan bir yaklaşımdır ve
tarihsel süreçteki travmatik deneyimlerinden beslenerek ortaya çıkmıştır.
Evrensel Tak ve Çalıştır (Universal Plug and Play, UPnP) ve IoT iletişim protokolleri sayesinde cihazların birbirleriyle ve ağ ile bağlantıları çok daha kolay ve hızlı yapılabildiğinden ev ağındaki ...bağlantı sayısı da artmıştır. Akıllı televizyonlar ve temizlik robotları gibi akıllı cihazlar, yaşam konforumuzu artırmakta ve ev ağı üzerinden tüm dünyaya bağlantı sağlar hale gelmiştir. Bu nedenle, ev ağının internete bağlı olduğu gerçeği ağdaki akıllı cihazların güvenlik durumlarının sorgulanması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, ev ağı içerisindeki popüler cihazların güvenlik seviyelerinin analiz edilmesi sağlanmıştır. Ev Ağı içerisinde UPnP zafiyetine sahip cihazların varlığını tespit etmek için Python yazılım dili kullanılarak uygulama geliştirilmiştir. Geliştirilen uygulama kullanılarak ev ağı içerisindeki 15 adet cihazdan 3 adet cihazın UPnP açıklığına sahip olduğu görülmüştür. Bir senaryo içerisinde UpNP açıklığı kullanılarak saldırı uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma ile evdeki ağ ve iletişim yöntemleri güvenliğinin yanında her bir IoT cihazın güvenliğinin sağlanmasının gerekliliği ayrıntılı olarak sunulmuştur.
Almanya’da Türkiye kökenli göçmenlere yönelik olumsuz tutumlar, toplumda kurulan ilişkileri zedelemekte ve yükselen gündelik hayat ayrımcılığının temelini teşkil etmektedir. Türkiye-Almanya arası göç ...dalgalarından birini de akademik kaygılarla göç eden doktora öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında, Berlin’e doktora eğitimleri için gitmiş ve sahip oldukları sosyal-kültürel sermaye ile yüksek nitelikli göçmen statüsünde kabul edilebilecek 10 katılımcı ile yarı yapılandırılmış mülakat yapılarak, öğrencilerin gündelik hayat deneyimleri ve bu doğrultuda geçirdikleri baş etme süreçleri nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Bu doktora öğrencileri, kendilerine özgü göç amaç ve koşulları ile Almanya’nın en büyük azınlığını oluşturan diğer göçmen kuşaklardan farklılaşmaktadırlar. Bütün bu farklılaşmaya rağmen gündelik hayat deneyimlerinin, algıladıkları kalıp yargıların azınlık toplumunun üyeleri ile benzerlikler gösterdiği gözlemlenmektedir. Öte yandan baş etme süreçleri göz önüne alınırsa onlardan ayrışmaktadırlar. Bu aktörlerin deneyimleri, algıladıkları kalıp yargılarla geliştirdikleri taktikleri ve bu bağlamda kendisini gösteren aidiyet süreçleri makalenin ana sorunsalını oluşturmaktadır.
Bilgi birikiminin hızla artması bilgiye ulaşmayı ona sahip olmaktan daha önemli hâle getirmiştir. Bu ihtiyaç öğrenenin aktif olduğu bir öğretimin ve bilgiye ulaşmayı kolaylaştırıcı strateji, yöntem ...ve tekniklerin eğitim alanında kullanılmasını gerektirmiştir. Öğrenme süreci içerisinde öğrenciyi daha etkin hâle getiren yöntemlerden biri de aktif öğrenmedir. Bilgiye ulaşma konusunda temel dil becerilerinin önemi dikkate alındığında Türkçe öğretimiyle aktif öğrenme ilişkisinin kurulması zorunlu görünmektedir. Bu ilişkilendirme, öğrenenlerin hem dil becerilerinin gelişimine katkıda bulunabilecek hem de öğrenmeyi öğrenmelerine fayda sağlayabilecektir. Bu nedenle bu çalışmada aktif öğrenme yöntemine ait öğretimsel iş ve taktikler ile 2005 Türkçe Dersi Öğretim Programı’ndaki temel dil becerileri (dinleme/izleme, konuşma, okuma, yazma) amaç/kazanımları eşleştirilmiş; ayrıca bu iş ve taktiklerin Türkçe öğretiminde ne şekilde kullanılabileceğine yönelik örnekler sunulmuştur.
Mali güç ilkesi 1961 Anayasası ile birlikte Türk Hukuku’na girmiştir. Bu dönemden beri vergilendirme yetkisinin anılan ilkeye aykırı kullanımı ilgili normun iptali sonucunu doğurabilmektedir. Ancak ...bir vergi yasasının mali güce aykırılık ilkesi bakımından denetimi, yargısal denetimin Anayasal sınırlarını zorlayabilmektedir. Her şeyden önce mali güç kavramı bünyesinde farklı yaklaşımlar barındıran iktisadi bir kavramdır. Bu nedenle anılan kavrama ilişkin yapılacak yargısal bir denetimde, Anayasa Mahkemesi’nin yapacağı bazı tespitler belirli bir iktisadi tercihte bulunmak anlamına gelebilecektir. Bu doğrultuda çalışmada Anayasa Mahkemesi’nin mali güce göre vergilendirme ilkesine ilişkin istikrar kazanan içtihadının iktisadi anlamı belirlenmeye çalışılmıştır. Anayasa Mahkemesinin kavramın iktisat teorisindeki rolünü büyük ölçüde özümsediği sonucuna varılmıştır.
Amaç: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına; meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespiti amacıyla başvuran olguların kalıcı iş göremezlik oranları ve takdir oranlarının ...değerlendirmesi ile; hangi arızalara takdir uygulandığı ve takdir oranlarının neler olduğu ortaya konmuş, uygulama içinde ilgili Yönetmeliğin kısıtlılıkları tespit edilmeye çalışılmış ve öneriler geliştirmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Haziran 2015-Aralık 2016 tarihleri arasında trafik kazası sonrası kalıcı sakatlık iddiası ile meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespiti için başvuran 259 olgunun raporları geriye dönük değerlendirildi. Raporlarda kayıtlı, yaş, cinsiyet, kaza ile rapor düzenleme arasında geçen süre, arızaların dağılımı, iyileşme süreleri, hangi arızalar için takdir uygulandığı ve takdir oranları irdelendi. Veri analizinde, yüzde, oran, ortalama değerlerinin verildiği tanımlayıcı istatistikler kullanıldı. Bulgular: Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre meslekte kazanma gücünden kayıp oranı raporu düzenlenen 259 olgunun 182’si (%70.3) erkek, 77’si (%29.7) kadındı. En fazla olgu (%45.2) 20-39 yaş gru- bundaydı. Kaza tarihi ve son muayene tarihi arasında geçen süre 1-111 ay arasında değişiyordu. Toplamda 73 olgudaki arızalara (%23.1) takdir uygulanmıştı. Takdir uygulanan olguların arızaları ve takdir gerekçeleri ayrıntılı olarak tartışıldı ve ilgili Yönetmeliğin kısıtlılıkları ortaya konmaya çalışıldı. Sonuç: İlgili Yönetmelikte farklı klinik durumları gözetecek şekilde oranlar belirlenmemiş olmasının bir kısıtlılık olduğu, bu konuda uygulama birliğine, güncel tedavi yaklaşımları düşünülerek arıza ağırlık cetvelinin yenilenmesine ve adli tıp ve branş hekimlerinin birlikte yürüteceği çok kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu kanısındayız.