UP - logo
E-resources
Peer reviewed Open access
  • VAN GÖLÜ’NÜN GEÇ KUVATERNER...
    Naci GÖRÜR; M. ÇAĞATAY; Cengiz ZABCI; Mehmet SAKINÇ; Remzi AKKÖK; Hande ŞİLE; Sefer ÖRÇEN

    Bulletin of the Mineral Research and Exploration, 12/2015 151
    Journal Article

    Van Gölü çevresindeki taraçaların pek çoğu, Van Gölü Havzası’nın çok daha uzun dönem- li jeolojik geçmişine nazaran daha kısa bir dönemi yansıtır. Bunların depolanması, günü-müzden önceki son 125 bin yıl sırasında gerçekleşmiştir. Bu çökeller alüvyal yelpaze/ör- gülü akarsu, kumsal, Gilbert-tipi delta, kıyıyakını ve kıyıötesi gibi geniş bir yelpazede yer alan bir dizi sığ gölsel ve göl çevresi ortamlarında birikmişlerdir. Bunların litofasiyesleri- nin çeşitliliği, depolanma koşullarındaki iklimsel ve tektonik denetimlerin kanıtlarını oluş- turur. Su toplama havzasındaki yüksek rölyefli alanlar, bunların depolanmaları sırasında, gölün kıyısal alanlarına bol miktarda kırıntılı materyal sağlamış ve bu nedenle bölgede bas- kın olarak karasal kırıntılı çökeller görülmesine sebep olmuştur. Kaba kırıntılı sedimanla- rın yaygın olarak Gilbert-tipi deltaların oluştuğu büyük akarsuların ağızlarında gerçekleş- miştir. Akarsu-denetimli gölsel deltalar, göl seviyesinin yükselmesi sırasında oluşmuştur. Göl havzasının doğu kenarında göreceli olarak daha yaygın ve kalın gözlenen bu çökeller, batı rüzgârlarının etkisinden korunmuş düşük-enerjili kıyı ortamının varlığına işaret eder. Bununla beraber, deltaları çevreleyen aynı göl kenarının bazı alanlarında, dalgalar ve fırtı- na-kökenli kıyıboyu akıntıları tarafından taşınan sedimanlar ile beslenen kumsallar oluş- muştur. Kıyıyakını fasiyesinde görülen kaba-taneli kırıntılı malzeme, Paleo-Van Gölü’nün kıyılarının büyük olasılıkla fırtınalar ve fırtına-kökenli akıntıların varlığına maruz kaldığı- nı gösterir. Ancak, gölün yüksek kıyı çizgisi zamanlarında kıyıyakını çökellerinde derece- li tabakalanma ve taban yapıları gibi turbidit depolanmasına ilişkin herhangi bir kanıt bu- lunmaması, türbidit akıntılarının göl kenarı boyunca sediman taşınmasında önemli bir et- ken olamadığı göstermektedir. Gölün kıyıötesi yanal olarak devamlı, ince tabakalanmalı varvlı ve bazı kesimlerinde göçme ve konvülüt tabakaları gibi hidroplastik bozulma yapı- ları da içeren ince-taneli kumtaşları ve çamurtaşlarının çökeldiği durgun bir su kütlesi or- tamıydı. Van Gölü çevresindeki taraça çökellerinin yaşlarının yeterince bilinmemesi,, bu taraçalar arasında tam anlamıyla bir deneştirme yapılamasını engeller. Ancak incelenen ta- raça istiflerinde büyük-ölçekli döngülerin görülmemesi, her bir taraçanın daha yüksek göl seviyesi değişimlerine bağlı olarak meydana geldiğine ve bu olayı da bir regresyonun ta- kip ettiğine işaret eder. Elde edilen yaş verileri 1760 m (odsy) yüksekliğine kadar çıkan yüksek göl seviyelerinin son buzullaşma arası (MIS 5; 123-71 bin yıl (GÖ)) ile bunu ta- kip eden  26-24 bin yıl  (GÖ), 22-21 bin yıl (GÖ) ve 10-6 bin yıl (GÖ) arasında oluştuğu- nu göstermektedir. Taraçaların yükselmeye ters orantılı olarak gençleşmeleri, göl seviyesi- nin zamanla giderek alçaldığına veya zamanla katlanmış olarak artan yükselmenin etkisi- ne veya her ikisine birden bağlı olduğuna işaret eder. Göl seviyesi değişimleri olasılıkla ik- limsel, volkanik ve tektonik süreçlerin birlikte işlemesinin bir sonucu olarak gerçekleşmiş- tir. Gölün hidrolojik olarak bir kapalı havza olduğu göz önünde bulundurulacak olunursa, iklim olasılıkla diğerlerinden daha etkin bir rol oynamıştır. En genç taraça seviyesinin ya-şı 6 by (GÖ) olmasından dolayı, havzadaki iklim belki de göreli olarak daha kurak ve eva- poratif bir karakterdeydi. Gölün günümüzden önceki son 600 bin yıllık bütün geçmişi sıra- sında, bu alanın jeolojisi Türkiye’nin aktif eğim- ve doğrultu-atımlı neotektonik rejimi et- kisiyle şekillenirken, gölün kıyıötesinde karakteristik göçme yapıları, konvülüt tabakalan- ma ve çoğunlukla da Nemrut Volkanı’na bağlı patlama ürünleri oluşmuştur.