Kur’ân âyetlerinin nüzûlü ile ilgili olayların bilinmesi, onun doğru anlaşılmasına katkı sağlayan unsurlardan biridir. “Muvâfakât-ı Ömer” olarak isimlendirilen örnekler de Kur’ân’ın nüzûlü ile ...alakalı olduğundan, ilgili âyetlerin anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Hz. Ömer’in muvafakat örneklerinden kastedilen, onun “Rabbim’e üç şeyde muvafık oldum” gibi ifadelerinin akabinde zikrettiği hususlardır. Onun, Rabbine muvafakatı, hükmüne uygun görüş beyan etmesi demektir. Bu durum en büyük faziletlerinden ve hayatının en önemli kesitlerinden sayılmaktadır. Muvâfakât-ı Ömer ile ilgili varit olmuş bazı rivayetler, birçok muvafakat hadisesinin var olduğunu göstermektedir. Hz. Ömer’in Makâm-ı İbrahim’in namazgâh edinilmesi talebi, Peygamber eşlerinin örtünmelerini arzulaması ve Peygamber eşlerine Hz. Peygamber’i rahatsız etmeleri durumunda Allah’ın onların yerine daha iyilerini eş kılacağı ifadesi üzerine inen âyetler bu kabilden olan örneklerdir. “Muvâfakât-ı Ömer” konusuyla ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu çalışmalar genel olarak Sünnî kaynaklar çerçevesinde olmuştur. Bu araştırmada Sünnî kaynaklarda yer verilen “Muvâfakât-ı Ömer” örneklerinin, Şîa tefsir kaynaklarında ele alınış tarzı üzerinde durulmuştur. Dolayısıyla araştırma Muvâfakât-ı Ömer’in Şîa tefsir kaynaklarında ele alınış biçiminin kritiğidir. Özet: Müfessirler başta olmak üzere İslam alimleri, Kur’ân-ı Kerim’in doğru anlaşılabilmesi için onunla herhangi bir şekilde bağlantısı bulunan birçok alanda önemli çalışmalar yapmış ve yapmaya devam etmektedirler. Kuşkusuz ki bu alanlardan biri de Kur’ân âyetlerinin nüzûlü ile ilgili meseleleri konu edinen çalışmalardır. “Muvâfakât-ı Ömer” olarak isimlendirilen örnekler de Kur’ân’ın nüzûlü ile alakalı olduğundan, ilgili oldukları âyetlerin anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.Hz. Ömer’in muvafakat örneklerinden kastedilen, onun “Rabbim’e üç şeyde muvafık oldum” gibi ifadelerin akabinde zikrettiği hususlardır. Onun, Rabbine muvafakatı, hükmüne uygun görüş beyan etmesi demektir. Bu durum Hz. Ömer’in en büyük faziletlerinden ve hayatının en önemli kesitlerinden sayılmaktadır. “Muvâfakât-ı Ömer” ile ilgili varit olmuş bazı rivayetler, birçok muvafakat hadisesinin gerçekleştiğini göstermektedir. Öyle ki, bazı alimler muvafakat örneklerinin sayısını yirmiye kadar çıkarmıştır. Muvâfakât-ı Ömer’e tahsis edilen bu çalışmada, muvafakat örneklerinin bütünü ele alınmamıştır. Zira böyle bir araştırma, bir makalenin ebadını aşacak daha kapsamlı çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Bundan dolayı burada, sadece Hz. Ömer’in şu beş muvafakat örneği üzerinde durulmuştur: Makam-ı İbrahim’in namazgâh edinilmesini istemesi üzerine inen âyet (el-Bakara 2/125). Peygamber eşlerinin örtünmelerini arzulaması üzerine inen âyet (el-Ahzâb 33/53). Peygamber eşlerine Hz. Peygamber’i rahatsız etmeleri durumunda Allah’ın onların yerine daha iyilerini Resûlüne eş kılacağı ifadesi üzerine inen âyet (et-Tahrîm 66/5).Bedir esirlerinin hükmü hakkındaki görüşüne uygun olarak inen âyetler (el-Enfâl 8/67-69).Hz. Peygamber Abdullah b. Übeyy’in cenaze namazını kılmaya azmettiği zaman, Hz. Ömer’in Hz. Peygamberden, onun cenaze namazını kılmaması isteğine uygun olarak inen âyet (et-Tevbe 9/84).“Muvâfakât-ı Ömer” konusu ile ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu çalışmalar genel olarak Sünnî kaynaklar çerçevesinde olmuştur. Bu araştırmada ise Sünnî kaynaklarda yer alan “Muvâfakât-ı Ömer” örneklerinden yukarıda zikredilen beş örneğin, en önemli Şîa tefsir kaynaklarında; ele alınmışsa ele alınış tarzı, göz ardı edilmişse bu konuda nasıl bir yol izlendiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu araştırma, Sünnî kaynaklarda ele alınan Muvâfakât-ı Ömer örneklerinden bazılarının en önemli Şîa tefsir kaynaklarındaki durumunun kritiği şeklinde olmuştur. Araştırma neticesinde böyle bir çalışmanın yapıldığına vakıf olunamamıştır. Bu özelliğiyle çalışmanın alana yeni bir katkı sunacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada genel olarak şöyle bir yöntem izlenmiştir: Öncelikle Hz. Ömer’in Rabbine muvafakatının ne demek olduğu açıklanmış ardından da Sünnî kaynaklarda yer alan muvafakat örnekleri hakkında kısa bir bilgi verilmiştir. Sonra Sünnî kaynaklarda “Muvâfakât-ı Ömer”den olduğu kabul edilen örneklerden sadece yukarıda zikredilen beş örnek arz edilmiştir. Daha sonra çalışmanın ana temasını oluşturan “bu örneklerin başlıca Şia tefsirlerindeki durumu” ele alınmış ve bu durum tahlil ve değerlendirmeye tabi tutularak bir neticeye varılmaya çalışılmıştır.Yapılan çalışma neticesinde şu sonuçlara varılmıştır:Ehl-i Sünnet kaynaklarında Muvâfakât-ı Ömer’den olduğu sabit olan bazı örneklere, Şîa tefsir kaynaklarında hiçbir şekilde değinilmediği görülmüştür. Hz. Ömer’in “Makâm-ı İbrahim”in namazgâh edinilmesini istemesi üzerine, bu isteğine muvafık olarak inen âyet ile Hz. Peygamber’in Abdullah b. Übeyy’in cenaze namazını kılmaya azmettiği zaman Hz. Ömer’in onun cenaze namazını kılmaması talebine uygun olarak inen âyet bu örneklerdendir. Ehl-i Sünnet’in sahih hadis kaynaklarında “Muvâfakât-ı Ömer”den olduğu sabit olan bu tür örneklere, Şîa tefsir kaynaklarında hiçbir şekilde değinilmemiş olması, ilgili rivayetlerin Şîa’nın hadis kriterlerine uymadığı gerekçesine dayanabileceği sonucuna varılabilir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında hem olayın Muvâfakât-ı Ömer’den olduğuna hem de başka bir olay üzere nazil olduğuna açıkça delalet eden, sıhhat açısından aynı kuvvette olan ve hatta ravileri bile aynı olan iki rivayetin bulunduğu durumlarda, Şîa tefsir kaynaklarının Hz. Ömer ile ilgili olmayan rivayeti zikrettiği, Hz. Ömer ile ilgili olan rivayete ise ya hiçbir şekilde değinmediği ya da zayıf olduğuna işaret ederek yer verdiği görülmüştür. Hz. Ömer’in peygamber eşlerinin örtünmelerini istemesi üzerine, bu isteğine uygun olarak inen Hicâb âyeti buna örnek verilebilir. Şii müfessirlerin bu tür örneklerle ilgili sergiledikleri duruşun tamamen mezhep taassubuna dayandığı ve bundan dolayı Hz. Ömer’in faziletine yorumlanabilecek rivayeti görmezden geldikleri anlaşılabilir. Şii müfessirlerin Ehl-i Sünnet’in hadis kaynaklarında yer alıp Hz. Ömer için övgü kaynağı sayılan muvafakat ile ilgili rivayetlere yer vermezken, aynı kaynaklarda yer alıp Hz. Hafsa ve Hz. Aişe’yi kınayan rivayetlere yer vermiş olmaları da dikkat çeken hususlardan biridir. Bu müfessirler, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in eşlerine, onu rahatsız etmeleri durumunda Yüce Allah’ın, onların yerine daha iyilerini Resûlüne eş kılacağını ifade etmesi üzerine, onun bu ifadesine muvafık olarak inen âyetin tefsirinde bu yöntemi izlemişlerdir. Şiilerin kendi tefsirlerinde Hz. Ömer ile ilgili izledikleri bu yöntemin de Hz. Ömer’e karşı besledikleri olumsuz tavrın başka bir şekildeki tezahürü olarak yorumlanabilir. Şii müfessirler, Hz. Peygambere suç isnat ettiği yanılgısından hareketle, Ehl-i Sünnet’in Muvâfakât-ı Ömer ile ilgili tefsir kaynaklarında zikrettikleri birçok rivayetin batıl ve uydurma olduğunu ifade etmişlerdir. Bu bağlamda Bedir esirleri ile ilgili nazil olan âyetin Hz. Ömer’in görüşüne muvafık olarak indiğini ifade eden hadisler için bu tür ifadeleri kullanmışlardır. Oysa bu rivayetlerde Hz. Peygamber’in suç işlediğini ifade eden bir şeyin söz konusu olmadığı, dolayısıyla bu kanaate varmalarının ilgili hadisleri yanlış yorumlamalarından kaynaklandığı sonucuna ulaşılabilir.
Knowing the occasions related to the revelation of the Qur'ānic verses is one of the factors contributing to its correct understanding. Since the examples named as "Umar's Muwāfaqāt" (corcurrences of Umar’s perception with certain divine revelatio) is related to the occasion of Qur'ān's revelation, they also contribute to the understanding of the related verses. ‘Umar's Muwāfaqāt instances refers here to the subject mentioned after his expression of "I agreed with my Lord in three things." His agreement with His Lord is that he delivered an anticipating opinion, appropriate to God’s provision. This is considered to be of the great virtues of ‘Umar and of the most important sections of his life. Some narrated reports of ‘Umar's Muwāfaqāt shows that there were many occasions of agreement. Of these instances, the verses that come upon his request that Abraham’s Maqām is taken as a place of prayer and the Prophet’s wives to veil as well as his statement to the Prophet’s wives that God will grant him better wives than them if they give trouble to the Prophet. There have been conducted a number of studies on the subject of ‘Umar's Muwāfaqāt. However, these studies are generally framed by Sunnī sources. This study focuses on the way in which the instances of “‘Umar's Muwāfaqāt" included in the Sunni sources are discussed in the sources of Shi’a tafsir. Therefore, the study is the critique of the way that ‘Umar's Muwāfaqāt is handled in Shia tafsir sources.Summary: Muslim scholars particularly Qur’ānic exegetists, have conducted important works in numerous areas that have would have any relations to the Qur'an in order that it is understood correctly. No doubt that one of these areas deals with issues related to the reasons of revelation of Qur'anic verses. The examples named as "Muwāfaqāt ‘Umar" are related to the reasons of the revelation and contribute to the understanding of the Qur’ānic verses.Muwāfaqāt ‘Umar literally means “the agreements of ʿUmar” (i.e. with God). It is taken from his expression, "I agreed with my Lord in three things." His agreement with His Lord is that he delivered an anticipating opinion, appropriate to God’s provision. This is considered to be of the great virtues of ‘Umar and is regarded as one of the most important sections of his life.The numerous narrations on Muwāfaqāt ‘Umar show that there were many occasions of such agreement. Actually, some scholars raised the number of muwāfaqāt to twenty. This study does not deal with all instances of Muwāfaqāt ‘Umar, as such an undertaking would require more extensive research to cover the topic in-depth. Hence, only five instances of the muwāfaqāt are discussed:The verse rev
Kur’an ilimleri kaynaklarında yer alan, Kur’an’da neshin kısımları başlığı altında genellikle hükmü mensûh tilâveti bâki, tilâveti mensûh hükmü bâki ve hem tilâveti hem de hükmü mensûh âyetler ...şeklinde bir taksime gidilmiştir. Her iki kısmıyla tilâveti mensûh olan âyetler elimizdeki Mushaf’ta yer almamaktadır. Bu tür âyetlerin mevcut olduğuna delalet eden şey, bu konuda vârit olan âhâd hadislerdir. Âhâd hadislere dayanarak kavramsal anlamdaki bir Kur’ân ayetinin tilâveten neshedildiği sonucuna varılamayacağı gibi, tilâveti mensûh olduğu ifade edilen bir ayetin tevâtür şartını taşımıyor olması da ona kavramsal anlamda Kur’an ayeti denmesini engellemektedir. Bu durum bazı araştırmacıları tilâveti mensûh âyet bulunmadığını ispatlama çabasına itmiştir. Diğer bir grup da sahih hadislerle sabit olduğundan hareketle tilâveti mensûh âyetlerin bulunduğunu savunmuştur. Her iki durumda da karşımıza çözülmesi gereken bir problem çıkmaktadır. Tilâveti mensûh ayetin bulunmadığını söylemek bu konuda vârit olan sahih hadislerin âhâd olduğu gerekçesiyle reddedilmesini gerektirirken tilâveti mensûh ayetlerin var olduğunu söylemek de mütevâtir olmayan ayetlere Kur’an ayeti denmesi gerektirir. Araştırma neticesinde bu probleme çözüm olabilecek bir çalışmanın yapılmadığı anlaşılmıştır. İşte bu çalışmayla söz konusu problemin çözümü amaçlanmıştır. Bu çalışmanın sonunda tilâveti mensûh âyetlerin bulunmadığını söyleyenlerin, tilaveti mensuh ayetlerin varlığının kabul edilmesi durumunda kavramsal anlamdaki Kur’an’a zarar verilebileceği endişesini taşıdıkları ve bundan hareketle diğerlerinin delillerini reddetme çabasına girdikleri anlaşılmıştır. Ancak tilâveti mensûh âyetlerin var olduğunu söyleyenlerden hiç kimsenin, söz konusu âyetlerin kavramsal anlamdaki Kur’an âyeti olduğu iddiasında bulunmadıkları görülmüştür. Onların tilaveti mensûh ayetten kastettiklerinin, nüzulünden Mushaf haline gelinceye kadarki kısmı da içine alan Kitab’ın ayetleri olduğu anlaşılmıştır. Bu Kitap’tan sadece kavramsal anlamdaki Kur’an ayeti olmayan bazı ayetlerin tilâvetinin neshedildiği, hadislerde ifade edilenlerin de bu ayetler olduğu görülmüştür. Dolayısıyla tilavetinin neshedildiği ifade edilen ayetlerin tevatürle sabit olan Kur’an ayeti olmayıp sadece sahih sünnetle sabit olan ve yine sahih sünnetle neshedildiği bildirilen ayetler olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki tartışmada da ‘ayet’ kelimesinin genel kullanımı ile kavramsal kullanımı arasındaki farka dikkat edilmemesinin önemli bir etkisinin olduğu söylenebilir.
لقد كان القرن الثالث الهجري قرناً حافلاً بالتقدم النوعي في المنجزات العلمية، حيث تميزت تلك المنجزات العلمية بالاتساع في المادة العلمية المجموعة، والتنظيم الدقيق والفريد من نوعه لها، ومن جملة ذلك ...التراث العلمي علمُ التفسير المأثور، الذي تم جمعه من الأجزاء والمدوَّنات التفسيرية التي كُتِبت في القرنين الأول والثاني، ثم كان عصر التصنيف في القرن الثالث. وقد كان الإمام البخاري متميزًا عن سائر علماء القرن الثالث بمنهج منضبط في شأن التعامل مع التفسير بشكل عامٍّ؛ فلا نجده يحفَلُ كثيرًا في صحيحه بالتفسير بالرأي المجرّد، إلا إذا خَلَتِ الآيةُ عن تفسير مأثور. والتفسير المأثور لدى البخاري يشتمل على الأقسام الأربعة المشهورة، وهي: تفسير القرآن بالقرآن، وتفسير القرآن بالسُّنة، ثم تفسير القرآن بأقوال الصحابة، وتفسير القرآن بأقوال التابعين. ولكن المعتمد في تفسير الصحابي والتابعي عند البخاري أن يكون في أمور لا مجال للاجتهاد فيها. الكلمات المفتاحية: التفسير، المأثور، البخاري، القرن الثالث، الصحابة، التابعون.
Knowing the occasions related to the revelation of the Qur'ānic verses is one of the factors contributing to its correct understanding. Since the examples named as "Umar's Muwāfaqāt" (corcurrences of ...Umar’s perception with certain divine revelatio) is related to the occasion of Qur'ān's revelation, they also contribute to the understanding of the related verses. ‘Umar's Muwāfaqāt instances refers here to the subject mentioned after his expression of "I agreed with my Lord in three things." His agreement with His Lord is that he delivered an anticipating opinion, appropriate to God’s provision. This is considered to be of the great virtues of ‘Umar and of the most important sections of his life. Some narrated reports of ‘Umar's Muwāfaqāt shows that there were many occasions of agreement. Of these instances, the verses that come upon his request that Abraham’s Maqām is taken as a place of prayer and the Prophet’s wives to veil as well as his statement to the Prophet’s wives that God will grant him better wives than them if they give trouble to the Prophet. There have been conducted a number of studies on the subject of ‘Umar's Muwāfaqāt. However, these studies are generally framed by Sunnī sources. This study focuses on the way in which the instances of “‘Umar's Muwāfaqāt" included in the Sunni sources are discussed in the sources of Shi’a tafsir. Therefore, the study is the critique of the way that ‘Umar's Muwāfaqāt is handled in Shia tafsir sources.Summary: Muslim scholars particularly Qur’ānic exegetists, have conducted important works in numerous areas that have would have any relations to the Qur'an in order that it is understood correctly. No doubt that one of these areas deals with issues related to the reasons of revelation of Qur'anic verses. The examples named as "Muwāfaqāt ‘Umar" are related to the reasons of the revelation and contribute to the understanding of the Qur’ānic verses.Muwāfaqāt ‘Umar literally means “the agreements of ʿUmar” (i.e. with God). It is taken from his expression, "I agreed with my Lord in three things." His agreement with His Lord is that he delivered an anticipating opinion, appropriate to God’s provision. This is considered to be of the great virtues of ‘Umar and is regarded as one of the most important sections of his life.The numerous narrations on Muwāfaqāt ‘Umar show that there were many occasions of such agreement. Actually, some scholars raised the number of muwāfaqāt to twenty. This study does not deal with all instances of Muwāfaqāt ‘Umar, as such an undertaking would require more extensive research to cover the topic in-depth. Hence, only five instances of the muwāfaqāt are discussed:The verse revealed after his request that the Maqām of Abraham is taken as a place of prayer (Q 2:125).The verse revealed after requesting that the Prophet orders his wives to veil (Q 33:53).The verse revealed after his statement to the Prophet’s wives that God will grant him better wives if they continue to bother the Prophet (Q 66:5).The verses revealed in agreement with his view on the judgment upon the captives of the Battle of Badir (Q 8:67-69).The verse revealed in agreement with his demand that the Prophet should not perform the funeral prayer on Abdullah b. Ubayy when the Prophet had willed to do so (Q 9:84). A number of studies have been conducted on the subject of Muwāfaqāt ‘Umar. However, these studies are generally within the framework of Sunni sources. This study, on the other hand, discusses how the above cited five instances of “Muwāfaqāt ‘Umar" are mentioned or ignored in the most prominent Shi’î tafsir sources. Therefore, the study is the critique of the way that Muwāfaqāt ‘Umar is handled in the most prominent Shi’i exegesis.Following a survey of existing research, no previous study of this topic was found. Thus, this study is expected to make a new contribution to the field. In this study, the following process was generally followed: Initially, ‘Umar’s Muwāfaqāt with His Lord was defined, followed by providing brief information of the instances of these muwāfaqāt incorporated within the Sunni sources. Then, of those accepted "muwāfaqāt" within Sunni sources, only five instances were selected, as cited above. This was followed by the "case of these examples in the primary exegesis of the Shia", which constitutes the main theme of this study. The designated case was then analysed and evaluated in order to reach a conclusion on the topic at hand.As a result of this research, the following conclusions were reached:It is seen that some instances of Muwāfaqāt ‘Umar cited in the Sunni sources have not been mentioned at all in the Shi’i Tafsir sources; such as the examples of the verse revealed after ‘Umar’s request that the station or maqām of Abraham is taken as a place of prayer. Also, the same was observed for the verse revealed after his demand that the Prophet should not perform the funeral prayer on Abdullah b. Ubayy when the Prophet willed to do so. It was found that the reason for these exclusions may be the fact that the narrations do not comply with the hadith criteria of Shi’a.In the cases where there are two narratives which the former clearly show that the occasion is from the Muwāfaqāt 'Umar and the latter that it is revealed for another case and they have both the same soundness and narrators, it is seen that the narrations non-related to 'Umar is cited and the narration related to ‘Umar is either not mentioned at all or pointed out that it is weak. An example of this is the Hijab verse, revealed after ‘Umar’s request that the Prophet’s wives wear the veil. It may be understood that the position that the Shi’i interpreters exhibit about such examples is based entirely on sectarian fanaticism and they ignore the narrations that can be interpreted as 'Umar's virtue.It is one of the remarkable points that while the Shi’i exegetists do not mention the narrations related to Muwāfaqāt Umar cited and considered as his virtue in Sunni sources, they on the other hand, cite within the same sources some narrations which condemn Ḥafṣah and ‘Ā’ishah. These exegetists follow this perspective in the interpretation of the verse revealed after ‘Umar’s statement to the Prophet’s wives that God will grant to him wives better than them if they continue bothering the Prophet. It can be commented that this approach of the Shi’i exegetists in their Tafsirs towards ‘Umar is also another manifestation of their negative attitude towards him.The Shi’i exegetists argue that the bulk of muwāfaqāt narrations cited in the Sunni sources of tafsir are unsound and fabricated as Shi’i exegetists are deluded that such narrations lay blame on the Prophet. In this context, with regards to the verse on the captives of the Battle of Badr revealed in agreement with ‘Umar’s view, all these narrations are deemed unsound and fabricated. It may be concluded these narrations, in reality, do not put the Prophet at fault and therefore their deductions of such interpretations stem from their misinterpretations of the related narrations.
Kur'an ilimleri kaynaklarında yer alan, Kur'an'da neshin kısımları başlıǧı altında genellikle hükmü mensÛh tilâveti baki, tilâveti mensÛh hükmü baki ve hem tilâveti hem de hükmü mensÛh âyetler ...şeklinde bir taksime gidilmiştir. Her iki kısmıyla tilâveti mensÛh olan âyetler elimizdeki Mushaf ta yer almamaktadır. Bu tür âyetlerin mevcut olduǧuna delalet eden şey, bu konuda varit olan âhâd hadislerdir. Âhâd hadislere dayanarak kavramsal anlamdaki bir Kur'an ayetinin tilâveten neshedildiǧi sonucuna varılamayacaǧı gibi, tilâveti mensÛh olduǧu ifade edilen bir ayetin tevatür şartını taşımıyor olması da ona kavramsal anlamda Kur'an ayeti denmesini engellemektedir. Bu durum bazı araştırmacıları tilâveti mensÛh âyet bulunmadıǧını ispatlama çabasına itmiştir. Diǧer bir grup da sahih hadislerle sabit olduǧundan hareketle tilâveti mensÛh âyetlerin bulunduǧunu savunmuştur. Her iki durumda da karşımıza çözülmesi gereken bir problem çıkmaktadır. Tilâveti mensÛh ayetin bulunmadıǧını söylemek bu konuda varit olan sahih hadislerin âhâd olduǧu gerekçesiyle reddedilmesini gerektirirken tilâveti mensÛh ayetlerin var olduǧunu söylemek de mütevâtir olmayan ayetlere Kur'an ayeti denmesi gerektirir. Araştırma neticesinde bu probleme çözüm olabilecek bir çalışmanın yapılmadıǧı anlaşılmıştır. İşte bu çalışmayla söz konusu problemin çözümü amaçlanmıştır. Bu çalışmanın sonunda tilâveti mensÛh âyetlerin bulunmadıǧını söyleyenlerin, tilaveti mensÛh ayetlerin varlıǧının kabul edilmesi durumunda kavramsal anlamdaki Kur'an'a zarar verilebileceǧi endişesini taşıdıkları ve bundan hareketle diǧerlerinin delillerini reddetme çabasına girdikleri anlaşılmıştır. Ancak tilâveti mensÛh âyetlerin var olduǧunu söyleyenlerden hiç kimsenin, söz konusu âyetlerin kavramsal anlamdaki Kur'an âyeti olduǧu iddiasında bulunmadıkları görülmüştür. Onların tilaveti mensÛh ayetten kastettiklerinin, nüzulünden Mushaf haline gelinceye kadarki kısmı da içine alan Kitab'ın ayetleri olduǧu anlaşılmıştır. Bu Kitap'tan sadece kavramsal anlamdaki Kur'an ayeti olmayan bazı ayetlerin tilâvetinin neshedildiǧi, hadislerde ifade edilenlerin de bu ayetler olduǧu görülmüştür. Dolayısıyla tilavetinin neshedildiǧi ifade edilen ayetlerin tevatürle sabit olan Kur'an ayeti olmayıp sadece sahih sünnetle sabit olan ve yine sahih sünnetle neshedildiǧi bildirilen ayetler olduǧu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki tartışmada da 'ayet' kelimesinin genel kullanımı ile kavramsal kullanımı arasındaki farka dikkat edilmemesinin önemli bir etkisinin olduǧu söylenebilir.
Haydar Hatipoğlu’nun Tefsirine Metodolojik Bir Yaklaşım
A Methodological Approach to Haydar Hatipoğlu's Tafseer
Abdurrahman ENSARİ
Doç. Dr. Mardin Artuklu Üniversitesi,
İslami İlimler Fakültesi, ...Temel İslam Bilimleri, Tefsir Anabilim Dalı
Associate Prof., Mardin Artuklu University Faculty of Islamic Sciences, Basic Islamic Sciences, Department of Tafseer, Mardin, Tütkiye
ORCID ID: 0000-0002-2289-8806 abdurrahmanensari@gmail.com.
Öz
Haydar Hatipoğlu (ö.1995) İslami ilimlerin farklı alanlarında birçok eser kaleme almış yakın dönem âlimlerindendir. Genel olarak yazdığı eserler yayınlanmış olmakla birlikte yayınlanmamış çalışmaları da vardır. Araştırma konusu olan tefsiri onun yayınlanmamış eserlerindendir. Hatipoğlu’nun bu çalışması Kur’an-ı Kerîm’in başından Âl-i İmrân sûresinin 138. âyetine kadar olan kısmın tefsirinden ibarettir. Yapılan bir çalışma ile ilgili temel bilgiler onun giriş kısmında yer alır. Bu çalışmada böyle bir kısım yer almamaktadır. Bu da doğal olarak çalışmayı ilim camiasına tanıtma işini alanda emek sarf etmek isteyen araştırmacılara bırakmaktadır. İşte bu araştırma ile tam olarak gerçekleştirilmek istenen budur. Bu makale giriş, iki bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Giriş kısmında makalenin konusu, alanı ve ele aldığı konuya duyulan ihtiyaç kısaca ifade edilmiştir. Birinci bölümde yazarın hayatı, eserleri ve tefsiri hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde tefsirin yöntemi değerlendirilmiştir. Çalışmanın ana konusunu oluşturan bu bölümde tefsirde yer alan konular tek tek ele alınıp metodolojik açıdan incelenmiştir. Metodolojik açıdan incelenen bu tefsirdeki ana başlıklardan hareketle müfessirin belli bir düzene göre âyetleri yorumlamaya çalıştığı anlaşılmıştır. Hatipoğlu âyetin ihtiva ettiği bilgilerin muhatabın zihnine sistematik bir şekilde oturmasını sağlamak amacıyla genel olarak tefsirinde şöyle bir yöntem izlemiştir: Ayetin meali, nüzûl sebebi, ihtiva ettiği bazı kelimeler, kısa bir tefsiri, delalet ettiği fıkhi hükümler ve ayetler arasında bulunan münasebet. Bazen aynı manayı ifade eden farklı başlıkların üslup birliğini bozduğu gerçeği de müfessirin yaptığı çalışmayı tamamlamaya ömrünün kifayet etmediği dolayısıyla çalışmasını gözden geçirme imkânı bulamadığı vakıasıyla izah edilebilir.
Anahtar kelimeler: Tefsir, Haydar Hatipoğlu, Metodoloji, Fıkhi hüküm, Nüzûl sebebi, Münasebet.
Abstract
Having a wide range of treatise in different branches of Islamic studies, Haydar Hatipoglu (d. 1995) is a scholar of modern times. While most of the works he pinned were published, there exist some others that have not been published yet. The tafseer work by him which this article focuses on is an unpublished work. Tafseer work of Hatipoglu consists of the commentary on verses from the very beginning of the Qur’an to the 138th verse of surah Ali ‘İmran. As generally known, epilogue part of each scholarly work encompasses fundamental data relating to the work. However, the work lacks these data in the very beginning of it, thus it leads the mission of introducing the work for scholarly-circles to be undertaken by meticulous researchers. This article aims to realize the mission of introducing tafseer of Hatipoglu. The article consists of introduction, two main parts and conclusion parts. The introductory section of the article presents sound data on the author’s biography, his overall works and his tafseer in question. The second part consists of an analysis on the methodology of tafseer by Hatipoglu. This section can be deemed as the main content of article as it reviews the topics within the tafseer individually through lenses of methodology. As a result of methodological analysis, it is clear that the exegete Hatipoglu performs his commentary in line with a systematic roadmap when the sub-headings in it; such as the translation of verses, occasions of revelation in relation, per se vocabulary within verses, a short commentary, the special provisions that each verse encloses and relationship among the verses, are taken into consideration. It can be also concluded that separate sub-headings denoting the same content occasionally break the overall structure of work, appearing to have stemmed from the fact that the author’s death occured before completing his work.
Keywords: Tafseer, Haydar Hatipoglu, methodology, Legal Provisions, Occasions of Revelation, Relating Verses.
Öz
Tilâveti mensûh ayetlerin önemli bazı `Ulûmü’l-Kur’ân kaynaklarında “Kur’an’da neshin kısımları” gibi bir başlık altında ele alınmış olması çeşitli soru işaretlerinin zihne takılmasına neden ...olmuştur. Lafzî tevâtür derecesine ulaşmamış, tilâveti mensûh ayetlere Kur’an denebilir mi? Bu ayetler Kur’an’da yer almadığı halde böyle bir taksime gerek var mı? “Kur’an’da neshin kısımları” ifadesindeki “Kur’an” kelimesinden kastedilen kavramsal anlamdaki Kur’an değil mi?
Yapılan araştırmada bu tür sorulara tatmin edici cevapların bulunamamış olması, böyle bir çalışmanın yapılmasına neden olmuştur. Bu anlamda çalışmanın alana yeni bir şey katacağı düşünülmektedir.
Çalışmada önce giriş mahiyetinde Kur’an ve nesih kavramları hakkında kısa bir bilgi arz edilmiş, sonra “Kur’an’da neshin kısımları” gibi başlıklar altında verilen bilgi sunulmuş, ardından bu bilginin başlıkla uyumlu olup olmadığı ortaya konmuş ve nihayet genel bir değerlendirme ile makale sonuçlandırılmıştır.
“Kur’an’da neshin kısımları” gibi başlıklar altında zikredilen bilginin başlıkla uyumlu olmadığı, tevâtür şartının tahakkuk etmediği tilâveti mensûh ayetlerin böyle bir başlık altında zikredilmiş olmasının isabetli olmadığı, başlıktaki “Kur’an” kelimesinden kastedilenin kavramsal anlamdaki Kur’an olmadığı, böyle bir başlık yerine, “neshin kısımları” gibi genel bir başlık kullanmanın daha isabetli olacağı sonucuna varılmıştır.