Antiepileptik ilaçların epilepsili çocukların D vitamini düzeylerine etkisiGiriş: Epilepsi çocukluk çağında sık görülebilen bir nörolojik hastalık olup antiepileptik ilaç tedavisini gerektirmektedir. ...Çeşitli antiepileptik ilaçların vitamin D metabolizması üzerine olumsuz etkileri bilinmektedir. Bu çalışmada epilepsi tanılı çocuklarda sıklıkla kullanılan valproat, levetirasetam ilaçlarının 25 OH vitamin D düzeyleri üzerine etkisinin araştırılması planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Epilepsi tanısı ile levetirasetam, valproat ve levetirasetam+valproat tedavisi alan toplam 181 çocuk ile 233 sağlıklı kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. Her iki grubun vitamin D düzeyleri ve kalsiyum değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda antiepileptik tedavi alan çocukların 25 OH vitamin D düzeyleri ve kalsiyum düzeyleri sağlıklı çocuklara göre istatistiksel olarak anlamlı düşük saptandı (p:0,001). Valproat, levetirasetam ve levetirasetam+valproat tedavisi alan çocukların D vitamini ve kalsiyum düzeyleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi (p=0,300, p=0,700).Sonuç: Epilepsi tanılı çocukların aldıkları antiepileptik çeşidinden bağımsız olarak 25 OH vitamin D ve kalsiyum düzeyleri düşük saptanmıştır. Antiepileptik tedavi altındaki çocukların takibinde D vitamini ve kalsiyum düzeylerinin ölçümü ve düşüklük halinde tedavisinin yapılması büyüme çağındaki çocukların gelişimleri açısından büyük önem taşımaktadır.
In this study, the amounts of vitamin A, vitamin E and vitamin C in Rumex acetosella L. plant samples which are consumed densely were determined by using High Performance Liquid Chromatography. ...According to the obtained results, amounts of vitamin A, vitamin E and vitamin C in leaf of Rumex acetosella L. plants have been determined to be varied over the ranges of 4,120,79 – 12,842,20 g/g; 14,932,90 – 27,203,40 g/g and 206,7019,50 – 268,824,2 g/grespectively. It may be concluded from the results that, the Rumex acetosella L. reaches in terms of amount of vitamin A, vitamin E and vitamin C. Although the vitamin contents of the Rumex acetosella L. varies from the region to region
Objectives: The aim of our study is to show the prevalence of temporomandibular joint disease (TMD) in fibromyalgia (FM) patients in Turkish population and to evaluate the relationship between ...vitamin D levels of FM patients with TMD. Materials and Methods: Patients diagnosed FM in the last 4 months were examined in terms of TMD using DC/TMD criteria. By using biochemical data of the patients included in the study, the relationship between vitamin D levels and TMD was interpreted. Results: Among the 39 patients who underwent temporomandibular joint examination (mean age 39,8; age range 18-59), the number of patients with TMD (muscle pain, joint pain, mouth opening limitation, disc displacement, degenerative joint disease) was 30 (29 female, 1 male), while the number of patients without any TMD was found 9 (7 female, 2 male). No statistically significant difference was found between those with TMD and those without TMD in terms of vitamin D (Mann-Whitney U test, D vit p=0,257). Conclusions: Dentists should be aware that patients with widespread pain in the temporomandibular joint area may be candidates for FM and should be careful in evaluating laboratory tests of these patients. The prevalence of TMJ in FM patients and its relationship with vitamin D should be examined with new studies with large patient participation. Öz Amaç: Çalışmamızın amacı, Türk toplumunda fibromyalji (FM) hastalarındaki temporomandibular eklem hastalık (TMEH) prevelensını göstermek ve FM hastalarına ait D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Son 4 ay içerisinde FM teşhisi konmuş hastalar DC/TMD kriterleri kullanılarak TMEH açısından incelenmiştir. Yapılan muayene ile masseter ve temporal kasta ağrı, eklem ağrısı, redüksiyonlu/ redüksiyonsuz disk deplasmanı, dejeneratif eklem hastalığı sorgulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastaların biyokimya verileri kullanılarak D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisi yorumlanmıştır. Bulgular: Temporomandibular eklem muayenesi yapılan toplam 39 FM hastasından (yaş ortalaması 39,8; yaş aralığı 18-59) 36’sı kadın 3’ü ise erkektir. Tüm hastalar içerisinde TMEH tespit edilenlerin sayısı 30 (29 kadın, 1 erkek) iken, herhangi bir TMEH bulgusuna rastlanmayan hastaların sayısı 9 (7 kadın, 2 erkek)’dur. TMEH tespit edilen hastaların 26’sında kas ağrısı gözlenmiştir. Kas ağrısı görülmeksizin eklem ağrısı ve dejeneratif eklem hastalığı bulunan sırasıyla 2 ve 1 hasta tespit edilmiştir. TMEH varlığı olanların D vitamini değerleri TMEH varlığı olmayanlara göre düşük olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (Mann-Whitney U test, p=0,257). Sonuçlar: Diş hekimleri özellikle temporomandibular eklem bölgesinde yaygın ağrı şikâyeti olan hastaların FM hastası adayı olabileceğinin farkında olmalı ve bu hastaların laboratuvar testlerini değerlendirme konusunda dikkatli olmalıdır. Geniş hasta katılımı ile yapılacak yeni çalışmalar ile FM hastalarındaki TMEH prevalansının D vitamini ile olan ilişkisi incelenmelidir. Anahtar Kelimeler: Fibromyalji, Temporomandibular Eklem, D Vitamini
Kısaca D Vitamini Eda Merve Kurtuluş; Başak Gökçe Çöl; Fuzail Mohammed Majoo
İstanbul gelişim üniversitesi sağlık bilimleri dergisi : (Online),
04/2017
1
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Bu derleme D Vitamini ve türevlerinin sentezi, fonksiyonu, ölçümü ve önerilen D vitamin kullanım dozlarını incelemektedir. Klinik deney bulgularının ışığı altında D vitamin eksikliği raşitizm, ...kas-kemik bozuklukları, diyabet, obezite, kardiyo vasküler bozukluklar, astım, depreseyon, şizofreni ve bağışıklık sistemi bozuklukları ile alakalı bulunmuştur. D vitamini takviyeleri düşük maliyetli olup odukça geniş bir terapötik alan etkinliğine sahip olduğundan toplumca kullanımı özendirilmelidir. D vitamini kullanımına bağlı gelişebilecek toksitite ve yan etkilerin önüne geçilmesi için doz takibinin karaciğer ve böbrek hastalıkları açısından riskli gruplarda ve hiperparatiroidizm, sarkoidoz, tüberküloz ve histoplazmoliz durumlarında yapılması etkili ve yeterlidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, D vitamini eksikliği olan erişkinlerde Paroksonaz (PON) ve Arilesteraz (ARE) enzim aktivitelerini araştırmak, D vitamini eksikliğinin oksidatif stres ve kardiyovasküler ...hastalıklar için risk belirteci olan PON-1, ARE ve Lp (a) üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya D vitamini eksikliği olan 43 hasta ve benzer demografik özelliklere sahip olan 37 sağlıklı birey dahil edildi. 25 (OH) D'nin 20 ng/mL' nin altında olması D vitamini eksikliği olarak kabul edildi. Gruplar arasında PON-1, ARE enzim aktiviteleri, Lp (a) ve serum lipid düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: D vitamini eksikliği olan hastalarda PON aktivitesi sağlıklı kontrol grubuna göre düşük bulundu. Gruplar arasında ARE aktivitesi ve Lp (a) benzer düzeylerdeydi. D vitamini ile PON arasında pozitif yönde bir ilişki gözlemlendi. Sonuç: D vitamini eksikliği olan grup daha düşük PON-1 aktivitesine sahipti. D vitamini eksikliğinin neden olduğu oksidatif stres artışına, LDL düzeylerindeki artış ve HDL düzeyindeki azalma ile birlikte PON-1 aktivitesinin düşüklüğünün neden olabileceği düşünüldü.
Aholi salomatligini muhofaza qilish masalalarini hal qilishda vitamin D tanqisligi bilan kasallanish holatlari, uning turli kasalliklar patogenezida tutgan o’rni, shuningdek, vitamin D ...yetishmasligini tuzatish usullariga qiziqish ortdi. vitamin D nafaqat kaltsiy va fosfatlar almashinuvida ishtirok etadi va eng muhim fiziologik funktsiyalarni ta’minlovchi omilga aylandi. U endokrin, para- va avtokrin ta’sirga ega bo’lgan steroid gormoniga aylandi. vitamin Dning otoimmün, yurak-qon tomir patologiyalari, metabolik sindromning rivojlanishidagi prognozli roli va uning yuqori o’lim xavfi bilan bog’liqligi aniqlangan. vitamin D tanqisligi dunyoning barcha mamlakatlarida, ayniqsa, bolalar salomatligida global muammoga aylandi.
Aim: This study aimed to evaluate the relationship between vitamin D levels and insulin resistance parameters in children with overweight and obesity. Material and Methods: A total of 174 children, ...64.4% (n=112) female, and 35.6% (n=62) male, aged between 6-17 years were included in the study. The participants were divided into three groups as normal (29.9%, n=52), overweight (23.6%, n=41), and obesity (46.5%, n=81) based on the criteria of the World Health Organization body mass index (BMI) classification. The insulin resistance status of the participants was evaluated by homeostatic model assessment of insulin resistance (HOMA-IR), fasting glucose to insulin ratio (FGIR), and quantitative insulin sensitivity check index (QUICKI). Results: HOMA-IR was found higher in the obesity group (3.2±2.1) compared to the overweight (2.2±1.0) and the normal weight (1.5±1.0) groups (p<0.001). It was observed that QUICKI values of the overweight (0.34±0.03) and the obesity (0.33±0.03) groups were lower than the normal weight (0.37±0.03) group (p<0.001). FGIR was noticed as higher in the normal weight (16.8±10.4) group compared to the overweight (10.6±6.0) and the obesity (8.5±5.5) groups (p<0.001). The mean serum 25-hydroxyvitamin D 25(OH)D levels of the children and adolescents were 19.6±10.7 ng/mL, and no statistically significant difference was found between the groups (p=0.153). A significant weak negative correlation between serum 25(OH)D and HOMA-IR values was found (r=-0.170, p=0.025). Additionally, a weak positive statistically significant correlation was found between serum 25(OH)D level and QUICKI and FGIR values (r=0.173, p=0.022, and r=0.173, p=0.023, respectively). Conclusion: Vitamin D levels can affect insulin resistance parameters.
Amaç: Bu çalışmada fazla kilo ve obezitesi olan çocuklarda D vitamini düzeyleri ile insülin direnci parametreleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 6-17 yaş aralığında, %64,4% (n=112) kız ve %35,6 (n=62) erkek, toplam 174 çocuk dahil edilmiştir. Katılımcılar, Dünya Sağlık Örgütü beden kitle indeksi (BKİ) sınıflaması kriterlerine göre normal (%29,9; n=52), fazla kilolu (%23,6; n=41) ve obezite (%46,5; n=81) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Katılımcıların insülin direnci durumları, insülin direncinin homeostatik model değerlendirmesi (homeostatic model assessment of insulin resistance, HOMA-IR), açlık glikozunun insüline oranı (fasting glucose to insulin ratio, FGIR) ve kantitatif insülin duyarlılığı kontrol indeksi (quantitative insulin sensitivity check index, QUICKI) ile değerlendirilmiştir. Bulgular: HOMA-IR, fazla kilolu (2,2±1,0) ve normal kilolu (1,5±1,0) gruplara göre obezite grubunda (3,2±2,1) yüksek bulunmuştur (p<0,001). Fazla kilolu (0,34±0,03) ve obezite (0,33±0,03) gruplarının QUICKI değerlerinin normal kilolu (0,37±0,03) gruptan daha düşük olduğu görülmüştür (p<0,001). FGIR, normal kilolu grupta (16,8±10,4), fazla kilolu (10,6±6,0) ve obezite (8,5±5,5) gruplarına göre daha yüksek saptanmıştır (p<0,001). Çocuk ve adölesanların ortalama serum 25-hidroksivitamin D 25(OH)D düzeyi 19,6±10,7 ng/mL olup, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p=0,153). Serum 25(OH)D ile HOMA-IR değerleri arasında anlamlı, zayıf negatif (r=-0,170; p=0,025) bir korelasyon bulunmuştur. Buna ek olarak, serum 25(OH)D düzeyi ile QUICKI ve FGIR değerleri arasında zayıf pozitif istatistiksel olarak anlamlı (sırasıyla, r=0,173; p=0,022 ve r=0,173, p=0,023) bir korelasyon bulunmuştur. Sonuç: D vitamini düzeyleri insülin direnci parametrelerini etkileyebilir.
Objective: COVID-19-related lockdown decreased the children's exposure to sunlight, and they were susceptible to 25-hydroxyvitamin D 25(OH)D deficiency. The present study aimed to examine the 25(OH)D ...levels 2 years before and during the first year of the pandemic. Materials and Methods: This study included children who underwent health checks between the equivalent period during 2018 October–2020 March, and they were categorized according to the date vitamin D was checked; 2018 October -2019 March (Group 1), 2019 October and 2020 March (Group 2), 2020 October, and 2021 March (Group 3). We compared the children’s 25(OH)D levels and vitamin D deficiency rates between Groups 1, 2, and 3. Results: We found that the mean of the children's 25(OH)D levels was lower during COVID-19 than in the last two years before the pandemic (p=0.039). The present study showed that the rates of 25(OH)D deficiencies among ages 0-1, and 4-7 were higher during the pandemic than before (p= 0.013, p=0.011). Conclusion: Reduced sunbathing time during confinement is associated with lower 25(OH)D levels among children aged 4–7. Although increased rates of 25(OH)D deficiency in infants are worrying.
Amaç: COVID-19 ile ilgili karantina, çocukların güneş ışığına maruz kalma oranını azaltmıştır ve çocuklar 25-hidroksivitamin D 25(OH)D eksikliğine karşı duyarlı hale gelmiştir. Bu çalışma, pandeminin ilk yılında ve pandemi öncesi 2 yıl süresince bakılmış 25(OH)D düzeylerini incelemeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 2018 Ekim–2020 Mart tarihleri arasında eşdeğer sağlık kontrolü yaptıran çocuklar dahil edilmiştir ve D vitamini bakılma tarihine göre; 2018 Ekim -2019 Mart (Grup 1), 2019 Ekim ve 2020 Mart (Grup 2), 2020 Ekim ve 2021 Mart (Grup 3) olarak kategorize edilmiştir. Grup 1, 2 ve 3'te çocukların 25(OH)D düzeyleri ile D vitamini eksikliği oranlarını karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çocukların pandemi süresince pandemi öncesi yıllara kıyasla ortalama 25(OH)D düzeylerinin COVID-19 sırasında daha düşük olduğunu bulunmuştur(p=0,039). Çalışmada, 0-1 yaş ve 4-7 yaş grubu çocuklarda 25(OH)D eksikliği oranın pandemi öncesi döneme kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür (p= 0.013, p=0.011). Sonuç: 4-7 yaş arası çocuklar arasında daha düşük 25(OH)D seviyeleri, karantina sırasında azalan güneşlenme süresi ile ilişkilidir. Ancak 25(OH)D eksikliğinin bebeklerde görülme oranlarının artması endişe vericidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı endometriozisi olan infertil hastalarda, endometirozis ve D vitamin düzeyi arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışma grubunu, endometriozisi olan ...infertil hastalar, kontrol grubunu ise endometriozis dışı infertilite nedeni olan hastalar oluşturmaktadır. Çalışma grubuna sadece histopatolojik endometriozis tanısı bulunan hastalar dikkate alınmıştır. Hastaların yaşı, vücut kitle indeksi, infertilite süresi, ilk adet yaşı, sigara içme geçmişi, infertilite faktörü ve gebelik öyküsü ve anti-müllerian hormon düzeyleri gibi sosyodemografik ve klinik özellikleri ile laboratuvar değerleri ünitemizin kayıtlarından elde edildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 100 hasta dahil edildi. Çalışma ve kontrol gruplarında D vitamini düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 12,0 ± 8,6 ng/mL karşılık 14,7 ± 10,6 ng/mL ve AMH düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 2,0 ± 1,8 ng/mL karşılık 2,6 ± 2,3 ng/mL olarak tespit edildi. Grupların alt grup analizlerinde, sadece yaş dilimine göre 15-25 yaş arası olan hastalarda D vitamini seviyeleri arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (5,8 ± 2,4 ng/mL karşılık 15,0 ± 8,5 ng/mL;.
Sonuç: D vitamini eksikliği olan endometriozisli genç kadınlarda D vitamini takviyesi faydalı olabilir.