Objectives: The aim of our study is to show the prevalence of temporomandibular joint disease (TMD) in fibromyalgia (FM) patients in Turkish population and to evaluate the relationship between ...vitamin D levels of FM patients with TMD.
Materials and Methods: Patients diagnosed FM in the last 4 months were examined in terms of TMD using DC/TMD criteria. By using biochemical data of the patients included in the study, the relationship between vitamin D levels and TMD was interpreted.
Results: Among the 39 patients who underwent temporomandibular joint examination (mean age 39,8; age range 18-59), the number of patients with TMD (muscle pain, joint pain, mouth opening limitation, disc displacement, degenerative joint disease) was 30 (29 female, 1 male), while the number of patients without any TMD was found 9 (7 female, 2 male). No statistically significant difference was found between those with TMD and those without TMD in terms of vitamin D (Mann-Whitney U test, D vit p=0,257).
Conclusions: Dentists should be aware that patients with widespread pain in the temporomandibular joint area may be candidates for FM and should be careful in evaluating laboratory tests of these patients. The prevalence of TMJ in FM patients and its relationship with vitamin D should be examined with new studies with large patient participation.
Öz
Amaç: Çalışmamızın amacı, Türk toplumunda fibromyalji (FM) hastalarındaki temporomandibular eklem hastalık (TMEH) prevelensını göstermek ve FM hastalarına ait D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: Son 4 ay içerisinde FM teşhisi konmuş hastalar DC/TMD kriterleri kullanılarak TMEH açısından incelenmiştir. Yapılan muayene ile masseter ve temporal kasta ağrı, eklem ağrısı, redüksiyonlu/ redüksiyonsuz disk deplasmanı, dejeneratif eklem hastalığı sorgulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastaların biyokimya verileri kullanılarak D vitamini seviyelerinin TMEH ile ilişkisi yorumlanmıştır.
Bulgular: Temporomandibular eklem muayenesi yapılan toplam 39 FM hastasından (yaş ortalaması 39,8; yaş aralığı 18-59) 36’sı kadın 3’ü ise erkektir. Tüm hastalar içerisinde TMEH tespit edilenlerin sayısı 30 (29 kadın, 1 erkek) iken, herhangi bir TMEH bulgusuna rastlanmayan hastaların sayısı 9 (7 kadın, 2 erkek)’dur. TMEH tespit edilen hastaların 26’sında kas ağrısı gözlenmiştir. Kas ağrısı görülmeksizin eklem ağrısı ve dejeneratif eklem hastalığı bulunan sırasıyla 2 ve 1 hasta tespit edilmiştir. TMEH varlığı olanların D vitamini değerleri TMEH varlığı olmayanlara göre düşük olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (Mann-Whitney U test, p=0,257).
Sonuçlar: Diş hekimleri özellikle temporomandibular eklem bölgesinde yaygın ağrı şikâyeti olan hastaların FM hastası adayı olabileceğinin farkında olmalı ve bu hastaların laboratuvar testlerini değerlendirme konusunda dikkatli olmalıdır. Geniş hasta katılımı ile yapılacak yeni çalışmalar ile FM hastalarındaki TMEH prevalansının D vitamini ile olan ilişkisi incelenmelidir.
Anahtar Kelimeler: Fibromyalji, Temporomandibular Eklem, D Vitamini
Kısaca D Vitamini Eda Merve Kurtuluş; Başak Gökçe Çöl; Fuzail Mohammed Majoo
İstanbul gelişim üniversitesi sağlık bilimleri dergisi : (Online),
04/2017
1
Journal Article
Recenzirano
Odprti dostop
Bu derleme D Vitamini ve türevlerinin sentezi, fonksiyonu, ölçümü ve önerilen D vitamin kullanım dozlarını incelemektedir. Klinik deney bulgularının ışığı altında D vitamin eksikliği raşitizm, ...kas-kemik bozuklukları, diyabet, obezite, kardiyo vasküler bozukluklar, astım, depreseyon, şizofreni ve bağışıklık sistemi bozuklukları ile alakalı bulunmuştur. D vitamini takviyeleri düşük maliyetli olup odukça geniş bir terapötik alan etkinliğine sahip olduğundan toplumca kullanımı özendirilmelidir. D vitamini kullanımına bağlı gelişebilecek toksitite ve yan etkilerin önüne geçilmesi için doz takibinin karaciğer ve böbrek hastalıkları açısından riskli gruplarda ve hiperparatiroidizm, sarkoidoz, tüberküloz ve histoplazmoliz durumlarında yapılması etkili ve yeterlidir.
Objective: COVID-19-related lockdown decreased the children's exposure to sunlight, and they were susceptible to 25-hydroxyvitamin D 25(OH)D deficiency. The present study aimed to examine the 25(OH)D ...levels 2 years before and during the first year of the pandemic. Materials and Methods: This study included children who underwent health checks between the equivalent period during 2018 October–2020 March, and they were categorized according to the date vitamin D was checked; 2018 October -2019 March (Group 1), 2019 October and 2020 March (Group 2), 2020 October, and 2021 March (Group 3). We compared the children’s 25(OH)D levels and vitamin D deficiency rates between Groups 1, 2, and 3. Results: We found that the mean of the children's 25(OH)D levels was lower during COVID-19 than in the last two years before the pandemic (p=0.039). The present study showed that the rates of 25(OH)D deficiencies among ages 0-1, and 4-7 were higher during the pandemic than before (p= 0.013, p=0.011). Conclusion: Reduced sunbathing time during confinement is associated with lower 25(OH)D levels among children aged 4–7. Although increased rates of 25(OH)D deficiency in infants are worrying.
Amaç: COVID-19 ile ilgili karantina, çocukların güneş ışığına maruz kalma oranını azaltmıştır ve çocuklar 25-hidroksivitamin D 25(OH)D eksikliğine karşı duyarlı hale gelmiştir. Bu çalışma, pandeminin ilk yılında ve pandemi öncesi 2 yıl süresince bakılmış 25(OH)D düzeylerini incelemeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 2018 Ekim–2020 Mart tarihleri arasında eşdeğer sağlık kontrolü yaptıran çocuklar dahil edilmiştir ve D vitamini bakılma tarihine göre; 2018 Ekim -2019 Mart (Grup 1), 2019 Ekim ve 2020 Mart (Grup 2), 2020 Ekim ve 2021 Mart (Grup 3) olarak kategorize edilmiştir. Grup 1, 2 ve 3'te çocukların 25(OH)D düzeyleri ile D vitamini eksikliği oranlarını karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çocukların pandemi süresince pandemi öncesi yıllara kıyasla ortalama 25(OH)D düzeylerinin COVID-19 sırasında daha düşük olduğunu bulunmuştur(p=0,039). Çalışmada, 0-1 yaş ve 4-7 yaş grubu çocuklarda 25(OH)D eksikliği oranın pandemi öncesi döneme kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür (p= 0.013, p=0.011). Sonuç: 4-7 yaş arası çocuklar arasında daha düşük 25(OH)D seviyeleri, karantina sırasında azalan güneşlenme süresi ile ilişkilidir. Ancak 25(OH)D eksikliğinin bebeklerde görülme oranlarının artması endişe vericidir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı endometriozisi olan infertil hastalarda, endometirozis ve D vitamin düzeyi arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışma grubunu, endometriozisi olan ...infertil hastalar, kontrol grubunu ise endometriozis dışı infertilite nedeni olan hastalar oluşturmaktadır. Çalışma grubuna sadece histopatolojik endometriozis tanısı bulunan hastalar dikkate alınmıştır. Hastaların yaşı, vücut kitle indeksi, infertilite süresi, ilk adet yaşı, sigara içme geçmişi, infertilite faktörü ve gebelik öyküsü ve anti-müllerian hormon düzeyleri gibi sosyodemografik ve klinik özellikleri ile laboratuvar değerleri ünitemizin kayıtlarından elde edildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 100 hasta dahil edildi. Çalışma ve kontrol gruplarında D vitamini düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 12,0 ± 8,6 ng/mL karşılık 14,7 ± 10,6 ng/mL ve AMH düzeyleri karşılaştırıldığında, sırasıyla; 2,0 ± 1,8 ng/mL karşılık 2,6 ± 2,3 ng/mL olarak tespit edildi. Grupların alt grup analizlerinde, sadece yaş dilimine göre 15-25 yaş arası olan hastalarda D vitamini seviyeleri arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (5,8 ± 2,4 ng/mL karşılık 15,0 ± 8,5 ng/mL;.
Sonuç: D vitamini eksikliği olan endometriozisli genç kadınlarda D vitamini takviyesi faydalı olabilir.
Aim: Still there is no any specific laboratory marker for diagnosis of FMS and it mainly depends on clinical examination. So that we aimed to evaluate whether serum Vitamin C levels and oxidative ...stress index (OSI) can be used in the diagnosis of Fibromyalgia Syndrome (FMS).
Material and Method: 53 female patients and 35 healthy female controls were enrolled to our cross-sectional study. VAS, BDI and FIQ were applied to the patients. Vitamin C levels were measured by HPLC. Total Antioxidant Capacity (TAC) and Total Oxidant Status (TOS) levels were determined by Spectrophotometric Assay method.
Results: While vitamin C and TAC levels of FMS patients were significantly lower than those of the controls, OSI was significantly higher in patients (p= 0.004, p= 0.009 and p= 0.048, respectively). There was a moderate positive and significant relationship between the tender points and FIQ, (r = 0.505; p
Amaç: FMS tanısı için spesifik bir laboratuvar belirteci yoktur ve esas olarak klinik muayeneye bağlıdır. Serum C vitamini düzeylerinin ve oksidatif stres indeksinin (OSI) Fibromiyalji Sendromu (FMS) tanısında kullanılıp kullanılamayacağını değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Kesitsel çalışmamıza 53 kadın hasta ve 35 sağlıklı kadın kontrol dahil edildi. Hastalara VAS, BDI ve FIQ uygulandı. C vitamini seviyeleri HPLC ile ölçüldü. Toplam Antioksidan Kapasitesi (TAC) ve Toplam Oksidan Durumu (TOS) seviyeleri Spektrofotometrik yöntemle belirlendi.
Bulgular: FMS hastalarının vitamin C ve TAC düzeyleri kontrollere göre anlamlı olarak düşük iken, hastalarda OSİ anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla p= 0,004, p= 0,009 ve p= 0,048). Hassas noktalar ile FIQ arasında orta düzeyde pozitif ve anlamlı bir ilişki vardı (r = 0,505; p