Osmanh Devletinin İkinci Meşrutiyet döneminde deniz ticaretinde aktif olarak yer almasını amaçlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, ekonomi politikası gereǧince millî şirketlerin kurulmasını teşvik ...ederken bizzat kendi himayesinde bir şirket kurma yoluna da gitmiştir. İttihâd Seyr u Sefâ'in Anonim Şirket-i Osmâniyesi, İttihatçıların önde gelen isimlerinden Eyüp Sabri Bey'in de içlerinde yer aldıǧı bir kısım müteşebbis tarafından 1911 yılında 250.000 Osmanlı lirası sermayeyle Selanik'te kurulmuştur. İlk vapuru olan İttihad'a, şirket faaliyete geçtikten kısa süre sonra Yunanistan tarafından Pire limanında el konulmuştur. İttihad vapuru Balkan Savaşları sonrasında geri alındıysa da I. Dünya Savaşı döneminde bu kez Karadeniz'de Ruslar tarafından ele geçirilmiştir. Cumhuriyet Türkiye'sine de intikal eden şirket, Türk-Rum Nüfus Mübadelesi esnasında mübadillerin taşınmasında aktif rol üstlenmiştir. Bu çalışma İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde İttihat ve Terakki Cemiyetinin takip ettiǧi millî ekonomi anlayışı çerçevesinde ve bizzat cemiyetin himayesinde kurulan bir denizcilik şirketinin, savaşların getirdiǧi aǧır şartlardan nasıl etkilendiǧini ve varlıǧını devam ettirmeye yönelik faaliyetlerini konu almaktadır. Çalışmamızda ulaştıǧımız bulgular aǧırlıklı olarak; Cumhurbaşkanlıǧı Devlet Arşivleri Başkanlıǧı belgeleri ile konu ile doǧrudan alakalı telif ve tetkik eserlere dayandırılmıştır.
Although physicians during World War I, and scholars since, have addressed the idea of disorders such as shell shock as inchoate flights into sickness by men unwilling to cope with war's privations, ...they have given little attention to the agency many soldiers actually possessed to express dissent in a system that medicalized it. In Germany, these men were called Kriegszitterer, or "war tremblers, " for their telltale symptom of uncontrollable shaking. Based on archival research that constitutes the largest study of psychiatric patient files from 1914 to 1918, Diagnosing Dissent examines the important space that wartime psychiatry provided soldiers expressing objection to the war. Rebecca Ayako Bennette argues that the treatment of these soldiers was far less dismissive of real ailments and more conducive to individual expression of protest than we have previously thought. In addition, Diagnosing Dissent provides an important reevaluation of German psychiatry during this period. Bennette's argument fundamentally changes how we interpret central issues such as the strength of the German Rechtsstaat and the continuities or discontinuities between the events of World War I and the atrocities committed—often in the name of medicine and sometimes by the same physicians—during World War II.
İlk kitlesel savaş olan I. Dünya Savaşı’nda, kitle iletişim araçlarının propaganda amacıyla yoğun şekilde kullanıldığı görülmektedir. Savaş yılları boyunca basın sıkı bir denetim altında tutulmuş, ...bizzat devlet eliyle çıkarılan gazete ve dergilerle halka ve askerlere verilmek istenilen mesajlar doğrudan iletilmiştir. Bu dönemde çıkarılan “savaş dergileri” (war magazine) ya da “askeri dergiler” (military magazine), mesajların doğrudan hedef kitleye iletilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Mevcut literatürde Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı yıllarında yaptığı propaganda faaliyetleriyle savaştığı ülkelerdeki propaganda faaliyetlerini karşılaştırarak inceleyen çalışmaların sayısının oldukça yetersiz olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmanın temel amacı I. Dünya Savaşı yıllarında, dönemin süper gücü konumundaki Büyük Britanya’nın ve Osmanlı Devleti’nin askeri dergilerdeki propaganda faaliyetlerini propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelemek, bu yolla dönemin iki karşıt devletinin propagandalarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada, I. Dünya Savaşı yılarında Büyük Britanya’da yayınlanan The War Illustrated dergisi ile Osmanlı Devleti’nde çıkarılan Harp Mecmuası dergisinin içerik ve söylemleri propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda The War Illustrated dergisinde Domenach’ın güçlü propagandanın beş temel kuralına uygun bir propaganda kampanyası yürütüldüğü Harp Mecmuası’nda ise bu kurallara yeterince uyulmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Fransızlar ve İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun İskenderun Sancağını da içine alan bölgesini işgal etmesinin sonrasında, Fransa ile ateşkes sağlayan 20 Ekim ...1921 tarihli Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Türkiye-Suriye sınırı belirlenmiş ve Sancak için özel bir yönetim uygulaması öngörülmüştür. 24 Temmuz 1922’de Fransa, Suriye ve Lübnan’ın bir parçası olarak İskenderun Sancağını manda yönetimi altına almıştır. Fransızlar Ortadoğu’daki çıkarları doğrultusunda 1936 yılı sonuna kadar oluşturduğu siyasi ve idari düzenlemelerle bölgede yönetimi sağlamıştır. Dış politikada zamanlamanın önemini iyi bilen Atatürk, Hatay’ın Türkiye’ye katılması sürecinde sorunun barışçı ve hukuka uygun bir şekilde çözümlenmesinin aşamalarında belirleyici bir rol oynamıştır. Ağırlıklı olarak resmî arşiv belgelerine ve gazetelere dayanan bu çalışmada, İskenderun Sancağının anavatan topraklarının dışında kalması, 1921 Ankara Anlaşması temelinde verilen taahhütler, Fransa’nın Suriye ve Lübnan Manda Yasası’na dayanarak yürüttüğü uygulamalar, Hatay’ın Türkiye’ye devri ve 23 Haziran 1939 Antlaşması ile bölgeden çekilmesi ile Fransa’ya yapılan ödeme araştırma konusu olarak yer almıştır. Nitel araştırma yöntemlerine göre çalışmanın bulguları kapsamında incelenen belgeler, özgün şekline mümkün olduğunca bağlı kalınarak ve gerektiğinde katılımcıların ifadelerinden doğrudan alıntılar yapılarak betimsel bir yaklaşımla sunulmaktadır.
The aim of this article is to investigate the means through which Karl Kraus creates order in his seemingly chaotic theatre play The Last Days of Mankind - a singular portrayal of Viennese society ...during World War I. The monumental work comprised of roughly 220 scenes is known for its diversity and fragmentary character derived from the virtual lack of a plot in the traditional sense. ...confusing the work may seem at first glance, the events pictured in every scene (slices of life) are selected based on his belief of bearing witness to and quoting his time. Kraus approach to the issue of collective guilt can be seen as an anticipation of ideas that will be fully developed only after World War II. Keywords: Karl Kraus, World War I, Apocalypse, The Last Days of Mankind.
Stefan Rinke Latin America and the First World War Cambridge, Cambridge University Press, 2017, 302 págs. En el Epílogo -"The Global Legacy of World War"- Stefan Rinke señala cómo la propaganda de ...guerra mutó en una de posguerra, especialmente en América Latina donde existió una cruda lucha por el control de los flujos de información. A modo de conclusión, "Latin America and the First World War" constituye un trabajo clave, que recompone buena parte de la historia latinoamericana y su conexión con los grandes procesos globales del siglo XX.
Volume Vlll/1 treats the first two years of World War 1, until the death of Francis Joseph on November 21, 1916. The government was headed by Karl Stürgkh, until his assassination in October 1916, ...followed by the short-termed cabinet Ernest Koerber II. Among the most important issues were the ending of civil society, the way into economic martial-absolutism, notably including food supply, as weil as the humanitarian consequences of war, and wartime Dualism.
Band Vlll/1 behandelt die ersten gut zwei Jahre des Ersten Weltkrieges bis zum Tod Franz Josephs am 21. November 1916. Die Regierung leitete Karl Stürgkh, bis zu seiner Ermordung im Oktober 1916, es folgte das kurze Kabinett Ernest Koerber II.' In dieser Zeit war das Parlament geschlossen. Wichtigste im Ministerrat behandelte Themen waren das Ende der Zivilgesellschaft, der Weg in den wirtschaftlichen Kriegsabsolutismus, insbesonders die Nahrungsmittelversorgung, sowie menschliche Kriegsfolgen und der Dualismus im Krieg.
Bu çalışmada, Osmanlı Devleti tarafından, I. Dünya Savaşı'nın sonlarına doǧru Kafkas milletleri ve İstanbul'da savaş esnasında ittifak kurduǧu devletlerin temsilcileriyle Kafkasya hududundaki ...meseleleri çözmek üzere Aǧustos 1918 yılında toplanması planlanan ancak çeşitli nedenlerden ötürü toplanamayan İstanbul Konferansı'nın Türk basınına yansımaları ele alınmaktadır. Bu dönemde Osmanlı Devleti ile müttefikleri ve Bolşevik Rusya arasında imza edilen 3 Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması sonrası Osmanlı Devleti, Kars, Ardahan ve Batum'u içeren Elviye-i Selâse'yi almak için bir ileri harekât başlatmıştır. Harekât esnasında önce Mart-Nisan 1918'de Trabzon sonra Mayıs-Haziran 1918'de Batum konferansları ve antlaşmalarıyla Kafkasya hududunu belirlemiştir. Bununla birlikte bu antlaşmalar, Kafkasya'daki meseleleri tamamen çözmemiş; bu sebeple Osmanlı Devleti, Kafkas milletlerinin temsilcileriyle ittifak yaptıǧı devletlerin İstanbul'daki temsilcileriyle İstanbul'da bir konferans yapılarak çözülmesi gerektiǧini bildirmiştir. Bütün bunlar o dönem İstanbul'da çıkan gazetelerde genişçe yer bulmuştur. İşte bu çalışmada da, İstanbul Konferansı neden yapılmak istenmiştir? Konferans için ne tür hazırlıklar yapılmıştır? İstanbul Konferansı için kimler davet edilmiştir? Konferans için hangi milletler İstanbul'a heyet göndermişlerdir? İstanbul'a gelen heyetlerin temsilcileri kimlerden oluşuyordu? İstanbul'a gelen bu heyetler, ne tür faaliyetler de bulunmuşlardır? Osmanlı Devleti için önemli olan Azerbaycan Millî Heyeti, İstanbul'da nasıl faaliyetlerde bulunmuştur? Onca hazırlıǧa raǧmen İstanbul Konferansı niçin toplanamamıştır? İstanbul Konferansı sürecinin önemi nedir? gibi sorulara cevap aranmaya çalışılmıştır. Sorulara cevap verilirken dönemin İstanbul basınından yararlanılmıştır. Vakit, Tesvir-i Efkâr, Zaman ve İkdâm gazetelerinin Haziran-Ekim 1918 tarihli nüshalarının tamamı taranmıştır.
20. yüzyılın başında Osmanlı Devleti'nin Kuzey Afrika'da elinde kalan son toprak parçası olan Trablusgarp, Mustafa Kemal (Atatürk), Enver Paşa ve Nuri (Killigil) Paşalar'ın askerî kariyerinde önemli ...bir yer tutar. Trablusgarp Harbi patlak verdiǧinde yaşanılan dönem, Osmanlı Devleti'nin günden güne zayıflayıp çöküntüye uǧradıǧı, uluslararası alanda siyasi ilişkilerin hızla deǧiştiǧi, yeni fikir akımlarının toplumları büyük ölçüde etkilediǧi bir dönem olması dolayısıyla önemlidir. Trablusgarp Harbi ve Birinci Dünya Harbi yıllarında pek çok gönüllü Türk subayı gibi Mustafa Kemal, Enver ve Nuri Beyler de vatan saydıkları imparatorluǧun merkezden çok uzak bu diyarında savaşmışlar, SenÛsilerin başını çektiǧi yerli halk ile birlikte İtalyanlara ve İngilizlere karşı büyük mücadele vermişlerdir. Bu makalede söz konusu dönemin öne çıkan şahsiyetleri olarak Mustafa Kemal, Enver ve Nuri Beylerin (Paşalar) Trablusgarp'taki faaliyetlerine yer verilmiştir. Trablusgarp'ın askerî safahatlarındaki yeri ve etkileri ile kendilerinin bulundukları süre içinde Trablusgarp'ta bıraktıǧı izler açıklanmaya çalışılmıştır.