Elektromanyetik uyumluluk (EMC), özellikle son on yılda gelişmiş sürücü destek ve elektrikli tahrik sistemlerinin geleneksel araç mimarisine dahil edilmesiyle çok daha önemli hale gelmiştir. ...Elektromanyetik ekranlama, elektronik devreleri dış elektromanyetik girişimden (EMI) korumak için kullanılan iletken bir bariyerdir. Ekranlama etkinliği (SE), girişim yapan bir elektromanyetik kaynağa karşı ekranlama performansının ölçüsüdür. Elektrikli araçların (EV) içindeki tasarım sınırlamaları, ekranlama kutusu boyutlarını değiştirmeden SE'yi artırmayı araştırmaya zorlamaktadır. Grafen, iyi iletkenliği ve güçlü yapısı nedeniyle birçok çalışmada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, iç yüzeyleri grafen plakalarla kaplanmış bir ekranlama kutusu için nümerik model tasarlanmıştır. Farklı açıklık şekillerinin SE üzerindeki etkisi, kutunun farklı iç yüzeylerinin grafen plakalarla kaplanması durumlarına göre analiz edilmiştir
Polimer elektrolit membranlı (PEM) yakıt pillerinde elektrot yapısında kullanılan elektrokatalizörün verimliliğinin artırılması, maliyetinin düşürülmesi ve ticarileşmesi açısından oldukça önemlidir. ...Son yıllarda, ticari olarak kullanılan karbon siyahı destekli platin (Pt/C) elektrokatalizörün aktivite ve performans gibi dezavantajlarından dolayı yeni nesil elektrokatalizörlerin kullanımı oldukça dikkat çekmektedir. Bu sebeple, bu çalışmada indirgenmiş grafen oksit (rGO) ve karbon nanofiber (KNF) esaslı hibrit karbon yapısı katalizör destek malzemesi olarak kullanılmıştır ve bu destekler üzerine Pt nanoparçacıkları sentezlenmiştir. KNF ve rGO/KNF destekli Pt elektrokatalizörlerin (Pt/KNF ve Pt/rGO-KNF) sentezi için basit, çevre dostu ve düşük maliyetli bir teknik olan mikrodalga destekli (MW) sentez tekniği kullanılmıştır. Mikrodalga tekniği ile sentez sayesinde tek basamakta, hızlı ve verimli bir sentez geliştirilmiştir. Sentezlenen elektrokatalizörün fiziksel karakterizasyonu için X-ışını difraktometresi (XRD), RAMAN spektroskopisi ve geçirimli elektron mikroskopisi (TEM) teknikleri kullanılmıştır. Elektrokimyasal aktivite analizi için döngüsel voltametri (CV) ve doğrusal taramalı voltametri (LSV) tekniği kullanılmıştır. Bunun dışında, yakıt pili içinde performans testleri gerçekleştirilmiştir. Pt/rGO-KNF Pt/KNF ile kıyaslandığında daha yüksek katalitik aktivite ve yakıt pili performansı (maksimum güç yoğunluğu: 447 mW.cm-2) göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, Pt/rGO-KNF hibrit katalizörlerin oldukça umut vaat eden PEM yakıt pili elektrot malzemeleri olduğunu göstermektedir.
Polimer elektrolit membranlı (PEM) yakıt pillerinde elektrot yapısında kullanılan elektrokatalizörün verimliliğinin artırılması, maliyetinin düşürülmesi ve ticarileşmesi açısından oldukça önemlidir. ...Sonyıllarda, ticari olarak kullanılan karbon siyahı destekli platin (Pt/C) elektrokatalizörün aktivite ve performans gibi dezavantajlarından dolayı yeni nesil elektrokatalizörlerin kullanımı oldukça dikkatçekmektedir. Bu sebeple, bu çalışmada indirgenmiş grafen oksit (rGO) ve karbon nanofiber (KNF) esaslı hibrit karbon yapısı katalizör destek malzemesi olarak kullanılmıştır ve bu destekler üzerine Pt nanoparçacıkları sentezlenmiştir. KNF ve rGO/KNF destekli Pt elektrokatalizörlerin (Pt/KNF ve Pt/rGOKNF) sentezi için basit, çevre dostu ve düşük maliyetli bir teknik olan mikrodalga destekli (MW) sentez tekniği kullanılmıştır. Mikrodalga tekniği ile sentez sayesinde tek basamakta, hızlı ve verimli bir sentez geliştirilmiştir. Sentezlenen elektrokatalizörün fiziksel karakterizasyonu için X-ışını difraktometresi (XRD), RAMAN spektroskopisi ve geçirimli elektron mikroskopisi (TEM) teknikleri kullanılmıştır. Elektrokimyasal aktivite analizi için döngüsel voltametri (CV) ve doğrusal taramalı voltametri (LSV) tekniği kullanılmıştır. Bunun dışında, yakıt pili içinde performans testleri gerçekleştirilmiştir. Pt/rGOKNF Pt/KNF ile kıyaslandığında daha yüksek katalitik aktivite ve yakıt pili performansı (maksimum güç yoğunluğu: 447 mW.cm-2) göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, Pt/rGO-KNF hibrit katalizörlerin oldukça umut vaat eden PEM yakıt pili elektrot malzemeleri olduğunu göstermektedir.
Teknolojinin
hızla gelişmesi ile birlikte,
imalat, havacılık ve otomotiv sektörlerinde yaygın olarak kullanılan standart
malzemeler yerini yeni nesil yüksek mukavemete ve hafifliğe sahip malzemelere
...bırakmaktadır. Özellikle, Tungsten karbür (WC) ve Grafenin
sahip olduğu yüksek termal ve elektriksel özellikler, yüksek elastisite modülü,
yüksek mukavemet gibi üstün özellikleri sayesinde alüminyum matrisli kompozit
malzeme üretiminde büyük etki ve avantajlara sahiptir. Bu çalışmada, WC ve
Grafen takviyelerinin alüminyum matrisli kompozit malzemelerin mekanik
özelliklerine etkisi ile ilgili çalışmalar incelenerek sunulmuştur. Alüminyum
matrisli kompozitlerin mekanik özelliklerinin iyileştirilmesinde %20'ye kadar
WC ve %0.7'ye kadar grafen katkısının etkili olduğu raporlanmıştır. Grafen
ilavesinin %0.5’ten fazla arttırılması topaklanmalara, WC ilavesinin %30’dan
fazla arttırılması ise gözenekliğin artmasına ve mekanik özelliklerin
azalmasına neden olmaktadır.
Grafen türevleri (grafen oksit-GO, indirgenmiş grafen oksit-RGO, çok tabakalı grafen-MLG vb.) polimer malzemelerin özelliklerini iyileştirmek için yüksek potansiyele sahip dolgu maddeleri olarak ...bilinmektedirler. Bu çalışmada kompozitlerin mekanik özelliklerinde ki değişim dolgu tipine ve dolgu miktarına göre incelenmiştir. Kompozitler, dolgu maddeleri olarak GO ve RGO, matriks olarak polivinil klorür (PVC) ile hazırlanmıştır. X-ışını kırınımı (XRD) sonuçları, GO ve RGO tabakalarının polimer matriksde homojen dağıldığını göstermiştir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) çalışmaları, RGO içeren kompozitin düz ve pürüzsüz, GO içeren kompozitin ise dolgu- matriks etkileşimi daha iyi olduğu için yüksek oranda gözenekli morfoloji sergilediklerini ortaya koymuştur. Yüksek GO (ağırlıkça %1) ve düşük RGO (ağırlıkça %0.1) içeren kompozitlerin mekanik özellikleri önemli bir iyileşme sergilemiştir. Dolgu maddesi içermeyen PVC’ye nazaran ağırlıkça %1 GO ve %0.1 RGO içeren kompozitlerin çekme mukavemetleri sırasıyla %84 ve %42 artmıştır. RGO ilavesi kompozit yapıyı rijitleştirdiğinden, RGO içeren kompozitler GO içeren kompozitlere kıyasla daha yüksek mikrosertlik ve daha düşük yüzde uzama değerleri sergilemişlerdir.
Grafen türevleri (grafen oksit-GO, indirgenmiş grafen oksit-RGO, çok tabakalı grafen-MLG vb.) polimer malzemelerin özelliklerini iyileştirmek için yüksek potansiyele sahip dolgu maddeleri olarak ...bilinmektedirler. Bu çalışmada kompozitlerin mekanik özelliklerinde ki değişim dolgu tipine ve dolgu miktarına göre incelenmiştir. Kompozitler, dolgu maddeleri olarak GO ve RGO, matriks olarak polivinil klorür (PVC) ile hazırlanmıştır. X-ışını kırınımı (XRD) sonuçları, GO ve RGO tabakalarının polimer matriksde homojen dağıldığını göstermiştir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) çalışmaları, RGO içeren kompozitin düz ve pürüzsüz, GO içeren kompozitin ise dolgu- matriks etkileşimi daha iyi olduğu için yüksek oranda gözenekli morfoloji sergilediklerini ortaya koymuştur. Yüksek GO (ağırlıkça %1) ve düşük RGO (ağırlıkça %0.1) içeren kompozitlerin mekanik özellikleri önemli bir iyileşme sergilemiştir. Dolgu maddesi içermeyen PVC’ye nazaran ağırlıkça %1 GO ve %0.1 RGO içeren kompozitlerin çekme mukavemetleri sırasıyla %84 ve %42 artmıştır. RGO ilavesi kompozit yapıyı rijitleştirdiğinden, RGO içeren kompozitler GO içeren kompozitlere kıyasla daha yüksek mikrosertlik ve daha düşük yüzde uzama değerleri sergilemişlerdir.
Grafen türevleri (grafen oksit-GO, indirgenmiş grafen oksit-RGO, çok tabakalı grafen-MLG vb.) polimer malzemelerin özelliklerini iyileştirmek için yüksek potansiyele sahip dolgu maddeleri olarak ...bilinmektedirler. Bu çalışmada kompozitlerin mekanik özelliklerinde ki değişim dolgu tipine ve dolgu miktarına göre incelenmiştir. Kompozitler, dolgu maddeleri olarak GO ve RGO, matriks olarak polivinil klorür (PVC) ile hazırlanmıştır. X-ışını kırınımı (XRD) sonuçları, GO ve RGO tabakalarının polimer matriksde homojen dağıldığını göstermiştir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) çalışmaları, RGO içeren kompozitin düz ve pürüzsüz, GO içeren kompozitin ise dolgu- matriks etkileşimi daha iyi olduğu için yüksek oranda gözenekli morfoloji sergilediklerini ortaya koymuştur. Yüksek GO (ağırlıkça %1) ve düşük RGO (ağırlıkça %0.1) içeren kompozitlerin mekanik özellikleri önemli bir iyileşme sergilemiştir. Dolgu maddesi içermeyen PVC’ye nazaran ağırlıkça %1 GO ve %0.1 RGO içeren kompozitlerin çekme mukavemetleri sırasıyla %84 ve %42 artmıştır. RGO ilavesi kompozit yapıyı rijitleştirdiğinden, RGO içeren kompozitler GO içeren kompozitlere kıyasla daha yüksek mikrosertlik ve daha düşük yüzde uzama değerleri sergilemişlerdir.
Grafen türevleri (grafen oksit-GO, indirgenmiş grafen oksit-RGO, çok tabakalı grafen-MLG vb.) polimer malzemelerin özelliklerini iyileştirmek için yüksek potansiyele sahip dolgu maddeleri olarak ...bilinmektedirler. Bu çalışmada kompozitlerin mekanik özelliklerinde ki değişim dolgu tipine ve dolgu miktarına göre incelenmiştir. Kompozitler, dolgu maddeleri olarak GO ve RGO, matriks olarak polivinil klorür (PVC) ile hazırlanmıştır. X-ışını kırınımı (XRD) sonuçları, GO ve RGO tabakalarının polimer matriksde homojen dağıldığını göstermiştir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM) çalışmaları, RGO içeren kompozitin düz ve pürüzsüz, GO içeren kompozitin ise dolgu- matriks etkileşimi daha iyi olduğu için yüksek oranda gözenekli morfoloji sergilediklerini ortaya koymuştur. Yüksek GO (ağırlıkça %1) ve düşük RGO (ağırlıkça %0.1) içeren kompozitlerin mekanik özellikleri önemli bir iyileşme sergilemiştir. Dolgu maddesi içermeyen PVC’ye nazaran ağırlıkça %1 GO ve %0.1 RGO içeren kompozitlerin çekme mukavemetleri sırasıyla %84 ve %42 artmıştır. RGO ilavesi kompozit yapıyı rijitleştirdiğinden, RGO içeren kompozitler GO içeren kompozitlere kıyasla daha yüksek mikrosertlik ve daha düşük yüzde uzama değerleri sergilemişlerdir.
Neo-Paleyan biology Lewens, Tim
Studies in history and philosophy of science. Part C, Studies in history and philosophy of biological and biomedical sciences,
08/2019, Letnik:
76
Journal Article
Recenzirano
There is a ‘Neo-Paleyan’ tradition in British evolutionary theorising, which began with Darwin and continues to the present day. This tradition conceives of adaptation in terms of design, and it ...often puts natural selection in the role of an ersatz designer. There are significant disanalogies between Paleyan conceptions of design and modern conceptions of adaptation and selection, which help to explain why the neo-Paleyan programme is sometimes treated with hostility. These general disanalogies do not suffice to dismiss the most interesting forms of recent neo-Paleyanism, which draw on theoretical principles such as Fisher's Fundamental Theorem to ground a general approach to what we can call (following Grafen) the ‘criterion’ of evolutionary design. It is important to distinguish between justifications of this ‘criterion’ and justifications of approaches to nature which presuppose that natural selection produces good designs.
•Demonstrates a continuous neo-Paleyan tradition in natural history from Darwin to the present day.•Explains why continuing appeals to design in evolutionary thinking draw criticism.•Clarifies the role of the Fundamental Theorem in grounding an account of design.
Titanium has the
most useful properties of the metal are corrosion resistance
strength-to-density ratio, the highest of any metallic element. In its
unalloyed condition, titanium is as strong as some ...steels but less dense. Due to its good features titanium can be
used in the composite as a matrix material. Titanium matrix composites
(TiMCs) can be used in various industries such as automotive, airplanes and especially
biomaterials. Today, as carbon reinforcing material carbon nanotube (CNT),
graphite and graphene are used as reinforcing materials. The graphene has the
most remarkable properties in this
reinforced material due to its extraordinary mechanical features, low friction and high abrasion resistance. Composite
materials produced by using titanium and graphene may have remarkable
mechanical and microstructural properties. This
is conspicuous subject in recent years.
In the present study, graphene
(Gr) reinforced titanium composites were
produced by powder metallurgy method. The effect of various percentages
of graphene (0-0,15-0,30-0,45-0,60 wt.%) on the microstructure, density,
hardness and compressive strength of Ti composites have been investigated. From the mechanical tests after sintering at
1100oC for 120min. The highest hardness and the greatest compressive
strength were obtained for 0,30 wt.% Gr reinforced composites (520.2 HV and 1137 MPa) when compared
to pure titanium (419.8 HV and 780 MPa). The crystal phase and
microstructure of the composites were detected
by scanning electron microscopy (SEM) and X-ray diffractometer (XRD). Better
mechanical properties were observed for Ti-Gr composite materials when compared
pure Ti. These kinds of composites promise the future for using especially the
field of biomaterials.
Titanyum, metalin en
kullanışlı özelliklerine sahip olup, korozyon direnci ve mukavemet-yoğunluk
oranı diğer metalik elementlere göre yüksektir. Alaşımsız durumda, titanyum
bazı çelikler kadar güçlü ama daha az yoğundur. Bu gibi özellikleri nedeniyle
titanyum kompozit malzeme içinde matris malzemesi olarak kullanılabilir.
Titanyum matrisli kompozitler (TMK'ler) otomotiv, uçak endüstrileri ve özellikle
biyomalzemeler gibi çeşitli endüstrilerde kullanılabilir. Bugün karbon takviye
malzemesi olarak karbon nanotüp (KNT), grafit ve grafen takviye malzemesi
olarak kullanılmaktadır. Grafen, olağanüstü mekanik özellikleri, düşük sürtünme
ve yüksek aşınma direnci nedeniyle bu takviyeli malzemeleri içinde en dikkat
çekici özelliklere sahiptir. Titanyum ve grafen kullanılarak üretilen kompozit
malzemeler, dikkate değer mekanik ve mikroyapısal özelliklere sahip olabilir.
Bu son yıllarda göze çarpan konulardan biridir.
Bu çalışmada grafen katkılı
titanyum kompozit malzemeler toz metalürjisi yöntemiyle üretilmiştir. Farklı
oranlarda (%ağ.0-0,15-0,30-0,45-0,60) katkılanmış olan grafenin titanyum
kompozitin yoğunluğunda, sertliğinde, basma dayanımında ve mikroyapısında
meydana getirdiği etkileri incelenmiştir. 1100oC ve 120dk.
sinterleme süresinden sonra en yüksek sertlik ve basma dayanımı değerleri
(520,2HV ve 1137MPa) saf titanyum ile karşılaştırıldığında (419,8HV ve 780MPa)
%ağ. 0.30 grafen katkılanmış kompozit numunede elde edilmiştir. Kompozitlerin
kristal fazı ve mikroyapıları taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve X-ışını
difraktometresi (XRD) ile tespit edilmiştir. Ti-Gr kompozit malzemelerin saf
titanyumdan daha iyi mekanik özellikler gösterdiği gözlenmiştir. Bu tür
kompozitler, özellikle biyomalzeme alanlarını kullanmak için gelecek vaat
etmektedir.