İnsülin benzeri büyüme faktörü-1 reseptör IGF1R sinyal yolu, doğum sonrası büyüme ve gelişmede önemli bir rol oynar. IGF1R tirozin kinaz reseptörü, IGF1R’nin otofosforilasyonunu tetikleyen IGF-I ...tarafından aktive edilen homodimerleri ve sonrasında meydana gelen aşağı sinyal transdüksiyonu oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sığır IGF1R geni içinde bulunan ekzon 7 içindeki sessiz SNP rs41961336; CàT ile büyüme özellikleri arasındaki ilişkinin tanımlanması, karakterize edilmesi ve incelenmesidir. Dört farklı ırktan toplam 672 adet inek polimeraz zincir reaksiyonu-restriksiyon parça uzunluk polimorfizmi PCR-RFLP metodu kullanılarak genotiplenmiştir. Çalışılan tüm ırklar Polonya Holstein Friesian, Angus, Hereford, Limousine içinde, her üç genotip varlığı sadece Angus ırkında gözlenmiştir. CC genotipi araştırılan tüm ırklarda en sık gözlenen genotip olmuş 0.7987-0.9904 ve bunu CT genotipi takip etmiştir 0.00960.1946 . Sadece Angus inekleri ilişkilendirme analizleri için seçilmiştir. 210 günlük yaşa WWT210 düzeltilmiş sütten kesim ağırlığında, CC genotipli dişi buzağıların, CT genotipli bireylerden istatistiki olarak daha ağır oldukları +5.5 kg bulunmuştur P≤0.05 . Buna karşılık, CT genotipini taşıyan bireyler, ilk buzağılamada daha yüksek canlı ağırlık kazanmıştır +10.62 kg; P≤0.05 . Bu çalışma, IGF1R/TaiI polimorfizminin genotipleri ile doğum ağırlığı, günlük canlı ağırlık kazancı veya ilk buzağılama yaşı arasındaki ilişkiyi göstermede başarısız olmuştur
Amaç: Çalışmanın amacı, böbrek hücreli karsinomlu (BHK) hastaların demografik özellikleri ve tedavi sonuçlarını değerlendirmektir.Materyal-Metot: 2005- 2014 yılları arasında Ankara Atatürk Eğitim ve ...Araştırma Hastanesi’nde BHK tanısı ile takip edilen 100 hastaya ait veriler geriye dönük olarak incelendi. Sağkalım analizi için Kaplan–Meier yöntemi kullanıldı.Bulgular: Hastaların ortanca yaşı 62 (25.0 -89.0) olup, %40’ı 65 yaş üstündeydi. Erkek / kadın hasta oranı 2.1 olarak saptandı. Hastaların %64’üne radikal nefrektomi, %7’sine parsiyel nefrektomi uygulanmıştı. Histopatolojik olarak berrak hücreli tip %84 oranındaydı. Çoğunluğunu evre IV hastalar oluşturmaktaydı (%55.0) ve en sık metastaz bölgesi akciğerdi (%34). Hastaların 62’si metastaz sonrası ilk basamakta interferon (IFN) tedavisi, IFN sonrası tirozin kinaz inhibitörünü (TKI) ise 49 hasta almıştı. Tüm hastaların ortanca takip süresi 24 ay ve ortanca genel sağkalım (GS) 36 ay idi. Sunitinib kullanan hastalarda ise ortanca GS 30.0 ay ve ortanca progresyonsuz sağkalım (PS) 15 ay bulundu. Sunitinib tedavisi sırasında hastaların %53.8’inda doz azaltımı yapıldı ve %36.6’sında tedaviye ara verildi. Grade 3-4 toksisiteler içinde en sık halsizlik (%34.9) ve anemi (%27.9) saptandı. Sunitinib kullanan hastalarda Memorial Sloan Kettering Cancer Center (MSKCC) kriterlerine göre iyi, orta, kötü riskli hastalarda ortanca PS’ler ise sırasıyla 45, 15 ve 6 ay idi (p=0.05). Çok değişkenli analizde yaşın 65’in üstünde olması (p=0.04), gradın 3-4 olması (p=0.05) ve MSKCC kriterlerine (sunitinib için) göre kötü riskli olmanın (p=0.04) GS’ı kısalttığı saptandı. Sonuç: Çalışmamızda hastalarımızın çoğu erkek, 65 yaşından genç ve tanıda ileri evredeydi. Kliniğimizde takip ettiğimiz BHK’li nefrektomi geçiren hastalarda ve metastatik aşamada bir TKI olan sunitinib kullanan hastalarda sağkalım sürelerinde belirgin iyileşme olduğu gözlendi.
Özet Sinyal iletimi hücrede basit hücresel aktiviteleri organize eden, davranışını düzenleyen hücre haberleşmesi içindeki karışık kompleks sisteminin önemli bir parçasıdır. Hücre bilgi akışındaki ...hatalar başta kanser, otoimmünite ve diyabet gibi hastalıkların ana nedenidir. Sinyal iletimi ile ilgili metabolik fonksiyonlar genetik mutasyonlar ve tümör hücrelerinin yakın çevre problemlerinden etkilenmesinden dolayı kanser biyolojisinin en önemli konusu haline gelmiştir. Hücre sinyal iletimi detayları ile anlaşılınca, hastalıkların etkin tedavisi mümkün olacaktır. Bu bulgulara bağlı olarak ortaya konan ilk ilaç imatinib kronik myeloid lösemi tedavisine kullanılan bir protein kinaz inhibitörüdür. 1950’li yıllarda E. Krebs ve E. Fisher’in fosforilasyonu göstermesinden itibaren protein kinazlar hücre sinyal iletiminde en önemli role sahip yapılardır. Günümüzde bazı protein kinaz inhibitörleri renal kanser hücrelerinde, küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde ve kolon kanserinde yaygın olarak kullanım alanı bulmuştur. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucu kansere neden olduğu bulunan bir hedefe, ona artan bir özgünlükle bağlanan yeni moleküller geliştirilmiştir. Bu nedenle normal ve farklı kanser hücre modellerinde hücre sinyal iletiminde tüm bilinmeyenlerin ortaya konması kanserde yeni tedavi protokollerinin ortaya konmasında önemlidir. Yazımızda bir model olarak hücrede sinyal iletimi anlatılmakta, kanser tedavisine özgün hedeflere karşı geliştirilen yeni ilaçlar özetlenmektedir. Kanser biyolojisinin ilgi çeken bu yeni alanında ortaya çıkan bulguların ışığında gelişen yeni fırsatlar açıklanmaya çalışılmaktadır. Anahtar sözcükler: Sinyal iletimi, kanser biyolojisi, protein kinazlar, kişisel tedavi, büyüme faktörleri, MAP kinaz yolağı, bcl-abl füzyon proteini Abstract Cell signaling is an important part of a complex system of communication that governs basic cellular activities and coordinates cell actions. Errors in cellular information processing are responsible for diseases such as cancer, autoimmunity, and diabetes. Many of the signaling pathways that are affected by genetic mutations and the tumor microenvironment have a profound effect on core metabolism, making this topic once again one of the most intense areas of research in cancer biology. By understanding cell signaling, diseases may be treated effectively. Due to these findings imatinib is the first d ...
Sinyal iletimi hücrede basit hücresel aktiviteleri organize eden, davranışını düzenleyen hücre haberleşmesi içindeki karışık kompleks sisteminin önemli bir parçasıdır. Hücre bilgi akışındaki hatalar başta kanser, otoimmünite ve diyabet gibi hastalıkların ana nedenidir. Sinyal iletimi ile ilgili metabolik fonksiyonlar genetik mutasyonlar ve tümör hücrelerinin yakın çevre problemlerinden etkilenmesinden dolayı kanser biyolojisinin en önemli konusu haline gelmiştir. Hücre sinyal iletimi detayları ile anlaşılınca, hastalıkların etkin tedavisi mümkün olacaktır. Bu bulgulara bağlı olarak ortaya konan ilk ilaç imatinib kronik myeloid lösemi tedavisine kullanılan bir protein kinaz inhibitörüdür. 1950’li yıllarda E. Krebs ve E. Fisher’in fosforilasyonu göstermesinden itibaren protein kinazlar hücre sinyal iletiminde en önemli role sahip yapılardır. Günümüzde bazı protein kinaz inhibitörleri renal kanser hücrelerinde, küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde ve kolon kanserinde yaygın olarak kullanım alanı bulmuştur. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucu kansere neden olduğu bulunan bir hedefe, ona artan bir özgünlükle bağlanan yeni moleküller geliştirilmiştir. Bu nedenle normal ve farklı kanser hücre modellerinde hücre sinyal iletiminde tüm bilinmeyenlerin ortaya konması kanserde yeni tedavi protokollerinin ortaya konmasında önemlidir. Yazımızda bir model olarak hücrede sinyal iletimi anlatılmakta, kanser tedavisine özgün hedeflere karşı geliştirilen yeni ilaçlar özetlenmektedir. Kanser biyolojisinin ilgi çeken bu yeni alanında ortaya çıkan bulguların ışığında gelişen yeni fırsatlar açıklanmaya çalışılmaktadır.